Büşra ÇETİNKAYA/ EGEDESONSÖZ - İzmir’in Çernobili olarak bilinen Gaziemir’de Aslan Avcı kurşun fabrikası sahasındaki radyoaktif atıkları temizleme çalışmaları ile ilgili tartışmalar devam ediyor.

Ege, Çevre ve Kültür Platformu'nun (EGEÇEP), Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Nükleer Düzenleme Kurumu tarafından verilen izinlerin iptali için açılan davanın duruşması İzmir 5. İdare Mahkemesinde görüldü.

İzmir'in Çernobili'nde ortak açıklama: Bu atıklar tüm dünyanın başının  belası!

AV. CANGI: NÜKLEER YAKIT ÇUBUĞU İÇİN ‘UCUZ YOLLU DİYE ALDIK’ CEVABI ALINMIŞ
EGEÇEP'in avukatı Arif Ali Cangı, süreci en başından anlatarak söze başladı. Cangı, “Bu mesele, Türkiye’nin nükleer macerasının bir aynası durumunda artık. Atıkların içinde EU 152 nükleer yakıt çubuğu atığı tespit ediliyor. Fabrikanın hak sahiplerinden olan Mustafa İrvana ile görüşmüştük. O da nereden geldiğini bilmediğini söyledi. Sorduklarında ise ‘ucuz yollu olsun diye aldık’ cevabını aldığını söyledi. Artık bu durumda atıkların hepsine bulaştığı için bu atıkların hepsi nükleer atık durumunda. O atıkların nereden nasıl geldiği araştırılmamış, üstü örtülmüş. 2014’e gelindiğinde ÇED süreci başladı. ÇED gerekli değildir kararı çıktı. Orada çalışan işçiler o tozlu ortamda maskesiz çalışıyordu, tişörtleriyle yüzünü kapatarak çalıştılar. Daha sonra yürütmeyi durdurma kararı verildi. ÇED tanıtım dosyası, bir halka tanıtım toplantısı yapılmak istendi, yani şu anda yapılan işlemin dayanağı olarak gösteriliyor. 2017’de ÇED olumlu kararının iptali için dava açıp açmamayı düşündük. Bu dava o bölgenin temizlenmesini geciktirir diye düşünerek dava açmayalım, projenin uygulanmasına müdahil olalım dedik, çeşitli çabalarımız oldu. Şu anda oranın temizliği ile ilgilenen tek bir şirket var o da EKOVAR şirketi. Eski yönetmeliğe göre 7 yıllık sürenin dolması gerek ancak 7 yıllık sürenin dolmasına 19 gün kala orada temizlik çalışmaları başladı. Daha sonra koku ve toz şikayetleri oldu. Gündem olunca çalışmayı durdurdular. Süreç şeffaf yönetilmedi. Bilgilendirme dahi olmadı” ifadelerini kullandı.

AV. SARICA: TEMİZLENME DEĞİL TAŞINMA SÖZ KONUSU
Avukat İpek Sarıca, ise şunları söyledi:

“En baştan beri şeffaflık yok. Bertaraf diye bir şey yok. Radyoaktif atıklar oradan oraya taşınıyor. Bertaraf demek, yok etmek demek ama ortada yok edilen bir şey yok. Yok edilemiyor, yüzyıllarca bekleyecek orada o atıklar. 24 Temmuz’dan bir hafta sonra kokular ortaya çıktı, bölgeden dumanlar yükseldi. Yazılı belgelere rağmen çalışmaların devam ettiği öğrenildi ancak temizlenme değil orada atıkların taşınması söz konusu.”

DURUŞMADA ‘UZMAN’ TARTIŞMASI
Nükleer Düzenleme Kurumu’nun avukatı söz alarak, “Bahsedilenler doğrudan davanın konusu ile ilgili değil” dedi ve kurumdan uzman bir ismin detaylı bir açıklama yapacağını söyledi.

Bunun üzerine davacı avukatı Arif Ali Cangı, karşı tarafın duruşmaya habersiz bir şekilde uzman getirmesine tepki göstererek “Bize haber verilseydi biz de uzman, profesör getirirdik” dedi.

Nükleer Düzenleme Kurumunda çalışan uzman doktor şu sözlerle mahkeme heyetine açıklamada bulundu:

“Çıkan atıkları tespit etmek için dedektörler getiriliyor. Türkiye’de 1 tane radyoaktif atık tesisi var İstanbul’da. Ayrıca 2036’ya kadar bertaraf tesisi kurulacak zaten dünyada da çok az var. Biz sürecin başından sonuna kadar NDK olarak devredeyiz. Atıkları kamyona yükledikten sonra da ölçüm yapıyoruz. Molozların radyoaktif olmadığının temini için analiz laboratuvarlara gönderiliyor. Tespitler sonrasında atıkların saha dışına çıkması sağlanıyor. NDK olarak önceliğimiz işçilerin sağlığını korumaktır. Biz oradaki kirliliği temizlemeye çalışıyoruz.”

Akbelen için 'ÇED muafiyeti' davası görüldü: "Yaşam hakkımız gasp edilemez"  - Mabolla Medya

AV. SARICA: BİLİRKİŞİLERİN SAHADA İNCELEME YAPMASI LAZIM
Davacı tarafın Avukatı İpek Sarıca yeniden söz alarak, “Tespit yok, işin ciddiyeti yok. Dördüncü ilerleme raporunda ilk kez laboratuvara götürülmüş. O güne kadar ne yapmışlar? Sadece 'önlem alındı' dediler. Bilirkişilerin sahada inceleme yapması lazım. Keşif yapılmasını istiyoruz. Sadece öngörülerle ilerleyen, yürütülen bir proje ne yapabilir?” dedi.

AV. CANGI: BAŞKASININ ATIĞIYLA NİYE BİZ CEBELLEŞİYORUZ?
Avukat Arif Ali Cangı, “Çalışma hiçbir kurum tarafından denetlenmedi. Keşke öyle olsa. Temizleme çalışmasını tamamen EKOVAR şirketi üstlendi. Atıklar Torbalı’ya atıldı. Bilinmeyen daha nerelere atıldı kim bilir. Biz o bölgeye gittiğimizde her yerde 1 küsur gösteren cihaz, orada bulunan kulübenin yanına gittiğimizde çıldırdı, Cihaz orada 8’lere çıktı. O dönem Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda ile gitmiştik, kaçtık oradan. Çocuklarım bir daha ne olur oraya girme dediler. O bölgeye insanlar geçti, çit aşıldı. Keçiler orada otladı, hayvanlar geçti. Valilik tarafından inceleme ve denetleme komisyonu kurulmalı. Denetlemeler yapılmalı. Bu atıklar nereden geldi? Bizim nükleer santralimizin olmadığı zamanda nereden geldi bu atıklar? Başkasının atığıyla biz niye uğraşıyoruz? Niye biz cebelleşiyoruz? Dava açılır, o ülkeden tazminat alınır, atıklar gönderilir. Her şeyin yolu var.

“HAZIRLANACAK RAPOR GELECEĞE BIRAKACAĞIMIZ MİRAS”
Bu konuda dava açıldığından itibaren denetlemeler yapılmalıydı.Uzmanları toplayacağız, rapor hazırlanacak. O rapor, geleceğe bırakacağımız en büyük miras olacak. Akkuyu Nükleer Santrali faaliyete geçerse, Sinop’ta açılırsa vay halimize. Biz burada bir deneyim yaşıyoruz. Bu deneyimin açık ve şeffaf yürütülmesi lazım. Verilerin toplanmasını, bilirkişilerin incelemesini istiyorum” diye konuştu.

BAKANLIK AVUKATI: İDARE MAHKEMESİNİ AİLE MAHKEMESİ GİBİ DEĞERLENDİRMEYELİM
Cangı’nın sözlerinden sonra konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın vekil avukatı ile gerginlik yaşandı. Bakanlığın vekil avukatı söz alarak şunları söyledi:

“Birincisi, atıklar yakılmaz. İkincisi her atık tehlikeli değildir. Tehlikeli ve tehlikesiz atıklar vardır. Bunlar bir arada bulunabilir. Bir manipülasyon yaratılıyor. En çevreci sanki onlarmış gibi. Bakanlık, NDK çevreyi düşünmeden hareket ediyormuş gibi davranılıyor. Bilirkişi olarak Arif Bey’i atayalım o zaman. Manipülasyon ortadan kaldırılmalı. Arif Bey, mahkemelerde elinde bir ölçüm cihazıyla geliyordu. Bilirkişilere de teslim edelim dosyayı tabii ki. Temizleme unsurları nasıl gidiyor denetlensin. Kamu kurumlarında bilimsel veriye siz meslektaşlarımız haricinde hukukçu arkadaşlarımızın da saygı duymasını bekliyoruz. Onun haricinde sahanın önceki ve sonraki yıllarında toplama yıllarının da olduğu temizleme aşaması da dahil olduğu dönem de kimse kafasına tişört geçirip iş yapmıyor. Biz bu sürece dahil edilmedik dendi. Turanlar AŞ’nin o toplantıdan sonra ofisine geldiğinden bahsediyor. Sistemi biz nasıl yapacağımız hakkında bilgim yok, denmiş. Davacı vekil midir? Ben bu işi nasıl yapacağım diye sormak yerine hukuk bürosuna gidiyor soruyor. Mahkeme terazisi olarak tartmanız gerektiğini düşünüyorum. Sözlü yargılama yapıyoruz resmen burada. İdare mahkemesini aile mahkemesi gibi değerlendirmeyelim. Tüm deliller sunulsun. Bakanlık işin ucundan tutuyormuş gibi algı yapılmasını kabul etmiyoruz” dedi. Bakanlık avukatında Socar Şirketi'nin defterinin olması ise dikkat çekti

AVUKAT CANGI İLE BAKANLIK AVUKATI ARASINDA GERGİNLİK
Duruşma bittikten sonra da tarafların avukatları arasında gerginlik devam etti. Mahkeme salonu dışında devam eden tartışma şöyle:

Avukat Cangı: Avukat olarak hiç yakıştırmadım. Her şeye cevap verebilirim. Hiç yakışık alıyor mu? Bakanlığa nasıl güvenelim? Kişisel ilişkileri, meslek ilişkilerini de berbat ediyorsunuz farkında mısınız?

Bakanlık avukatı: Geçmiş keşiflerde de sergilediğiniz tavırlar doğru değil. Meslektaş olarak örnek olmaya çalışıyorum. Davacı vekili dedim zaten. Bana Tuğçe Hanım da diyebilirsiniz.

Avukat Cangı: Şimdiye kadar hiç yapmadığınız bir şey. Ayıp. Avukatlık etiğini öğrenmemiş insanlarla çalışıyoruz.

AV. SARICA: MAHKEMEDEN KEŞİF KARARI BEKLİYORUZ
Avukat İpek Sarıca, duruşma sonrası açıklamada bulunarak "Mahkemeden keşif kararının çıkmasını bekliyoruz ama bölge idare mahkemesinin bunu bozacağına dair düşüncem var. İşin korkunç tarafı, dosyanın akut döneminde dosya işlenmedi, dosya kaç ay gezdi. Yetkili arandı. Umutluyum. Bu dosya bir şekilde bozulacak ama biraz uzun sürecek gibi." dedi.

CANGI: BAKANLIK AVUKATI ŞAHSIMI HEDEF ALDI
Duruşma sonrası açıklama yapan Av. Arif Ali Cangı “Anlaşılan Bakanlık Vekili söyleyeceklerine cevap hakkı kullanmamızı engelleme planı yapmış. Zira ilk söz sırası geldiğinde "ben bu aşamada değil, davacı yanın ikinci sözünden sonra söz alacağım" dedi. Usule göre önce davacı yana, ardından davalı yana, tekrar davacı yana son söz hakkı verilir, son olarak davalı yanın son sözleri ile duruşma biter. Davalı Bakanlık vekili bunu bildiği için ilk seferde değil, son sözler söylenen bölümde doğrudan şahsımı hedefe alan sözler sarf etmiştir. Bu meslek etiğine yakışmayan bir tavırdır. Aynı zamanda temsil ettiği Bakanlığın itibarını zedeleyen bir tavırdır. Dışarıya çıkınca bunu ifade etmeye çalıştım, meslektaşım daha önce bir keşifte yaşadığımız tartışmadan yola çıkarak sözlü saldırılara devam etti. Ki ben o keşfi hiç hatırlamıyorum. Olduysa bile o keşifte kalmıştır. Bu nedenle ben de demek siz bana karşı kin ve öfke dolusunuz, böyle avukatlık olmaz diye tepki gösterdim. Kamu yararı için İzmirlilerin sağlığı için yürüttüğümüz bir davada bu şekilde sataşmaya maruz kalmak, hele hele bunun bir meslektaşımızın sözlü saldırısı olması beni ziyadesiyle üzdü. Bakanlık avukatı umarım yaptığı çirkinliğin farkına varır da bir daha böyle bir şeye tevessül etmez” ifadelerini kullandı.