Rahat 40 yıl önceydi...

“Hürriyet EGE”yi yaratan ekip olarak...

Okuyucuya teşekkür için...

Büyük Efes’te şık bir gece düzenlenmişti...

Çok renkli, tadında ve Hürriyet’e yakışan bir buluşmaydı...

Hasretle andığımız...

Hürriyet’in İzmir Temsilcisi Nedim Demirağ...

Yine unutulmaz bir buluşmaya imza atıyordu...

Benzersiz sesi ve yorumuyla...

Nükhet Duru, gecenin yıldızıydı...

Ama...

O geceyi ışıldatan gencecik iki sanatçı daha vardı...

Vokalist olarak görev yaptılar ama...

Davetlileri adeta mest ettiler...

Esmer güzeli, buğulu ama “tazecik sesi” ile Aşkın Nur Yengi ve...

Gözlerinin içi gülen...

Kıvırcık saçları ve gitarıyla Harun Kolçak...

Yerlerinde oturtmadılar konukları...

O gece tarihe iz düşürdü; hiç unutulmadı...

Ve...

O ışıl ışıl saatlerden sonra...

Aşkın Nur Yengi ve Harun Kolçak’ı tutabilmek hayal oldu...

***

Gelelim; bugünü yazımızın kahramanı “Harun Kolçak”a...

Herkes bilir...

Yeşilçam’ın unutulmaz karakter aktörü Eşref Kolçak’ın oğlu...

Yaşamı boyunca...

Uykunun tuş olduğu “yorgun geceler”in ölümsüz şarkısı…

“Gir kanıma…” ile…

Anılar yolculuğunda göz kırptı; size, bize, hepimize…

***

Belki milyonda bir rastlantıdır ama gerçektir...

Harun Kolçak...

Bir 15 Temmuz” günü dünyaya geldi…

Bir “19 Temmuz” akşamı on binlerce sevenine veda etti…

Araya ise...

Sadece “62 yıl” sığdırabildi!

Çünkü...

Nasıl bir yazgıdır ki...

En üretken döneminde “Kanser İlletti”ne yenik düştü…

***

Yeşilçam'ın gelmiş geçmiş en (*) janti aktörünün oğluydu…

Ne var ki...

Babasının ünüyle değil…

Babasının öğrettikleriyle genç yaşta şöhreti yakaladı…

Ama…

Ah o Azrail yok mu?

***

Her Veda Mutlaka Erkendir... Harun Kolçak Foto 2... Kapak İçi̇n Terci̇hi̇mi̇z...

Yeşilçam'ın usta aktörü Eşref Kolçak ile…

Özcan Kolçak'ın tek çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı…

Saint Benoit Fransız Lisesi'nde basgitar ustası oldu…

Babasının karşısına dikildi ve bi’solukta dedi ki:

“İzin verirsen okulu bırakacağım; müzik beni çağırıyor...”

Siyah-beyaz şahane filmlerin “Ağır abisi Eşref Kolçak”

Kıvırcık saçlı, küpeli ama benzersiz bir sese sahip...

Biricik evladının isteğini geri çevirmedi…

Sen bilirsin…” dedi; sadece…

Eh, anneanne ud çalıyor…

Anne klasik Türk Müziği söylüyorsa…

O evde hep meşk edilmez mi?

***

O kadife sesli sevimli delikanlı…

Müzik ustası olmak için yanıp tutuşuyordu…

Erkin Koray, ilk hocası oldu…

Basgitarı konuşturmaya başlamıştı…

Ferdi Özbeğen ve Zülfü Livaneli'nin kayıtlarında yer aldı…

Galata Kulesi'nde şarkı söyledi…

Askerlik sonrası Onno Tunç Orkestrası'na katıldı…

Sezen Aksu sayesinde…

Sesinin ne kadar güzel olduğunun farkına vardı…

Artık…

Şarkıcılığın tadını çıkarıyordu…

1986 Eurovision Türkiye elemelerine Aşkın Nur Yengi'yle katıldı…

Hatırlayacaksınız…

O şarkıyı:

“Haydi Söyle…”

Eminim, nakartlarını bile unutmamışsınızdır:

“Haydi söyle onu nasıl sevdiğimi... / Haydi söyle rüyalarda gördüğümü... Haydi söyle uykusuz gecelerimi... / Haydi söyle O’nu nasıl sevdiğimi...”

Nasıl da yakalamıştı gençlerin kalbini?

Sonra…

Kaderini değiştiren en güzel şanslar peş peşe geldi…

“Kuşadası Altın Güvercin Müzik Yarışması” ve…

“Akdeniz Müzik Yarışması”nda alkış yağmuruna tutuldu

***

Kısacık ömrünün en şanslı şarkısını yakaladı…

Onno Tunç ile hazırladığı…

“Beni Affet” adlı ilk albümünde yer alan “Gir Kanıma”

1993'te bomba gibi patladı…

***

Hayatının en bereketli günlerini yaşıyordu…

TV dizilerinde bile oynamaya başlamıştı…

“Aile Bağları” ve “Reyting Hamdi”den hatırlayacaksınız…

2010'da anacığını kaybetti…

Büyük üzüntü yaşıyordu…

Aynı yıl prostat kanseri olduğunu öğrendi…

Tedavi başladı; yendi o illet hastalığı…

İşte, o günlerde…

Sevinçle…

“Yeniden Doğuyorum” albümünü 2012'de yayınladı…

Çok mutluydu…

Bir süre sonra…

Müzik yolculuğundaki 25 yılı geride bırakırken…

“Çeyrek Asır” adını verdiği albümü…

Vitrinleri süslüyordu…

O günlerde…

Kanser tedavisi sürerken…

Sevenlerine şu mesajı yolladı:

“Ölüm, hayatta birçok şeye anlam katıyor... Ölümsüz olsaydık, birbirimize değer vermezdik... Dünyada, öleceğini bilerek yaşayan tek varlık insan... Bunu ötelemeyi de beceriyor insan... Hastalıkla, bu gerçekle yüz yüze geliyorsunuz… Bazı şeylerle yüzleşmek durumunda kalıyorsunuz… İki seçeneğim vardı: Ya acıya katlanıp, kendimi yok etmek ya da yaşama dört elle sarılmaktı… Ben, içimdeki tanrısal güce sarılıp, sonuna kadar yaşamayı seçtim…”

***

2016 Haziran'ında gün gün erimeye başladığında…

O melun hastalığı yeniden hortladı…

Ve...

Acı akıbet geliverdi ansızın!

19 Temmuz 2017'de tedavi gördüğü hastanede…

62 yaşında hayata veda etti…

Cenazesi Bursa Gemlik'teki aile mezarlığına defnedildi…

Vejetaryendi…

Hayvanları severdi…

Doğa tutkunuydu…

Sosyal medyadaki son paylaşımında şunları yazmıştı:

“Unutma, sen gelecek planları yaparken, hayat da kendi planlarını yapıyor…”

***

Harun Kolçak…

Bu ülkenin görüp, görebileceği…

En yetenekli…

En zarif…

En üretken…

En sıcak sesli ender sanatçılarından biriydi…

Türk Pop Müziği, O'nu arıyor…

Ve bence…

Daha yıllarca Harun'un sesi gibi sesleri arayıp, duracağız…

***

Bitiriyoruz…

Kabul edelim…

Türk Sineması'na yarım asırdan fazla emek veren Eşref Kolçak

Evladının acısına…

İki yıl ancak dayanabildi…

O da 92 yaşında…

Eşinin ve evladının yanında…

Sonsuz yolculukta yerini aldı…

Büyük karakter oyuncusu…

Oğlunu toprağa verdikten kısa bir süre sonra…

Bir gazeteciye şunları söylemişti; gözyaşları arasında:

“15 Temmuz doğum günüydü… Telefonda dertleşiyorduk… (Baba doktor yanımda, onunla konuş) dedi… Doktor bana iyi olduğunu söyledi ama konuşması beni tatmin etmedi… İki-üç gün sonra da tekrar hastaneye kaldırıldı... Daha sonra hastanedeyken doktoruyla görüştüm, (Verdiğimiz ilaçların hiç birini almamış) dedi... Kasıtlı olarak almamış... Annesinin üzerine yemin ettirdim, (İlaçlarını al…) dedim, (Tamam baba, yemin ederim alacağım…) dedi ama yine almamış…'

Nokta…

(*) Janti: “Zarif / Kibar...”

Hamiş: Harun Kolçak'ın vefat ettiği gün: Ah Harun! İnanamıyorum… Biraz önce seni konuştuk... İyileşecek dedik... Umudumuz hep vardı... Ama yolda gitmeyen şeyler vardı... Önceki gün mesajlaştık... Sen bi’fotoğraf yolladın parkta oturan kalpli balonlar satan bi'baloncu sureti... Anlam veremedim; bi şey yazmamıştın altına... (Ne bu? Kalpten balon satıyor sevgililer için?) diye düşünürken, göz kırptın bana… Vedaymış demek… (Daha dün…) diyerek başlayan cümleler kurmak ne anlamsız… Çok ama çok üzgünüm… / Ayşegül Aldinç - Sanatçı'

Sonsöz: “Acı, acıyla iyileşir; aşk ise daha büyük bir aşkla… / Hz. Mevlana…”