HABERLER>SAĞLIK
22 Kasım 2017 Çarşamba - 09:53

Cep telefonlarına neden aşığız?

20 yıl önce hayatımızda bile olmayan cep telefonlarından bugün vazgeçemez hale geldik. Peki ne buluyoruz bu telefonlarda? Bakalım Amerikalı Psikolog Jaco Hamman konuyu nasıl açıklıyor…

Cep telefonlarına neden aşığız?

1) Genişletilmiş öznenin bir parçası

İnsan yavrusu ilk doğduğundan yaklaşık 2 yaşına kadar kendini bakıcısıyla bir zanneder. İkisi aynı beden gibi, annenin memesi kendi memesi, kolu kendi koludur. Zamanla bu geniş ben bakıcıdan nesnelere doğru hareket eder. Örneğin küçük çocukların uyku oyuncakları buna iyi bir örnektir.
20’nci yüzyılın önde gelen isimlerinden Amerikalı psikolog William James, genişletilmiş özneyle alakalı ilk argümanı ortaya koydu. James, “Psikolojinin Prensipleri”nde, benliği bir insanın yalnızca bedeni ve ruhsal güçleri değil çamaşırları ve evi, karısı ve çocukları, “benim” diyebileceği her şeyin toplamı olarak tanımladı.
Açıklandığı gibi para veya başka bir kıymetli nesneyi içerebilen bu genişletilmiş öznenin sahip olduğu şeylerden birini kaybetmesi büyük bir kayıp hissine yol açabilir. Örneğin, erken çocukluk döneminde kullanılan uyku oyuncağının kaybedilmesi evde büyük kriz sebebi olabilir, çocuk büyük tepkiler verebilir.
Tartışmalı olarak, telefonlar da benzer bir rol oynamaktadır. Telefonumuzu düşürsek veya bulamasak ani bir kaygı hissetmek çoğu insan için nadir değildir. Benim tecrübelerime göre, birçok kişi aynı şekilde düşünüyor. Bu çoğumuzun cihazlarımızı ne sıklıkta kontrol ettiğimize de yansıyor.
Psikolog Larry Rosen ve California State Üniversitesi'ndeki meslektaşları, 1980'li ve 1990'lı yıllarda doğan bireylerin yüzde 51'inde cihazları ile 15 dakikadan fazla bir süre boyunca ayrı kaldıklarında orta dereceden yüksek kaygı düzeyine ulaşıldığını tespit ettiler.
İlginçtir, 1965 ile 1979 yılları arasında doğanlar için bu durum yüzde 42'ye düşüyor. Bunun temel nedeni, bu yaş grubundakilerin elde taşınan teknolojilerin hayatımıza yalnızca giriş yapmaya başlamış olduğu bir dönemde ortaya çıkmalarıdır. Bu grup için, telefonlar yalnızca geç gençler veya genç yetişkinler olarak uzatılmış özlerinin parçası haline geldi.

2) Bağımlı ilişkileri hatırlayın

Sadece genişletilmiş özne olarak değil, akıllı telefonlar, içindeki oyunlar, uygulamalar ve bildirimlerle kendi benlik duygumuzu hissetmemizde bir araç haline gelmiştir.
Bakın nasıl:
Psikodinamik teori çerçevesinde, bu cihazlarla olan ilişkimizin, yetiştiğimiz ortamın dinamiklerini yansıttığını iddia ediyorum. İngiliz psikiyatrları Donald W. Winnicott'ın yazdığı gibi bu ortam dokunuş etrafında şekillenir ve en önemli işlevi bebeğin neye ihtiyacının olduğunun anlaşılmasına yönelik keskin bir farkındalığın olması, göz teması kurulması ve sürdürülmesidir.
Aynı şekilde, yetişkinler olarak, telefonlarımızı kullanarak dokunarak ve aidiyet duyarak bu deneyime devam ediyoruz. Teknoloji, benliğin kendisini tatmin edebileceği, oynayabileceği ve yaşayabileceği bir alan oluşturur; daha önce anne tarafından sağlanan bir alan.
Telefonlarımızı tuttuğumuzda, ister çocukluğumuzdan, ister yetişkinlik hayatımız olsun, bize yakınlık anılarımızı hatırlatıyor. Bağımlılıkta "yüksek" rol oynayan beyin kimyasalı dopamin ve aşk hormonu oksitosin patlama yapıyor. Bu kimyasallar ayrıca aidiyet ve bağlanma duygusu yaratır.
Telefonumuzu elinde tutmak, ebeveynin çocuğuna sevgiyle baktığı zaman ya da iki sevgili birbirinizin gözlerine baktığında olduğu gibi aynı etkiye sahiptir.

3) Üretmek ve üretmek zorunda hissetmek.

Antropolog Michael Taussig, daha iyi ya da farklı bir ben olmaya çalıştığımız halde "kopyalama, taklit etme, model yapma, fark yaratmanın" ikinci doğamızda olduğunu hatırlatıyor.
Telefonlar bunu yapmamızda bize yardımcı olur. Fotoğraf çeker, resimlerde değişiklik yapar, tartışmalara katılır, bir laf yazar ve başkalarına ulaşırız. Geçmiş ve gelecekle ilgili mesaj atarak, bir konuşmayı birlikte öreriz. İnternet araştırmalarıyla bilgelikten yoksun olsak bile bilgili oluruz.
Akıllı telefonların şu anda tüm internet kullanımının yüzde 46'sını oluşturduğu sürpriz olmamalı. Bu oranın, 2021 yılına kadar yüzde 75'e ulaşması bekleniyor. (Hürriyet)

 

 
İzmir kadına şiddete karşı yürüyecek... İşte program
 
Hangi vücut tipi hangi elbiseyi giymeli?
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Sabahları neden yorgun hissediyorsunuz?
Hayatımızın kabaca üçte birini uyumaya ayırıyoruz ancak şaşırtıcı derecede ...
Daha az gün ışığının psikolojimize 5 etkisi
Güneş ışığının eksikliği hem fiziksel hem de zihinsel olarak sağlığımız ...
İzmir'de pedallar Melek için döndü
İzmir'de bir bisiklet kulübü, GM1 Gangliosidosis Tip1 hastalığı teşhisi ...
 
Sonbaharda bol tüketmeniz gereken 4 yiyecek
Sonbaharın gelmesiyle birlikte sebze ve meyve reyonlarının kahramanları ...
İzmir'de kritik yerde görev yapıyor... İşte makam arabası...
İzmir'de kritik yerde görev yapıyor... İşte makam arabası...
İzmir'de şifa arıyordu... Doğum günü hediyesi 'hayat' oldu
Gürcistan'da yaşayan 12 yaşındaki Tekla Nachkebia, lösemi teşhisi konulduktan ...
 
Sonbahar depresyonundan korunmanın 7 yolu
Sonbaharla birlikte azalan aktivite, artan iştah, karamsar düşünceler ...
İzmirli aile 13 yıldır evlat kokusuna hasretti... Sonunda...
İzmir'in Bornova İlçesi'nde yaşayan 13 yıllık evli Mustafa ve Ayfer Kocaeli ...
Karşıyaka'da organ bağışı ve nakli haftası
Karşıyaka'da Organ Bağışı ve Nakli Haftası kutlandı.
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Çocuk yaşında assolist oldu!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gazeteci titizliğinden çıkan bir roman
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Sorun, sadece seçmenin öfkesi mi?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva