EGEDESONSÖZ – İzmir Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, eski eşi tarafından otomobille çarpılarak ağır yaralanan Hatice Ekiz için Çiğli Araştırma ve Eğitim Hastanesi önünde basın açıklaması düzenledi. Platform üyeleri, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ve faillerin en ağır cezayı alması için yetkililere çağrıda bulundu.
‘KADIN OLARAK ÖLMEYİ HAK ETMİYORUM
Eylemde konuşan Hatice Ekiz, yaşadığı şiddeti ve adalet talebini anlattı. “Ölmek istemiyorum. Tek suçum evlilik” diyen Ekiz, boşanmış olmasına rağmen eski eşinin kendisini ve çocuklarını rahatsız etmeye devam ettiğini, en son kendisini aracıyla çarparak ağır yaraladığını söyledi.
Ekiz “Ölmek istemiyorum. Tek suçum evlilik. Evli olduğum günü seçip onunla evli kalmak mı suç? Aile olup değerlerimize sahip çıkmak mı? Ben neden bunları yaşıyorum? Ben ya da çocuklarım... Bunları hak etmiyoruz ki. Kadın olarak ölmeyi de hak etmiyoruz. Ben arkamdan arabayla çarpıldım, haberim bile yoktu. Orada çocuğum ölebilirdi. Ben bunları yaşamak istemiyorum. Devletin bize sahip çıkmasını istiyorum. Kadınlarımıza, hayvanlarımıza, insanlara sahip çıkılsın. Böyle canilerden uzak tutulalım. Aile olmak suç mu? Bir insanı sevmek, değer vermek, evlenmek suç mu? Biz sadece sevdik, ama hiçbir şekilde huzurlu bir hayat yaşayamadık. O, iki üniversite bitirmiş, emekli bir insandı ama ne bir değeri vardı ne de bir vizyonu. Ben bunları yaşamak istemiyorum. Çocuklarım da hak etmiyor. Bir oğlum fen lisesinde okuyor, diğer oğlum üçüncü sınıf öğrencisi. Ama ben bu mücadeleden çocuklarıma odaklanamıyorum. Başarılı oldukları halde onları destekleyemiyorum. Kendi başıma, kadın olarak mücadele ediyorum. Evim kira, asgari ücrete çalışan bir insanım ben” dedi.

ÇARPTIKTAN SONRA İZLEDİ
Çocukları ile birlikte hayatta kalma mücadelesi verdiklerini belirten Ekiz şunları söyledi:
Bunları neden yaşıyorum ki? Neden yani? Bir kadın olarak bunları niye yaşamak zorundayım? Hiçbir mal varlığına dokunmadan, anlaşmalı bir şekilde boşandım ama yakamı kurtaramadım. “Yeter ki defol git hayatımdan” dedim, ama gitmedi. Ailesine, aile büyüklerine yalvardım: “Çocuğunuza sahip çıkın” dedim. Evimin etrafında, iş yerimde dolanıyor. “Sahip çıkın” dedim. Kayınvalidem bana “Yoluna bak kızım” dedi. Ben yoluma baktım ama senin oğlun bakmadı. Bak, benim canım ya da torunun orada ölebilirdi. Senin de kız evladın var, bunları yaşamasını ister miydin? Nasıl böyle bir cevap verebiliyorsun? Kız arkadaşım, ben orada yerde kıvranırken arıyor, “Oğlunuz nerede?” diyor. “Arkadaşıma çarptı” diyor. “Evde uyuyor” cevabını alıyor. Bu nasıl bir vicdan, nasıl bir insanlık? Hâlâ bize yalancı muamelesi yapılıyor, hâlâ iftira atıyormuşuz gibi davranılıyor. Senin oğlun 14 yıldır bize işkence yaşattı. Biz aile birliğimizi koruyalım diye o yuvaya sahip çıkmaya çalıştık. Ben şans eseri yaşıyorum. Ölebilirdim. Üzerimden arabayla geçecekti. Ayağımdan geçti. Bunu söylememe rağmen hâlâ “Ayağın çukura düşmüştür” diyorlar. Bu mu insanlık? Ben en ağır cezayı almasını istiyorum. Başka söyleyecek bir şeyim yok. Evlatlarımın o aileye, o soyadına hiçbir şekilde yaklaşmamasını istiyorum. Bize zarar veriyorlar. Gerekirse soyadımı, şehrimi, her şeyimi değiştiririm. Ama o en ağır cezayı almalı. Şans eseri yaşıyorum. Araba ayağımın üzerinden geçti. Camdan kafasını uzattı ve “Çocuklarına dua et, seni sakat bıraktım, öldürmedim” dedi. “Çocuklarına dua et” dedi. Ben orada yerdeydim. O kenarda bir yere sinmiş, arkadaşlarımın söylediğine göre izliyormuş o anı. Ambulansa kadar izledi. Bu nasıl bir canilik? Bu nasıl bir ruh hastalığı?

‘HATİCE’YE SÖZ VERİYORUZ’
İzmir Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Sözcüsü Tülin Osmanoğulları ise şunları söyledi:
Değerli kadınlar, size “hoş geldiniz” demeyi o kadar çok isterdim ki. Ama ne yazık ki son yıllarda biz kadınlar hiçbir zaman hoş bir şey için bir araya gelmiyoruz. Ya öldürülen bir kadının davası için adliyelerdeyiz, ya da öldürülmeye çalışılan bir kadın için eylemde buluşuyoruz. Bugün de Hatice için buradayız. Peki neden biz bu saatte bu hastanenin bahçesindeyiz? Hatice, sırf kendi hayatıyla ilgili karar almak istediği için gördüğü şiddete, zulme “hayır” dediği için vahşice öldürülmeye çalışıldı.
Hani bir söz vardır bilirsiniz: ölüm var ölüm gibi, ölüm var zulüm gibi. Bu ülkede o kadar uzun zamandır biz kadınlara zulüm gibi hayatlar, zulüm gibi ölümler reva görülüyor. Artık son yıllarda inanılmaz derecede vahşice, canavarca öldürülüyoruz. İşte Hatice de aynı şekilde öldürülmeye çalışıldı. Hatice bugün aramızdaysa bu tamamen tesadüfîdir.
O yüzden bize zulmü reva görenlere, zulüm gibi ölümü reva görenlere buradan sesleniyoruz: Her gün bu ülkede artık üç kadın öldürülüyor. İki kadın ise öldürülmeye çalışılırken tesadüfen hayatta kalıyor. Peki, biz kadınları korumakla yükümlü olanlar, biz kadınları koruması gereken o yasaları uygulamakla sorumlu olanlar neyle uğraşıyor?
Bir aile yılı “kutsal aile” ilan ettiler. O kutsal aile dedikleri ailelerde kadınlar öldürülüyor, çocuklar öldürülüyor. Kadınlar o kutsal ailelerde vahşice öldürülüyor. Sevgili kadınlar, biz her ay veri yayınlıyoruz: “Kaç kadın öldürülmüş, kaç kadın şüpheli şekilde ölmüştür?” diye. O verilerde kadınların büyük çoğunluğu evlerinde; ya boşanmak istedikleri için, ya boşandıkları erkekler tarafından, ya da ayrılmak istedikleri için öldürülüyor.

Buna rağmen ne diyorlar bize? “Kutsal olan aile değil.” Yok öyle bir şey. Kutsal olan aile değil; kutsal olan bizim özgür, eşit yaşamamızdır. Eşit, özgür yaşayacağız. Kutsal olan, şiddet gördüğümüz aileler değildir. Kutsal olan, şiddet gördüğünüz için öldürülmeden boşanabilmenizdir. Şu sokaklarda arkamıza bakmadan yürüyebilmenizdir. Kutsal olan, şiddet gördüğü için öldürülen çocukların evleri değildir. Kutsal olan, o çocukların aç yatmadan, yarın sabah okula aç gitmeden, istismar edilmeden büyümeleridir.
Peki bütün bunları düzeltmekle yükümlü olanlar nelerle uğraşıyor? Son yıllarda zaten bizim ülkemizde hukuk, yargı, adalet diye bir şey kalmadı. Bizi hep “yargı paketleri”yle yönetiyorlar. O yargı paketlerinin içine de kadınları, çocukları korumayan; onları koruyan yasaları yok sayan birçok madde geçiriliyor. Şimdi de ne gündemde biliyor musunuz, sevgili kadınlar? On birinci yargı paketi gündemde. O on birinci yargı paketinin içinde öyle şeyler var ki anlatamam size. Birçok insanın yaşam hakkını bile elinden alan maddeler var; örneğin “genel ahlaka uymayanlar” diye bir madde var. O “genel ahlak” nasıl bir şey, kimin ahlakı? Örneğin ben bu genel ahlakla uyuyor muyum, uymuyor muyum, bilmiyorum.
Hatice'yi de öldürmeye çalışan şahıs eğer hak ettiği cezayı almazsa, buradan daha ilk günden söylüyorum: bu faal de çıkacak, yarın bıraktığı işi tamamlayacak. O yüzden daha buradan, ilk günden diyorum, bunu “şuydu, buydu, basit bir olaydı” diye hafife almayın. Bu fail; Hatice'yi bilerek, hisleyerek, tasarlayarak canavarca öldürmeye çalışmıştır.
Hani “kutsal aile, kutsal aile” diyorsunuz ya, biz daha ilk günden Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak şunu söylemiştik: “Kutsal aile demeyin.” “Çocuklar çok önemli bizim için” diyorsunuz ya, peki sevgili kadınlar, bu failler artık ne yapıyorlar? Kadınların yanında çocukları da öldürüyorlar. Ya da o çocukların yanında annelerini öldürüyorlar. İşte Hatice'nin yanında da dokuz yaşında bir çocuğu vardı. Yine Buca’da, boşandığı erkek tarafından yaralanan kadın arkadaşımızın yanında da çocuk vardı.
Biz dedik ki; siz “kutsal aile” dedikçe, “aile, yuva” dedikçe bu toplum sağlığı haline gelecek, sorumlu haline gelecek. İşte gerçekten de öyle oldu. Çocukları koruyamıyorsunuz, kadınları koruyamıyorsunuz, doğayı koruyamıyorsunuz. Sokak hayvanlarını katletme yasası çıkarıyorsunuz. Bunlar yetmiyor. On birinci yargı paketini hayata geçirmeye çalışıyorsunuz.
Ama biz, gecenin bu saatinde Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde söz veriyoruz: Hatice'ye burada söz veriyoruz. Ona adaleti sağlatacağız. Karşı taraf faile hak ettiği cezayı alana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Bu ülkede tek bir kadın öldürülmeden, tek bir çocuk öldürülmeden bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Bunu da oradan tekrar tekrar söylüyorum.
Biz her eylemle şunu söylüyoruz: Öldürülen her kadının öldürüldüğü yerde, öldürülmeye çalışılan her kadının öldürülmeye çalışıldığı yerde karşınızda olacağız. Kadınları koruyacaksınız; sokak hayvanlarından elinizi çekeceksiniz; doğadan elinizi çekeceksiniz. Bu ülkede eşit, özgür yaşayana; adaleti sağlatana kadar mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Kadın cinayetlerini durduracağız!
NE OLMUŞTU?
Olay, 2 Kasım’da Menemen ilçesinde meydana geldi. Hamit Göksel Yılmaz, ters yöne girip otomobiliyle iş yerinden çıkıp 2 çocuğuyla yolda yürüyen eski eşi Hatice Ekiz’e çarptı. Yere düşen Ekiz’in yanına gelen Yılmaz’ın, “Çocuklara dua et, seni öldürmedim, ayağını ezdim” dedikten sonra uzaklaştığı belirtildi. İhbar üzerine adrese polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.
Ambulansla hastaneye kaldırılan Hatice Ekiz’in ayak bileği ve kaburgasında kırıklar oluştuğu belirlendi. Ekiz’in bacağındaki hasarın kalıcı olabileceği ve sakat kalma riski bulunduğu ifade edildi.
Olaya ilişkin çalışma başlatan Menemen İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Hamit Göksel Yılmaz'ı aynı gün yakalayıp, gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından önceki gün adliyeye sevk edilen Hamit Göksel Yılmaz, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
8 KEZ ŞİKAYETÇİ OLMUŞ
2010 yılında evlenen çiftin geçen yıl boşandıkları öğrenildi. Ekiz’in evlilikleri süresince gördüğü şiddet nedeniyle 8 kez şikayetçi olduğu, Yılmaz’ın 'Kasten yaralama', 'Mala zarar verme', 'Tehdit', 'Hakaret', 'Huzur ve sükunu bozma', 'Çocuğun cinsel istismarı' gibi suçlardan toplam 13 kaydının bulunduğu belirtildi.





