Yıkılmadık...

Ama fena halde korktuk!

Aynı zamanda şükrettik...

Eskilerin dediği gibi...

Milletçe...

Verilmiş sadakalarımız varmış...

***

Tam da...

23 Nisan Bayramı’nı coşkuyla kutlarken sarsıldı İstanbul...

Saatler 12.49’u gösteriyordu ve...

6.2’lik deprem Marmara Silivri açıklarını vurmuştu...

Sarsıntı İzmir’de bile hissedildi; acayip korkuttu...

***

Doğal olarak...

Türkiye’nin ünlü deprem uzmanlarının cep telefonları...

Akşama kadar hiç durmadı...

Çünkü...

Gazeteciler bilgi almak istiyordu...

Profesörlerin yorumları arka arkaya geldi...

***

Prof. Dr. Naci Görür: “Bu Marmara’da beklediğimiz büyük deprem değil; fayda biriken stres atılıyor... Esas deprem daha büyük ve 7’nin üstünde olacak...

Prof. Dr. Osman Bektaş: “Endişeye gerek yok... Artçılar olabilir ama büyük deprem beklemiyoruz...”

Prof. Dr. Süleyman Pampal: “7 ya da 7 üzeri bir deprem bekleniyor... Belki de büyük deprem diye beklediğimiz deprem buydu...

Hüseyin Alan (Jeoloji Müh. Od. Bşk.): “Büyük deprem öne çekildi... 7 ve üzerinde bekliyoruz...”

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy: “Bir ay önce Kumburgaz açıklarında 6 / 6.5 büyüklüğünde deprem beklediğini söylemişti... Önceki gün de, “Marmara’da depremler bitti; rahat olun” demişti...

***

Emeklerine teşekkürler ama...

Kıymetli hocaların anlatımlarıyla...

Kendi aralarında “bölündükleri” de bir gerçek...

Kanıtı ise net...

Çünkü...

Hocaların bazıları, “Büyük deprem mutlaka olacak” derken...

Diğerleri de...

“Artık büyük deprem beklemeyin” işareti veriyordu...

Oysa...

Herkes bilir ki...

Doğal afetler konusu, hassas incelemeyi peşinden getirir...

Mesela...

İki yıl önce “Bilim Teşvik Ödülü”nün sahibi olan “Bilim Rehberi”nin...

Açık ve net bir bakışı var bu konuya...

Aynen şöyle...

“Doğal afetler konusu çok hassas bir konudur...

(Her an deprem olabilir...) veya (Her an sel olabilir...) cümleleri bilimsel değildir... Bilim korku makinesine dönüştüğünde sonuçları ağır olur... Her şeyin mantıklı, bilimsel sonuçları ağır olur! Her şeyin mantıklı, bilimsel ve akıllıca hazırlanmış cevabı vardır... Bilimin Japonu, Amerikalısı veya Afrikalısı olmaz... Bilim tektir ve ortak akıldır...”

***

Hocalar, bunları söylerken...

16 milyonluk koca İstanbul’da...

Korkudan vatandaş...

23 Nisan gecesi parklarda - bahçelerde uyumaya çalıştı...

Toplanma alanları yok mu?

Var tabii...

Ne var ki, o bölgede yaşayanların tamamı...

Acaba...

Nokta atışı...

Toplanma yerinin adresini biliyor mu?

***

Masamdaki son istatistik çalışmasına bakıyorum...

Türkiye, sadece son “bir yıl” içinde...

“74 bin 230 kez depremlerle sarsılmış...”

Tabii ki, bi’gözümüz açık tavşan uykusunda olmayalım ama...

Şunu da Muğlalılar unutmasın:

“Deprem  bölgelerinin dışında en çok Muğla sarsılıyor...”

***

Bitiriyoruz...

Yeni bilgilerin ve yorumların eşliğinde...

Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı

Sinancan Öziçer’in...

Dikkat çekici “final yorumu” ile...

Söz, Öziçer’de:

“İzmir’in deprem tarihi ürkütücü...

Bu topraklarda yaşayanların büyük kısmı,,,

Asırlar önce depremlerde can vermişler...

Efes dahil 13 İyon kenti haritadan silinmiş...

O coğrafyada o tarihte sağ kalan canlı yok gibi...

Cumhuriyet döneminin deprem mağdurları ise...

Torbalı ve Dikili'de yaşayanlar...

Beş yıl önce Sisam’ı yıkan “6.9” luk deprem...

İzmir Bayraklı’yı temelden vurdu...

Bilanço korkunçtu... 117 vefat, 1000’den fazla yaralı...

“Kaderin İzmir’e bir oyunu” deseler bile gördük ki...

“İzmir de hazır değilmiş meğer depreme...”

Önemli bir ayrıntıyı görmezden geliyoruz...

Son 30 yılda yaşadığımız tüm depremler...

İzmir Körfezi açıklarında meydana geldi...

Biz ne yapıyoruz?

DEÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün...

Koca Piri Reis Sismik gemisini hala kullanmıyoruz...

Bir başka ayrıntı daha...

Acaba?

Afet toplanma alanları sık sık revize ediliyor mu?

2019 deprem yönetmeliğine göre...

Yapılan binalarda can kaybı olmayacağını bildiğimiz halde...

Hala doğru bir şekilde...

Kentsel dönüşüm sürecine giremeyişimiz mi hazır olduğumuzu gösteriyor?

Yoksa ne kadar yönetmeliklere uygun projeler hazırlansa bile...

Yapı denetim sistemimizdeki...

Bir çok “sıkıntı”yı düzeltemeyişimiz mi hazır olduğumuzu gösteriyor?

Ya da...

Yeraltının derinine inerek...

Amaca odaklı tüm ihtiyaçları milli gelirimize fayda sağlayarak...

Ortaya çıkaran jeofizik mühendisliği yöntemlerini ...

Kullanamayışımız mı hazır olduğumuzu gösteriyor?

...Ve yine yoksa...

Afet öncesi kırılganlığı ve riskleri tespit edip...

İyileştirmeye çalışan birkaç metropol ilçemiz haricinde...

Diğer ilçelerin önceliği bile olmayışı mı...

Hazır olduğumuzu gösteriyor?

Neyse her şeye rağmen enseyi karartmamak gerekiyor...

Nokta...