Gazimağusa Kıbrıs’ın önemli bir liman şehri.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içinde bir ilçe. İlçenin Yönetim Merkezi Gazimağusa. Asıl adıyla, “Arap Ali Destanı” içindeki “Mağusa Limanı” türküsünün sözlerinin de çıktığı yer…
Ahmet Yesevi Üniversitesi yayınlarından da yararlandığımız kadarıyla ; Arap Ali Erdugan, Çorum’un Alaca İlçesi, Haydar Köyünde 1951 yılında doğdu. Hamdi ve Satı’nın üç çocuğunun en küçüğüydü.
Alinin çocukluk yılları yoksulluk içinde geçti.
İlk okulu köyde bitirdi. 16 yaşına kadar köyde hayvan otlattı. 1967 yılında çalışmak için Ankara’ya gitti. Çeşitli işlerde çalışsa da aradığını bulamadı. Bir yıl sonra sırtında sazı ile hayali olan İzmir’e gitti…
Sabah erkence terminale indiğinde İzmir için : deniz mavi, gök mavi sanki burası bir cennetti, diyordu Ali…
İzmir’de de farklı işlerde çalıştı ama, aradığını yine bulamadı, tekrar Ankara’ya döndü…Ankara’da MTA’da uzun yıllar çalışıp emekli oldu.
Ali şiir de yazardı. Ama özel duygu ve düşüncelerini yansıtması nedeniyle paylaşmak da istememişti. Genelde sosyal olayları,sevgiyi, barışı, adalet ve haksızlıklar karşısındaki düşüncelerini anlatırdı. Çevresince sevilen sayılan ve dürüstlüğü ile tanınan bir aşıktı.
***
Posta. com. tr de ‘Magusa Limanının etkileyici hikayesi’ başlığı altında yazıldığına ve eklerimize göre de… Ali, teninin esmerliği nedeni ile Arap lakabını almıştı. Genç yaşta severek Satı ile evlenmiş, ikisi kız, biri oğlan 3 çocuk sahibi olmuştu.
Arap Ali güçlü kuvvetli ve yiğit bir delikanlıydı. Kıbrıs’ın Mağusa Limanında hamal olarak çalışmaya başlamıştı. Her akşam iş bitince çalıştığı yere yakın Muhtarın Meyhanesine gider, bir şeyler içerek günün yorgunluğunu üzerinden atardı…
İngiliz askerleri her tarafta kol geziyordu o sıralar… Arap Ali de işi bitince yine meyhane yolundaydı. Geldiğinde meyhanede saygısız ve şımarık tavırlar içinde ki, halka eziyet edip naralar atarak olay çıkaran, İngiliz sömürgelerinden Hint’li 7 askeri gördü.
Haksızlıklara boyun eğmemesiyle bilinen Ali, olaya sessiz kalmıyor, olay çıkaran o askeri bir güzel dövüp, yanlarından geçerek gidiyor.
Olay da o gece, bütün Kıbrıs’a yayılıyor…
Ertesi gün meyhaneye gittiğinde tüfeklerinde süngü takılı olan 7 askerin kendisini beklediğini görür. İçlerinden biri Ali’ye hamle yapsada Ali bir yumrukla onu yere serer... Bu esnada geri kalan askerlerin darbeleriyle karşılaşır. Onlarla boğuşurken, yere serdiği o asker gelir, süngüsünü Ali’ye saplar da… saplar!
Ali yere yığılır ve hızla kan kaybetmeye başlar. Bu 7 asker Ali’yi sürükleye sürükleye götürüp, ibreti alem için çalıştığı limana bırakır!
Olayı işiten eşi Semiha koşarak kanlar içindeki Ali’nin başına geliyor… O sırada Arap Ali’nin ağzından şu son sözlerin döküldüğü duyuluyor :
“İskeleden çıktım yan basa basa
Magusa’ya vardım kan kusa kusa
Magusa limanı, limandır liman
Beni öldürende yoktur din İman.”
Alinin acılı eşi de, bu sözlerine karşı şöyle söylüyor :
“Uyan Ali’m uyan / Uyanmaz oldun
Yedi bıçak yarasına / Dayanmaz oldun”
***
Bu sözleri duyan,üzülen ve çok etkilenen çevre halkı, haince gerçekleştirilen Ali’nin ölümünü ve acıklı sözlerini nesillere aktarır… Ağıtlar yakılır. Sonunda Selda Bağcan’ın yanık, Tuğçe Kandemir’in güzel seslerinden dinlediğimiz “Mağusa Limanı” türküsüne dönüşür !