İnsanın en önemli meselesi bence sağlık…
Düşünsenize hayat memat meselesi diyebileceğimiz başka ne var ki?
Yaşayabiliyorsak sağlıklı olmaya, yaşamak istiyorsak yine sağlıklı olmaya mecburuz.
'Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu' diyen William Shakespeare efendinin de veciz bir şekilde ifade buyurdukları gibi bir şey bu sağlık!
Gerçekten de mesele asıl itibariyle olmak ya da olmamak meselesi…
Ben onu bunu bilmem önce sağlık aga!
Çünkü sağlık olmadan hiçbir şey olmuyor. Onu kaybettiğimizde de koşuyoruz hemen hastaneye, doktora…
Ya onlar, istenilen ve beklenilen alakayı göstermiyorsa insana?...
İşte o zaman çadırın karıştığının profilden resmidir…
Doktorluk mesleği bu bakımdan altının kalın kalemlerle çizilmesi gereken bir yerde duruyor.
***
Sağlık, yaşam, varlık ve ölüm kavramları arasındaki en önemli başrol oyuncusu hekimlik…
Tabipliği kutsal meslek olarak da kabul etmeliyiz bence. Kainatın en önemli yaratılmışı(!) insana hizmet ediyor çünkü…
Ne diyordu insan için Şeyh Galip;
'Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvan olan ademsin sen'
Yani; 'Kendine güzelce bak ki, alemin özü sensin. Varlığın gözünün bebeği olan ademsin sen'…
Tabii ki bunun şuurunda olmak lazım.Doktorun da mesleğinin mahiyetinin farkında olması lazım.
Kendisine teslim olan, umar bekleyen insanlar için ne kadar önemli olduğunu bilmesi lazım.
Mesai saatlerinin olmadığını, olsa bile bunu aleyhte kullanmaması gerektiğini kavraması lazım.
Kendisine gösterilen saygıyı, gurur ve kibirle karşılamaması lazım.
O mesleğe başlarken yaptıkları yeminin ne mana taşıdığını çok iyi bilmesi lazım.
Edindiği statünün aynı zamanda onu çok üst seviyede bir sorumluluğa bağladığını çok iyi algılaması lazım!
Hangi görüş, inanç ve fikirde olursa olsun insana hizmetten daha kutsal bir iş olmadığını bilhassa çok çok önceden öğrenmiş olması ve vicdanında bunu taşıması lazım!…
Yoksa ne farkı kalır her hangi birinden; Ayşe teyzeden, Ali amcadan, Hasan dayıdan, Kezban yengeden!