Dünyanın hayran olduğu bu vatan topraklarının...

İnsanları güzel; anıları zengin...

Çocukluğumuzu bile bize hiç unutturmuyor...

O zaman...

Usulca gidelim geçmişe...

Bugün...

“Mübarek Kurban Bayramı”nın ilk günü...

En anlamlı Bayram’ın şerefine...

Geçmişten...

Minicik de olsa...

Unutulmaz...

Ulu Önder Atatürk ile bütünleşen...

Üç kıymetli “kurban bayramı” anılarını hatırlayalım...

Ama, önce…

Dudaklarımızda dualarla…

Kurban Bayramı'nın hakkını verelim…

Gönüllere “bayram şerbeti” akıtalım…

***

Öyle abuk-sabuk bakışlar ve görüşler var ki…

Biz hakikati dile getiremeye devam edelim…

Her zaman olduğu gibi…

Gazi Mustafa Kemal Paşa, Cumhuriyet’le birlikte…

Her dini bayramda…

Halkın ve çalışma arkadaşlarının bayramlarını kutlamak için…

Ramazan bayramlarında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde…

Kurban bayramlarında ise Çankaya Köşkü'nde…

Tebrikleri kabul ederdi…

Bu konuda çok dikkatliydi…

***

Mesela…

1930 Kurban Bayramı’nı İzmir'de geçirdi…

Tatil boyunca...

“Naimpalas’ta /Bugün Kordon’daki Müze”de kaldı…

Mustafa Kemal Paşa'yı görmek için...

Halk otelin önüne toplanmıştı…

Gazi, balkona çıkınca vatandaşlar Yaşaaaa…” diye bağırıyordu…

O gün deyim yerinde ise…

İzmir'de ayak basmadık yer bırakmadı, Atatürk…

Karantina’da... Balçova’da... Kemeraltı’nda... Basmane’de…

Vatandaşlarla bayramlaştı…

Akşam saatlerinde otele geldiğinde…

Yol boyunca toplanan İzmirliler…

Gazi Paşa'yı alkışlıyorlardı…

Kalabalık gece yarısına kadar otelin önünden ayrılmadı…

Atatürk, ertesi gün annesinin kabrini ziyaret etti…

***

Atatürk, yaşamı boyunca...

Milli ve dini değerleri her şeyin üstünde tuttu…

O değerlerin yozlaştırılmasına…

Kişisel çıkar ve amaçlar için kullanılmasına asla izin vermedi…

Türk toplumunun bir kaynaşma, bütünleşme ve birlik olma…

Duygularını güçlendiren…

“Dini bayramlara özel bir önem verdi…”

Dine saygısı nedeniyle…

Halkın, dinini daha iyi anlaması, tanıması için…

Kur'an'ın Türkçe'ye çevrilmesi…

Camilerin ve din adamlarının…

Bir devlet teşkilatı olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın…

Gözetimi altında bulundurulması için yoğun çaba gösterdi…

Başardı da...

Çünkü...

Şu sözleri çok önemlidir:

“Din ve mezhep, herkesin vicdanına kalmış bir iştir... Hiç kimse, hiç kimseyi; ne bir din, ne de bir mezhep kabulüne icbar (zorlama) edebilir... Din asla politika aleti olamaz... (Hafta sonu tatili dine aykırıdır…) sözleriyle sizi kandırmaya çalışan kötü kişilere yüz vermeyin… Milletimizin içinde gerçek ve ciddi din bilginleri vardır… Onlar milletin inancına ve Müslümanların güvenine layıktırlar…”

***

Ama…

Gün geldi…

“Atatürk hiç kurban kesti mi?” diyenler bile çıktı…

Millet...

Onlara şu cevabı verdi:

“Asıl o kendini kurban etti vatanına!”

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin...

Dualar ve kurbanlarla açıldığını unutmayalım…

***

Ve, finale geliyoruz...

Son derece anlamlı ve...

Dikkat!

Tam “103 yıldır” etkisini kaybetmeyen...

Bir “asker mektubu” ile veda ediyoruz...

***

Asıl O Kendini Kurban Etti Bu Güzel Vatana Foto 2 Yazinin İçi̇ne Sonlara Doğru...

Bu az bilinen, yaşanmış bir öyküdür...

Satırların sahibi “Mustafa” adında bir Mehmetçik...

Yer; Afyon...

Tarih; 14 Ağustos 1922...

Yani, “Büyük Taaruz”dan tam 12 gün önce...

...Ve; “Kurban Bayramı'nın birinci günü”...

Er Mustafa, anneciğine şöyle sesleniyor:

“Şefkatli anneciğim;

Kurban Bayramınızı tebrik eder ellerinizden öperim...

Lakin, asıl Bayram bu değildir... Ya nedir?

Düşman esaretinden kurtulduktan sonra...

İzmir'den size mektup yazarsam...

İşte müminlerin bayramı o olacaktır...

Zira herkes zafer bayramını büyük bir hasretle beklemekte ve...

Barış ve esenlik dakikalarına kavuşacağımız günü gözetmektedir...

Bugün burada toplanan binlerce asker ve halk...

Öyle bir Kurban Bayramı namazı kıldık ki...

Keşke görmüş olsaydınız...

Değil insanlar, melekler bile ağlıyordu...

Yüce Rabbim...

Buradaki bütün evlatlarını...

Sağlıcakla analarına, babalarına, hasretlilerine kavuştursun...”

“Mehmetçik Mustafa”nın mektubu böyle sona eriyor...

O Mustafa, “Kurtuluş”u gördü mü, bunu kimseler bilmiyor...

***

Bugün, Kurban Bayramı'nın ilk günü...

Tabi ki; küslükleri, dargınlıkları bitirelim; büyüklerimizi analım, ellerini öpelim ama...

Bu vatan için seve seve canını veren Aziz Şehitlerimizi unutmayalım; O'nlara da dua edelim...

Bu vatan bize onların armağanı...

***

Bitiriyoruz...

Merak ettiğinizi umduğum bir detayla...

Çankaya Köşkü Kütüphanesi'nin sorumlusu Nuri Ulusu'nun...

Unutulmaz bir anısı var; not almış...

Diyor ki:

“Atatürk, Kurban Bayramı'nda ya da herhangi bir törende kurban kesimine karşıydı… Bu bir tavuk olsa bile kesimine tahammül edemez ve de huzurunda kesinlikle hayvan kesilmesini istemezdi...”

Nokta…

Sonsöz: “Ülkeniz sizindir, Türklerindir... Bu ülke, tarihte Türk'tü, bugün de Türk'tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır... / Gazi Mustafa Kemal Atatürk...”