Konu başlığı yaptığım şairin sözlerinden ilhamla…
Bazen susar kalır ya insan…
Bile isteye susar, anlaşılabilmek için susar…
Şimdiki zamanın şaşkınlığında; geçmiş zamanları özleyip, gelecek zamana kaygılanırken susar…
Bu insaniyetsizlik, bu hakkaniyetsizlik, bu “aleladelik çağında” söylemek istediklerini söyleyemez de insan…
Dili lâl olur da susar…
İşte o hesap…
Bazen yazmak istediklerini de yazamaz insan…
Dövüşür kelimeler kalemle, köşe bucak saklanır…
Cümleler küser satırlara; sayfalar mahzun, düşünceler şaşkın kalır…
***
Oysa ki…
Savaşların ülkeleri tarumar ettiği bu acımasız dünyanın akılalmaz gündeminden, ükemin ışık hızında değişiveren gündemine kadar…
Konuşulacak ne çok şey vardı, yazmak için ne çok konu…
Ve de… Bütün bunları yazı diline dökmek için net bir zihin gerekliydi ve de sakin bir yürek…
***
Yazmak ya da yazmamak konusundaki tereddütlü zamanlarda…
Zülfüyâre dokunmayacak sözler hangi başlıklar altında kullanılmalıydı?
Mesela… Dünya siyasetine baktığımızda…
İkinci kez ABD Başkanlığına seçilen Trump’ın, Grönland adalarını, Panama kanalını ve Kanada’yı ele geçirme arzusuna ve büyük bir iştiha ile Ukrayna toprak elementlerine / madenlerine göz dikmesine bir türlü anlam veremezken…
Dünyanın gözü önünde büyük bir soykırım yaşayan tarumar edilmiş Gazze’yi bir eğlence şehrine dönüştürmek için “Gazze”de yaşayan Filistinlileri komşu ülkelere “sürgün etme pahasına” kurduğu hayallerinden ve dünya barışını tehdit eden cüretkar üslubundan hangi duygularla bahsedilmeliydi?
Sonra… Ülkemiz ahvaline döndüğümde…
Başlayan Ramazan ayı ile birlikte; Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan gelen… Lüks ve israfın sergilendiği sofraların kurulmaması , yoksula ve kimsesize kol kanat gerilmesi yönündeki açıklamanın ardından… İnsanı uzun uzun düşündüren “israf” kelimesinin tam karşılığı acaba neydi?
Ülkemizin kanayan yarası olan ve lügatımıza NEED kavramını dahil eden “Ne okulda ne istihdamda” yer alan 15-24 yaş aralığındaki yaklaşık iki buçuk milyon gencin geleceğe olan umutsuzluğu objektif bir bakışla nasıl anlatılabilirdi?
Ve… “Kadın Cinayetlerini Durduracağız” platformunun açıklamalarına göre…
Sadece Ocak ayında erkekler tarafından öldürülen 33 kadın ile ölümü şüpheli bulunan 32 kadının ardından; 6284 sayılı kanunun uygulanması hususu ile “İstanbul Sözleşmesi”nden nasıl dem vurulabilirdi?
Ve de… 28 Ocak’tan bu yana Santorini Adası’nı etkileyen Ege Denizi’nde art arda yaşanmakta olan depremlerin ardından; olası tsunaminin ve büyük depremin; İzmir’in hangi semtlerini nasıl ve ne şekilde etkileyeceği konusundaki haberlere yoğunlaşarak, İzmir’in deprem master planından ümitle söz etmek mümkün müydü?
Ayrıca…Ordudan ihraç edilen teğmenler hususunu irdelerken “Atatürk’ün izinde” olmanın Türk milletinin kalbindeki o derin mana bir yazıya nasıl aktarılabilirdi?
Ve…Son günlerin gündem konusu olan…Tüm çiftçilerin dar ve sabit gelirli yurttaşlara destek olması için başlatılan ‘Askıda 9 Gülek Buğday Projesi’ni anlamaya çalışırken…
‘Gülek’ tabiri ile bu yaştan sonra tanışmak da varmış nasipte diyerek..
1 Gülek’in 32 kg’a tekabül ettiğini… Ve 9 Gülek buğdayın 288 kg a denk geldiğini de öğrenirken…
Tarımsal girdiler için destek ödemelerini bekleyen Türk çiftçisinin;
Mümkünatı yok ‘gayrıya‘ 300 kg’a yakın buğday yardımı yapamam minvalindeki haykırışı bir köşe yazısından nasıl duyurulabilirdi?
Hülasa…Gündemin nabzını hızla attıran; sosyal, siyasal ve ekonomik daha pek çok konu başlığını ele alıp da…
Zülfü yâre dokunur mu acep? Demeden…
Geçmişin hüznü içinde geleceğin endişesini taşıyan kelimeler, tedirgin cümlelerle nasıl barıştırabilir ve bugünden yarına mektup niteliğindeki yazılar gönül rahatlığı içinde nasıl yazılabilirdi?
***
Velhasılı kelam…
Bu duygu ve düşünceler içinde…
‘Anlaşılmayacağını anladığında, susmak konuşmaktan evladır’ sözünü düstur edinen büyüklerimi yad ediyorum …
Ve…Şems-i Tebrizi’nin “Susmak cümlenin istirahat halidir.İstirahat bitince çıkan cümle dinç olur.Çok konuşup cümleyi yorma, yoksa cümle alem yorulur” sözlerini anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyorum…
Yarınlara umut olacak; dinç cümlelerde buluşmak, anlaşmak ve anlaşılmak dileği ile efendim.
Hayırlı Ramazanlar.
(*)Özdemir Asaf...