CHP’li Arslan 'imam' anısını anlattı: Size beddua ediyordum, bizi kurtarın!

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ – Genel seçimlerin yaklaşması ile birlikte saha çalışmalarını hız kesmeden sürdüren Cumhuriyet Halk Partisi’nde milletvekilleri meclise verilen arayı iyi değerlendirmek amacıyla birçok ilde çalışmalar sürdürüyor. CHP İzmir Milletvekili ve Parti Meclis Üyesi Ednan Arslan ise sahadaki gözlemlerini Egedesonsöz'e anlattı.

VATANDAŞ BİZE '1,5-2 SENE ÖNCE GELSEYDİNİZ SİZİNLE BÖYLE KONUŞMAZDIK' DİYOR
Erzurum’dan Bursa’ya kadar son dönemlerde gerçekleştirdiği tüm il ziyaretlerini değerlendiren Arslan, işçiden sanayiciye kadar herkesin mutsuz olduğunu belirtirken, “Bu yaz meclis tatile girdi ancak Genel Başkan bize bir talimat verdi. Biz daha önce meclis açıkken grup toplantılarının olduğu hafta Salı günü değil Perşembe günü saha çalışması yapıyorduk. Genel Başkan bölgeye gitmeden, o bölgeye 10-15 gün önceden giderek orada saha çalışması yaparak kentin bir haritasını çıkarıyorduk. Bunda kentin sorunları, problemleri, daha önceki oy oranımız ve mevcut durumda bize bakışları nasıl gibi hepsini bazı yerlerde mahalle mahalle olmak üzere masaya yatırıyoruz ve analiz yapıyoruz. Sonrasında ise Genel Başkanımıza bir yönetici özeti ile birlikte sunum yapıyoruz ve Genel Başkanımız kente gelerek ziyaretler yapıyordu ancak şu ana kadar gittiğimiz kentlerde şunu gördük, ciddi bir değişim talebi var. Ekonomik kriz en sıradan vatandaşlardan sanayiciye kadar etkilemiş durumda. Sanayiciler üretememe noktasına geleceklerini düşünüyorlar. Çünkü faizi düşürüyorlar ancak sanayici bir yandan kredi almaya gittiğinde dünyanın faizi isteniyor. Banka karlarının yüzde 400 arttığı, sanayicinin yoksullaştığı, parası olanın para kazandığı ancak üretenin ekonomik olarak yoksullaştığı döneme girildiğini söylüyorlar. Zaten sabit ücretli vatandaş her geçen gün artan fiyatlarla daha da yoksullaştığını söylüyor. Her geçen gün ciddi bir ekonomik kriz yaşanıyor. İnsanlar bize şunu söylüyor; ‘Siz bize 1,5-2 sene önce gelseydiniz sizle bu şekilde konuşmazdık ancak şu an geldiğimiz noktada değişim kaçınılmaz ve lütfen artık sesimizi duyun’ diyorlar. Hatta çok dikkat çekici bir durumu da paylaşmak istiyorum, Anadolu’da vatandaşlarda şu oluşmuş artık: ‘Şu derdimiz var Kılıçdaroğlu ne olur bunu dile getirsin’ diyorlar. Bizde ‘neden Kılıçdaroğlu söylesin? Bu derdinizi hükümet yetkililerine söylemiyor musunuz?’ diye sorduğumuzda ‘hayır Kılıçdaroğlu söylerse çözülür, ne olur o dile getirsin’ diyorlar. Bunu servisçi de, esnaf da, üretici de, sanayici de söylüyor. Herkes ‘Kılıçdaroğlu söylerse bu çözülür, zaten biz seçimde gereğini yapacağız’ diyorlar. Yani Anadolu’da ciddi anlamda bir heyecan var. Bir değişim talebi var ve bu her geçen gün güçleniyor” ifadelerini kullandı.

AYAK OYUNLARI İLE ÇÖZÜM ÜRETMEYİP SORUN ÖTELİYORLAR
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Krişçi’nin elektrik borcu olan çiftçiye ‘müjde’ diye duyurduğu 10 bin TL’lik sıfır faizli krediyi de değerlendiren Arslan, “Böyle bir müjde olur mu? Çiftçi batmış, üretemeyen, şalteri kapatmış çiftçi demek bu. Hepimiz çok iyi biliyoruz, üretici hasadını yaptıktan sonra ödemesini yapar. Yani bir bakkala bile gittiğinizde orada bile hasat sonrası ödemeler yapılır. Çiftçi hasadını yapar ve aldığı para ile borcunu kapatırdı. Ancak dağıtım şirketleri özelleşti ve kimsenin gözünün yaşına bakmıyor. Faturayı ödemediğinde hemen şalteri indiriyor. Peki tarım yapan çiftçi nasıl sulayacak tarlayı? Sulayamadığı alandan ne verim alacak? Siz şimdi kalkıp buna 10 bin TL faizsiz kredi vereceğim sözlerini müjde gibi duyurursanız olmaz. Borç borçtur. Borçla bir şeyi çözmemek lazım. Onlara hibe vermek lazım. Yapabiliyorlarsa buyursunlar adamların elektrik borçlarını silsinler. Bu müjde olur işte o zaman. Bizim ülkemizde tarımsal sulamada 13,5 milyar kilovat saat elektrik kullanılıyor. Daha düne kadar 38 kuruştan dağıtım şirketlerine elektrik veriyorduk. Vatandaşa bu fiyattan vermiyorduk, esnafa ve vatandaşa 2 TL’den satıyordu bunlar elektriği. Şu an düzenleme ile 110 kuruş yaptılar. 110 kuruş olsa bile 14-15 milyar lira olur sadece çiftçinin elektrik gideri. Devlet bunu sübvanse edemez mi ya? 273 milyar TL çiftçinin yasadan kaynaklı devletten alacağı var. 15 milyar lira tüm çiftçilerin yıllık kullandığı elektrik tutarının toplamı. Onu oradan mahsupla o zaman. Ciddi anlamda batırdıkları insanları böyle kelime oyunları ile yap –mış gibi ‘müjde’ diyorlar. Çünkü tulumbada su kalmamış. Böyle ayak oyunları ile çözüm üretmeyip sorun öteliyorlar” dedi.

SANDIKTAN ÇIKAN SONUÇLARDA GÖRECEKLER
AK Partili milletvekillerinin ‘Vatandaş şikayetini bize söylüyor çünkü çözümün sadece bizde olduğunu biliyor’ yönündeki  yorumlarına da tepki gösteren Arslan, “Vatandaş çözümü AK Parti’den bekliyorsa neden  sorunumuzu Kılıçdaroğlu dile getirsin diyor? Neden bizi kurtarın bizi diyor? Geçen en çok oy aldıkları Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde Grup Başkanvekilleri ciddi protestolar ile karşılaştı. Artık gittikleri yerde ciddi protestolarla karşılaşıyorlar. AK Partili yöneticiler gittikleri ilçede Esnaf Kredi Kefaleti’ni geziyorlar, Esnaf Odası’nı yani kamu tüzel kişiliklerini geziyorlar. Niye? Onların onlara söyleyecekleri bir şey yok. Çünkü bir şey söylerlerse yerlerine kayyım atanır korkusu ile nezaketle karşılanıyorlar. Gitsinler pazarda konuşsunlar. Desinler ki neden domates 15 lira. Alışveriş yapan vatandaş ile konuşsunlar. Dertleri bunların çözemeyeceğini  vatandaş biliyor. Vatandaş bu yüzden erken seçim diyor, bunlar gitsin diyor. Vatandaşın isyanını ‘AKP çözer’ diye mi algılıyorlar? Bizim gördüğümüz ‘artık gitsinler’ isyanı bu. Çünkü tek adam rejiminin ülkeyi getirdiği son nokta yolsuzluk ve yoksulluk. Gönlü çözüm üretmekten yana olmayanlar bunu anlamıyor. Çözüm üretemeyeceklerin de kendilerinde ürettikleri çözüm de ‘vatandaş sorunu bizim çözeceğimizi biliyor’ söylemleri. Vatandaş söylemeden çöz sorunu. Görmüyor musunuz? Bunlar sadece kendilerini avutuyorlar. Bunu sandıktan çıkan sonuçlarda görecekler. Psikolojik olarak kendilerini rahatlatmaya devam etsinler” diye konuştu.

İNSANLARIN SORUNLARI ÇOK DERİN
Saha ziyaretlerinde kendisini en çok etkileyen anın ne olduğu yönündeki soruya bir imam ile yaşadığı diyalogu hatırlatarak yanıt veren Arslan, “İnsanların sorunları çok derin. Geçmişte bize hiç oy vermemiş, hiç temas kurmamış, hatta bizim aleyhimize konuşmuş  insanlar bizimle konuşmaya geliyor. Beni en çok etkileyen olay, bir tane imam yanımıza gelip ‘Hayatım boyunca size beddua ettim hiç oy vermedim, Allah rızası için vakit namazı kıldırmaya gidiyorum ve sizin için dua edeceğim, bizi kurtarın’ dedi. Bunu bir cami imamı söyledi. Gelinen nokta bu. İnsanlar bizim onları samimiyet ile dinlediğimizi ve anladığımız artık fark ediyor. Vatandaş bize geçmişte oy vermemiş olabilir, bu vatandaşın suçu ya da kabahati değil. Biz yeterince gidip dinlememişiz demek ki” dedi.

O GEMİYİ ALİAĞA'YA SOKTURMAYACAĞIZ
Dünyanın gündeminde yer alan ve içinde 900 ton asbest olduğu iddia edilen Sao Paulo gemisi hakkında da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yakından takip ettiğini belirten Arslan, “Ben gün gün koordinatları ile geminin nerede olduğunu takip ediyorum. Brezilya Yüksek Mahkemesi, Brezilya karasularından çıkmanda geminin durdurulmasını istedi. Dünyada bu işi yapan 2 ülke var. Biri Hindistan diğer ise Türkiye. Hindistan bu işi yapmıyor bizde övünerek ‘ bu işi dünyada yapan 2 ülkeden biriyiz’  diyoruz. Bu işi dünyada yapan iki enayi ülkeden biri biziz. Neden biz asbestli bir gemiyi getirip çevre felaketine sebep olalım? Hele hele İzmir gibi bir kente… Bizim derdimiz ne? Nasıl bir kazanç var? Nasıl bir bakış açısı bu? Büyükşehir Belediye başkanlığımız sonuna kadar büyük bir direnç gösteriyorlar, STK’lar büyük bir direnç sergiliyor, CHP olarak bizler bu konuda işin takipçisiyiz. İlgili genel başkan yardımcımız bu konuda ciddi ciddi bir ekip kurdu ve işin takibini yapıyor.  Biz İzmir’in 3 Çevre Komisyonu Üyesi milletvekili olarak gemiyi koordinatları ile gün ve gün takip ediyoruz.  O geminin İzmir’e gelmemesini istiyoruz ve Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’da bu işi çok yakından takip ediyor. Bizlerden sürekli bu konuda bilgi istiyor. Önümüzdeki süreçte daha etkin bir biçimde bu geminin İzmir’e gelmemesi için  elimizden gelen tüm mücadeleyi vereceğiz. Çevre Bakanı üstüne düşen görevi yapmıyor. Çevreyi Çevre Bakanı’ndan korumak lazım. Ben Çevre Komisyonu Üyesiyim ve  çevre dünyanı 1 numaralı gündem maddesi.  Her uluslararası toplantıda öncelikli olarak çevre ile ilgili konular tartışılıyor.  Ancak TBMM’de en az çalışan komisyon Çevre Komisyonu. Çünkü çevre bakanından çevreyi korumak lazım. Verilen ÇED raporları ve maden izinlerine bakın. Ancak izleyen, bakan, tarım arazilerini imara açan, çevreyi korumayan, ne olmuş gelsin bakalım diyen, gelince ölçeriz dediğiniz rakamlarda ise geri göndeririz diyen bir zihniyet ile karşı karşıyayız. İptal edin gelmesin bu ülkeye. Niye insanların huzurunu kaçırıyorsunuz? Bizim için çok mu önemli geminin burada sökülmesi. Asbestten bahsediyoruz. Bir işçimizin bile bu nedenle sorun yaşaması riski varsa bunu hangi vicdan kabul edebilir? Bizim işçimiz, çevremiz kıymetli değerli.Biz burada CHP olarak yerel yöneticileri olarak bu işin sonuna kadar karşısındayız. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’da bu konuyu titizlikle takip ediyor. Biz o gemiyi Aliağa’ya sokturmayacağız” ifadelerini kullandı.