Sinan DOĞAN / EGEDESONSÖZ - İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'na geçtiğimiz temmuz ayında atanan Rıfat Engin ile Torba Yasa'dan İzmir'in vergi gelirlerindeki payına, tahsilatın düşme sebeplerinden vergi politikasında izleyecekleri yola, naylon faturadan hangi sektörleri denetleyeceklerine dair her şeyi konuştuk.

Engin, İzmir'in merkezi bütçeye daha fazla kaynak aktarırken, bütçeden daha az kaynak aldığı yönündeki değerlendirmelere yönelik açıklama yaptı. 'İzmir bir alıp 5 veriyor' şeklindeki söylemlerin doğru bir kıyaslama olmadığına dikkat çeken Engin, 'Ülke bir bütün. Nerede ihtiyaç varsa ülkenin kaynakları oraya kaydırılır. İzmir'in mağdur olduğunu düşünmüyorum' dedi.

'NEREDE İHTİYAÇ VARSA ORAYA'
İzmir'in bu yılın ilk 7 ayı itibariyle 30 milyar lira gibi bütçe gelirinin olduğunu belirten Engin, bu tutarın yüzde 80 civarındaki bölümünün tahsil edildiğini söyledi. Engin, 'Şimdi 'İzmir bir alıyor, 5 veriyor' deniyor. Bütçeden kaynak alması ülkenin genel konjonktürel yapısı, ekonomik politikaları ve genel idarenin karar verebileceği bir şey. İzmir kanunlarla belirlenen oranlar çerçevesinde ne kadar gelir elde ediyorsa, o oranlar dahilinde devlet bütçesine gelir aktarmalı. Mağduriyet olduğunu düşünmüyorum. Ülke bir bütün. Nerede ihtiyaç varsa ülkenin kaynakları oraya kaydırılır. Geri kalmış bölgelere katkı yapılır. Oraların ekonomisi gelişir. Bu sefer oralar bire 3-4-5 katkı yapar. Yarın bir gün oraların kazandığı da İzmir'e aktarılır. Bire bir kıyaslamanın mantığı yok. İzmir elinden gelen katkıyı vermeye devam edecek. İstanbul 'bir alıp 15 veriyorum' diye öyle bir serzenişte bulunmuyor. Ülke menfaatleri açısından global düşünmek lazım' dedi.



TAHSİLAT DÜŞTÜ
Son bir yıldır tahsilat rakamlarında hafif bir gerilemenin olduğunu dile getiren Engin, cari borçlardaki tahsilatın yüzde 83-87 arasında olduğunu, geçmiş yıllara ilişkin borçlarda bir sıkıntı yaşandığını söyledi. Geçmiş yıl borçlarının tahsilatının yüzde 50 düzeyinde kaldığını belirten Engin, 'Onun da sebebi kamuoyunda af beklentisi olması. Hangi vergilerin, borçların, gecikme faizinin, cezanın affa gireceğini herkes merak ediyor. Mükellefler haklı olarak kanundan yararlanma imkanı varken, doğal olarak beklentiye giriyorlar. Biz de mükelleflerin bu kanundan yararlanmasını engelleyecek eylemlerde bulunmuyoruz. Torba yasa kapsamında kanun çıktıktan sonra geçmiş yıllardaki borçları tahsil etmek için çalışacağız. Ancak torba yasa kapsamında olmayan cari yıl borçların tahsilatlarına devam etmekteyiz' diye konuştu.

'PANİK YAPMAYIN'
Mükelleflerin kanundan yararlanabilmesi için ellerine veriler sunduklarını ifade eden Engin, gelen ihbarname ve ödeme emirlerinin panik yaratmamasını istedi. Engin, şöyle konuştu: 'Bu bazen basında yanlış anlaşılıyor. Mükelleflere ödeme emri, ihbarname gönderildi diye. Eğer biz bunları gönderemezsek mükellef çıkacak kanundan yararlanamaz. Önce bir borcunu görmesi lazım. Borcun belgesi lazım. Geçmiş yıllarda bunun sıkıntısını yaşadık. Af kanunu, vergi barışı kanunu, matrah artırımı çıktığında vergi dairesi dosya üzerinden tarama yapıyor. Dosya bazen arşivde kalmış, bazen sisteme aktarılmamış oluyor. Mükellef geliyor, yapılandırmasını yapıyor. Sonra 'sizin bu kadar borcunuz daha var' deniyor. İşte bunlara mahal vermemek için şimdiden iç işlemlerimizi, dosya tarama ve bilgisayar kayıtlarımızı kontrol ediyoruz, Mükelleflere önce ihbarnamelerini, sonra ödeme emirlerini gönderiyoruz. Kendisine ulaşamadığımız, gayri faal mükelleflere devletin alacağını garanti altına almak için haciz koyabiliyoruz. Bu da mükellefin hak mahrumiyetine yol açmayacak şekilde uygulanıyor.'

Önümüzdeki günlerde bakanlıkla koordineli olarak tüm mükelleflere bilgilendirme mektubu gönderileceğini açıklayan Engin, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın bu işlemi merkezden yapacağını söyledi. Engin, 'İnsanlar birden bire 'borcunuz var' denince panik yapabiliyor. Şimdi daha kapsamlı bilgilendirme notu şeklinde bir çalışma yapılacak. Biz de elimizden geldiği müddetçe mükellefleri şeffaf şekilde bilgilendirip, normal tahsilatlarımızı yapmaya devam edeceğiz' dedi.

'KAPIMIZ 24 SAAT AÇIK'
İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı olarak politikalarını herkese eşit, adil davranma, vergi mahremiyeti dışındaki tüm bilgilerin herkes tarafından öğrenilmesi şeklinde özetleyen Engin, 'Mükellef odaklı bir yönetimi devam ettireceğiz. Personel rejimi anlamında da herkes verimli olduğu yerde maksimum kapasite ile çalışacak şekilde istihdam edilecek. Kimse atıl olarak kullanılmayacak. Mükelleflerimiz her türlü sorunlarını, sıkıntılarını ilgili birimlere gönül rahatlığı ile aktarabilirler. Biz devletten yardım isteyen dürüst mükelleflerimizin her zaman yanındayız. Hem başkanlığımızda Mükellef Hakları İletişim Müdürlüğü var. Mükellef bağlı oldukları dairelerde de görüşmeler yapabilir. Bilgi için Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ve Dilekçe Kanundan doğan haklarını BİMER aracılığı ile yada doğrudan dilekçe ile başvurarak kullanabilirler. Yasal yolları bu şekilde kullanabilecekleri gibi doğrudan danışma anlamında da gerekli hizmeti veriyoruz. Kapımız vatandaşlara devamlı açık. Tedirginlik, çekingenlik göstermesinler' diye konuştu.

'AMAÇ BAĞCIYI DÖVMEK DEĞİL'
Herhangi bir sektöre yönelik denetimin gündemlerinde olmadığını vurgulayan Engin, denetim yapacakları sektörü söylemenin hedef göstermek ve ön tedbir olarak algılanabileceğini söyledi. Genel yaklaşımlarının küçük esnaftan ziyade çok kazanıp vergi vermeyen daha büyük mükelleflerle ilgili denetimler olduğunu açıklayan Engin, 'Bir işlem, inceleme ve çalışma yaptığınız zaman devlete katkısı fazla olmalı. Çok kazanan mükellefin daha çok vergi vermesini bekliyoruz. O anlamda denetimlere başlamadan kendi beyanlarını, kazançlarına uygun şekilde düzeltirlerse o açıdan denetimlerde sorun yaşamazlar. Bizim amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek. Hata işlesinler de gidip denetleyip şu kadar ceza keselim diye düşünmüyoruz. Dönem dönem Gelir İdaresi Başkanlığı'nın koordinesinde belli sektör ve mükellefleri denetleyeceğiz. Çok kayıp kaçık olan sektörlerden başlayıp aşağıya doğu denetlemeye devam edeceğiz' şeklinde konuştu.

KİRADA RUTİN DENETİM
Kira gelirlerinde Gelir İdaresi Başkanlığı'nın son0 3-4 yıldır yaptığı bilgilendirme ve denetimler sonucunda kiralık işyeri ve dairelerin kayıt altına alındığını belirten Engin, banka havalelere ilişkin yasal düzenlemeler sonucu da kira sektöründe düzenin oturduğu ifade etti. Engin, şöyle devam etti: 'Rutin çapraz ve sondajlama usulü denetimleri yapacağız. Ama tek bir sektöre ağırlık vermek şu aşamada gündemimizde değil. Vatandaşlarımızdan kanunlara azami riayetini bekliyoruz. Mükelleflerin cezalı duruma düştükten sonra, kanun kaçağı ve sahte fatura kullanır şekilde karşımıza çıkmamasını istiyoruz. Yapacağımız denetimlerin genel amacı önceden bilgilendirme, nelere dikkat etmeleri gerektiğini onlara aktarma ve beyan öncesi tespitleri yapmak'.

NAYLON FATURAYA DİKKAT
Naylon faturada artışın olmadığın fakat azalış olmasını beklediklerini dile getiren Engin, 'O çerçevede vatandaşlarımızın her bireyin başına bir polis dikemediğimiz gibi her mükellefin başına maliyeci dikemeyiz. Mağdur duruma düşmemeleri için oto kontrolü kendilerinin sağlaması gerekiyor. Tespit ettiğimiz noktada gerekli cezalandırmayı yapıyoruz ama takdir edersiniz ki kontrol sonra yapılıyor. O işleme karışmış düzgün çalışmak isteyen mükellefler de mağdur olabiliyor. Bununla karşılaşmamak için mal aldıkları yerlerin vergi kaydını, piyasadaki itibarını, belge düzenini, belge üzerindeki adresi, mükellefin ünvanını ve işyeri ile o faturanın uyumlu olup olmadığını kontrol ederek faturasını alsınlar. Böylece devlete karşı sorumluluklarını yerine getirmiş ve kendilerini güvenceye almış olurlar' dedi.

'O ONUR YETER'
Vergisini düzenli ödeyenlere yönelik Torba Yasa'da bir indirip olup olmadığını henüz bilmediklerini belirten Engin, vergisini düzenli ödeyenlerin vicdani rahatlığı ve itibarının zaten bir tür ödüllendirme olduğunu vurguladı. Engin, 'Mesela 'vergi borcu yoktur' yazısı var. İade alırken mahsuplaşma olayı var. Diğer kamu kuruluşlarıyla iş yaparken yine 'borcu yoktur' yazısı var. Bu tür sıkıntılı işlemlerle ilgili kod sistemimiz var. Borcunu ödemeyen insanın diğer kurumlarla iş yapması zor, haciz süreciyle karşı karşıya. Borç durumunda banka hesaplarına e-haciz konulduğunda faaliyetlerinin sekteye uğraması…ödemelerini yapamayıp itibarını kaybetmesi…hepsi bir cezadır. Zaten geçmişten günümüze kadar cezalandırmayı yaşadı. Alnı açık olmak başka, mahcup bir kenarda oturmak başka. Piyasada itibar sahibi olmak bir onur zaten. O itibar vergisini düzenli ödeyenlere yeter. O onur devletin vereceği 3-5 puanlık indirim ile kıyaslanamaz.'