Bugün Pazar…
Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...
Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...
Bir kez daha...
Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...
Bunu yaparken de...
“Atatürk’ün Uşağıydım!”
Kitabının yazarı “Cemal Granda”yı...
Saygıyla analım...
***
Evet; söz...
Atatürk’ün gencecik uşağı Cemal Granda’da...
Bakın neler anlatıyor:
Atatürk doğru söze bayılır; dobra dobra konuşanları severdi...
Kibirli değildi, gururluydu... Hizmetkar olmamıza rağmen bizlerle, askerlerle arkadaşça konuşun, sorular sorar, şakalaşır, dertlerimizle ayrı ayrı ilgilenirdi... Konuşma özgürlüğümüz vardı...
***
Bir gün yurdumuza Fransa’dan konuk bir madam geldi... Hanımefendiye “Kontes” diyorlardı... Yaşlı, temiz giyimli asil görünüşlü bir kadındı... Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’nı madama bizzat kendisi gezdiriyordu... Gezintide Fetih Okyar ve Kazım Özalp da vardı... Sarayın kabul salonunda Napalyon’un, annesi ve kızkardeşinin adları yazılıydı... Okuya okuya hepsinin isimlerini ezberlemiştim... Sıralamaya başladım... Fransız Kontes hayretler içinde Atatürk’ün uşağını dinliyordu... Birdenbire Atatürk’ae döndü:
“Sizin için diktatör diyorlar... Oysa bu adamlar sizden hiç çekinmeden , korkmadan konuşabiliyorlar...
Atatürk, şu karşılığı veriyor:
“Benim için diktatör diyorlar... Evet, ben diktatörüm ama kalpleri kazanarak diktatör oldum... Bunlar benim verdiğim emirleri yaparlar... Benden ne diye korksunlar?
***
Bir toplantıda bir genç ; yine bu konuya değinerek, Atatürk’e buna benzer bir soru sormuş:
“Paşam, sana diktatör diyorlar...”
Demeye kalmıyor, Atatürk cevabı yapıştırıyor:
“Ben diktatör olsaydım, senr şimdi bana o soruyu soramazdın!”
***
Atatürk’ün diktatör olduğuna dair yabancı yazarlar pek çok şey yazdılar...
Mesela...
1935 yılında gelen Amerika’nın tanınmış gazetecilerinden Gladys Baker, Atatürk’ü kıskanan ve dargın olanların yaydığı diktatör sözcüğünü sormuş; Atatürk de şöyle cevap vermişti:
“Diktatör değilim... Kuvvetli olduğumu söylüyorlar; bu doğrudur... Arzu edip de yapamayacağım iş yoktur... Ben zoraki ve insafsızca hareket bilmem... Bence diktatör , diğerlerini iradesine rağmen (boyun eğen) Ben kalpleri kırarak değil, kalpleri kazanarak hükmetmek isterdim...
***
Ve, Ata’dan sağlam bir örnek daha:
“İsteseydim, hemen askeri bir diktatörlük kurar ve memleketi öyle yönetmeye kalkışırdım... Fakat ben istedim ki, milletim için modern bir devlet kurayım ve bunu da yaptım...
***
Bitiyoruz..
Bir gün (*)Şükrü Kaya, Atatürk’ün diktatör olup olmadığını soran bir yabancı diplomata şöyle demişti:
“Son dört yıl içinde, Atatürk, bir kez bile bana kesin bir emir vermedi... Sadece bazı tavsiyelerde bulunmuştur ki; bunları da kendileriyle birlikte tartışmışızdır... Fakat hiçbir zaman bana “şunu, bunu yapma” buyruğu vermemiştir...”
Nokta...
(*) Şükrü Kaya: Tarım Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve 1927-1938 yılları arasında uzun süre İçişleri Bakanlığı görevlerinde bulundu. CHP Genel Sekreterliği yaptı. Atatürk'ün inkılaplarını savundu ve Kemalist ideolojiyi halk arasında yaygınlaştırmaya çalıştı...
Sonsöz: “Ben isteseydim derhâl askerî bir diktatörlük kurardım ve memleketi öyle idâreye kalkışırdım... Fakat ben istedim ki, milletim için modern bir devlet kurayım... / Gazi Mustafa Kemal Atatürk...”