Büşra ÇETİNKAYA / EGEDESONSÖZ – Başta İzmir ve Ege illeri olmak üzere Türkiye genelinde su krizi yaşanıyor. Barajlardaki doluluk oranlarının kritik seviyelere düşmesinden sonra yerel yönetimler, ‘su tasarrufu’ çağrısında bulunurken su kesintisi gibi önlemler de alındı.

Öte yandan tarım da su krizinden olumsuz yönde etkileniyor. Çiftçiler uzun süredir sulama sorunları yaşarken, krizin sebeplerin biri olarak temiz suyun çok kullanıldığı iddiasıyla tarım gösteriliyor.

Buharkent Ziraat Odası Başkanı Naim Özdamar, su krizi ile ilgili değerlendirmede bulunarak tarımın bugününü, geleceğini ve çözüm önerilerini Egedesonsöz’e anlattı.

“AYDIN’IN 4 HAVZASINDA DA YÜZDE 10 SEVİYESİNDE BARAJ KALMADI”
Özdamar, Aydın’daki barajların yüzde 10 seviyesinden fazla olmadığını belirterek Türkiye genelinde yaşanan su krizi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Barajlardaki su yetmeyince yeraltı sularının kullanılmaya başlandığını belirten Özdamar, “Su krizinde tartışmalar hala devam ediyor. Farklı ilçelerde çiftçiler yeterli suyu alamadığından her iki taraf da şikayetçi. Bu normal bir sonuç. Gelecek yıllar daha da zor. Yağışlar iki yıl içinde yüzde 27 civarında azaldı, barajlar artık boşalmış durumda. Aydın’da Büyük Menderes’e su taşıyan 4 havzada artık yüzde 10 seviyesinde bir baraj kalmadı. Bu eksilme dolayısıyla başvurulacak son kaynak da yeraltı suları oluyor. Yeraltı sularında da yanlış politika izleniyor. Yılın belli bir zamanında Aydın ve Denizli Valiliği artezyenlerin ruhsatlı veya ruhsatsız açılmasına izin veriyor. Bunlar da plan dahilinde olmadığı için sorun yaratacak. Büyük bir kısmı planlı bir şekilde. İki onda yedi milyar metreküp olan yeraltı suyunda uzun bir zaman geçmeden rezerv seviyelerinin düştüğünü göreceğiz. Onları besleyen yağışlar ve Büyük Menderes’in taban suyu. Orada taban suyu da olmayınca, yeraltı sularından da mahrum kalacağız” açıklamasını yaptı.

“ÜRETİMİN TAMAMINDA PLANLAMA GEREKLİ”
Özdamar, çözüme dair önerilerde bulunarak “Çözüm belli. Tarımsal sulama ile beraber tarımın tamamında bir planlama gerekli. Üretim planlaması, ürün planlaması, mekansal planlamalar, pazarlama ve ihracat planlaması gibi yaklaşık 14 planlamanın yapılması lazım. Suyun planlaması da kısa-orta-uzun vadeli planlamaları yapılmalı. Orman tesisinden sulamanın sonucuna kadar her alanda yapılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“60 YIL İÇİNDE YAĞIŞLAR DAHA DA AZALACAK”
2085 yılının iklim krizinin zirve yapacağını söyleyen Özdamar, 60 yıl içinde yağışların daha da azalacağını söyledi. Özdamar, “Devletimiz, bu iklim krizine sanki yarın bitecekmiş gibi bakıyor. Hayır, bitmeyecek. 2085 yılı bu krizin zirvesi olacak. Ben kahin değilim. İklim ve tarım tarihi bunu gösteriyor. Yağışlar 60 yıl daha azalacak. Bu astronomik, bilimsel bir olay. Geçmişte de yaşandı, gelecekte de yaşanacak. Planlamaları 2085 yılına göre hazırlamamız lazım” dedi.

“BUNU HALLETTİK Mİ TÜRK TARIMININ SORUNU KALMAZ”
Silajlık mısır üretiminde çok su tüketilmesinin su krizini perçinlediği iddiaları ile ilgili konuşan Özdamar, devlet desteğinin büyük rakamlarda olmadığını açıkladı. Özdamar, bürokrasinin planlamaya karşı olmasını eleştirerek şunları söyledi:

“Üç kuruşluk bir destek var. Çok da değil. Ürün planlaması yapılacak. Sabit ürün olarak yonca alınmış. Yonca 7-8 defa sulanan bir tür. Meyve ağacı ile sebze ile değerlendirilemez. Mısır, narenciye çok fazla su tüketir. Planlamada küçük havza planlamaları ile başlamak lazım. Her köy ve mahalle daha küçük havzalara bölünerek sebze ve meyveler yeraltı sularıyla sulanmalı. Barajlarda artan suyu tarlada kullanabilelim. Biz bunu 2-3 defa teklif ettik. Fakat bürokrasi, dogmatik bir anlayışla, biz bunu şimdiye kadar yapmadık yine yapmayız, anlayışında. Yeniliğe ve planlamaya kapalılar. Planlama, pazarlama, mevzuat sıkıntılarımız var. Mevzuata alamadığımız için sıkıntı çekiyoruz. Bunları hallettik mi Türk tarımının sorunu kalmaz.”