HABERLER>KÜLTÜR - SANAT
15 Kasım 2014 Cumartesi - 09:51

Vizyonda 8 yeni film

Türkiye sinemalarında bu hafta dram, gerilim, komedi ve animasyon türünde 5'i yerli 8 film vizyona girdi.

Vizyonda 8 yeni film

GİZLİ YÜZLER
Yerli sinemamızda gerilim filmlerinin ortak bir sorunu var: Birbirlerine çok benziyorlar!. Sürekli paranormal aktivitelere, öte-dünyadan istenmeyen ziyaretçilere öykünme durumu, var. Oysa, gerilim başka türlü de yaratılabilir. Seyirciyi şaşırtmakla başlanabilir mesela. “Gizli Yüzler” de farklı olmaya çalışıyor ama nafile. Bilindik sulara kendini bırakmaktan kurtulamıyor.
 
Zeynep sürekli tuhaf rüyalar görmektedir. Doktora gider ama ne çare. Yaşlı bir adam çıkar rüyalarında karşısına hep. Beri yandan, kaldığı evde de tuhaf olaylar başgöstermeye başlar. Diğer yandan da, kızı Pınar vardır. Bir de eski kocası. Türk-Belçika ortak yapımı filmin yönetmen koltuğunda Sümeya Kökten oturuyor. Oyuncu kadrosunda ise Gülseven Yılmaz, Yeşim Ceren Bozoğlu ve François Vincentelli ilk sıralarda.
 
GECE
Evlilik bir kurtuluş mudur? Özellikle Anadolu’da bir kadın için? Yeşilçam’ın usta ismi Erden Kıral “çoğu zaman değil” diyor yeni filminde. Kıral deyip geçmeyin. Toplumsal gerçekçilik denilince Türk sinemasında akla gelen ilk isimlerden birinden söz ediyoruz. Yine kaybedenlerin hikayesine odaklanmış usta, İzmir’in varoşlarını fona alarak.
 
Hani “mutlu insanların hikayesi yoktur” der ya şarkının birinde, bu noktadan hareket etmiş. “Süsen” karakteriyle tanıştırıyor bizi. Ailesinin karşı çıkmasına rağmen sevdiği adamla evlenen ama sonra hayalkırıklığı yaşayan bir kadınla. “Evlilikte bir kadın nelere katlanabilir, ne kadarını kabullenebilir” diye soruyor yönetmen sanki. “Psikodrama” diyor filmi için. Biz aile draması diye tercüme edelim. Arada ölüm oruçları gibi yan hikayeler de var ama dediğimiz gibi, zorluklara karşı her seferinde varolmaya çalışan Anadolu insanının, -pek insanca cüretkarlığı karşımızdaki. Süsen rolünde Nurgül Yeşilçay, kocası Yusuf rolünde ise, çok övülen performansıyla Mert Fırat var.
 
EVLİYA ÇELEBİ VE ÖLÜMSÜZLÜK SUYU
Nedendir bilinmez, Evliya Çelebi’nin macerasının gösterimi bu haftaya bırakıldı. Ab-ı Hayat, yani Ölümsüzlük Suyu’nun peşinden kimler koşmadı ki? Geçmişin yarı-tanrı insanlarının öyküleri anlatılır mitolojilerde. Hatta Büyük İskender’in bile onca fethi, “Ölümsüz Suyu” bulmak için yaptığı söylenir. Ab-ı Hayat, insanoğlunun ölümsüzlüğe ulaşma arzusunun bir simgesine dönüşmüştür. Ünlü gezgin Evliya Çelebi de onca yeri gezmişken bu suyu aramaktan geride duracak değildi ya. Filme göre bulur da. 1600'lü yıllarda Nil Nehri kıyısında. Ama başına iyi şeyler gelmez Çelebi’nin. Kraliçe, onu cezalandırır. Çelebi uzun bir uykuya dalar. Uyandığındaysa kendisini günümüz İstanbul'unda buluverir!
 
Fantastik bir hikaye anlatan ve ilk yerli 3D-animasyon olma iddiasıyla sinemalarımıza gelen filmin seslendirme kadrosunda Haluk Bilginer, Cengiz Küçükayvaz, Nurseli İdiz, Murat Cemcir ve Ahmet Kural gibi isimler yer alıyor. Yönetmen ise “Fetih 1453” filminin görsel efektlerine imzasını atarak dikkatleri çeken Serkan Zelzele..
 
SALAK İLE AVANAK GERİ DÖNÜYOR
Bobby Farrelly ile Peter Farrelly'nin yönettiği ve Jim Carrey, Jeff Daniels, Laurie Holden ile Rob Riggle'ın oynadığı "Salak ile Avanak Geri Dönüyor", haftanın yabancı komedi filmi.Dile kolay, tam 20 sene. Lloyd (Jim Carrey) ve Harry (Jeff Daniels) ile tanışmamızın üzerinden tam 20 sene geçmiş. Oysa sanki hala taze o gülmelerimiz. Kamera arkasındaki Farrelly kardeşlerin utanmak bilmez mizah anlayışı, dün gibi aklımızda. O klasik sahnelerin hangi birini sayalım. Peki aynı karakterlerin 20 yıl sonraki halini görmek size çekici gelir mi? Bir şeylerin büyüsünün kaçmasından hiç mi endişe etmezsiniz?
 
Bobby ve Peter Farrelly ikilisi anlaşılan “hayır” demiş, dahası, takdire şayan bir şekilde Carrey ve Daniels’ı karakterlerine dönmeye ikna da etmişler. Jim Carrey neyse de; “The Newsroom” gibi dizilerle, dramaların da adamı olduğunu yeni nesil seyirciye de ispatlayan Jeff Daniels’ı ikna etmeleri müthiş olmuş. Hep birlikte yaşlansalar da çılgın mizah anlayışlarından pek geri adım attıkları da söylenemez. İkilimiz, tutuldukları akıl hastanesinden kaçmayı başarıyor ve içlerinden birinin babası olduğunu düşündükleri çocuğun peşine düşüyorlar. Ama zekalarının yetmeyeceği bir ortamda buluyorlar kendilerini. Jim Carrey, Ace Ventura’ları saymazsak bir karakteri ilk kez tekrar ediyor ve yine formda olduğu söyleniyor. Dediğimiz gibi, her şey büyünün kaybolup kaybolmadığıyla ilgili.
 
DÖNÜŞ
Karşımızdaki hayli farklı bir film, çünkü tam 18 yönetmeni var! Avustralyalı yazar Tim Winton’ın hikayelerinin uyarlaması bu. Hikayeler ise alışılmışın dışında değil: pişmanlık, duygusallık, ilk aşk, nereye gidiyoruz gibi sorular. Farklı olan ise, kesişen hayatlar değil, birleştikçe anlamı artan hayatlarla karşı karşıya olmamız. Aynı temalar üzerinden farklı insanların tepkileri, hayatlarındaki değişiklikler gibi. Hepsini bir bütün olarak görmemiz salık veriliyor ama Türkiye sinemalarında 180 değil de 106 dakikaya indirilmiş bir versiyondan söz ediliyor. Bir başka deyişle 18 yerine 9 yönetmene ait kısa filmler izleyeceğiz (umarız yanılıyoruzdur).
 
Oyuncu kadrosunda Cate Blanchett, Hugo Weaving gibi isimler mevut. Kafka “sanat, gerçeklerle gözümüzün kamaşmasıdır” der ya, onun gibi bir şey vaat ediliyor burada sanki. Seyirciyi, bu kısa öykülerle kendi hayatı üzerinde bir sorgulamaya itiliyori. Parçaları alıp bir bütüne çoğalmak gibi, bir tür geştalt terapisi gibi..
 
Mia Wasikowska, Warwick Thornton, Stephen Page, Robert Connolly, Tony Ayres, Claire McCarthy, Stephen Page, Simon Stone ile David Wenham'nin yönettiği filmin oyuncu kadrosunda; Cate Blanchett, Hugo Weaving, Miranda Otto, Rose Byrne, Richard Roxburgh, Matt Nable, Mirrah Foulkes, Callan Mulvey, Harrison Gilbertson ile Dan Wyllie yer alıyor.
 
DELİHA
Sezen Aksu’nun dediği gibi: Deli kızın öyküsü, bu. “Yalan Dünya” dizisi ile yıldızı parlayan Gupse Özay, senaryosunu da yazdığı filmin başrolünde. Epey de kilo almış, deli bir kızı oynayabilmek için. “Daha inandırıcı olsun istedim” diyor sorduklarında. Aslında filmdeki adı Zeliha, ama dedik ya, biraz deli. Bir gün fal baktırıyor ve hayatının aşkını çok kısa zamanda bulacağına inanmaya başlıyor. Acaba mahallede yeni açılan fotoğrafçı dükkanındaki yakışıklı “şanslı” aday olabilir mi?
 
Gupse Özay, bildiğimiz kadarıyla, kendi yarattığı karakterle sinema filmi çeken ilk kadın komedyenimiz olabilir. Dahası kamera arkasında da ne çektiğini bilen (bkz. Eyvah Eyvah serisi) Hakan Algül var.
 
ANNEMİN ŞARKISI
Yaşadıkları köyden büyükşehre, İstanbul’a göç etmek zorunda kalan bir anne ile oğlunun hikayesi bu. Taşındıkları yer olan Tarlabaşı, kentsel dönüşüm nedeniyle zordadır. Buralar, yuvaları olamaz artık. Hem, komşuları da köylerine dönmüştür, onlar niye dönmesindir ki? Ama anne Nigar’ın durumu ilginç. Kimi zaman sabahtan bavulunu hazırlar köye dönmek için, kimi zamansa kendini İstanbul’un sokaklarına atar. Burada anahtar karakter oğul, yani Ali. Sevdiği kızın hamile olduğunu öğrendiğinde iyice zorda kalır. Bir yandan da annesini mutlu edecek şeylerin peşindedir. Annesinin rüyalarına giren o şarkının ne olduğunu bulmaya çalışmak gibi.
 
Bu yıl Saraybosna Film Festivali’nden “Saraybosnanın Kalbi-En iyi film” ve “en iyi erkek oyuncu” ödülleriyle dönen film, yine bu yıl Antalya Film Festivali’nde en iyi ilk film, en iyi erkek oyuncu (Feyyaz Duman), en iyi yardımcı erkek oyuncu (Aziz Çapkurt) ve en iyi müzik ödüllerine layık bulundu. Yani anlayacağınız, ilk uzun metrajını çeken yönetmen Erol Mintaş, hoşa giden bir şarkıya imza atmışa benziyor. .
 
KANUNUN ÖTESİNDE
Liam Neeson’ı nihayet uyduruk bir Luc Besson senaryosunda görmeyecek olmak rahatlatıcı. Bu bir roman uyarlaması. Hatta “Azınlık Raporu”nu Philip K. Dick’ten uyarlayıp yazan adam (Scott Frank) tarafından senaryolaştırılıp yönetilmiş.
 
Ama durun! Bu filmin konusu da fena halde, Besson’un yazdığı vasat aksiyonlara benziyor! New York polis departmanının emektar bir üyesi olarak karşımıza çıkan Neeson’ın bu kez kızı ya da karısı kaçırılıp öldürülmüyor, evet ama, adamımız, aynı kaderi paylaşan yani karısı öldürülen bir başka adam için kolları sıvıyor. Soruşturma ilerledikçe, adamın karısını öldürenlerin bu şekilde çok sayıda cinayet işleyen tehlikeli bir örgüt olduğunu fark ediyor.
 
Jason Bourne’un yaşlanmış hali gibi yine önüne çıkanı deviren Neeson (artık 62 yaşında), zamanında “Schindler’in Listesi”yle Oscar’a aday gösterilmiş karakter oyuncusuyla aynı adam mı gerçekten? Çünkü şimdilerde, dev cüssesine ve oyunculuğuna biçtiği bu küçük rollerle veteran bir aksiyon yıldızı olarak kalmaya yemin etmiş gibi. (Ntvmsnbc)
 

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
İzmir’e Japon çıkarması!
‘Dünyanın en iyileri’ arasında yer alan çağdaş Japon el sanatları, Ahmed ...
Cem Yılmaz'dan Levent Kırca'ya yanıt
Levent Kırca dün yaptığı, 'Cem Yılmaz filmimi çaldı' açıklamasına Cem Yılmaz'dan yanıt geldi.
Savaştan kaçtı, müzik dehası çıktı!
Suriye’deki iç savaştan kaçıp Türkiye’ye sığındıktan sonra ailesiyle birlikte ...
 
Warhol'un iki eserine 151 milyon dolar
ABD'nin New York kentinde, Christie's Müzayede Evi'nin yaptığı müzayedenin ...
Yaşar Kemal'e fahri doktora
Yaşar Kemal'e İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı verildi.
Pink Floyd'dan Türkçe sürprizi
Müzik tarihine yön veren gruplardan Pink Floyd'un son albümü 'Endless ...
 
Levent Kırca'dan Cem Yılmaz'a şok dava!
Levent Kırca senaristliğini ve yönetmenliğini Cem Yılmaz'ın üstlendiği ...
Bornova Ata’nın sevdiği şarkıları dinledi
Bornova Belediyesi ve Ege Üniversitesi 10 Kasım Atatürk’ü Anma Etkinlikleri ...
343 milyon dolarlık müzayede!
New York'taki "Savaş Sonrası ve Çağdaş Sanat" müzayedesinde ''soyut ve pop'' eserler satıldı.
 
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’in sosyal demokratları
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Veda zamanı!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Asıl sorun Arapça tabelalar mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Pâyidar… Son Balo…
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bir portre Recai Acar...
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bir başkadır Göztepe sevgisi
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Şampiyon Göztepe!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva