Tunç Soyer hakkında ileri geri konuşanlar tam da arzu ettikleri gibi sinir bozuyor.
Tunç Soyer yargılandığında herkes görecek ki önünden ardından konuşanlar haksız ve tutarsız.
Kentsel dönüşüm, ülkeyi geleceğe hazırlamanın önemli çıkış noktalarındandır. “Başka tarım mümkün” diyerek yola çıkmak hakeza çağına karşı sorumluluğun gereğidir. İklim krizi ve yavaşlamanın zaruretine dikkat çekmesi, bu nedenledir. Süngerkent projesiyle susuzluk sorununa derman olmak istedi. Dirençli kentlerle hangi sorunları çözmeye çalıştığını, her gün yaşayarak öğreniyoruz. Tunç Soyer’in “suç dosyası” böyle uzar gider…
Yeni Başkan, her ne kadar bu gerçeği yok sayıyorsa da hizmetleri yok saymak yerine sahiplenen bir yönetim olsaydı, bu sorunlar yaşanmayabilirdi.
Kısacası, Tunç Soyer çağından sorumlu olmanın gereğini yapıyordu. Ve çağının getirdiği sorumluluğun bilincinde bir Başkan olmanın bedelini ödüyor. Bu bilinçle yüklendiği sorumluluğun hesabı soruluyor. Çok acı…
Ancak Tunç Soyer karamsar değil. İçeri girdiğinin ertesi günü anılarını yazmaya başladı, kabına sığmıyor. Zaten, teslimiyet ona göre değil. Ve Tunç Soyer çıktığında herkes görecek, hapishane günlerini nasıl bir okula dönüştürdüğünü.
Hazin ama gerçek, hangi kamu kuruluşu denetlense görülecek türden kusurları büyüterek yaratılan baskı, toplumda husumet ilişkilerini kışkırtıyor. Bu tutum sadece ve sadece ülkeye kaybettiriyor.
Şimdi ne olacak?
Ne yazık ki amacını ziyadesiyle aşan suçlamalar yargıya taşınmış olduğundan, söz yargıda… Hangi bedellerin, neden ödendiği günü gelince ortaya çıkacak.
Bu günler de geçecek. Bütün mesele, insan hakları ayaklar altına alınarak toplumun cezalandırılmasına direnmekte. Tunç Soyerler içerden, bizler dışardan direneceğiz, böyle zulmün bir daha asla olmaması için…
Ve sabırla bekleyeceğiz, adaletin tecelli edeceği günleri.