CHP İzmir İl Kongresi yapıldı. Kongre’de olan bitenler ders gibi…

Genel Merkez talimat veriyor; Şu kişi il başkanı olacak. Talimat gereği herkes o kişinin arkasında hizaya giriyor. İki gün sonra, yüceler yücesi lider, içerden öteki yüce lidere talimat veriyor;“O değil, bu olsun!” Örgüt hızla yeni adayın arkasında hizaya giriyor. Ve asayişi sağlamak için, aday olmak isteyen şaşkınlara, “bundan böyle, kendisine CHP’de siyaset yaptırılmayacağı” uygun bir dille anlatılıyor.

Asayiş berkemal. Artık merkezin emir ve komutasında kongre yapılabilir. Kongrede, emir kulları, örgüt de diyorlar, kalabalık yapabilir, delegeler de Genel Merkez kararını onaylayabilir. Parti içi demokrasi…

Tek aday ve blok listeböylece onaylandıktan sonra, “Yaşasın demokrasi!” naraları arasında durum demokrasiye bağlanır. Demokratik özgür irade…

CHP İzmir artık Büyükşehir’den istifa ederek aday olan bir memurun şefkatli kollarında, Başkan’ın himayesindedir. Güvenli demokrasi…

Sol yumruk havada 3 slogan atarak solculuk yapanların CHP’sinde durum bu…

Doğrusu, Dünya’da ve Türkiye’de değişim ve dönüşüm bütün şiddetiyle sürerken, CHP’de kafası rahat yönetimin sığlığı, vasatlığı insanı korkutuyor.

Erdoğan da yerel yönetimlerde CHP’yi sallamasa, yönetim siyaset niyetine kim bilir ne saçmalayacaktı!

Çok acı ama gerçek; CHP’de İnönü ile, Ecevit ile siyaset yapan, kurultaylarda hak arayan gençlerin CHP’sinden bugünlere gelindi.

Yerel yönetimler üzerinden sistemden beslenmenin biricik hedef olduğu CHP’de,günümüz siyaset koşulları halka rağmen şekilleniyor. Ne ki sığ batıcılık anlayışıyla toplumu kandırmak da bir yere kadar.

“Emir komuta zincirinde demokrasi” mucidi yeni CHP’de, böyle giderse 1. parti efsanesi çabuk son bulacak.

Türkiye, yeni Dünya düzeninde yerini nasıl alacak? Yüzyıl önce, sanayi devrimi koşullarında, bu sorunun cevabını Atatürk ve arkadaşları verebilmişti.

Ancak, yeni bir çağın eşiğinde, Türkiye’de böyle kadroların artık yetişmediğini görmek endişe ve üzüntü veriyor.

Tükeniş vahim boyutlarda.