Aliağa’da bulunan gemi söküm tesisinin belediye tarafından satın alınması ile ilgili olarak Belediye Başkanı Serkan Acar’ın açıklamalarında önemli anektodlar bulunuyor.
İşin özünde Başkan Acar, altını çize çize CHP’den istifa eden 2 meclis üyesi ile buranın devralınması ile ilgili bir ilişkinin bulunmadığının altını çizdi. Tesisin belediye iştiraki AFAŞ tarafından satın alındığı, şirketin Türk Ticaret Kanunu’na tabi özel şirket statüsünde olduğu ve bu sebeple de belediye meclisinde karar alma ile ilgili bir sürece ihtiyaç duyulmadığını belirtti. Yine tesisteki mülkiyet sorunun çözüldüğünü, bölgenin daha denetimli hale geleceğini ve ilerleyen süreçte tesisin gemi sökümünden onarım-tamirat tesisine dönüştürüleceğini de anlattı. Tesisin satışı ile ilgili de hemen elden çıkarma gibi bir düşüncelerinin olmadığını da söyledi.
Burada havada kalan ve sorulması gereken önemli nokta şu;
Ekonomik olarak sıkıntıda olduğu söylenen Aliağa Belediyesi, darphane gibi para basan bu koca tesisi ne kadara satın almıştır?
Bu konuda Başkan Acar’ın şeffaf belediyecilik anlayışı ile gereği bir açıklaması olacaktır diye düşünüyorum.
Başkan Acar’ın açıklamasında dikkat çeken bir detay da “tesis ile ilgili hemen elden çıkarma olmaz” sözü… Acar’ın açıklamasında burası ile ilgili bir planın olduğu ve yapılacak olan modernizasyon çalışmaları ile tesisin katma değerinin arttırılarak satışın gerçekleşebileceğine ilişkin bir emare de bulunuyor. Sonuçta işi çöp toplamak, asfalt atmak, alt yapı yapmak olan belediyenin gemi söküm işi ile ne alakası olabilir? Bu olsa olsa yüktür.
*
Yıl 2016…
Benim emektar Renault ile Aliağa’daki gemi söküm tesisine gittim. Mühendis kılığında içeri girdim. Baret, maske takmayan işçileri azarladıktan sonra tehlikeli madde içerdiği söylenen ve söküme getirilen ETHAN gemisinin akıbetini tesiste araştırdım. Derdim gemi parçalanırken fotoğraf çekmekti. Fakat gemi parçalanmıştı bile… Tesiste nefes almak ise oldukça güçtü. Havadaki pasın tadını unutmak pek mümkün değildi.
Süreci de o dönem KOAH hastalığı ile boğuşan, rahmetli, avukat Enis Dinçeroğlu yürütmekteydi. Bilgi ve belgeleri toparlayıp haberi vermiştik.
https://www.egedesonsoz.com/ethan-panigi-izmir-zehir-mi-soluyor/amp
Söküm tesisinde havaya karışan asbestin 1 mikronunun dahi kanser yapabileceğini söyleniyor ve bu tesis kamuoyunda “zehir tesisi” olarak tariflendiriliyor. Ve bu tesis Başkan Acar’ı oldukça uğraştıracak. Çünkü bu tesisin kapatılması isteyen sivil toplum örgütleri var. Kuito, ETHAN ve son olarak Nae Sao Paulo gemileri ile ilgili gösterilen toplumsal reaksiyonu da düşünürsek asbest yüklü gemilerin buraya gelmesi durumunda hedef burada belediye olacaktır. Belediye binasının önü miting alanına dönebilme ihtimali de yüksek.
Diğer yandan siyaseten de ele büyük koz geçmiş durumda da… Serkan Acar ters köşe yapıp bu tesisi kaparsa toplum gözünde kahraman olur. Ama bu durum sanki çok uzak bir ihtimal gibi duruyor.
*
Tüm bunlar olurken Selçuk’ta kendisini paralayan bir belediye başkanı var. Meryemana Otoparkı’nın bakanlık tarafından elinden alınması sonrası ekonomik olarak darboğaza düşen Selçuk Belediyesi’nin başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, otoparkın kendilerine verilmesini istiyor. Çünkü belediye hizmet giderlerinin en önemli kalemi bu otoparktı. Ve belediye başkanı Sengel, otopark gelirleri olmaz ise belediyenin kapısına kilit vurulabileceğinden bahsediyor.
Bu olurken Cumhur İttifakı’nın bir belediyesi olan Aliağa Belediyesi’ne darphane gibi para basan tesisin adeta check edildiğini görüyoruz. Bunun adı ayrımcılıktır. “Serkan Acar Cumhuriyeti”ne varsa Selçuk’a da olmalı ki ayrımcılık olmasın, belediyeler gelirlerini arttırsın, vatandaşa hizmet götürsün. Aliağa için gösterilen tolerans ve inisiyatifin Selçuk için de gösterilmesi gerekmektedir.