İzmir’de 23 bin Büyükşehir Belediye işçisinin bir hafta devam eden büyük grevi, sendika ile Büyükşehir Başkanı arasında ciddi gerilimlere sahne olmuştu. İki taraf da birbirinin kirli çamaşırlarını ortaya sermeye çalıştı, kendi cephesini güçlendirmek için.

Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in ani ve acı ölümü, başta CHP olmak üzere, tüm kamuoyunu ciddi derecede sarstı, üzdü

Cenaze kalkar kalkmaz, CHP içi sorunlar, kaldığı yerden fokurdamaya başladı. Daha üçüncü gün mevlidi bile beklenmedi.

Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP merkezi arasındaki, mutlak butlan, sorunu çözülmüş gözükmüyor. Tersine kılıçlar bileniyor görüntüsü ön planda. Bu durum, Saray basını tarafından köpürtülmeye devam ettiği gibi, Kılıçdaroğlu’nun sessiz bekleyişi de tedirginliğe yol açıyor. Belli ki, mahkeme de bu duruma göre karar verecek.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, Manisa’daki cenazeden döner dönmez, grevin hesabını açtı. Tunç Soyer’in seçime beş gün kala, imzaladığı toplu iş sözleşmesini, yine sorumsuzluk olarak niteledi ve krizin en önemli nedeninin bu olduğunu açıkladı.

Kamuoyuna seslenişinde Cemil Tugay, sendikacılar ve eski başkanın sorumsuz tutumu nedeniyle işçi çıkarma sürecini başlatmak zorunda kaldığını söyledi. Seçim öncesi ihtiyaç olmadığı halde, belediyeye çok sayıda işçi alındığını da buna ekledi.

Kamuoyunda sıkça gündeme gelen, sendika yöneticilerinin geçen dönem çok sayıda aile yakınını belediyeye yerleştirdiğini hatırlatan Tugay, onların da işlerine son vereceklerini kararlılıkla vurguladı.

“Bundan sonra işe alımlarda ben devrede olmayacağım, parti yöneticilerinin yakınları, Ankara’dan referanslar işe yaramayacak. Belediye bürokrasisi içinden seçilecek bir komisyon tarafından ve objektif kriterlere göre işe alım yapılacaktır, ihtiyaç olduğu durumlarda. Bu komisyonun kararları da halkın denetimine açık olacak.” Yeni modeli böyle açıkladı Tugay.

İzmir’de çok önemli bir siyasal sorun olarak gündeme gelen büyük grev sırasında, arazi olan milletvekillerine de zaman zaman eleştirilerini dile getiren Başkan, onlara da, işçi alımı için kapımı çalmayın demeye getiriyor.

Bu madalyonun Tugay cephesi. Onun bu gerekçelere dayanarak, binden fazla işçinin, iş akdini sonlandırmasını eleştiren bazı sol partiler de var. Hatta TKP, bunu maddeler halinde kamuoyu ile paylaştı.

TKP, Tugay’ı, geçmiş dönem eleştirdiği halde kendisinin de çok sayıda personel aldığını ileri sürdü. Aynı bildiride, belediye bütçesi içinde personel giderinin, yasal sınır olan yüzde otuzun, belediye şirketlerinde de yüzde 40’ın aşılmadığı dile getirildi.

Oysa ki, ihale ve müteahhitlere yapılan ödemelerde bir kısıtlamaya gidilmediğinin dile getirildiği bu bildiri de, Tugay’ın sıkça dillendirdiği, eleştirdiği ve geçmiş döneme ait bir sorumsuzluk olarak dile getirdiği nepotizm ve kayırmacılığın kendi döneminde de devam ettiği dile getirildi.

Yine, şeffaflık ilkesi gereği Tugay’dan danışman sayısı ve bunların maaşları da soruldu. Tabii ki, aynı çerçevede bunların iş tanımları ve yararlılıkları da aynı soruya eklendi. Belediye şirket yönetim kurullarına atanan kişilerin kimler olduğu ve hangi vasıfları gereği bu görevlere atandığı da sorular arasında yer almaktadır.

Bu konu daha epey tartışma kaldırır. Çünkü taraflar yeterince şeffaf değil. Herkes kendi iddialarını destekleyecek verileri paylaşmak ile yetiniyor. Mesela, Soyer döneminde kaç kişi işe başladı ve bu listeler nasıl oluşturuldu? Tam bir mutabakat yok bu konuda. Soyer, Kocaoğlu ve Tugay farklı rakamlar veriyor.

Gerçekten İzmir’i bu kadar ilgilendiren bir krizde neden milletvekilleri rol üstlenmedi? Bu önemli bir soru. Son gün CHP Genel Merkezi’nin görevlendirdiği bir komisyon devreye girmek zorunda kaldı.

Sendika temsilcileri, aile yakınlarından çok sayıda kişiyi belediyeye personel olarak aldırdıkları iddiasına, itiraz ettiklerini duymadım ben. Belki de atladım.

Belediye Başkanı Tugay’ın da TKP bildirisinde yer aldığı gibi, daha detaylı rakamlar ile açıklama yapması yararlı olabilir. Kendisine yönelik personel alımları ve danışman ve yönetim kurulu üye seçimleri gibi birçok iddiaya kolaylıkla yanıt verebilir.

Personel giderlerinin bütçedeki ağırlığı, kişiye göre değişen bir yorum değil ki; çıkıp bunu açıklasın. Yönettiği kurum bir kamu kurumu, bunlar da özel bilgiler değil.

Aksi halde bu aşamada bin küsur işçinin, iş akdini feshetmek, intikam hamlesi gibi algılanacaktır