7’den 70’e herkes bilir ki...

Devlet Baba “ne diyorsa” doğrudur...

Ya da...

Başka bir ifadeyle...

Büyürken bize böyle ezberlettiler...

Nitekim...

Bugünlerin en acıklı haber başlığı...

Kısa adı “TÜİK” olan...

“Türkiye İstatistik Kurumu”ndan geldi...

TÜİK...

Hissettiğimiz ancak...

Renk vermediğimiz “sağlıksız” gerçeği...

Sizi... Bizi... Hepimizi...

Şaşırta, şaşırta...

Eteğinde ne varsa hepsini masanın üstüne koydu...

Kapalı mesaj şuydu:

“Ey vatandaş, biliyorum mutsuzsun ama sen yine de ayağını yorganına göre uzat!”

***

TÜİK’in adını koyduğu “Yaşam Memnuniyeti Araştırması”...

Ne yazık ki...

“Yaşam Memnuniyetsizliği” araştırması haline dönüştü...

Üstelik...

“Bu kadar da olmaz dedirtti...”

***

Çünkü...

TÜİK’in araştırmasının ana özeti iki cümleden oluşuyordu:

“Türkiye’de her iki kişiden biri mutsuz...”

Ve...

“Her birimizin en büyük sorunu hayat pahalılığı...”

***

Yıllar önce de “pahalılık” ve dahi “yokluk” vardı...

Hatta...

Bir paket Sana yağı için kuyruklarda ömür tüketilirdi...

Ama...

Bugünkü kadar mutsuz muyduk?

***

Biraz içimiz açılsın diye...

Yerli yapım “TV dizileri”ne sardık...

Onlar...

Gerçek hayattan daha bitik!

Karamsarlık...

Sevgisizlik...

Entrika...

Ve...

Ayağa düşen...

“Seni seviyorum...” repliği...

***

Yaş grupları arasında...

Mutluluk oranında artış gösterenler sadece 25-34 yaş aralığı...

Diğer yaş gruplarını...

Ne siz sorun ne ben söyleyeyim...

Özellikle...

45-54 yaş grubunda “7,1 puan”lık bir mutluluk azalışı yaşanırken...

Mutluluk oranı...

Yüzde 47’lere geriledi...

Bunun açık adı...

“Gülmeyi unuttuk” demektir...

***

TÜİK, bi’iyilik düşünmüş...

Geçen yıl (2024) yaşadıklarımızın özetini da yapmış...

Sonuç ise...

Beterin beteri:

Geride bıraktığımız 2024’te...

Durumumuz...

Bugünleri aratacak kadar yüzümüzü güldürüyormuş...

Özeti şu:

2025’in Şubat’ındayız ama...

Geride bıraktığımız 2024’e göre...

Giderek daha “mutsuz” günler yaşıyoruz...

***

TÜİK’in araştırmasında...

Şaşırtan bir detay daha var...

Bugün için...

Kadınlar, erkeklere göre daha mutlu...

Üstelik fark atarak...

En önemli ayrıntı ise şu:

“Evliler, evli olmayanlardan daha mutlu...”

***

Bitiriyoruz...

Yine TÜİK’in son “Yaşam Memnuniyeti Araştırması” ile...

Söz konusu çalışma...

Bugün...

Yarın ve...

Sonrası için nerelere projektör tutuyor?

Ne anladık?

Ne anlamamız gerekiyordu?

Bu hassas araştırmanın sonuçları...

Sizi... Bizi... Hepimizi...

Ne kadar etkileyecek?

Bu sorunun yorumunu...

Ege’de SonSöz yazarlarından...

Sosyolog Engin Önen dostumuzdan rica ettim...

Birkaç dakika sonra...

Bilgisayarıma bakın nasıl ilginç bir mini yorum geldi...

Söz Engin Hoca’da:

“Bu araştırmanın en önemli sonucu, insanların mutluluk düzeylerinin geçen yıla göre azalması ve hatta her iki Türk vatandaşından birinin ancak mutlu olduğu sonucudur...

İnsanların mutlu olup olmamalarını etkileyen çok sayıda değişken vardır... Bunlardan bir kısmı, geçim koşulları ve hayat pahalılığı gibi ekonomik değişkenlerdir... Nitekim bu araştırmada da insanlar en öncelikli sorun olarak bunu görüyorlar...

Öte yandan insanların mutluluk düzeylerini etkileyen ana değişkenlerden biri, kültür ve hayata ilişkin beklentileridir... Bu anlamda kaderci ve dindar değerleri içselleştirenlerin mutlu olma koşulları ile daha bireyci ve modern değerlere sahip bireylerinki farklı olacaktır...

Bu araştırmada değerler ile memnuniyet düzeyleri arasında bir ilişkiye bakıldı mı bilmiyoruz ama “gelecekten umutlu olma düzeyi” bir hayli yüksek gözükmekte... Yine kamu hizmetlerinden memnun olan insanlar, mutluluk gerekçeleri arasında önemli ölçüde sağlığının yerinde olmasına bağlamaktadır...

Yani yoksulluk ve hayat pahalılığından yakınan Türk insanı, “Ne yapalım, bari sağlığımız yerinde” anlayışını benimsiyor... Geleneksel ve kaderci değerlerle donatılmış insanlara özgü bir tavır olan bu yaklaşım, aynı zamanda bunca ekonomik ve toplumsal soruna katlanmaya da yarıyor...

Başka bir ülkede yaşanan ekonomik ve siyasal olaylara verilen tepkilerin bizde yeterince yaşanmamasının ipuçlarını da burada aramak lazım belki de... Mutlu olmadığı halde, gelecek umudu bir hayli yüksek olan bu eğilim, kaderci ve iyimser bir kültürel iklim ile açıklanabilir...”

Nokta...

Hamiş: “Kaybetmekten korktuğun müddetçe mutsuzluğa mahkum olursun... İyisi mi, mutsuzluklarını geride bırak, ama onlardan ders çıkarmayı unutma!”

Sonsöz: “Keşke küçükken çok fazla mutlu olduğum zamanlardan biraz ayırıp saklasaydım... Bugünlerde lazım oluyor... / Anonim...”