Barış adına...
Çok eski bir söylemdi ama...
Kimse üstünde durmadı...
Neden?
O da belli değil...
***
Belki unutulmuştur ama yine de hatırlatalım...
Taaa, 12 yıl önceydi... (12 Mart 2013)
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli...
Tam da o günlerde...
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın...
İmralı’dan...
Ses ve görüntüyle...
Barış çağrısı yapacağı yönündeki iddialara ilişkin...
Aynen şunları söylemişti:
“Sayın Başbakan (Recep Tayyip Erdoğan’ı işaret ediyor...) bu fırsatları... Bu caniye (Öcalan) tanıyorsa...
Meclis'e getirsin, kürsüde de konuştursun...”
Kimileri bu öneriyi dikkate almadı ama...
Bahçeli, engin tecrübeler sahip bir siyasi liderdi...
***
Yani...
Bugünkü “PKK silahları gömsün; barış gelsin!” çabalarının...
İlk adımı aslında çok yeni değil...
Özetle...
Sayın Bahçeli’nin “PKK ve Apo” ile ilgili önerisi...
Yıllar öncesine dayanıyor...
Hepimiz unutabiliriz ama...
Tarih unutmuyor...
***
Nitekim...
Sayın Bahçeli, yıllar sonra...
(15 Ekim 2024 Salı)
Öcalan'ın Türkiye'ye getirilirken uçakta dile getirdiği...
“Türkiye'ye dönünce hizmet edeceğim...”
Sözlerini hatırlattı ve...
PKK liderinden örgüt militanlarına silah bırakıp...
Teslim olması yönünde talimat vermesini istedi ve...
Sözlerini şöyle noktaladı:
“Abdullah Öcalan, terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin...”
***
Ve, bi’anda Türkiye’nin gündemi değişti...
“Gerçekten n’oluyor?” demeye kalmadan...
Birkaç ay içinde...
“PKK kendini feshetmelidir...” diyen Abdullah Öcalan ile...
DEM Parti heyeti ayrıntıları tartıştı ve anlaştı...
Son noktayı ise...
Süper ülke ABD koydu...
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın çağrısına...
Amerika Birleşik Devletleri...
Her zamanki gibi masayı topladı:
“PKK'ya fesih çağrısının sorunlu bölgeye barış getirmeye yardımcı olacağına inanıyoruz...”
***
Peki, şimdi n’olacak?
PKK, hiçbir şart ileri sürmeden...
Silahları teslim mi edecek yoksa...
Şu sırada çokça dillendirildiği gibi...
Toprağa mı gömecek?
***
10 Mayıs’ta n’oldu?
Şu oldu!
PKK'nın 5-7 Mayıs'ta kongresini topladı ve...
Şöyle bir özet çıktı ortaya:
“Öcalan'ın çağrısı temelinde...
Tarihi öneme sahip kararlar alındığı”...
Bunların “çok yakında” kamuoyu ile paylaşılacağı ifade edildi...
Ne var ki...
Herkes şunu merak ediyor...
“Nedir o tarihi öneme sahip kararlar?”
Ve, “çok yakın zaman” ne zaman?
Ne kadar bir süreyi işaret ediyor; o belli değil işte...
Bitiriyoruz...
Ömrünün yarım asrını politikayla iç içe yaşayan...
Değerli büyüğüm Bülent Baratalı'ya sordum:
“PKK kendini ne zaman lav edecek; silahları gömenlerin yeni hayatı(!) nasıl olacak?”
PKK terörü için uzun zamandır yorum yapıyorduk... Nitekim, yorumlarımızın ana fikrini oluşturan PKK terörünün uluslararasılaştığı (başlığı) yok... Gerçek iradeyi ellerinde tutanların ABD, AB ve İsrail olduğunu söylemiştik... PKK’nın iki ayrı bölgede düzenlediği, sadece merkez komitesi üyelerinin katıldığı 5/7 Mayıs’ta yapılan 12. Kongresi’nin de yine bu aktörler tarafından yaptırıldığı apaçık ortada... Çünkü kongre yapılmış, bitmiş ama bundan DEM Partisi’nin haberi bile yok... DEM yöneticileri kongre bittikten sonra öğreniyorlar ayrıntıları... Pentagon tarafından tertiplenen süreç sadece birkaç kişi tarafından biliniyor ve gizli yürütülüyor... Aslında bu süreç ve Ortadoğu meselesi 1918 yılında şekillendi(!)Sykes-Picot Anlaşması ile Ortadoğu cetvelle “küçük ülkelere” bölündü... Kurulan o ülkelerin geleceği için 2004’te (21 yıl önce) ayrı güçler tarafından “Büyük Ortadoğu / genişletilmiş Ortadoğu Projesi” ortaya kondu! Bu proje ile 22 ülkenin sınırlarının, idari yapılarının ve “laikliğin ortadan kaldırılması” hedeflendi... Projeye eş başkan olarak Recep Tayyip Erdoğan seçildi... Türkiye hariç operasyonların hepsi tamamlandı... Suriye’nin kuzeyinden özellikle Fırat’ın doğusundan Araplar sürüldü; yerlerine Kürtler yerleştirildi... O sürülen Araplar Türkiye’ye geldi... Hedefleri, Türk - Kürt - Arap karmaşası yaratmaktı... Hatta DEM yetkilileri her taraf Gazze olacak diye tehditler savurdu... Tam bu sırada Devlet Bahçeli devreye girdi ve “Silahları bırakın, örgütü fesh edin!” teklifiini yaptı... Şimdi o süreci yaşıyoruz... Aslında Türkiye, Ortadoğu sürecine 1946 yılında dahil edildi... Adnan Menderes iktidarı bu konuda kullanıldı... 1960 İhtilali’nde 27 Mayıs’ı yapanlar kullanılmaya çalışıldı... 15’inci Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Sadi Koçaş, kendisini ziyaret eden Amerikalılar’ın, Suriye, Irak ve Türkiye’nin federasyon kurmalarını önerdiğini söylemişti... 1980 İhtilali’nin Başkanı Kenan Evren’e de, Türkiye’nin sekiz eyalete bölünmesi önerilmiş hatta bu konuda Anayasa’ya 126’ıncı madde (Türkiye, gerekirse, illere; iller de diğer bölümlere ayrılır; illerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır...) konmuştu... Düzenleme Meclis’e geldi ama reddedildi... Turgut Özal’ın kafasında ise, “Türkiye, Irak, Suriye Federasyonu” vardı... Bunun için “Birinci Körfez Harekatı”nda Irak’a girmeyi Silahlı Kuvvetleri’ne önerdi... Ordu emri dinlemedi; Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları istifa etti... Erdoğan’ın kafasında da Osmanlı idare yapısı gibi eyaletleşme hep vardı... Bu proje devam ediyor... Daha önce de yazmıştık... Ayrılıkçı terör hareketleri istediklerini almadan silahı bırakmaz ve kendilerini de fesh etmezler... Zaten silaha da ihtiyaçları kalmadı... Silahlar Pejak, Sincar ve Suriye’nin kuzeyine taşındı... Fırat’ın doğusunda kurulan, devletleşen ve Suriye’nin üçte birini ve petrol yataklarını elinde tutan oluşumun 85 bin kişilik ordusu var... Ellerinde ABD tarafından verilen silahları, mühimmatları ve helikopterleri var; sadece uçakları yok... Günümüze geldiğimizde işleyen süreç zor sorulara gebe: 1) Öcalan çağrısında kültürel hakları bile istemiyoruz diyor ama arkasından DEM sekiz tane isteğini Adalet Bakanı’na iletiyor... Bu yaman bir çelişki... 2) Hapisteki ve dağdaki militanların durumu ne olacak? İnfaz düzenlemesi buna cevap veremiyor... Sadece hapistekileri ilgilendiriyor gelişmeler... Genel affın çıkarılması lazım! Türkiye buna hazır mı? Kamuoyu araştırmaları hazır olmadığını işaret ediyor... İşleyen sürece “hayır” diyenlerin oyu yüzde 70’lerin üstünde... AK Parti’nin yüzde 58’i bile istemiyor... Genel affı, Cumhur İttifakı bu durum karşısında göze alır mı? Şüpheli... 3) Ana dilde eğitim, Türklüğün, Türkçe eğitimin Anayasa’dan çıkarılması isteğini Cumhur İttifakı karşılayabilecek mi; Anayasayı nasıl değiştirecek? 4) AK Partili yetkililer, “Dağdan gelen bu ülkenin evlatlarını bağrımıza basacağız... Düz ovada siyaset yapmalarının önündeki bütün engelleri kaldıracağız” diyor... Türkiye bunu kabul eder mi? AK Parti bunu referanduma götürebilir mi? Şüpheli... 5) Öcalan’a, hükümlü kadrosundan sekiz sekreter verildiği iddiası var... Dokuz kişi bir hücreye sığamayacağına göre Öcalan’ın tecridi kaldırıldı mı? 6) Onuncu yargı paketi ne zaman TBMM’ye gelecek? İçinde terörden hükümlü olanlar için düzenleme var mı? 7) Emperyalizm bizi Sevr Antlaşması’ndaki topraklara hapsetmek istiyor; farkında mıyız? Değiliz! 8) Suriye söz konusu olunca Milli Güvenlik Kurulu’ndaki Suriye tehdidi devam ediyor mu, kalktı mı? Kırmızı kitap değişecek mi? 9) KCK sözleşmesinde yazan güney Kürdistan kuruldu mu? Farkında mıyız? Suriye’deki oluşumun başında Öcalan’in evlatlığı Mazlum Kobani var; biliniyor mu? 10) PKK, Büyük Kürdistan’dan, KCK Sözleşmesi’nden vazgeçtiğini, fesih ve silahları bırakma açıklamasını da seslendirecek mi? 11) CHP şehit ve gazilerin olurlarını üstlenmeden süreçte nasıl bir rol üstlenecek? Bu belli mi? 12) Süreç tartışılırken Lozan’da Kürt Enstitüsü kuruldu... Amacı “Kürtler’in kendi kaderini tayin etme hakkı” ve 1923’te gerçekleşmeyen “Kürtler’in ulusal haklarını almak olan bu oluşum” şimdi niye ortaya çıktı?”
Demiştik...
Büyük Kürdistan ve Büyük İsrail kurulmadan bu süreç bitmez diye... Türkiye olarak, kıta-i muntazıra (hazır kıta) nöbeti tutmaya devam etmeliyiz...
Nokta...