ANKARA – CHP'den 'yeni-eski' sıkıntısı giderek büyüyor. Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'na 'CIA Ajanı' dediği için disipline sevk edilen Uşak Milletvekili Dilek Akagün yazılı bir açıklama yaparak DSP'ye geçeceği iddialarına yanıt verdi.
Akagün açıklamasında iddiayı yalanlarken, disipline gönderilmesi kararını da eleştirdi, çeşitli örnekler vererek Tanrıkulu ve Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün durumlarını sorguladı.
Akagün açıklamasında iddiayı yalanlarken, disipline gönderilmesi kararını da eleştirdi, çeşitli örnekler vererek Tanrıkulu ve Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün durumlarını sorguladı.
İŞTE O AÇIKLAMA
Bazı basın organlarında Uşak DSP İl Kongresi'nde çekilen görüntüler gösterilerek DSP'ye geçebileceğim gibi yorumlar yapılmaktadır.
20.4.2013 tarihinde Uşak'ta yapılan DSP İl Kongresi'ne Uşak CHP İl yöneticilerimiz ve Belediye Başkanlarımız ile birlikte bir nezaket ziyaretinde bulunduk. Kardeş parti olarak gördüğümüz DSP'ye güçlerimizi birleştirme çağrısı yaptık. Ortak oy tabanımız olan ve pek çok konuda ortak görüşlerimiz olan DSP ile geçmişte nasıl güç birliği yaptıysak önümüzdeki yerel seçimlerde de güç birliği çağrısı yapmamızdan daha doğal bir şey olamaz. Bu toplantıya Uşak CHP örgütü olarak katılmamıza başkaca bir anlam yüklemek sadece kötü niyetin bir göstergesi olabilir.
Üstelik CHP olarak bize davetiye gönderildiği takdirde Cumhuriyet düşmanı olmayan diğer partilerin de kongrelerine her zaman katılır ve demokratik nezaketimizi gösteririz.
Ayrıca tüm kamuoyu bilmelidir ki ben ve benim gibi parti emekçisi olan CHP'liler partimizi ve altı okta simgelenen ilkelerimizi, Atatürk'ün bize emanet ettiği çağdaş, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ni ve ülkenin bölünmez bütünlüğünü hiçbir koşulda savunmaktan vazgeçmeyiz.
CHP emperyalizmin yeni Sevr planının bir gereği olarak ülkemizin paramparça edilmesine, 'barış! barış!''diyerek ABD-AKP–PKK ortaklığıyla ülkemizin Ortadoğu bataklığında bir savaşa ve ülke içinde bir iç savaşa sürüklenmesine, laik, demokratik düzenin ortadan kaldırılmasına, rejimin değiştirilmesine asla izin vermeyecek ve bu mücadelede tüm yurtsever demokrasi güçlerine önderlik edecektir.
Öte yandan benim parti hukukuna aykırı olarak Grup Disiplin Kurulu'na sevk edilmiş olmam beni, CHP ve ilkelerini savunmaktan asla alıkoyamaz. CHP'li olmak bu ülkenin Kurtuluş Savaşı'na, Cumhuriyet Devrimlerine, Atatürk ilkelerine, çağdaş, laik demokratik Türkiye'ye, ülke bütünlüğüne sahip çıkmak demektir. İşte bu nedenlerle beni CHP'li olmaktan ve CHP yi savunmaktan hiç kimse vazgeçiremez. Yapılan yanlışlıkları parti içindeki hataları düzeltmek ve CHP içinde doğru ilkelerin hayata geçirilmesi için mücadele etmek biz gerçek CHP'lilerin görevidir. CHP den vazgeçmek demek Türkiye'den vazgeçmek demektir. İşte bu nedenle biz CHP'liler ülkemize nasıl sahip çıkıyorsak aynı inanç ve ruhla partimize de sahip çıkarız. Direncimiz ve mücadele azmimiz işte buradan gelmektedir.
Parti hukukuna ve kamuoyu vicdanına aykırı olarak beni disipline verenler şu sorulara cevap vermelidirler.
Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu büyük önder Atatürk için 'Soykırım yapılmasına izin vermiştir' diyen, Kurtuluş Savaşı için 'Ege'de Rumlara etnik temizlik yapılmıştır'' diyen, PKK'lı teröristlere 'iyi çocuklar' demesine tepki gösteren milletvekili arkadaşlarına 'ulusalcı-kafatasçı, kafasız' gibi sözlerle basın önünde hakaret eden Hüseyin Aygün neden Disiplin Kurulu'na sevk edilmemiştir, bu söz ve eylemler parti programına ve ilkelerine aykırı değil midir?
Basın önünde ve attığı tweetlerde 'CHP'li değilim, ancak CHP milletvekiliyim'' diyen Fethullah Gülen'e ve Said-i Nursi'ye övgüler düzen ve milletvekillerine Risale- i Nur'u okumalarını ve feyz almalarını öneren Faik Tunay neden disiplin Kuruluna sevk edilmemiştir, bu söz ve eylemler parti program ve ilkelerine aykırı değil midir?
Geçen yıl gazetelere de yansıyan Wikileaks belgelerinde, 'gölge CIA' olarak adlandırılan Stratfor'a ilişkin belgelerde Tr 705 koduyla 'PKK ateşkesleri hakkında bilgi veren ana Kürt kaynağı'' olarak nitelendirilen, yine Wikileaks belgelerinde Amerikan Konsolosluğu tarafından 'Uzun zamandır konsolosluk irtibatı ' olarak bilgi aktardığı belirtilen, ABD'ye gittiğini ve ABD'nin Kürt sorununun çözümlenmesi için hazırladığı A,B,C,D planlarını bildiğini açıkça ifade eden, Sezgin Tanrıkulu anti-emperyalist bir Ulusal Kurtuluş Savaşının sonucunda kurulmuş olan CHP ilkelerine aykırı davranan bir kişi değil midir?
Sezgin Tanrıkulu ile Stratfor'un bağlantısını kuran Emre Doğru TÜSİAD'ı zan altında bırakmamak için temsilcilikten istifa ederken, Sezgin Tanrıkulu'nun hiçbir şey olmamış gibi CHP Genel Başkan Yardımcılığını devam ettirmesi doğru mudur?
Yine Ergenekon davasına şikayetçi sıfatıyla müdahil olup, daha davanın başında görevdeki hiçbir asker tutuklu olmadığı halde 'Görev başındaki askerlere de dokunulacağını' asker-sivil her düzeyde örgütlenmiş bir yapı olduğunu iddia ettiği Ergenekon örgütünün üzerine gidileceğini açıkça beyan etmekten kaçınmayan, Sezgin Tanrıkulu'nun kaynağını açıklayamadığı bu bilgi ve şüpheli ilişkileri parti program ve ilkelerine aykırı değil midir?
Kapalı grup toplantısında Şevki Kulkuloğlu tarafından kendisine bu sorular sorulduğunda 'haddinize değildir bunları sorgulamak' sözlerini sarf edip, bu hakeratamiz sözlere karşı itiraz ettiğimde ise benim üzerime fiili saldırıda bulunmak üzere yürüyen Sezgin Tanrıkulu'nun bu söz ve eylemleri parti program ve tüzüğüne aykırı değil midir?
CHP program, tüzük ve ilkelerine bu denli aykırı sözler söyleyen, eylemlerde bulunan bu kişiler sorgulanmazken, bu ağır parti suçlarının üzeri örtülürken, bu olayları sorgulayan ve bu kişilerin partiye zarar verdiğini ifade eden milletvekillerinden birisi olarak benim disiplin kuruluna sevk edilmemin anlamı nedir?
CHP ilkelerini, değerlerini savunmak, bu değerlere aykırı davranan kişileri sorgulamak suç olarak nitelendiriliyor ise ben bu suçu işlemeye devam edeceğim.
Ben 12 Eylül 1980 Darbesi'nde 17 yaşında işkencelerden geçmiş, her an kim vurduya gidebilecekken tesadüfen yaşayan bir devrimciyim.
Ben 1988'den bu yana önce SHP'de, sonra CHP'de parti içi demokrasi mücadelesi veren, önseçim olmadığı için aday olmayı reddeden, örgütü defalarca görevden alınan, direniş ruhunu sonuna kadar sürdüren bir ilin milletvekiliyim.
1999'da CHP baraj altında kaldığında, yüreği parçalanan partililerimizle birlikte, ilçe başkanı olarak partiyi ayağa kaldırmak için olağanüstü mücadele veren Uşak'ın milletvekiliyim.
İşte bu nedenlerle CHP ve ülkeme sahip çıkmak için, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmak için Atatürkçü, laik demokratik çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin savunucusu bir kadın olarak nereden gelirse gelsin hür türlü baskıya karşı sonuna kadar direneceğimin bilinmesini isterim.
CHP'de çeşitli görevlerde olmalarına rağmen CHP ilkelerini aslında benimsemediklerini, CHP'yi dönüştürmeye ve başkalaştırmaya geldiklerini açıkça beyan etmekten çekinmeyenler bilmelidirler ki, CHP her zaman devrimci bir ruhla kendisini yenilemeyi bilmiştir. Atatürk'ün çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmaktan kastettiği işte bu devrimci değişim ruhudur. Ancak hiç kimsenin gücü CHP'yi altı okta simgelenen ilkelerinden laik, demokratik ve çağdaş Türkiye'den, ülke bütünlüğünden vazgeçirmeye yetmez. CHP dönüştürülemez, başkalaştırılamaz.
CHP büyük tarihi rolünün farkında olarak çağdaş uygarlık yolunda Türkiye'nin ilerlemesinin, cumhuriyet devrimlerinin tamamlanmasının öncü ve devrimci gücü olmaya devam edecektir. Cumhuriyet Halk Partisi'ne sahip çıkmak ülkemize sahip çıkmak demektir. Türkiye'nin tüm demokratlarını, devrimcilerini, yurtseverlerini, ulusalcılarını, işçilerini, köylülerini, esnaflarını, işadamlarını, ülke bütünlüğünden yana olan tüm ulusal güçlerini Cumhuriyet Halk Partisi'ne ve Türkiye'ye sahip çıkmaya çağırıyorum.
CHP büyük tarihi rolünün farkında olarak çağdaş uygarlık yolunda Türkiye'nin ilerlemesinin, cumhuriyet devrimlerinin tamamlanmasının öncü ve devrimci gücü olmaya devam edecektir. Cumhuriyet Halk Partisi'ne sahip çıkmak ülkemize sahip çıkmak demektir. Türkiye'nin tüm demokratlarını, devrimcilerini, yurtseverlerini, ulusalcılarını, işçilerini, köylülerini, esnaflarını, işadamlarını, ülke bütünlüğünden yana olan tüm ulusal güçlerini Cumhuriyet Halk Partisi'ne ve Türkiye'ye sahip çıkmaya çağırıyorum.




