Dünya basını ve televizyonları Jose Mujica’nın öldüğünü yazdılar ; Saraysız Başkan dediler. Dünyanın en yoksul Devlet Başkanı dediler. Fotoğraflarını gösterdiler. Üst baş dağınık, saçlar karışık..!
Jose Mujica, 20 Mayıs 1935 yılında Uruguay, Montevideo’da doğdu. Bir anarşist ve ataist gerillaydı… 1959 Küba Devriminden esinlenen siyasi ve silahlı bir grup olan Tupamaros hareketine katıldı. Mangalardan birine liderlik etti, 7 kez vuruldu. Sonuçta, 1970’de başlayan diktatörlük rejiminde… 12 yıl hapis yattı.
Sol partilerin Geniş Cephe koalisyonundaki, Halk Katılım Hareketi Partisinin çiftçi bir üyesiydi… 2005-2008 yıllarında Hayvancılık, Tarım ve Balıkçılık Bakanlığı yaptı. Sonrasında da Senatör oldu. Koalisyon cephesinin adayı olarak seçimi kazanınca, 2010-2015 yıllarında Devlet Başkanlığı yaptı…
Mujica ve eşi Lucia, ikisi de gerilla iken tanıştılar. Lucia’da senatör ve eski devlet başkan yardımcısıydı. 2005 yılında evlendiler. Montevideo’daki Lucia’ya ait çiftlikte, üç ayaklı köpekleri Manuela ile birlikte yaşadılar…
Mujica, karaciğer kanseriydi, ölümünden önce köpeğinin yanına gömülmeyi vasiyet etti.
4 ay sonra da, 13 Mayıs 2025 günü öldü…
***
Çocuk sahibi olmadılar. Çiftlikte krizantem yetiştirerek geçimlerini sağladılar. Başkanlık Sarayında yaşamadılar. Personelini kullanmadılar…Kendilerine ait ve o tarihte 1800 dolar eden 1987 model, Volkswagen marka otomobillerini kullandılar. 12.000 dolarlık maaşının % 90’nını hayır kurumlarına bağışladılar.
Her ne kadar kendisine ‘dünyanın en fakir devlet başkanı’ denilse de, Mujica, ‘fakir biri olmadığını ama, özgür biri olmak için sade ve tutumlu olduğunu’ söylüyor… Ve, ‘asıl fakir olanlar, paralarının arkasında ona mahkum yaşayanlardır’ diye de ekliyor…
Alçak gönüllü, gösterişsiz ve hoşgörülü yaşam tarzı ile, dünyaya örnek oldular da, kimilerine hiç de çekici… gelmediler!
Oysa Mujica, aşağıdaki kitapta ve 5 Kasım 2015 tarihindeki İzmir’deki söyleşisinde, “Düşündüğün gibi yaşamalısın. Aksi takdirde yaşadığın gibi düşünmeye başlarsın.” diyordu.
***
Uruguay’lı Gazeteci Yazarlar, Andres Danza-Ernesto Tulbovıtz’in “İktidarda Bir Karakoyun: Saraysız Başkan Jose Mujica” adlı kitabındaki bilgileri de katarak yorumladığımızda ;
Kendisinin solcu ama, uzlaşmacı tarafının da baskın olduğu kanısı oluşabilir. Belki Mujica için pragmatik de denilebilir…
Diyor ki, “gerektiğinde yılanla birlikte kucaklaşılmalı.” Bu anlam da, sıkı bir komünizm karşıtı olan Churchill’in, komünist lider Stalin’le ittifak yapmasını olumlu görüyor sayılabilir. Savaşı, politikanın yöntem değiştirmiş bir hali olarak görüyor ve savaşların siyasi emelleri olduğunu söylüyor…
Zaten Mujica, ‘komünizmi kabul etmemiş ama, Marx’ı dahi olarak görmüştür’. Ayrıca, kapitalistleri dünyanın yaratıcı enerjisi olarak kabul etmiş, sosyalist blokun özgürlüklerden yola çıkmadığını, nedenini de açıklayamadığını ifade etmiş, “Rosa Luxemburg komünistlerin kara koyunudur ve bu kadın tam bir cadı”dır, demiştir!
***
Mujica’nın sevdiğimiz bir yanı da, kadınlar için söyledikleri gerçekçi sözler… Birinde diyor ki, “Siz kadınlar bizden üstün varlıklarsınız. Çünkü sizde hayat verme yetisi var.”
Mujica’nın ortak olduğumuz bir hayal kırıklığı da, özellikle kimi meclislerde de bolca görülen bir olgu : “Gücün kimde olduğuna bağlı olarak tavır değiştiren insan yapısı.”!
***
Dönemleri ölümle biten… Che, Castro, Allende, Mujica gibi devrimcilerin bir ortak yanları daha vardı, o da ; Atatürk’le, kimileri az da olsa aynı zaman içinde yaşamışlardı…
Dünya Devrimcisiyle aynı anda, aynı dünya havasını solumuşlardı ki… Ne mutlu onlara!
İyi Pazarlar...