CHP’ye gönül verenler...
Silivri’den gelen ses ile buz kestiler!
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu...
“İhanete uğradım!” dedi...
Ardından da...
Kemal Kılıçdaroğlu’nu işaret edip...
Adeta Türkiye’yi sallayarak...
Kalbinden geçenleri...
Sanki...
Beddua eder gibi şöyle sıraladı:
“Utançla hatırlanırsınız, lanetlenirsiniz...”
***
İmamoğlu, neden eski Genel Başkanı’na bu kader sert çıktı?
Çünkü...
Kemal Kılıçdaroğlu, ortalığı ayağa kaldıran...
Kent buluşmalarını işaret ederek:
“Mitingleri doğru bulmuyorum...”
Demişti...
Ekrem İmamoğlu...
Bu sözleri Kılıçdaroğlu’ndan hiç beklemiyordu...
Oysa...
Şu detay önemliydi...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu...
Kılıçdaroğlu ile cezaevinde yaptığı görüşmede...
Eski genel başkanına...
“Kurultaylarımız tertemiz değil midir?” diye sorduğunu ve...
“Öyledir...” cevabını aldığını özellikle hatırlattı...
***
“Ben CHP’li olduğum, partime hizmet ettiğim için tutsak edildim” diyen İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ile 13,5 yıl süren ortak mücadeleye dikkat çekti ve şu ifadeleri kullandı:
“Suçlanıyorsam, en büyük suç ortağım Kemal Bey’dir. Çünkü bu mücadelenin büyük bölümünde birer yol ve kader arkadaşıydık...”
***
Bakın, burası önemli...
Ekrem İmamoğlu...
Mahkemenin CHP Kurultayı’nı...
Geçersiz sayma ihtimaline ilişkin de çarpıcı uyarılarda bulundu:
“CHP ele geçirilecek bir parti değildir... Anlamamışsınız...
Türkiye’yi de tanımamışsınız...
Millet seçimle geleni seçimle gönderir...
Seçimle gitmeye razı olacaksınız...”
***
Ekrem İmamoğlu...
Geçmişten bir örnek vermeyi de ihmal etmedi:
“Kemal Bey’in, (Ahmak Davası)ndaki siyasi yasak kararına dair (Türkiye’yi ayağa kaldırıp gerekirse tekrar Adalet Yürüyüşü yaparım” sözünü hatırlatmak isterim...”
***
Bitiriyoruz...
Ömrünün yarım asrını politikayla iç içe yaşayan...
Değerli büyüğüm Bülent Baratalı'ya sordum:
“Bunca ziyaret ve buluşmaların yanı sıra, CHP’nin önceki genel başkanı Kılıçdaroğlu an itibariyle ne yapmak istiyor? Bir zamanlar yanından ayrılmayanlar neden şu an araya mesafa bırakmış durumdalar?”
İŞTE SAYIN BARATALI’NIN YORUMU...
İktidar partisi, CHP’nin içine elini sokarak “karıştırma çabası” olabileceğini var saydığı kargaşada CHP’nin yükselmesini durdurabileceğini, böylelikle tekrar “Cumhurbaşkanlığı Seçimi”ni kazanabilmesinin mümkün olabilmesi çabasındadır... Bunun için neler yapıldı? 38. Kurultay ve 21. Olağanüstü Kurultayı’nın iptali için davalar açıldı... Sözde sorumlularının cezalandırılmasını, Kurultaylar’ın yok sayılmasını içeren davalar Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ve Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam ediyor...
Davalının tarihi (bugün) 30 Haziran 2025... İktidar cephesinde bu davalardan, “iptal, kayyum ve mutlak butlan” bekleniyor... Yine CHP’nin ilerlemesini durdurmak için 15 milyon oy ile seçilen cumhurbaşkanı adayı hapsediliyor... İmamoğlu ile birlikte 11 belediye başkanı şu anda demir parmaklıklar arkasında hapiste...
Bu arada, belediyelerin silkelenmesi devam ediyor... Paylarından umulmadık kesintilere yapılarak güç durumda bırakılıyor, iş yapamaz haline getiriliyor... “İşte CHP’li belediyeler yolsuzluk, beceriksizlilik içinde...” diyerek, “itibarsızlaştırılma süreci” başlatılıyor... Bu koşullarda 30 Haziran’daki (bugün) davadan ne beklenmeli, ne beklenmemeli? Görevsizlik kararı beklenmelidir... Çünkü, Anayasa’nın 79. maddesine göre tek yetkili mercii, Yüksek seçim kuruludur... Yıllar ve aylar önce yapılan Kurultayları, Yüksek Seçim Kurulu usulüne ve kanuna uygun bulmuş, meşrulaştırmıştır... Kararları kesin olan Yüksek Seçim Kurulu’na itirazların süresi geçmiş ve Kurultaylar kesinleşmiştir... Adalet mahkemeleri, Anayasa’ya göre bu davalara bakamaz! Zaten tarihimizde de örneği yoktur...
Diyelim ki...
Siyasallaşan yargı bu davalara bakmaya devam edecekse ne olur? Söz konusu davalarda davayı açanların dava ehliyeti yoktur... Bütün zaman aşımları geçmiştir... 30 Haziran’da (bu dava bitirilemez...) Ceza davasının sonucunu beklemek zorundadır... Ceza davası, hukuk davası için bekletici meseledir... Hukuk davasına, ceza davasının sonucuna görev devam edilmelidir... Tedbir kararı verilemez... İki mahkeme de tedbir talebini red etmiştir... Bu durumu AKP’nin Yüksek Seçim Kurulu’ndaki temsilcisi Recep Özel de kabul ediyor: “YSK’nın verdiği kararı Asliye veya Ağır Ceza mahkemesi bozamaz... Bugüne kadar böyle bir şey olmadı... Çok yanlış olur... Anayasa’nın 79’uncu maddesi “ortada” diyor... Durum böyle ise mahkemelerden bekleyeceğimiz tek karar “görevsizlik” ve “beraat” olmalıdır... “Hiçbir şey olmamış ise bile bir şey olmuştur!” diyerek yargılamaya devam edilmemelidir... Bu görevi kabull edeceğini ifade eden Sayın Kılıçdaroğlu tekrar düşünmelidir... Dostumuz, belediye başkanımız, Silivri’den feryat ediyor; “Ceza almadan cezalandırıldım; can güvenliğim yok... Bütün mal varlığım elimden alındı... Bunların önemi yok... Partimizin geleceği söz konusudur; gerisi tefernuattır” diyor... Bu sese lütfan kulak verin... Onu betona gömmeyin... Vefa gösterin... “Mitingleri bırakın, hukuk sorunu çözsün!” demek doğru değil... Yargı siyasallaştı, siz de biliyorsunuz... Üç genel başkanımız partinin yanında çakı gibi duruyor... Siz de çakı gibi durun... Partinin yüzde 40’lere yaklaşan oylarının yükselişine katkı verin... Kayyum vesayetiyle demokratik rejime darbe yapılıyor görmüyor musunuz? Milletvekilleri, il başkanları, belediye başkanları, partililer yanınızda değil... Sosyal Demokrat Avrupa atama yönetime karşı olduğunu söyledi... CHP’nin, onun bunun ağzında çiğnenecek sakız olmadığını en iyi bilenlerden olmalısınız... Görevi kabul etmek tarihi bir hata olur... Yapmayın! Yetiştirdiğiniz genel başkana güçlü bir omuz atın! 14 Mayıs ve 4 /5 Kasım Kurultay şokunu atlatın artık... Mitinglerin yapılması çok gerekli; siz de katılın... Mitingler yalnız İmamoğlu için değil; kimsesizler, yoksullar, emekliler, işçiler, çiftçiler, memurlar, ezilenler için ve tüm Türkiye için yapılıyor... Mitingler, partiyi edilgen durumdan kurtarıyor... Bu nedenle Cumhur İttifakı sokağa çıkamıyor... CHP, İçişleri Bakanlığı’na verilen “5 liralık damga pulunu taşıyan bir dilekçe ile kurulmadı...” Savaş meydanlarında kan ve gözyaşı ile kuruldu...
CHP dünyada 100 yaşını aşan üç siyasi partiden biri... Gerisi tefarruat... Aklınıza aşan hırsınıza yenilmeyin... Çünkü bu davalardan en kötü ihtimal “Çağrı Heyeti” çıkar... Siz kayyum olamazsınız... “Siyasi Partiler Kanunu”nda “kayyum” diye bir kurul yok... Diğer genel başkanlarımızla beraber bu çağrı heyeti içinde olun... 45 gün içinde hep beraber kurultay yapın, bu kaostan partimizi ve Türkiye’yi kurtarın.... Hiç birimizin, halkımızın CHP ile yükslen bu umudunu “engeleme” hakkımız yoktur...
“Tarih olmayın, tarihe geçin...”