Ozan EKİZ / EGEDESONSÖZ – İzmir Ticaret Borsası (İTB) Kasım Ayı Olağan Meclis Toplantısı İzmir Ticaret Odası (İZTO) Meclis Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Meclisi İTB Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer yönetti. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne dikkat çekmek için meclis üyeleri meclise turuncu kaşkol giyerek katıldı.

‘YAPAY ZEKA TARIMDA YENİ BİR DÖNEMİ BAŞLATIYOR’
Meclis açılış konuşmasını yapan Tuncer gelişen teknoloji ve tarımda yapay zekaya değinerek, “Biliyorsunuz yapay zekâ son yıllarda hızla gelişerek hayatımızın pek çok alanına nüfuz etti ve özellikle tarım sektöründe önemli dönüşümlerin kapısını araladı. Artık büyük veri analizi, sensör teknolojileri ve makine öğrenmesi sayesinde tarımsal üretimde verim tahminleri daha doğru yapılmakta, sulama ve gübreleme süreçleri optimize edilmekte, hastalık ve zararlı tespiti erken aşamada mümkün hâle gelmekte. Bu sayede hem kaynak kullanımı daha sürdürülebilir bir hâle geliyor hem de üreticilerin verim ve kaliteyi artırma şansı yükseliyor. Kısacası yapay zekâ tarımın geleceğinde hem üretim süreçlerini kolaylaştıran hem de daha akıllı ve bilinçli kararlar alınmasını sağlayan güçlü bir araç olarak yerini aldı. Örneğin Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü (FAO)’nun yayınladığı “Gıda Güvenliği İçin Yapay Zekâ” başlıklı raporunda yapay zekânın gıda güvenliği yönetiminde yeni bir dönemi başlattığının altı çiziliyor. Gıda denetimlerinden sınır kontrolüne, laboratuvar analizlerinden risk tahminlemesine kadar pek çok kritik süreçte hem hız hem de doğruluk sağlayan yapay zekâ, kamu sağlığını koruma kapasitemizi ve verimliliği ciddi ölçüde artırma imkânı sunuyor. Ancak şuna dikkat edelim: Bu dönüşümün başarılı olabilmesi için sağlam yönetişim, kaliteli veri ve geniş bir iş birliği zemini oluşturmak zorundayız” dedi.
‘TARIMSAL FİYATLARDA ARTIŞ SÜRÜYOR’
Tuncer, Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ve tarımdaki ekonomi üzerine, “Ülke olarak enflasyonla mücadelemiz devam ediyor ancak rakamlar hâlâ istediğimiz seviyede değil. Maliyet enflasyonunun göstergesi olan tarım ürünleri üretici fiyat endeksi ekim ayında yıllık bazda yüzde 45 oranında artış gösterdi. Bir önceki yılın aynı ayına göre en yüksek değişim yüzde 82’lik artışla çok yıllık bitkisel ürünlerde gözlendi. Yıllık değişimde en yüksek artış yüzde 138 ile yumuşak çekirdekli ve sert çekirdekli meyvelerde olurken en düşük artış yüzde 16 ile yağlı meyvelerde gerçekleşti. Bu durum mevsimsellik, iklim etkileri ve üretim maliyetlerindeki değişimin fiyatlara güçlü şekilde yansıdığını bizlere gösteriyor” ifadelerini kullandı.
‘YEM MALİYETLERİ VE HAYVAN SAYISI FİYATLARI ZORLUYOR’
Hayvansal üretim ekonomik endekslerine değinen Tuncer, “Süt ve süt ürünlerinde ise tablo daha farklı bir görünüm sergiliyor. Eylül ayında ticari süt işletmelerince 893 bin ton, ocak ayından itibaren ise toplam 8,5 milyon ton inek sütü toplandı. Eylül ayında toplanan süt miktarı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,7 azalırken ocak-eylül döneminde yüzde 0,3 artış gösterdi. Süt ürünleri üretimi ise aynı dönemde genel olarak artış eğiliminde. Kümes hayvancılığına baktığımızda geçen yılın aynı ayına göre yumurta üretimi yüzde 5 azalırken kesilen tavuk sayısı yüzde 6, tavuk eti üretimi ise yüzde 7 arttı. Diğer taraftan kırmızı ette fiyat artışları yine gündemde. Uluslararası piyasalara ve fiyatlara baktığımızda ülkemize paralel şekilde hem sığır sayısında azalma hem de yüksek yem maliyetleri nedeniyle dengesiz ve ciddi artışlar meydana geliyor” diye konuştu.
‘ET İTHALATI KISIR DÖNGÜYÜ DERİNLEŞTİRİYOR’
Fiyatları düşürmek için et ithalatına modeline geçen politikalardan bahseden Tuncer, “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın etçi ırk düve yetiştiriciliğini desteklemesine rağmen bir yandan da et ithalatı devam ediyor. Fakat et ithalatının çözüm olmadığını artık hepimiz görüyoruz. Bu kısır döngüden çıkmanın tek yolunu “verimlilik esaslı ıslah çalışmaları, mera yönetimi ve yem bitkileri politikasıyla oluşturulacak yeni bir modelin ivedilikle hayata geçirilmesi” olarak görüyorum. Tüm bu veriler bize tarım ve hayvancılık sektöründe hem üretim maliyetlerinin hem de ürün arzının farklı yönlerde hareket ettiğini ve üreticilerin koşullara uyum sağlamak için dinamik bir süreç yürüttüğünü gösteriyor. Bir diğer ifadeyle çark bir şekilde dönüyor. Ancak bunun sürdürülebilir olmadığına dikkat çekmek istiyorum. Sektörlerin dayanıklılığını artırmak, üretimi verimli kılmak ve değer zincirini güçlendirmek zorundayız” dedi.




