Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, gazeteciler Fatih Yapar ile Ender Aldanmaz’ın sorularını yanıtladı.
Efes Tarlası Yaşam Köyü'nde yapılan görüşmede, Başkan Sengel, CHP’li belediyelere yönelik operasyonlardan partideki kongre sürecine, ilçedeki TOKİ konutları ile ilgili gündemden Meryemana Otoparkı gelirlerinin bakanlığa devri sonrası yaşanan gelişmelere kadar geniş bir yelpazede değerlendirmelerde bulundu.
Sengel, son dönemde bazı CHP’li belediye başkanlarının AK Parti’ye transfer olmasının altında yatan gerçeğin tehditler, siyasi baskılar olduğunu belirtti. Başkan Sengel, yaşanan transferlerin seçmende bir karşılığının olmadığını da belirterek durduğu noktayı net bir şekilde ifade etti:
“Tehdit beni vazgeçirtmez, inatlaştırır. Birçok mevkidaşım, bir sürü bürokratımız haksız ve hukuksuz şekilde içerideyken, böyle tehditlere pabuç bırakanlara çok üzülüyorum. Ya benimsin ya toprağın denirse yerim belli”

ÖZGÜR ÖZEL, YENİDEN MUHALEFETİ DİZAYN EDİYOR
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında “casusluk” iddiasıyla dava açıldı. ‘Büyükşehir’e kayyum atanabilir mi’ tartışmaları bulunuyor. Ülkenin içinde bulunduğu duruma nasıl bakıyorsunuz?
Hiç hakim olmadığımız bir literatüre hakim olmak zorunda kaldığımız bir dönemden geçiyoruz. Bize öğretilen hukuk ile şu an yaşadığımız şeyler arasında ciddi bir tezatlık var. Ne zaman ne olabileceği ya da nasıl yorumlanacağı da net değil.
Şöyle bir gerçek var, sadece Genel Başkanın yakın dönemdeki performansına baktığımızda bile 19 Mart sürecinden beri hatta değişim zamanından bu zaman neler yaptığının özetidir. Yurtdışından Eskişehir’e gelip Eskişehir’den Çağlayan Adliyesi’ne saat kaçlara kadar orada durdu ve sonrasında açıklama yaptı. Genel Başkan Özgür Özel, değişim süreci ile başlayıp 19 Mart sürecinde bizim siyasi darbe dediğimiz ve belediyelere uygulanan hezimetli durumlar karşısında dimdik ayakta duruyor. Doğal olarak, Özgür Özel bir isim olarak değil bambaşka bir literatür ortaya koydu ve muhalefetin şeklini değiştirdi. Yeniden muhalefeti dizayn ediyor. İktidarın alışmış olduğu muhalefetin dışında bir muhalefet ile karşı karşıya kaldığı için o yüzden her şekilde baskılara devam ediyor ki yılsınlar. Özel öyle kararlılıkla toplum vicdanını yansıtıyor ki hepimize direnç veriyor.
HALKIN SOKAKTA ÖRGÜTLENMESİNE ŞAHİT OLUYORUZ
Selçuk’ta sokakta bu konu nasıl yorumlanıyor?
Efes Selçuk’tan müthiş bir kararlılık görüyoruz. Hiç görmediğimiz kadar ciddi olarak içi doldurulmuş cümleler görüyoruz. Halkın dili ve vicdanı olan bir şey görüyoruz. Bu dönemde adaletten bahsedemiyoruz çünkü adaletin siyasallaştığı zor bir zaman dilimi içerisinden geçiyoruz.
En büyük gerçeklik şu ki, Özel’in eylem dediği mitingden ziyade aslında halkın sokakta örgütlenmesine şahit oluyoruz. Sadece Özgür Özel değil, bir bütün olarak halkın kendisi tarih yazıyor. Tarih yazan halkın her birisi birer figüran değil, başrolünü oynuyor. Efes Selçuk her şeye vakıf. Bizler küçük, şirin bir ilçeden her şeyi o kadar net görüyor ve yaşıyoruz.
Bundan ta 1 yıl önce gelirlerimizin çok büyük bir kısmından bir şafak operasyonu ile edildik. Dolayısıyla da bunu birebir yaşayan Efes Selçuk Belediyesi’nin yanı sıra halkın kendisi oldu. Özel’in o zamanda bile ‘bu ilçe küçük’ demeyip buraya gelişi ve bizim sesimizi yükseltiyor olması yaptığının ne kadar kıymetli olduğu ve her birimizin derdiyle dertlendiği anlamını taşıyor. Şu anda CHP tekrardan halkın talebini dile getirerek, halkın kendisinin başrolü oynadığı, toplumun vicdanını yansıtan ve muhalefetin şeklini değiştiren bir noktada.

Belediyelere yönelik operasyonlar var. Bir yandan da Bayrampaşa Belediyesi örneğinde olduğu gibi kuranın yeniden tekrarlanarak belediyenin AK Parti’ye geçmesi var. Bu konudaki düşünceleriniz neler?
Bayrampaşa’daki durumu sayın Özgür Çelik çok iyi izah etti. Kuradan çıkmış olan bir noktada başa alındı. Sistem birilerinin iki dudağı arasında gidip geliyormuş gibi. ‘Biz bunu böyle uygun gördük’ diyorlar. Adalet, devletin temeli ve vicdanıdır ve biz bu sistemin tamamen delindiğini görüyoruz. 2019’da başlayan 2024 Mart seçimleriyle devam eden süreçte sandıkta başaramadıklarını başka yöntemler deneyerek ve halkın iradesini sakatlayarak elde etmeye çalışıyorlar gibi görünüyor. Tam olarak böyle yorumlayabiliyorum. Bu zamana kadar AK Partili bir belediyede CHP’lilerin yaşadığı gibi bir durum duyuldu mu? Öyle bir şey de mümkün değil. Görünenlerin hepsi Cumhurbaşkanının kendi ağzıyla ifade ettiği ‘silkeleyiniz’ ile başlayan ve ondan öncesinde 2019 yerel seçimlerinde Ekrem Başkan İstanbul’u aldığında bile, ‘hiçbir şey olmadıysa bile bir şey oldu’ diyerek bir kabullenememişleri vardı. Biz neyi kaçırdık, nerede hata yaptık diye düşünmek yerine nasıl aldılar kısmıyla ilgili sıkıntı var. Şu an kaybettikleri, bizim sandıkta kazandığımız seçimleri salonlarda ve çok daha kısıtlı noktalarda almaları gibi bir durumla karşı karşıyayız.
SÖZ AĞZIMDAN ÇIKARKEN 9 BOĞUMUN 8’İNDE YUTKUNUR BİR TANESİNDE KONUŞURUM
Selçuk’ta Meryemana Otoparkı’nın belediyeden alınıp bakanlığa bağlanması ile ilgili direnişiniz oldu. Eylemlerdeki söylemleriniz ve mizacınız oldukça sertti.
Meryem Ana sürecinde büyük bir diploması ile süreci götürdüm. Çok uzun solukluydu. Aralık 2023’ten itibaren diplomasi yürüttük. Bakan Bey ile, Hamza Bey ile, Atilla Bey ile birebir görüşme gerçekleştirdik. AK Parti il başkanlığına ulaşmaya çalıştım. Ulaşamayınca bir yerde bulup karşısına çıkıp birebir izah ettim. Bakan Bey’in çok iyi şekilde anladığına emin oldum. ‘Bu bir ilçenin yok oluşuna vesile olacak ve sebep olacaktır’ dediğim bir diplomasi ile süreci götürdüm.
Meryemana direnişini başlatan da Filiz Ceritoğlu Sengel değil, işçinin kendisiydi. İşçiler bir araya geldiler tüm partileri ve STK’ları ziyaret ettiler. En son görüşmelerinin neticesinin olumlu olmayacağını anlayınca işçiler bana geldi, ‘sen önden yürü, biz arkandayız’ diye. Ben işçinin, halkın sözünü büyüttüm, direnişini güçlendirdim. Söylemlerim sert değildi, halkın dile getirmek istediklerinin izahı olduğunu düşünüyorum. 1970’lerden beri devam eden sistemin pat diye bu dönemde bu ekonomik krizde elimizden alınması kabul edilebilir değildi. Bakan Bey’e, Mehmet Bey’e, Hamza Bey’e, Atilla Bey’e de iyi izah ettiğimi düşünüyorum. Kaldı ki bana hak verdiklerini söylediler. İçten olduklarını düşünmek istiyorum. Benim haricimde herkesin vakıf olduğu bir şeyden bahsediyoruz. Hükümet hangi partiden olursa olsun giden geri gelmez. Bizim gibi küçük ilçeler için bunlar kıymetli değerler.
Oradaki söylemlerimden, eylemlerin sonra soruşturma söz konusu olmadı. Benim söz ağzımdan çıkarken 9 boğumun 8’inde yutkunur bir tanesinde konuşurum. Tam aksine birilerine hakaret etmek, itham etmek değil hakkımızı elde etmek adına savunma mekanizması ve ifade ediş vardı. Hak, halkın hakkıysa, hak aramanın suç olduğunu düşünmüyorum.

‘DİRENE DİRENE’DEN ‘DİLENE DİLENE’YE GELDİK
Belediyenin bütçesi Meryemana Otoparkı’nın elinizden alınmasından nasıl etkilendi? Bütçeniz ne durumda?
Geçenlerde de Efes Altkapı Otoparkı’na tahliye yazısı geldi. Biz kiracıyken ihale etmişler. Evde bir kiracınız varken başka birine kiraya veriyorsunuz. Yargı o kadar taraflı hale geldi ki umutlu değilim. Dava açtık ve yürütmeyi durdurma aldık. Beklemedeyiz.
2025 yılının bütçesi 1 milyar 200 milyondu. 1 yıl içerisinde TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre yüzde 35 enflasyon var. Gerçek ise yüzde 55. Bütçenin aynı oranda yükselmesi gerekiyor. 2026 bütçemizi yaparken 2025 yılında bütçenin altına çektik. Borçlanmalarla birlikte 1 milyar 200 milyon. Meryamana’da sadece bizim otoparkımız yok. Kişi başı gelir kalemini de biz alıyorduk. Esas gelir kalemi orasıydı. Yüzde 60’a yakın bütçe Meryemana otoparkı ile gitti. Efes Altkapı otoparkında kazandığımız cironun yüzde 60’ını veriyorduk, yüzde 40’ı bize kalıyordu ama o da çalışana gidiyordu. Aylık 1 milyon TL para geliyordu. Bizim bütçemiz yüzde 70 civarında gitti. Yerine de bir şey koyamıyorum.
2019 yılında yerle yeksan bir bütçe vardı. 4 aydır maaş ödenmiyordu. 2019-2024 arasında müthiş bir öngörü ile inanılmaz sağlam yapı kurduk. Ben seçime giderken bankada yüklü bir para vardı. Bu işler başımıza geldi ve tükendik. ‘Direne direne’den ‘dilene dilene’ye geldik (gülerek)
BÜTÇE KESİLİNDE KENT LOKANTASI AÇAMADIK, OTOBÜSÜ LOKANTA YAPTIK
Gelirlerin sekteye uğramasıyla Selçuk ne kaybetti?
Her yerde kent lokantaları açılıyordu. Bizim bütçemiz açmaya müsait değil. Küçük ilçede kent lokantası açıp esnaftan kesmeye gerek yok. Ekonomi çok zor. Çocukların öğlen yemekleri kıymetli. Elimizde boşta bir otobüs vardı. Onun içerisini yaptırdık. 10 liradan öğrencilere öğle yemeği vermeye başladık. Biz inatla devam ediyoruz. Hiçbir zaman yoksuldan kesmeyeceğiz dedik. Hiçbirinden kesmeyip aksine arttırarak devam ediyoruz. Kreşler açmaya devam ediyoruz. 35 yıl sonra çarşının altyapısını yaptırdık. Biz vaatlerimiz arasında tiyatro salonu yapmak var. Selçuk artık her yerde konuşuluyor. Efes Selçuk’u marka yaptık. AK Partililer, ‘başkan oturmuyor yerinde’ diyordu. Tanıtmaya gidiyorum. Sağında solunda eyleme desteğe gitmek kıymetli.
YA BENİMSİN YA TOPRAĞIN KAFASIYLA…
İzmir’de belediyelere yönelik bir operasyon beklentiniz var mı? Bu konuda bir tedirginlik yaşıyor musunuz?
Belediyecilik zor bir iş. Şimdi başka baskı altında gibi görünüyor olsak da belediyecilik zorlu bir görev. Yanınızdaki çalışanların ekmeğini büyütmesine, iş kazasından, anne karnına düşen çocuktan vefattan sonra mezarlığa bırakılan merhuma kadar sorumluluğunuz devam ediyor. Zaten ekonomi bu kadar kötüyken siyasi baskılar var.
Size de soruşturma açılır kısmı beni nasıl hissettiriyor?
Ben yaptığım işlerden çok eminim. Öyle bir şey söz konusu olursa, ya bizimsin ya toprağın kafasıyla yapılacağını düşünüyorum. 2009 yılında belediyenin her komisyonunda yer almış, muhalefetini yaşamış ve AK Parti’den tek başına ittifaksız almış bir belediyeci olarak söyleyebilirim ki yaptığım işten çok eminim. Siyaseten bir adım atılması söz konusu olursa o beni ne kararlılığından geri iter ne inadımdan yoksun kılar en de haklı davamızdan bir adım geri iter. Bu benim direncimi yüksek tutar.
TEHDİT BENİ VAZGEÇİRTMEZ, İNATLAŞTIRIR
Bir irade ‘ya benimsin ya toprağın’ derse neyi tercih edersiniz?
Hangi partiden olursa olsun, AK Parti’de de olsa, Cumhuriyet Halk Partisi'nde de olsa, Milliyetçi Hareket Partisi'nde de olsa, DEM Parti'de de olsa, hiç kimse, eğer ideolojik düşünceleriyle ve kendi kararları doğrultusunda bir partinin çatısı altında görev yapıyorsa olsun hiçbir şey değişmeden durması gerektiğini düşünüyorum. Eğer ki ayrılacaksa idealleri sebebiyle hoşçakal demesi gerektiğini düşünüyorum. Tehdit beni vazgeçirtmez, inatlaştırır. Birçok mevkidaşım, bir sürü bürokratımız haksız ve hukuksuz şekilde içerideyken, böyle tehditlere pabuç bırakanlara çok üzülüyorum. Ya benimsin ya toprağın denirse yerim belli.

KADIN BAŞKANLARIN HEPSİ EFSANE GİDİYOR
İzmir’de kadın belediyelerin performansları kamuoyunda tartışma konusu… Sizce kadın mevkidaşlarınız başarılı mı?
Kadın belediye başkanları çok iyi mücadele ediyorlar. Gerçekten çok hezimetli işleri bence mesleki tecrübeleriyle yapıyorlar. Ben kadın belediye başkanlarının tartışıldığını düşünmüyorum. Hepsinin çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Bu kadar hezimete karşı ve sıfır kilometre belediyeciyken daha önce belediye başkanlığı yapmamış ilk dönemleriyken gelir gelmez o bütçeyi dizayn etmek, silkeleme mevzularını aşmak çok zor bir şey. Birinci dönem ile ikinci dönem arasında fark oluyor. Benim de birinci dönemimde, ilk yıllarım çok zor bir dönemdi. Çünkü ancak kadronuzu yerleştiriyorsunuz, bütçenizi ayarlıyorsunuz, kendi yaptığınız bütçeye bile gelmiyorsunuz ilk dönemde. Daha önceden yapılmış olan bir bütçelerden başlıyorsunuz. Bence hepsi efsane gidiyor. İlk dönem hep zordur. Bunu hiç kimse unutmasın. Hezimetli bir dönem, bunu kabul edelim. 2019-2024'de zordu ama 2024'den sonra bambaşka bir zorluk hasıl. Bu kadar riskli dönemlerden bence kolaylıkla geçiyorlar. Kadınların şu cümleyle konuşulması çok kıymetli, ‘Bravo be, başarıyorlar’ her şeye rağmen başarıyorlar.
Birbirimiz ile paylaşımlarımız oluyor. Onların yaşadığı bir şeyi bizim belediyemiz yaşamamış olabiliyor. Benim geçmişteki tecrübem varsa ben onlara aktarabiliyorum. Geçmiş dönemleri de biliyorum. Aziz Başkan ile, Tunç Bey ile de çalıştım, Cemil Başkanım ile de çalışıyorum. Bu geçmiş dönemleri bildiğim için bazen fikir alışverişinde bulunuyoruz ama onların da bildiği şeyler oluyor. Örgütten gelenler de var, onların da aktardığı bilgiler oluyor. Böyle bir durumumuz da yok.
Görev zamanı içerisinde, 2019’dan bu zamana bana gelen sayıştay sayısıyla ilk defa belediye başkanı olanın gördüğü sayıştay sayısı bir değil. Sonuç raporları bir değil, müfettişler bir değil, yaşadığımız olaylar bir değil, neyi nasıl tezahür edebileceğimize ilişkin bakışlar bir değil. Bir belleğiniz oluyor ister istemez. Bürokratlar için de aynı şey geçerli. O bellek çok kıymetli.Bu belleğin paylaşılması da önemli. O belleğe ihtiyacı olan birisi olduğu zaman da bunu paylaşıyorum zaten. Belleğin kıymetini başkan olunca anladım.
KONGRE SÜRECİ PARÇALANMAYI DEĞİL BÜTÜNLEŞMEYİ SAĞLADI
CHP’de kurultay süreci sürüyor. İl Başkanlığı’nda ise bir değişim yaşandı ve Çağatay Güç il başkanı oldu. Yeni yönetim yola çıktı. CHP İzmir’de yaşanan değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
İzmir kongreleri çok kıymetli kongrelerdir. Herkesin gözü İzmir kongrelerinde olur, İzmir'in belediye başkanlarında olur. Şenol Başkanımız haksız ve hukuksuz bir şekilde içeriye alındı, hali hazırda şu anda ev hapsi devam ediyor. Bir dönem önceki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Başkan hala daha içeride, bir sürü bürokratımız hala daha içerideyken, Çağatay Güç ve yeni 40 kişilik bir yönetim kuruluyla birlikte hep yeni bir dinamizm ortaya çıktı. Değişimin haricinde zor dönemlerden geçilirken yeni soluk elde edildi ama geçmiş de unutulmadı. Hala daha bir dönem önceki yöneticilerimiz işin içerisinde. Bir denge kuruldu ve aslında şu anda Genel Başkanın yaratmaya çalıştığı kararlı ve inançlı duruşun arkasında yepyeni bir dinamizm ile birlikte hala daha kararlılığı devam ettirecek bir kadro kuruldu. Hem geçmişe sahip çıkıyorsunuz hem de aynı zamanda dinamizm kazandırıyorsunuz. Genel Başkanın bu kadar hareketli, bu kadar cesaretli, bu kadar dirençli duruşunun arkasında da çok dirençli bir yönetim, çok dirençli bir başkanın yepyeni bir solukla girmesi gerekiyor. Kongre süreci aslında parçalanma değil bir bütünleşmenin de sonucunu gösterdi. Şöyle bir listeyi aldığınız zaman da her yerden insanı da görebiliyorsunuz.
BENİM KURULTAY DELEGESİ OLMAMAMDA SORUN YOK, SELÇUK TEMSİL DE EDİLMEYEBİLİRDİ
Dikkat çektiğimiz konulardan birisi de kurultay listesine delege olarak yazılmamanızdı.
Şu an bir mücadele veriyoruz. Verdiğimiz mücadele koltuk mücadelesi değil, iktidar mücadelesi... Şu anda kimin ne olduğu değil, kimin nasıl bir duruş sergilediği çok önemli. Benim için önemli olan şey ilçemde bir temsilin olmasıydı, olmayadabilirdi. Çünkü çok olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Olağanüstü dönemden geçerken olağanüstü kararlar da verilebilir. Bu kararlara saygı duymak zorundayız. Bu işin bir orkestra şefi var ve orkestra şefi bunu yönetiyorsa, blok-çarşaf mevzusu hiç önemli değil. Ne dedilerse o yapılır ve uygulanır, devam eder. Şu anda bireysel bir durumdan bahsetmiyoruz, toplumsal olarak kurtulmaktan bahsediyoruz.
Benim ilçemde, bunu hem gururla söylüyorum hem de bir kadın olarak üzülerek söylüyorum, 30 ilçenin tek kadın ilçe başkanı var. Ben zaten belediye başkanıyım. Benim ilçe başkanımın olması ya da benim olmam arasında hiçbir fark yok. İlla o koltuğa ben oturacağım ya da illa oradaki açığı ben tamamlayacağım gibi bir kaygıyla hiç siyaseti yapmadım. Çünkü bir ekibiz ve İzmir'i temsil ediyoruz. Selçuk'u temsil edecek olan da benim ilçe başkanım oldu. O anlamda sırada var olmak isteyen ya da ‘ben olmalıydım’ ya da ‘ben’ kaygısıyla cümle kurarak siyaset yapanları şu dönemde anlamam mümkün değil. Şu anda bütün delegelerin hepsi kurultay delegeliğini hak ediyor. Bütün üyelerin hepsi kurultay delegeliğini, yöneticiliği hak ediyor. Şu an biz bireysel mücadele yapmıyoruz, toplumsal bir mücadele yapıyoruz. O oldu, bu oldu kaygısı bana bu kadar problemin içerisinde avam geliyor.
İlk defa üye olan bütün Cumhuriyet Halk Partililerede çok iş düşüyor. Her biri delege gibi çalışmak zorunda. İlçe başkanıma da çok da yakışan bir şeydi. Çünkü 30 ilçenin tek kadını ilçe başkanı. Bu şekilde şereflendirebildiysek ne âlâ.
Selçuk olarak temsil de edilmek zorunda değildik. Şu dönem bambaşka bir dönem. Hiçbir ilçenin açıkta kalmaması en büyük hedefimiz ama bu dönem bu işlerin ve hesapların görüleceği dönem değil. Bizim bir hesabımız var. O da iktidar olmak.
GEÇEN DÖNEMDE DE KURULTAY DELEGESİ YAZILMAMIŞTIM
Değişimin olduğu kurultay sürecindeki İzmir kongresinde Selçuk olarak biz çarşaf istedik. Bizim değişimci olduğumuz çok belliydi. Değişimci olduğumuz anlaşılınca geçen dönem Selçuk’tan Kurultay Delegesi yazılmadık, yazmadılar. Hatta genel başkanın kurultay delegesi olmadığım halde uğradığı yegane ilçedir.
Bizim il delegelerimiz yeni delegelerdi. Yeni insanlara yer açmamız lazım. Kontenjan açmamız lazım. Var olduğumuz şekil yetmiyor, genişlememiz gerekiyor. Kimseyi dışarıda bırakmamak lazım. ‘Her şeyi ben olacağım’ dersek bir şey kalmaz. ‘Kurultay delegesi, belediye başkanı, il delegesi ben olayım’ dememek lazım. Başkanlar zaten kendi mahallelerinde doğal delege. Bir kişi fazla olması önemli.
Benim tek düşündüğüm sandık genel seçim sandığı. Başka hiçbir şey düşünmüyoruz. Genel seçimi almak zorundayız. Bireysel düşünebileceğimiz zamanda değiliz. Kişisel ikbalimiz değil, memleketin ikbalini düşünmek zorunda olduğumuz bir zaman birimden geçiyoruz. Benim ne olduğum önemli değil, bizim ne olacağımız önemli. Tek hedefim bu. Ben görevimi yapıyorum. Şu an seçime girecek olanların, girmiş olanların, girmeyi düşünenlerin hepsinin belediye başkanıyım ve hepsinin mesuliyeti benim sırtımda. Geçen seçimde aday çıkanların da bundan sonra aday çıkmaya düşünenlerin de aday çıkacak olanların da hala hazırda ki belediyeye başkanıyım.
ÇAĞATAY GÜÇ BENCE BAŞARILI OLACAK
Yeni başkan Çağdaş Güç, geçtiğimiz günlerde Küçük Menderes havzasında yer alan belediye başkanlarının da katılımı ile bir toplantı gerçekleştirdi. Çağatay Bey’i Aliağa Belediye Başkan adaylığı sürecinde tanımış olabileceğinizi düşünüyorum. Yapılan toplantıda nasıl bir il başkanı profili gördünüz?
Çağatay Bey ile hem adaylık zamanında hem de İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne çok kıymetli görevler yaptı. Doğal olarak bizlerle de çok ilintiliydi. Fen işleri ona bağlıydı.Bütün belediyelerle o teşvikli mesaiyi de götürdü. Geçenlerde Torbalı’da hem belediye başkanları, hem de ilçe başkanları bir araya geldik. Hayırlı olsun yemeğiydi. Çağatay Başkan, bizim bildiğimiz Çağatay Başkan, aynı sıcaklıkta, aynı samimiyette. Aynı diyalogu devam ettireceğiz yani. Bence çok başarılı olacak. Özgür Başkan iyi tahlilcidir. Bir yerel seçim geçirmiş olma tecrübesi var. Çok zor bir ilçeden yerel seçim tecrübesini yaşadı. Aliağa yıllardan beri Cumhuriyet Halk Partisi'nde olmayan bir yer. Sonrasında uzunca bir süre İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde çok kıymetli bir görev devam ettirdi ve bütün 30 ilçenin hepsine hakim oldu. Doğal olarak da örgüte, ilçe başkanlarına, belediye başkanlarına, belediyelere hakim oldu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi bizim hükümetimiz gibidir. Oranın da içerisine hakim. Bu her şeyi çok daha hızlı hale getirtecek diye düşünüyorum. Foça’da yağmur yağdı. İlk gidenlerden bir tanesi Çağatay Başkan. Bir buçuk, iki yıl az bir zaman değil o sorunları otuz ilçenin tespit edebilmek anlamında.Birisi örgütsel bir sebeple gittiğinde bile eninde sonunda mevzu belediyeciliğe vardığı için ona ilişkin cevabı da olacak
BÜYÜKŞEHİR OLMASAYDI YOKTUK
Büyükşehir Belediyesi ile aranız nasıl?
Cemil Başkan geçen dönem ilçe belediye başkanı olduğu için benim o dönemde yaşadığım sıkıntıları biliyor. Çok eskiye dayanan bir tanışıklığımız var. İlçe belediye başkanlığından geldiği için hezimetli durumları da biliyor. İlçe belediye başkanlığı zordur gerçekten. Elini eksik etmiyor. Bütçede bu kadar sıkıntı yaşıyorken büyükşehir olmasaydı yoktuk. Çarşı içerisinde ihaleye girdik ve bizim için büyük bir rakamdı. Hemen orada destek verdi. Protokolü soktu. Yüzde 80’ini karşıladı. Büyükşehir için belki çok büyük şeyler değil ama bizim için çok büyük şeyler. Sağolsun hep destek oluyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi de çok zor dönemden geçiyor. Her şeyden önce samimiyet çok önemli, o samimiyeti karşılıklı gösterebiliyor olmak bence önemli.
Efes Tarlası projeniz oldukça dikkat çekici…
GreenDestination ödülünü alan, o ağa dahil olan ve bu yıl içerisinde de en iyi yüz hikayeden birisi olan bir yer... Efes Selçuk tarım ve turizm ayağı olan bir yer. Efes Selçuk'da yetiştirilen bütün ürünlerin hepsini görebileceğiniz bir arenadan ve aynı zamanda pratiğini yaşayabileceğiniz gerçekten tohumdan tabağa kadar daha da önemli bir şey var. İşin içerisinde kooperatifin de dahil olduğu bir alan. Sürdürülebilirlik bizim için kıymetli. Yeni ağların içerisine girmesi önemli. Gittikçe kıymetli hale geliyor. Şeftali’de Bursa ile yarışıyoruz. Ciddi bir üretim var. Üzüm çok kıymetli bizde. Küçük bir ilçe değiliz. Yüzölçümü anlamında Konak’tan büyük bir ilçeyiz. Sahil, kültür, tarım, turizm bizde. Ne vereyim abime pozisyonundayım.
TOKİ’NİN PLANLARINI İPTAL EDEN ÇEVRE ŞEHİRCİLİK!
TOKİ ile ilgili Selçuk’ta tartışmalar yaşandı. Ruhsat ile ilgili sorundan bahsettiniz, size yönelik eleştiriler de var. TOKİ’ye karşı mısınız?
TOKİ’ye karşı değilim. Tren yolunun diğer tarafında büyük bir arsa var. O arsaya 2008’lerde TOKİ yapılması kararı verildi. El sıkışıyorlar. Aradan zaman geçiyor. Bir seçim arifesinde re’sen karar veriyor ve oraya yapmayacağız, başka yere yapacağız diyorlar. O dönem bize üç boyutlu bir görsel getirdiler. O dönem meclis üyesi arkadaşlarla gördük, Alaçatı TOKİ modeli gibi olacak, dediler. O dönem Selçuk, AK Parti’deydi. Bu süreç içerisinde Büyükşehir, TOKİ’nin doğru yerde olmaması ve evraklarında sıkıntı olduğu için dava açmış. ŞPO da dava açtı, yürütmeyi durdurma talep etti ama kabul edilmedi. Büyükşehir dosyayı devam ettirdi.
2019 yerel seçimlerinde, ‘Filiz gelirse TOKİ’yi yaptırtmayacak’ diyorlardı. TOKİ buraya geldi, kazmayı vurdu, planlarda aksaklık çıktı. Planlar değişti. Sonrasında tüm işlemlere devam ettiler. Bu süreçte biz plan, proje görmedik. Mecliste müracaat ve inşaat ruhsatının olmadığını söyledim. Ruhsatı Çevre Şehircilik vermeli. Adamlar kabayı çıkardı hala ruhsat yok. Çevre Şehircilik ruhsatı vermek istemedi. Baktık ki iş uzuyor. Biz ruhsatı verelim dedik. Planlarda bir sıkıntı olduğunu biliyor olabilirler. Benim yanımda çalışan insanlar da TOKİ’den yer aldılar. Tüm ruhsatları hazırladık. Çevre Şehircilikten yazı geldi planların iptal olduğuna dair. Ben geçen gün baktığımda baya bitmişti. Birinci etap bitmiş. Çevre düzenlemeleri yok. Yanlış anlatıyorlar. Anahtar teslim diyorlar ama inşaat ruhsatı yok. Karşı değiliz ama planlar iptal oldu. Çevre Şehircilik verme diyor. Bize henüz verin yazısı gelmedi.