Ender ALDANMAZ
Kırılma!
3 Ekim 2022 Pazartesi

Ocak ayından bu yana toplanıyorlar. Tat yok, tuz yok.

Ortada somut bir proje olmadığından heyecan yok, ruh da yok, aday da yok.

En son söylenmesi gerekeni şimdi söylemek gerekirse; boşa harcanan zaman içerisinde artık seçim takviminde sona doğru yaklaşılırken 6’lı masada oluşan gerilim havası Kılıçdaroğlu’nun ve Akşener’in karşılıklı açıklamaları ile artık kamuoyuna, sıradan vatandaşa hissettirildi.  Bunun adı pekala kırılmadır.

Madde madde gidersek;

-6’lı masa çok net biçimde Kemal Kılıçdaroğlu’nu aday yapmak için CHP tarafından kurulmuş bir ittifak masasıydı. Yaklaşık 1 yıldır Kılıçdaroğlu, ekibi ile birlikte adım adım adaylık için bir süreç geliştirdi. Geçmişin aksine sahada oldukça etkin bir görüntü çizdi ve iktidarı olabildiğince zorladı. Akşener de “başbakanlık” çıkışı ile aslında Kılıçdaroğlu’nun adaylığını bir biçimde destekleyen pozisyon aldı.

-6’lı masa sürekli olarak soyut gündemler etrafında biraraya geldi, politik motivasyonu düşük tuttu ve bu durum kitlelerde heyecan yaratamadı. Seçim kazanma tutkusunu öne çıkarmak yerine konular sürekli ötelenerek asgari müşterekte ortaklık konusuna her toplantı sonrasında vurgu yapan bildiriler yayınlamaktan öteye geçilemedi. Hatta öyle ki Erdoğan’ın seçimdeki tek rakibi ekonomik kriz izlenimi oluştu.

-Birbirinden farklı ideolojik-politik hatlardan gelen, iktidar ortaklarının ‘6 benzemez’ diye nitelendirdiği masanın yapması gereken kitlelere somut birproje sunması konusuydu. Örneğin adayı belirlemek ve seçim stratını çok erken başlatmak gibi bir hamle yapılabilirdi. O kadar soyut gidildi ki 6’lı masada bulunan Gelecek Partisi ve DEVA Partisi bile Millet İttifakı’na dahil edilemedi. Sürekli konular ötelendi. Ötelendikçe ekonomik sebepler ve mülteci krizi gibi konular sebebiyle kararsız kalan seçmen bölüğünün bir bölümü Erdoğan’a yeniden yüzünü döndü. Hatta sessiz, sedasız ama derinden giden Zafer Partisi bu belirsiz ortamdan beslenmeye ve büyümeye başladı. 6’lı masada ortaya çıkan karakter sorunu kamuoyuna yansıyan Eylül ayı anketlerine bakıldığında kendilerini de etkiledi. CHP, yüzde 30 bandına hala yaklaşamadı, İYİ Parti yüzde 20 bandına gelemedi. Yani muhalefet için kötü bir yaz ayı geçti desek yanılmayız.

- Ve şimdi güz mevsimine girdik. Seçime kaldı 8,5 ay… Somut durumun somut tahlili yapılmasına rağmen somut bir harekat planının ortaya çıkamaması parti içi ve dışından gelen adaylık itirazlarının artmasına da yol açtı. CHP içerisinde birden fazla ismin adaylığının konuşulması ve İYİ Parti içinden ve dışından belirli aralıklarla Mansur Yavaş’ın adaylığının dillendirilmesi ötelenen adaylık konusunda anlaşmazlığı beraberinde getirdi. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için kurulan masa güz mevsimine gelindiğinde sallanmaya başladı.

-Kılıçdaroğlu’nun Seferihisar mesajı İYİ Parti cephesinde dayatma olarak algılandı ve Akşener parti içerisinde gelen itirazlara daha fazla sessiz kalamadı. “Burası noter değil” mesajı ile Akşener kendi cephesinden gelen itirazı artık somut olarak dillendirdi ve Kılıçdaroğlu’nun çıkışından rahatsızlık duyanları şimdilik sakinleştirmiş oldu. CHP içerisinde ise Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının parti içine verilmiş bir mesaj olarak lanse edilip konu geçiştirilmeye çalışılsa da durumun İYİ Parti cephesinden bu şekilde anlaşılmadığı Akşener’in konuşması ile net bir biçimde ortaya konmuş oldu.

-Artık konu karşılıklı dayatma konusuna geldi. Yani sürekli ötelenen tartışma seçim yaklaştıkça masaya getirildi. Şimdi ise günü nasıl kurtarırız, seçimden sağ salim masayı dağıtmadan nasıl çıkarız konusu ağır basmaya başladı.

Tüm bu konular ortadayken milyonlar ekonomik kriz girdabında daha uygun fiyata nerede/ne alırım telaşında… Et, yağ kuyrukları, istifçilik gündelik yaşamın artık olağanı gelmiş durumda… Geniş kitleler muhalefetin verdiği mesajları anlamak bir yana artık masada bir sorun olduğunu görmeye ve algılamaya başladı.

Bu bir kırılmadır.

Bu kırılmayı önlemek ve seçimi kazanacak atmosferi oluşturmak için hiç olmadığı kadar yüksek bir performans sergilenmek zorundalar.

Peki 6’lı masa dağılır mı? İhtimal her zaman vardır. Ancak dağılırsa seçimin kazananı şimdiden Erdoğan olur.Bunu da masada bulunan hiçbir lider göze alamaz. Konu artık seçimin kazanılması konusudur. Seçim kazanılamazsa yapılan tüm tartışma zaten boşa gidecektir.

İYİ PARTİ, MİLLET İTTİFAKI’NIN MHP’Sİ OLUR MU?
Bir diğer konu ise İYİ Parti’nin “başbakanlık” konusu ile 6’lı masada adaylık meselesinde pasif kaldığı görüntüsünün artık kalkmış olduğu… Oy oranını arttırmış olmasına rağmen pazarlık masasında pasif bir görüntü çizen, ideolojik formunu MHP gibi ittifakın harcı haline getiremeyen İYİ Parti’nin adaylık tartışması ile artık üzerindeki ataleti attığını söylemek mümkün. Kendisinden daha az oy almasına rağmen gölgesi kendiden büyük olan MHP’nin Cumhur İttifakı’ndaki etkisi, Bahçeli’nin adeta MGK gibi çalışması ve memlekette neyin beka konusu olup olmadığını belirlediği bir siyasi ortam yarattığını düşünürsek oyu MHP’den daha yüksek olan İYİ Parti’nin “Millet İttifakı’nın MHP’si olmak” yolunda bir adım attığının da altını çizmek gerekir. Adayın İYİ Parti’nin istediği aday olması, alınacak oyun CHP’ye yakınlaşması durumunda İYİ Parti’nin özellik 2024 yerel seçimlerinde ittifak içinde daha agresif bir tutum sergileyeceğini söyleyebiliriz.

SOYER VE PSİKOLOJİK HARP!
İktidar, seçim ekonomisi için ise kesenin ağzını açtı. Diğer yandan da 6’lı masa ile HDP’yi anılır hale getirmek isteyen iktidar, Mersin saldırısı sonrası terör ile CHP’yi ilişkilendirecek “somut bir dil” kullanıldığını görüyoruz. Geçen haftaki köşe yazısında bir cümle ile geçtiğimiz “psikolojik harp” konusu 6’lı masanın da iyi biçimde yönetmesi gereken bir konu olarak ön plana çıkıyor. Çünkü doğru olanı başka bir yöne sevk etmek adına tüm imkanlar seferber edilmiş durumda…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e açılan soruşturmaların ve kuvvetle muhtemel açılacak olan “Osmanlı’ya hakaret” davası bu psikolojik savaşın cephelerinden birisi olarak değerlendirmek gerekiyor. Bir yanıyla ittifakın HDP ile birlikte olduğu algısı yaratılmasının yanında “ecdada hakaret” ettiği gerekçesiyle yargılanan bir belediye başkanı seçim malzemesi için elverişli bir figür haline gelebilir. Psikolojik harbin bir yanı HDP ve terör, bir yanı da “Soyer ve ecdat” konusu olacak gibi görünüyor. İktidarını bırakmak istemeyen AK Parti’nin seçim sathına girdikçe dilini sertleştirirken CHP’nin ve Soyer’in kuracağı savunma pozisyonu da burada önemli bir yer tutuyor. Ecdat tartışmasında ise Kemal Kılıçdaroğlu ısrarla sessizliğini koruyor.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Fenerbahçe ne istiyor?
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Yarattı... Veda ederken ağlattı!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Memleketin birinde insan manzaraları(!)
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Tükeniş!
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Kara kaplı defter!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Nereden nereye?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çanakkale artık barışın merkezidir!
Kemal ARI
Kemal ARI
'Cehennem savaşı'nda ne yediler ne içtiler?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bölgecilik, mezhepçilik ve inşaatçılık...
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Unutulmazlar...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva