Dr. Berna BRIDGE
Aldatmak
3 Haziran 2021 Perşembe

Boşanma ve birçok boşanmada aldatmanın neden olması konusu uzun, çok yönlü ve toplumsal bir konu. Eşler arası aldatmaya geçmeden “Aldatma” konseptinin üzerinde durmak istiyorum…

Ne zaman başlar aldatma yaşamımızda? Önce çocukken birçok anne çocuğunu aldatır, Ağzına bir lokma koymak için gereksizce “Aaa bak kuş geçiyor”. Düştüğünde “Öptüm, geçti” misali… Çocuk aldanır mı? Kuş uçmadığını görür, annesi öptüğünde acının geçmediğini fark eder ve o andan itibaren annesine tam güvenmemeye başlar. Ayrıca, aldatmanın kabul edilir olduğu kafasına yerleşir. Zamanla o da annesini aldatmaya başlar. “Ben kırmadım” der, bardağı düşürüp kırdığında…

“Okuldaydım” der ergenliğinde okuldan kaçtığında… Kopya çektiğinde öğretmenine “Çekmedim” der. Annesinden küçücük yaşta öğrendiği aldatma konusunda uzmanlaşmaya başlamıştır… Aslında, gerçekte aldattığı kimdir? Kopya çektiği için o dersi öğrenememek öğretmene mi zarar verdi, kendisine mi? Annesini aldatarak annesi ile dürüst, yakın ilişki kuramamak, dik durup hatasını üstlenememek onu zayıf karakterli mi yaptı, güçlü karakterli mi? 

Sonra işyerinde aldatmaya başlar. Arkadaşı iyi bir iş yaptığında patrona kendisinin yaptığını söyler, aferin alır aldatmasının karşılığında. Bir hata yaptığında arkadaşının üstüne atar, yine aldatarak kazanır… Ancak, bu arada arkadaşının güvenini, dostluğunu kaybeder, en önemlisi korkak, ikiyüzlü duruşu ile onurunu kaybeder…

Şimdi bu kadar aldatma (ve kaybetme) kültürü ile büyümüş bir çocuğun evlendiği zaman aldatır mı? Flört ederkenki duruşu, sağa, sola o süreçte söylediği yalanlar aslında bir işarettir ama gönül ferman dinlemez, bu ayrıntı o gençlik günlerinde fark edilmez... Ancak, huylu huyundan vaz geçmez, evlendikten sonra eşini de aldatır çünkü aldatmaya alışıktır… Kim kaybeder gerçekte? Aldatan hem eşini kaybeder hem kendine olan saygısını hem de toplumdaki saygınlığını…

Bu arada en çok kaybeden arada kalan çocuk olur. Genç anne çocuğu ile birlikte geçireceği zamanı çocuğunu bakıcıya bırakıp başka erkeklerle birlikte gezip dolaşmaya ayırırken çocuk evde özlemle annesini bekler. Ayrıca anne baba gerginliğinin arasında kalır ve yaralı bir çocuk olarak büyür. Büyüdüğünde o da annesinden bir şekilde intikamını alır…

Günümüzde bazı evlilikler de bir iş anlaşmasına dönüşmeye başladı. Yaşı ilerleyip saçları ağaran erkekler maddi birikimleriyle hem sosyal, hem ekonomik olarak daha yüksek bir “satın alabilme” potansiyeline sahip oluyor.  Gösteriş yapmaya gereksinme duyan bir kısım erkek nasıl eski, daha ekonomik otomobilini daha pahalı bir otomobil, mütevazi evini daha lüks bir evle değiştirebiliyorsa, saçları ağarmış erkek karısını da daha genç; o ev, bir yurt dışı seyahat veya otomobil uğruna yaşıtı genç erkekten vaz geçecek daha alt sosyal veya ekonomik gruptan biriyle değiştirmeyi düşünebiliyor.

Yaşlı doktor kendisinden 20 yaş genç hemşiresiyle, yaşlı işadamı kendisinden 15 yaş genç sekreteriyle evlenebiliyor, daha somut bir ifadeyle. Bu bir iş sözleşmesi, bir ticaret anlaşması aslında, gerçekçi gözle bakıldığında. Genç kadın gençliğiyle ev ve otomobili satın alırken, yaşlı erkek de malı veya toplumsal statüsüyle genç kadını satın alabiliyor. Aldatmaya ve erkeğe ayrıcalık tanımaya çok alışmış toplum bunu yadırgamıyor ama bir süre sonra genç kadın doğal olarak genç bir erkek özlemiyle yaşlı kocasını genç erkekle aldatmaya başlıyor, Aşk-ı memnu veya Anna Karenina misali. Kısacası, bu ticaret anlaşması da kimseye mutluluk getirmiyor, herkes aslında diğerlerinden önce kendini aldatıyor…

Sanırım işe çocuklarımızı küçük bahanelerle aldatmaktan vaz geçmekle, onurlu bir duruşa sahip olmaklave yüksek egoyu, gösterişi, hırsıbir yana bırakıp, içten olmakla başlamak gerek… kendimizi kandırmak istemiyorsak…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Üç koltuk, iki makam...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
'Anıt başkan'dan yeni başkanlara!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Değersizliğin olağan halleri
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Eğitim ve yeni müfredat
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yeşil Yıkama ve İtibar Yönetimi
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Fırtınam, felaketim, hasretim...
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva