Durum acıklı...
Türkiye’de doğumlar giderek azalıyor...
Yeni bebişler gelmiyor...
Doğum hızı ifadesi ise...
Neredeyse rafa kalkmak üzere!
Dolayısıyla...
“Seni leylekler getirdi yavrum!”
Hikayesi de...
Çok yakında tarihe karışacak; kesin!
***
Rakamlar aldatmaz!
2021’de canlı doğan bebek sayısı 1 milyon 79 bin...
Ertesi yıl (2022) kucakladığımız bebek sayısı 1 milyon 35 bin...
2023’te ise 958 bin yavruyu öpüp- kokladı anneler - babalar...
Ve geçen yıl...
Anne ve baba adayları...
2024’te...
937 bin 559 bebeği kucaklarına aldılar...
***
Koronavirüs belasının üstünden neredeyse beş yıl geçti...
100 binden fazla vatandaşımızı yitirdik...
O süreçte...
Anne ve bebek ölümleri üç katına çıktı...
Kuşkusuz...
Korona korkusu...
Hala etkisini gösteriyor anne - baba adaylarının üstünde...
***
Bir başka gerçek!
Geçen yılın sonlarından şaşırtan rakamlar...
Suriyeli sığınmacılar...
Taaa, 14 yıl önce ayak bastılar vatanımıza...
Hatay Reyhanlı'daki Cilvegözü kapısından girdiler...
252 kişiydiler topu topu...
Bereketli topraklarımızda...
Bereketli “doğumlar” gerçekleştirdiler...
Gelin birlikte şaşıralım!
Beş buçuk ay öncenin (Aralık 2024) rakamlarıyla...
Suriyeli sığınmacıların doğum oranı “5,3”...
Bizim yeni evlilerinin ise sadece “1,4.”...
İnanılacak gibi değil!
Ne kadar şanslıymış bize sığınan Suriyeliler!
***
Şu satırlar daha çarpıcı...
Bir yılda...
Bizim bereketli topraklarımızda dünyaya gözlerini açan...
Suriyeli bebek sayısı “120.000”...
Ülkesine dönen sığınmacı sayısı ise...
Türkiye'de...
Bir haftada doğan Suriyeli bebek sayısından daha az!
***
Güleceksiniz ama...
“Seni leylek getirdi yavrum...”
Parodisi bile eskimeye başladı...
Şimdi O’nun yerine...
“Hayat pahalılığı yüzünden geçinemiyoruz! Bebeğe nasıl bakacağız?”
Gerçeği vuruyolarr kimilerinin yüzüne...
Pahalılık nedeniyle çarşı – pazar alev alevken...
Bebek yapmayı nasıl düşünsün bugünün gençleri?
Karı – koca çalışsalar bile...
Özellikle gıda etiketlerindeki rakamları azaltmak mümkün mü?
Bebeğin sütü var...
Maması var...
Bezi var...
Doktor harcaması var...
Artık...
Büyükanneler ile büyükbabalar bile...
Yeni doğan torunlarına bi’şiler alamıyor...
Tablo ürkütücü...
Gencecik anne-baba adaylarının ileriye yönelik...
Korku ve endişeleri var...
Bu nedenlerle isteseler de bebek yapmaktan kaçınıyorlar!
Kanıtı ise şu:
“Anne olmak 23 yılda 9 sene ileri gitti! Doğurma yaşı 30'a çıktı... Doğurganlık hızı 2001’de 2,38 çocukken geçen yıl 1,48 oldu...
***
100 yaşını geride bırakan Türkiye Cumhuriyet’i...
Şu korkunç gerçekten...
Bi’türlü kurtulamıyor...
Çocuklarda “beslenme bozukluğu” nelere mal oluyor?
Neden ağlatan sonuçlar çıkıyor ortaya?
Bilmek lazım...
Sadece...
Anne... Baba... Öğretmen...
Üçlüsü yeterli değil “korku filmi”ni unutturmaya...
Kusura bakmasın ama...
Devlet Baba da düşünecek bugünkü neslin yarınlarını(!)
Hele... Hele...
Birbirinden sevimli küçüklerin...
Yetersiz beslenmenin sonucunda “kansızlık” yaşayabileceğini...
Guatr hastalığının o yavrulara yapışabileceğini...
Cücelik gibi kahreden bir belayı...
Obezite’yi... Hatta zekâ geriliğini...
Hiç aklına getiriyor mu acaba?
***
Bizi yönetenlerin...
Şunu unutmamaları gerekiyor:
Eğitim seviyesi yükseldikçe doğurganlık hızı düşüyor...
Ülke genelinde doğum yapan annelerin ortalama yaşı 29,3...
***
Bitiriyoruz...
Çok açık ve net...
Gençler evlenemiyor...
Dünya evine girseler de...
Her evin neşesi “çocuk” konusunda çekimser davranıyorlar...
Sadece geçen yıl anne olanların...
Ortalama yaşı kaç biliyor musunuz?
“27.3”...
Türk milleti hep ister ki...
Evlatlarımız gibi torunlarımız da birer (*)“toraman” olsun...
Çünkü...
Türkiye'de doğum oranı kritik seviyenin altında...
Nüfus şu sıralarda 85 milyon civarında seyrediyor ama...
Araştırmalara göre...
Doğum oranı böyle giderse...
70 yıl sonra...
Türkiye’de nüfus 60 - 65 milyon seviyesine düşeceği iddia ediliyor...
Ürkütücü, di’mi?
Nokta...
(*) toraman: “yaşına göre çok serpilip büyümüş, iri yapılı, tombul ve genç irisi...”
Sonsöz: “Anne ve babaların kulağına küpe: Evlat istediğin gibi değil, yetiştirdiğin gibi olur... / Anonim...”