EGEDESONSÖZ – İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Bengi Atak, SONSÖZ TV’de önemli açıklamalarda bulundu. Gazeteci yazar Muhittin Akbel’in sorularını yanıtlayan Başkan Atak, iki ilçede tamamlanan yapı envanterinden imar barışına, Büyükşehir’in Deprem Master Planı çalışmasından köprülerin, yolların durumuna kadar her şeyi anlattı.
İKİ İLÇEDE 100 BİN BİNANIN ENVANTERİ ÇIKARILDI
30 Ekim depreminden sonra İzmir’de Büyükşehir ve bazı ilçe belediyelerinin hummalı bir çalışma içine girmiş olmasını değerlendiren Oda Başkanı Bengi Atak, İzmir Büyükşehir’in Deprem Çalıştayı düzenlemiş olmasının da çok anlamlı olduğunu söyledi:
“30 Ekim’de Samos merkezli, İzmir’e 75 kilometre mesafeli bir deprem yaşadık. Bu depremi, İzmir merkezinde hissedilme oranı, gerçek bir İzmir depremine göre çok daha düşük olduğu halde, 12 binamız yıkıldı, 117 insanımız hayatını kaybetti. 500 bina ağır hasar aldı. Bu da demek oluyor ki, 500 bina acilen tahliye edilecek ve yıkılacak! 500 kadar bina da orta hasarlı olarak kayıtlara geçti. Orta hasarlıların ne kadarı kentsel dönüşüme girdi dönüştürüldü, ne kadarı güçlendirildi, bunu bilmiyoruz. Prosedür gereği bir yıl içerisinde bu araştırmanın tamamlanıp tamamlanması gerekiyor. Aksi halde o binalar ağır hasarlı kategorisine geçmiş oluyorlar ki o zaman ivedilikle yıkılmaları gerekiyor. 500 binanın ne kadarının dönüştürüldüğüne dair net bilgimiz olmamakla birlikte Büyükşehir Belediyesi o dönemde yapı stoku envanter çalışmasını başlattı. Yani belediyenin depremle ilgili çalışmaları, Deprem Çalıştayı’ndan çok önce başlamıştı. İşe Bornova ve Bayraklı’dan başlandı. İki ilçede toplamda 100 bin binanın envanteri çıkarıldı. Bu binaların mevcut durum değerlendirmeleri yapıldı. Geçtiğimiz aylarda da sonuç raporunu biz Oda olarak Büyükşehir Belediyesi’ne ilettik. Bu çalışma, Büyükşehir ve İMO’nun birlikte yürüttüğü bir çalışmaydı. İnşaat Mühendisleri Odası olarak biz ODTÜ’den teknik destek aldık, oradan çok kıymetli profesör hocalarımızdan yardım aldık. Biz de güçlü bir ekip kurduk ve teknik değerlendirmeler yapıldı. Hem saha çalışmaları yapıldı, sonrasında ayrıca analiz yapıldı.”
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İLE DE PROTOKOL İMZALAMAK ÜZEREYİZ
“Geçtiğimiz süreçte İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bornova ve Bayraklı’daki çalışmaları Karşıyaka’da devam etme yönünde bir meclis kararı aldı. Sanırım kısa zaman içerisinde Büyükşehir Belediyesi ile bir protokol gerçekleştireceğiz ve çalışmalara başladıktan sonra bir yıl sonra sonuç raporunu sunmayı hedefliyoruz. Karşıyaka’da incelemesini yapacağımız 23 bin dolayında bina var. Biz hem tecrübe kazandık, hem de Karşıyaka’daki sayı, daha önce çalıştığımız ilçelere göre daha az. Karşıyaka ile ilgili olarak arkadaşlarımızın bize aktardığı çok kıymetli bilgiler var, zeminle ilgili. Yapının mevcut durumuyla beraber zemin etüdünü, hatta bunların depremle birlikte yapıya nasıl etki ettiğini görmek açısından çok önemli. Zaten Bornova ve Bayraklı bölgelerinde yaşadığımız sorun tam da böyle bir sorundu. Oralardaki zemin koşulları nedeniyle yarattığı batan etkisi, depremi büyüterek binalara iletmiş oldu. Binalar da Samos merkezli depreme dayanamadılar.”
1999 ÖNCESİ YAPILAN BİNALAR, ÇOK RİSKLİ, ÇÜNKÜ…
Büyükşehir’e sundukları rapora bakarak, “Şurası daha sorunlu, şurası daha riskli” gibi yorum yapmanın mümkün olmadığının altını çizen Odaı Başkanı Bengi Atak, şu bilgileri aktardı:
“Raporu yazarken, yaptığımız çalışmaya o gözle de baktık. Şu mahalle, şu semt daha problemli, bu cadde üstü daha sıkıntılı, şu yıldan sonra falanca yıla kadar yapılan şu kadar katlı binalar riskli gibi bir sonuç yok. Her bina kendi özelinde değerlendirilerek bakıldı. Bina envanter çalışması, aslında bir önceliklendirme çalışmasıdır. Elinizdeki finansal kaynağa göre, size nereden dönüşümü başlatmanın doğru olacağını gösteren bir liste çalışmasıdır. Raporu Büyükşehir’e ilettik, irade artık tamamen onlardadır. Nitekim Büyükşehir’den hızlı bir şekilde açıklama geldi. En riskli binaların nerelerde olduğunu hep soruyorlar, siz de sordunuz. Bayraklı ve Bornova’da bulunan 1999 yılı öncesi yapılmış binaların öncelikli olarak dönüştürülmesi gerektiğini söylesem, buna kimsenin itirazı olmaz diye düşünüyorum. Çünkü 1999 Gölcük depreminden sonra birtakım çok önemli değişiklikler oldu. Hazır beton kullanımının zorunlu hale gelmesi, nervürlü demir kullanımının mecbur kılınması, deprem yönetmeliğinde yapılan bazı değişiklikler, 1999 sonrası yapıların kısmen daha sağlıklı inşa edilmesini sağladı. Ancak 1999 öncesi yapılar çok kötü, sonrası çok iyi de diyemeyiz, çünkü her binanın karakteristik özelliği farklıdır. Arkadaşlarımız o çalışmayı yaparken ilçe belediyelerdeki projeleri incelediler, binada inceleme yaptılar ve çok geniş kapsamlı deprem analizi gerçekleştirdiler. Şu konuya da dikkat çekmek istiyorum; bu, tam bir performans analizi değildir. Envanter çalışması, hızlıca değerlendirme tekniğiyle yapılır. Bir binanın deprem yönetmeliğinde öngörülen unsurları yerine getirerek bir envanter çalışması yapmak, birkaç ay sürüyor. Bunu 100 bin binada yapmaya kalkışırsak, yıllar sürer. Ama bizim o kadar büyük bir zamanımız yok. Hızlı aksiyon almak zorundayız. Bir bir önceliklendirmede bulunduk. Önceliklendirilmiş binalara performans analizlerinin yapılmasıyla birlikte o binayı dönüştürme veya güçlendirme yöntemlerine gidilecektir.”
HATAY’DAKİ ÖRNEK, DOĞRU BİR ÖRNEKTİR
100 bin binada yapılan envanterin sonuçlarına göre hepsini yıkıp yeniden yapmanın akılcı olmadığını belirten Başkan Atak, güçlendirmenin önemine vurgu yaptı:
“100 bin binanın tamamını yenilemeyeceğiz. Bu sayının içinde dönüştürülecek, yani yıkılıp yeniden inşa edilecek olanlar var; ayrıca güçlendirilecekler olacak. Güçlendirme konusunun altını özellikle çizmek istiyorum, çünkü bugünkü ekonomik koşullarda o kadar binayı yıkıp yenisini yapmak, finansal açıdan da çevresel nedenlerle mümkün değil. Güçlendirmeyi iyi öğrenmeliyiz, iyi anlamalıyız. Hatay depreminde iki bina vardı, güçlendirilmiş ve güçlendirilmemiş iki ayrı bina. Güçlendirilmiş bina ayakta dimdik kalmış ama güçlendirilmeyen bina çökmüştü. Bu da gösteriyor ki, güçlendirme anlamında bizim binalara yapabileceğimiz bir şeyler var. Yıkıp yenisini yapmanın ötesinde yapabileceğimiz başka şeyler de var. İnşaat Mühendisleri Odası deneyimlidir. Bu konuda sorumluluk almaya ve birlikte hareket etmeye hazır olduğumuzu ifade etmek isterim.”
BÜYÜKŞEHİR BİNASININ YIKILMASI BENCE İYİ OLDU
Yıkılmalı mı, güçlendirilmeli mi tartışmaları yaşanırken yıkılan İzmir Büyükşehir’in Konak’taki hizmet binasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Başkan Atak, “Biz güçlendirmeye, finansal ve güvenlik açısından bakarak karar veriyoruz. Bir binayı yıkıp yenisini yapmakla ilgili maliyet 100 birimse ve o binayı güçlendirmenin maliyetin 40 birimi geçtiğinde, güçlendirme anlamlı olmaktan çıkıyor. Dolayısıyla o binanın yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini savunuyoruz. Söz konusu binanın manevi, tarihi değeri olabilir, o zaman güçlendirmek, yeniden yapmanın önüne geçiyor elbette. Kişisel görüşümü belirtmem gerekirse, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Konak’taki hizmet binasının yıkılması bana göre doğru oldu. Sağlıklı bir şekilde yenilenmesini tercih ederdim ben de…” ifadesini kullandı.
CEMİL BAŞKAN’IN O SÖZLERİNİ ÇOK KIYMETLİ BULUYORUM
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın, “İnsanları o güvensiz binalarda yaşamalarına izin vermeyeceğiz. Cesaretle bu işin üstüne gitmek zorundayız. Ben üzerime düşeni yapacağım” sözlerini çok kıymetli bulduğunu belirten Başkan Bengi Atak, şunları söyledi:
“İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cemil Tugay’ın bu yaklaşımını, bu açıklamalarını kesinlikle çok değerli buluyorum. Bu iradenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar pek çok envanter çalışması yapıldı, İzmir’de ve ülkenin çeşitli şehirlerinde… Ancak bunlar raflarda kalan birer bilgi oldu. Biz İnşaat Mühendislerinin en büyük rahatsızlığı da budur. Bayraklı envanter sonuçlarını Cemil başkanımıza iletirken, bir çözüm önerilerinin olmasını talep ettiğimizi dile getirmiştik. Kendilerine her türlü teknik destek sağlayacağımızdan, özveriyle çalışacağımızdan emin olabilirler. Cemil Başkan, bu çalışmayı önemsiyor. Bu da bizim açımızdan, umutlanmamız açısından çok önemli”
FİNANS MESELESİNE DE KAFA YORMAMIZ GEREKİYOR
Evi depreme dayanıksız olduğu halde ekonomik sorunlar nedeniyle evinden çıkmak istemeyen vatandaşların olduğunu hatırlattığımız Başkan Atak’a, “Bu durumda Büyükşehir ve Bakanlık, nasıl bir tavır almalı?” sorusunu yönelttik. Atak, şu yanı verdi:
”Envanter çalışmalarını ilk konuştuğumuz günden itibaren bir konudur bu. Çözüm üretirken, finansal kaynağın nasıl sağlanacağı konusuna da kafa yormamız gerekiyor. Bu işin, kurumlar arası işbirliğiyle olması gereklidir. Birbirimizi ötekileştirmeden, hep beraber mücadele etmemiz gereken bir doğa olayıdır deprem… O depreme dayanıklı olması gereken bir yapı stokundan bahsediyoruz. Bu durumda vatandaşı özellikle de ekonomik anlamda yalnız bırakmak, sosyal bir devlete yakışmaz. Çevre, Şehircilik Bakanlığının üzerine düşen görevler var., kredi sağlamak, geri ödemeleri kolaylaştırmak gibi… Vatandaşın da sürece dahil olması gerekecektir tabii ki. O evlerin tamamını devletin bir anda yapması da pek gerçekçi durmuyor. Belediyelerin ve bakanlığın el ele bu sorunu çözmesi gerekiyor. Bu konuda bakanlığın asli sorumlu olduğunu söyleyebilirim.”
ÇOK KISITLI ZAMANIMIZ VAR VE İŞBİRLİĞİ YAPMAK ZORUNDAYIZ
Oda’nın eski Başkanı Eylem Ayatar Ulutaş’ın “İzmir’deki binaların yüzde 40’i riskli” şeklindeki açıklamasını değerlendiren Bengi Atak, şunları söyledi:
“Yüzde 40, korkunç bir rakam. Bu kadar binanın ne kadarı, imar barışı denilen faciadan yararlandı? Bu binaların ne kadarı 1999 öncesi inşa edildi? Ne kadarının zemini riskli? Tüm bunları alt alta koyduğunuzda bir tahmin yürütmeye başlıyorsunuz. Bunun üzerine bir bilgi daha koyduk; Bornova ve Bayraklı’da envanter çalışması bitince… İzmir’de şu anda 900 bin civarında bina var. Bu kadar binanın yüzde 40’ının riskli olması, durumun vahametini ortaya koymaya yetiyor aslında. Dolayısıyla yıkıp yenisini yapmanın yanı sıra güçlendirmenin de çok önemli bir kalem olduğu ortaya çıkıyor. Kolonlara, taşıyıcı sistemlere yapacağınız basit bir mantolama işlemi, bir karbonfiberle sargılama işlemi ya da yapıya ekstradan sonradan konmuş bir ağırlığını kaldırmak da birer güçlendirmedir. Odağımız can kurtarmak olacağı için bu konunun göz ardı edilmemesi gerekiyor. Çok kısıtlı bir zamanımız var bu nedenle işbirliği yapmak zorundayız. Depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz, nerede yakalanacağımızı da bilmiyoruz. Hep bina konuşuyoruz, oysa köprülerimiz ne kadar sağlam, yollarımız depreme ne kadar dayanıklı? Havaalanı kullanılamaz hale geldi. Karşıyaka Altınyol’daki köprülerle ilgili bazı çalışmalar başlatıldı. Ancak tüm köprüleri kapsayan bir çalışma değildi. Sadece yollar köprüler değil, iskeleler de çok önemli bizim için. İskelelerin de deprem performanslarının çok ciddi bir şekilde incelenmesi gerekiyor. Çünkü olası bir deprem durumunda bazı ilçelerle irtibatım deniz yoluyla gerçekleştirmemiz gerekebilir.”
İMAR BARIŞINDAN SÖZ ETMEYİ KENDİME ZUL SAYIYORUM
İmar barışı yoluyla çok büyük kötülük yapıldığının altını çizen Başkan Atak, bu konuda yeni bir yanlışın yapılmamasını istedi:
“İmar barışından söz etmeyi bile ben kendime zul sayıyorum. Böyle bir şey söz konusu olmamalıydı, hiç gündeme bile getirilmemeliydi. İmar barışını konuşmak bile yanlıştır. İmar barışına onay verdiğinizde, binanın tasarlanmış planın dışına çıkıldığını kabul etmiş, buna izin vermiş oluyorsunuz. Mesela Hatay’da İnşaat Mühendisi bir arkadaşımızın tasarlayıp altına imzasını attığı 5 katlı bir bina vardı. Sonradan o binanın üstüne üç kaç daha çıkmışlar ve o üç kat, imar barışına girmiş. 6 Şubat depreminde de tahmin edeceğiniz gibi o bina yıkıldı. Bu durumda meslektaşımız sorgulanıyor ama diğer yanda onca insanın hayatını kaybetmesine neden olan hatayı yapanlardan ne kadar hesap soruldu, bilemiyoruz. İzmir’deki 30 Ekim depreminde de gördük, kolonlar kesilmişti. Bu durumda hala imar barışından söz etmenin gereği yok. Bu konuda daha da sert bir şey söyleyeceğim; imar barışının, cinayetle eşdeğer olduğunu düşünüyorum. İmar barışından yararlanmış olana halkımız için de şunu söylemek istiyorum: Lütfen binalarını kontrol ettirin. Yetkin kurum ve kuruluşlara giderek yardım isteyin, binanızı analiz ettirin. O belge, sizi depremden kurtarmayabilir.”
İLÇE BELEDİYELERİYLE İŞBİRLİĞİ YAPIYORUZ
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Bengi Atak, Büyükşehir ve birkaç ilçe belediyesiyle yakın işbirliği içinde olduklarını söyledi. Karşıyaka ile protokol imzalama aşamasına gelindiğini, Konak Belediyesi ile görüşmelerin devam ettiğini belirten Başkan Atak, “Tüm ilçelerimize destek vermeye, danışmanlık hizmeti vermeye hazırız” dedi. Başkan Atak ayrıca, belediyelerin, inşaat ruhsatı verirken her inşaata bir şantiye şefinin tam zamanlı bulunması koşulu getirmesinin de kaçınılmaz olduğunu sözlerine ekledi.