Cuma’yı cumartesiye bağlayan gece uyumamız sabah 04’ü buldu. Dünyanın gözü Alaska’da iken uyumak olur mu? Biz de dünya kamuoyu gibi nefesimizi tutarak ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Alaska’daki buluşmasını izledik.
Anchorage’daki Elmendorf-Richardson askeri üssünde gerçekleşen bu zirve, iki liderin 2019’dan bu yana ilk yüz yüze görüşmesi olma özelliği taşıyordu. Görüşmenin ana gündemi, 2022’den beri devam eden Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirmeye yönelik olası bir barış süreciydi. Ancak, zirveden somut bir anlaşma veya ateşkes kararı çıkmadı. Peki, bu tarihi buluşma ne anlama geliyor ve dünya için hangi sonuçları doğurabilir? Bunu tartışalım biraz.
Trump, ikinci başkanlık döneminde Ukrayna savaşını hızlı bir şekilde bitirme vaadini sıkça vurguladı. Göreve geldikten sonra Rusya’ya yönelik sert söylemlerle dikkat çeken Trump, Putin’e “ateşkes için adım atılmazsa ağır yaptırımlar uygulanır” mesajı vermişti. Alaska’daki görüşme, bu söylemlerin ardından doğrudan diyalog kurma çabası olarak görüldü. Alaska’nın seçilmesi ise hem sembolik hem de stratejik bir karardı.
1867’de Rusya’dan ABD’ye satılan Alaska, coğrafi olarak Rusya’ya yakınlığı ve tarihi bağlarıyla dikkat çekiyor. Ayrıca, ABD toprağı olması nedeniyle güvenlik açısından düşük riskli bir bölge olarak tercih edildi.
Zirve, “üçe üç” formatında gerçekleşti. Trump’a ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff eşlik ederken, Putin’in yanında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuri Uşakov yer aldı. Görüşme yaklaşık üç saat sürdü.

Zirvenin ana odak noktası, Rusya-Ukrayna savaşına çözüm bulmaktı. Trump, görüşme öncesinde yaptığı açıklamalarda, “ölümleri durdurmak” ve “adil bir anlaşma” hedeflediğini ifade etti. Kulislerde, Kırım’ın Rusya’da kalması, Donbas bölgesinin statüsü, Herson ve Zaporijya’nın Ukrayna’ya iadesi gibi “toprak takası” formüllerinin tartışıldığı iddia edildi. Ayrıca, Ukrayna’nın tarafsızlığı, NATO’nun doğuya genişlemesi ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların kaldırılması gibi konular da masadaydı. İngiliz basını, Trump’ın Putin’e Alaska’daki doğal kaynaklara erişim ve havacılık sektörüne yönelik bazı yaptırımların kaldırılması gibi teklifler sunmayı planladığını öne sürdü.
Ancak, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, ülkesinin dahil olmadığı herhangi bir anlaşmayı “ölü karar” olarak nitelendirerek, Ukrayna’nın masada olması gerektiğini vurguladı.
Zirve sonrası yapılan açıklamalar, somut bir anlaşmaya varılmadığını gösteriyor. Kremlin, görüşmenin “olağanüstü iyi” geçtiğini belirtse de, ateşkes veya başka bir somut karar açıklanmadı.
Trump ve Putin’in 12 dakika süren ortak basın toplantısında gazetecilerden soru almaması dikkat çekti. Kremlin, bu kararın liderlerin kapsamlı açıklamalar yapması nedeniyle alındığını savundu. Trump, toplantıyı “çok verimli” olarak nitelendirdi. Bu arada Rusya Devlet Başkanı, Trump 2022'de başkan olsaydı bu çatışmanın asla yaşanmayacağını söyledi
Putin’in toplantı sonrası yemek yemeden Alaska’dan ayrılması ve Rusya’ya dönmesi, görüşmenin gergin bir atmosferde geçtiğine işaret olarak yorumlandı.
Putin “Bir dahaki sefere Moskova’da” derken, Trump “Birçok konuda anlaştık, tekrar görüşürüz” şeklinde bir açıklama yaptı. Ancak, bu ifadeler resmi bir anlaşmaya işaret etmiyor. Beyaz Saray’ın “Tarihi” ve “Barışın Peşinde” notlarıyla yaptığı paylaşımlar, görüşmenin sembolik önemini vurgulasa da, somut sonuçların eksikliği hayal kırıklığı yarattı.
Ukrayna cephesinden gelen tepkiler de dikkat çekiciydi. Zelenskiy, görüşme öncesi “Rusya’nın savaşı bitirmesi gerektiğini” vurguladı ve ABD’ye güvenini ifade etti. Zirve sonrası yaptığı açıklamada, Trump ile pazartesi günü Washington’da bir araya geleceğini duyurdu, bu da görüşmenin Ukrayna’yı doğrudan ilgilendiren bir sonraki adıma zemin hazırlayabileceğini gösteriyor.
Alaska zirvesi, jeopolitik satranç tahtasında önemli bir hamle olarak değerlendirilse de, beklentileri karşılamadı. Analistler, görüşmenin ateşkes yerine tarafların pozisyonlarını test etme amacı taşıdığını düşünüyor. Trump’ın “Ukrayna adına müzakere yapmıyorum, onları masaya oturtuyorum” sözleri, ABD’nin arabulucu rolünü üstlenmeye çalıştığını gösteriyor. Ancak, Putin’in NATO ve Ukrayna’nın tarafsızlığı konusundaki taleplerinden vazgeçmemesi, barış sürecini karmaşık hale getiriyor.
Piyasalar, görüşmeden çıkan belirsizlik nedeniyle temkinli bir duruş sergiliyor. Jeopolitik gerilimin artabileceği endişesi, enerji ve finans piyasalarında dalgalanmalara neden olabilir.
Öte yandan, İngiltere Savunma Bakanı John Healey’in “Bu görüşme, barışa yönelik ilk adım olabilir” sözleri, diplomatik sürecin devam edeceğine dair umutları canlı tutuyor.
Özetlersek; Trump-Putin zirvesi, büyük beklentilere rağmen somut bir anlaşma üretmedi. Görüşme, Rusya-Ukrayna savaşının çözümüne yönelik önemli bir adım olarak görülse de, ateşkes veya kalıcı barış için henüz erken olduğu anlaşılıyor. Trump’ın Zelenskiy ile yapacağı görüşme ve olası ikinci bir Trump-Putin zirvesi, sürecin geleceğini belirleyecek. Dünya, bu diplomasi dansının bir sonraki hamlesini merakla bekliyor.
Trump gibi söylersek, “Anlaşma olmadan anlaşma olmaz…”