Büşra ÇETİNKAYA / EGEDESONSÖZ – İklim değişikliği, kuraklık, yüksek girdi maliyetleri ve daha birçok sorun…
Üretici güç bela ayakta kalmaya çalışırken destek kapıları olan kooperatifler de borç içinde yüzüyor.
Tarımın 8 ayını Egedesonsöz’e değerlendiren Bademler Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Yürütme Başkanı Seyfettin Şen, çiftçinin yaşadığı problemleri, ekonomik darboğazı yeniden gözler önüne serdi.
Şen, üreticinin tarımsal girdi maliyetlerinden ve Pazar kaybından dolayı zorluk yaşamaya devam ettiğini aktarırken Bademler Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin borç içinde olduğunu dile getirdi.

“KOOPERATİFİN TARIMI BIRAKMA ŞANSI YOK”
Şen, açıklamasında kooperatif olarak üretmek zorunda olduklarını ifade ederek “Biz çiçek ve kesme çiçek çalışıyoruz az biraz da sebze çalışıyoruz. Özellikle 4-5 yılda hem tarım girdi maliyetlerinin yüksekliği hem de pazar payının azalması büyük sorun oluşturuyor. Büyük bir sıkıntıdayız. Bu sadece bizim için değil, diğer üreticiler ve kooperatifler için de geçerli. Günübirlik üreticiler, normal çiftçiler tarımı bırakabilir ama bizim kooperatifin bırakma şansı yok, bir şekilde üretmek zorunda. Bizim sorumlu olduğumuz ortaklarımız var. Üretirken zorlanıyoruz” dedi.
“BELEDİYELERE, PEYZAJLARA ÇİÇEK EKELİM DEDİK BORÇLU OLDUK”
Açlık sınırının altında yaşayan insanların çiçek görmekten vazgeçtiğini söyleyen Şen, belediye desteğinin azalmasının etkisini şu sözlerle artardı:
“İnsanlar çiçekten vazgeçti, açlık sınırı yükseldi, ekonomik darboğaz arttı. Kavşağında çiçek görmese üzülmüyor, milletin karnı aç, belediyenin halini görüyor. Biz de 3-4 kartı daralmaya gittik, üretimlerimizi azalttık, Pazar payımızı genişletemiyoruz. Bu ekonomik kriz herkesten çok bizi vurdu. Sadece üretime devam ettiğimiz için, belediyelere, peyzajlara çiçek ekelim dediğimiz için borçlu olduk.
“BELEDİYELER, KOOPERATİFLERE DESTEĞİ AZALTTI”
Belediyelere, hükümetin SGK borçları gibi baskıları kooperatiflerin de hareket alanını daraltıyor. Çünkü Aziz Kocaoğlu döneminden bu yana kooperatifler, belediyelerden aldıkları yardımla bir şekilde devam edebiliyordu. Belediyelerin bütçeleri azalınca bize desteği de bayağı bir azalttılar. Biz artış beklerken azalıyor yardımlar.”
“KOOPERATİFLER DİREKT KIRSALLA ÇALIŞIYOR”
Şen, kooperatifçiliğin sadece alım-satım ile ilgili olmadığını dile getirerek şehrin en ucunda bulunan kırsaldaki üreticiye dokunmanın önemini vurguladı. Belediye desteğinin azalmasıyla birlikte koooperatiflerin hesaplamalarında değişiklikler olduğunu söyleyen Şen, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
“Kooperatiflerde çalışmak sadece aldım-sattım ile tanımlanacak bir şey değil. Kooperatifler direkt kırsal ile çalışıyor. Konak’ta bulunan büyükşehir belediyesi İzmir’in en ucundaki kırsala bu şekilde dokunmuş oluyor. Kooperatifi böyle algılamak lazım. Tarımsal kalkınmaya direkt müdahale etmiş oluyor ve yükseltmiş oluyor. En büyük zarar burada.
“EKONOMİK DARALMAYI BOĞAZIMIZA KADAR HİSSETTİK”
Kesme çiçek ve mevsimlik çiçekte çalışanlar bu daralmayı boğazımıza kadar hissettik. Herkes planlarken belediyeyi planlamamaya başladılar. Vatandaş maaşını aldığında asıl olarak çiçeği düşünemez ama burada ekmek yiyen insanlar var, çalışan işçiler var, üreticiler var, ilacını alan bizimle beraber hareket eden çözüm odakları var. Böyle hesaplanması lazım.”
“İTHALATIN ÖNÜNÜ AÇARSANIZ ÇİFTÇİ ÜRETMEZ OLUR”
Çiftçi sayısında yaşanan azalmada her geçen gün artış yaşandığını ifade eden Şen, ithalatın arttırılmasını eleştirdi. Şen, devletin çiftçisini koruması gerektiğini vurgulayarak “Çiftçi sayısındaki azalma kat be kat artıyor. Türkiye’yi tanımlarken ‘biz bize yeten bir ülke’ olarak tanımlardık. Kendi domatesini yetiştiren bir ülkeydi Türkiye. İthalatı arttırdığınız, ihracatı azalttığınız zaman çiftçiyi öldürüyorsunuz. Çok basit bir örnekle açıklayayım; Bademler Kooperatifi olarak zeytinyağı fabrikamız var. Bütün bölgedeki zeytin üreticilerinin yağlarını sıkıyoruz. Zeytinyağında ithalatı arttırırsanız ve İsviçre’deki, İtalya’daki çiftçiyle bizi yarıştırırsanız, bizim yağımızı 350’ye satacağız derken 200’ün altında satarsanız o çiftçi o zeytini toplamaz ve bize getirmez. Çiftçisini korumayan kuraklığa mahkum olur. Daha ucuza getiriyorum diyerek ithalatın önünü açarsanız çiftçi de üretmez olur” diye konuştu.
“KREDİ KOOPERATİFİ ÇİFTÇİYE NE KADAR HİZMET EDİYOR?”
Çiftçiye destek vermesi amacıyla açılan Tarım Kredi Kooperatiflerinin iflas ettiği haberleri üzerine değerlendirmede bulunan Şen, devlet kurumlarının amacına uygun kullanılığ kullanmadığının sorgulanması gerekiğinin altını çizdi. Şen, şunları söyledi:
“Devletin bütün kurumları böyle zaten. Ziraat Bankası, çiftçilere çalışan bir banka olarak bilinir ama gidip medya sektöründen insanlara kredi veriyor. Devlet bütçesinden yüzde 1 oranında çiftçilere ayrılmak zorunda olan bir pay var. Onun dışında devletin çiftçiyle ilgili kurumlarından biri Tarım Kredi Kooperatifleri. Zarar etmesine ben şaşırmadım, her kurum zarar ettiği gibi bu da ediyor. Belki de mahsus yapıyorlar. Ne kadar çiftçiye hizmet ediyor diye sorgulamak lazım? Devlet kurumu zarar eder, ayrılır, kurtarılır. Amacına uygun ne kadar çalışıyor? Devletin arpalığı gibi görünüyor nasıl zarar etti, sorgulamak lazım.”
“ÇİFTÇİ, TEFECİNİN KUCAĞINA DÜŞMÜŞ KIVRANIYOR”
Çiftçilerin bankalara borçlanmakla birlikte tefecilere kadar düştüğünü dile getiren Bademler Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Yürütme Kurulu Başkanı Şen, “İki türlü çiftçi var. Biraz uyanık çiftçi bütün üretimi durduruyor. Tesislerimizin yan tarafında Hollanda’ya ithalat yapan bir fabrika var. 2020’de üretimi durdurdu, hiçbir iş yapmadı, işçi çalıştırmadı, sadece gece nöbetçisi bırakmış. Şu anda borcu yok, o daha karlı. Biz, durduramayız öyle bir lüksümüz yok dedik, şu anda bizim 50 milyon TL borcumuz var, 40 milypn TL’si bankaya. İki yan yana örnek var. Bir de Ziraat Bankası’ndan acil para için kredi almış ödeyememiş, ne yapacak bu adam? Bulduğu parayı da ödeyememiş, düşmüş tefecinin eline. Çok var böyle çiftçi, tefecinin kucağına düşmüş kıvranıyor. Böyle örnekler çok var” ifadelerini kullandı.





