EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde Türk-İş üyesi 1030 işçinin işten atılması ile ilgili süreç CHP Meclis Grubu’nda da tartışmalara yol açtı.

CHP’li meclis üyeleri Sultan İpekli ile Niyazi Arslan işten atmalara doğrudan karşı çıkan iki isim oldu.

İşten çıkarmalara tepki gösteren Niyazi Arslan, Ulaşım Komisyonu Başkanlığı görevinden istifa etti.

Sultan İpekli ise meclis üyelerinin yer aldığı whatsapp grubunda yazılı bir açıklama yayınladı.

Arslan’ın açıklaması ise şöyle:

“Uzun süredir İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde “tasarruf” adı altında yürütülen işten çıkarmalar, sadece emekçilere değil, aynı zamanda partimizin vicdanına da yönelmiş ağır bir darbedir. Bugün gelinen noktada, partimizin yıllarca yükünü sırtlamış, seçimden seçime omuz omuza çalışmış yol arkadaşlarımız bir bir kapı önüne konulmaktadır.

İşin en acı tarafı ise şu: Bu insanları bizler ikna ettik, bizler yönlendirdik, bizler omuz verdik. Şimdi hepsi bizi arıyor. Haklı olarak da soruyorlar: “Neredesiniz?”

Cevap verebilen varsa buyursun versin.

Sokakta yüzümüz kalmadı. Parti binasına adım atmaya utanır hale geldik. Bu tablo ne örgütsel akılla, ne vicdanla, ne de siyaset ahlakıyla açıklanabilir.

Buradan açık ve net çağrımdır:

Grubumuz derhal toplanmalı ve Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız Cemil Tugay ile acil bir görüşme yapılarak bu yanlış uygulamalara son verilmesi sağlanmalıdır.

Aksi takdirde, bu kıyım devam ederse, bizler bu sorumluluğun altında kalırız. Bu suskunluk, bu seyircilik en büyük ortaklıktır.

Unutmayın:

Bu parti, kadrolarına kıyan değil, onları yaşatan bir parti olmak zorundadır..

Yukarıda saydığım nedenlerden dolayı ulaşım komisyonundan istifa ediyorum…

İpekli’nin açıklaması şöyle:

“Tersine yapılan bu direniş, bizleri işçi ile emekçi ile karşı karşıya getiriyor.

Ülkede gıda ile beraber diğer tüm temel harcamalar için haneye girmesi gereken toplam gelir tutarı yani yoksulluk sınırının 81.734 tl ortamda emekçiye yapılan zamların yüksekliğini değil ancak bu miktarların yeterliliği üzerinden tartışabiliriz.

Partimize yıllarca emek vermiş partililerimiz evlatları hiç bir filtre olmaksızın işten çıkarılıyor. Direnişi ve potansiyeli tam tersine, emekçiyi de yanımıza alarak mevcut iktidara yöneltmemiz gerekiyorken, yapılan işten çıkarmaları terse direniş olarak değerlendiriyorum.

Hükümet tarafından yapılan cumhuriyet halk partili belediyelere uygulanılan faşizan politikaların karşısında gözden çıkaracağımız ve üzerinde tasarrufta bulunacağımız ve hatta tartışmaya açacağımız son şeyin emekçi personelin alın teri olduğunu düşünüyorum.

(Çalışmayan hakkında çalışmadığı gerekçesi ile tutanak tutulan, disiplinsizlik sergileyen, hukuki gerekçeler ile altlığı oluşturulmuş düzensiz işçiler için değildir bu konuşmam)

Bir örnek; Bugün işten çıkarılacaklar listesinde olan partili bir arkadaşımızın evlilik sebebi ile çıkarılmak istediğini öğrendim. Fakat kurum içerisinde çalışan iki kişinin evlenmesi kadar doğal birşey yoktur. Evli iken değil kurum içinde tanışıp evlenmiş kişileri dahi evlilik sebebi ile işten çıkaracaksak. Hem sokakta hem örgütte konuşacağımız tek kelime kalamaz. Ayrıca bu sebeplerden dolayı ve gerçekçi sebeplere dayanmadan işten çıkarılmış her işçinin açılan davalar ile kuruma geri dönmesi mali anlamda ciddi bir kamu yükü oluşturacaktır.

Bizler yerel yönetimleri yönetmeye aday cumhuriyet halk partisi ilkelerine bağlı olarak yönetme iradesi ile yola çıkmış kişileriz.

Gelen telefonlara cevap veremiyor, yapılanların bir an önce durması ve bir araya gelerek durumun mutlaka yeniden tartışılmasını ve bu yoldan geri dönülmesini gerektiğini düşünüyorum.