Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - İzmir Büyükşehir Belediye Meclis Başkan Vekili ve Cumhuriyet Halk Partisi Güzelbahçe Belediye Meclis Üyesi Altan İnanç Sonsöz TV’nin konuğu oldu.

Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki uyumu değerlendiren İnanç, ‘Türkiye’de muhalefet yok’ sözlerine ise dikkat çekici yanıt verdi.

MEMNUNİYET DUYUYORUM 
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki uyumun olumlu olduğunu belirten İnanç, “İzBB Meclisinde parti ayrımı yapmaksızın tüm meclis üyeleri ve parti grupları İzmirlinin sorununu iyi niyetle çözme arayışı ve anlayışı içindeler. Ben bu kadar uzun siyasi yaşamda ilk kez partiyi temsilen kamu görevi yapıyorum. Belediye başkanımızın temsilen başkan vekilliği yapıyorum. Benim de ilk tecrübem. İlk gün AK Parti ve MHP grup odasına gittim Hakan Bey ve Bahadır Bey ile o gün tanıştım. Sohbet sırasında dedim ki ‘Siyasetin yüzde 50’si rekabetse yüzde 50’si nezakettir’ diye. Nezaket kurallarını önceleyen davranışlar olursa sorunsuz yönetiriz dedim. Öyle de yürüyor. Çok şikayetçi değilim. Meclis tabii ki tartışacak. Herkes kendi görüşünü özgürce söyleyecek. Meclis tartışmazsa ben sorun görürüm. Ya da meclisin tüm kararları oy birliği ile geçerse sorun görürüm.  İllaki farklılıklar olacak ve tartışılacak. Ben İzmirliye yakışan, medeni, centilmence hanımefendilere nezaketi önceleyen meclisin parçası olmaktan memnuniyet duyuyorum. Böyle de yürüyecektir” dedi.

 SİYASETTE DEMOKRASİ DE BU DEĞİL
‘Türkiye’de muhalefet sorunu var’ ifadelerini eleştiren İnanç, “İktidar siyaseti yaptıkları üzerinden anlatacak ve propagandasını yapacak. Muhalefet de iktidarın yapamadıkları üzerinden bir de kendi iktidar olduğunda ne yapacağını anlatarak siyaset yapacak. Bunlar genel geçer kuraldır. Bu İzmir’de böyle. Türkiye’de muhalefet yapılmıyor değil.  Muhalefet yapmaya fırsat veriyor musunuz? Konuşanı içeri atıyorsunuz. Gazeteciler, siyasiler içeride. Milletvekili seçilmiş Can Atalay içerde. Gezi tutukluları içerde. Selahattin Demirtaş içerde. TÜSİAD yakınmada bulunuyor savcılığa gel deniliyor. EBSO Meclis Başkanı, Fatih Sultan Mehmet’ten bir alıntı yaparak ‘Aklı öldürürsen ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür.  Kadı’yı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün Devlet de ölür’ diye konuştu. Bence bugünü tarif eden en önemli söz bu sözdür. Bu sözü Türkiye’nin Ege’nin gündemine soktuğu için kendisine teşekkür ederim. Emekli 14 bin 500 TL’ye mahkum edilmiş, asgari cüret 22 bin TL, enflasyon yüzde 70’lere dayanmış… Sanayi Odası Meclis Başkanı böyle yakınıyor. Ki Türkiye’nin taşıyıcı kolonları. Ticaret Odası yöneticileri böyle yakınıyor. Bu kadar yakınılıyorsa neden kendinize sormuyorsunuz? Acaba niye insanlar bu kadar memnun değil? Sorulması gereken soru budur. Niye bunları dikkate alarak siyasetinizi ve kendinizi böyle konumlandırmıyorsunuz. Allah geçinden versin ama ne olacak böyle? Ölene kadar… Siyaset de demokrasi de bu değil. Çağdaş demokrasilerde bunu görüyoruz. Seçimi kaybeden genel başkan yerini bir başkasına bırakıp gidiyor. Almanya’da Merkel ayrıldı. Bu yüzden bunlar vazgeçilmez olarak görülmemelidir. Ben bunları Cumhurbaşkanımıza veya bu partide siyaset yapan arkadaşlarımıza eleştiri için söylemiyorum ancak ne olursunuz bir nefes alıp bir adım geri atıp ülkede her şey yolunda mı gerçekten, toplum neden yakınıyor diye sormaz mı insan. Türkiye’de adil özgür seçimler yapıldığı sürece problem yoktur. Ancak demokrasi trenini raydan çıkarmaya kalkarsanız o vagonların altında herkes kalır. Buna kimsenin hakkı yok. Bu ülke Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, şehitlerin kanı ile sulanmış bir vatan toprağının üstünde oturduğumuz asla unutulmamalıdır. Çocuklarımıza karşı borcumuz görevimiz vardır ancak atalarımıza şehitlerimize karşı sorumluluğumuz var. Ben bu sorumluluk ve ödev bilinci ile siyasetin yapılmasına inan biriyim. Muhalefet yapılmıyor ki değil, muhalefet özgür ortamlarda yapılabilir. Çok sesten, çok eleştiren korkarsanız ve bunların önünü kesmek için çeşitli mekanizmalar kullanırsanız ondan sonra bu lafı rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Önce demokratik bir yaşam sunacaksınız, özgür düşünmenin önünü açacaksınız, sonra muhalefete var mı yok o zaman söylersiniz” dedi.

CUMHURBAŞKANIN EN ÇOK YAKINDIĞI KONUYDU
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı için önseçime girmesi ve mevcutta 6 dosya ile yargılanmasını değerlendiren İnanç, “İmamoğlu’nun diplomasının iptali ile ilgili savcılığın İstanbul Üniversitesi’ne yazı yazdığı ne kadar doğru bilmiyorum. Bunların hepsi yanlış. Tümden yanlış. Türkiye Cumhuriyeti'nde Cumhurbaşkanlığı seçilme yeterliliği Anayasa’da belli. İnsanlar Cumhurbaşkanlığı seçilme yeterliliğini üstünde taşıyorsa geri kalan her şey yanlıştır. Bir yargı kararı var mı? Bu vasıfları eksilten, üzerinden alan başka bir şey var mı? Yok. Ne yapıyorsunuz? Şunu dedi dava aç, bunu dedi bir dava daha aç, diploması da şöyleymiş bir dava daha aç… Çok ilginç. Sayın Cumhurbaşkanının o dönem yakındığı en önemli işlerden biri buydu. ‘Benim siyaset yapmamı engelliyorlar, benim genel başkanlığımı engelliyorlar, cumhurbaşkanlığımı engelliyorlar diye hep yakınıyordu. Bir demokrat siyasetçi olarak söylüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız da dahil tüm yurttaşlarımızın siyaset yapmasına engel olacak tüm engelleri ortadan kaldırmak lazım. Eğer demokrasiye inanıyor, hakimiyet milletindir sözünü içselleştirmişseniz millet hakimiyetine inanacaksınız. O zaman sandığa gitmekten korkmayacaksınız. Rakibim şu olursa kaybederim, bu olursa şöyle olur diye siyasi mühendislik yaparak bu işleri yapmak yanlıştır. Sürdürülebilir de değildir sonuç alınabilir de değildir. Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını mı engelleyeceksiniz? Halkın gönlünden nasıl sileceksiniz? İstanbul’dan 14 bin oyla kazanılmış seçimi iptal ettiniz. Sonra fark 1 milyon oldu. Bunlardan ders çıkarılmadan nasıl böyle şeyler yapılabiliyor ben hayretler içindeyim. Benim bir siyasetçi olarak en dikkat ettiğim şey savunması en kolay şey Türkiye’de demokrasinin raydan çıkartılmaması mücadelesidir. Bu AK Partililer içinde MHP'liler içinde bizim içinde gereklidir. Türkiye’de siyaset yapan herkes en büyük mücadeleyi bunun için vermeli. Demokrasinin engellemesine gerekçe gösterilen her şeyin karşısında durmalıyız. Bugün Türkiye'de Ekrem İmamoğlu’na yapılan şey demokrasinin engellenmesidir. Sonuç alamayacaklar göreceksiniz. Ekrem Bey’in adaylığını engellerseniz bu ülkede analar ne Ekrem İmamoğlulları doğuruyor görürsünüz” dedi.

TÜM ÜYELERİN KATILIMI İLE BELİRLENECEKTİR 
Önseçimin oldukça olumlu olduğunu dile getiren İnanç, “Biz dünyada da bizim çizgimizde siyaset yapan partilerin en olmazsa olmaz geçerliliklerinden biri parti içi demokrasidir. Önseçim, üyenin hakları ve ödevleri doğru tanımlandığında tüzüğe bağlı kalındığında her zaman doğru sonuç verir. Bunun için Cumhurbaşkanı adayımızın önseçim ile belirlenmesi bir CHP’li olarak beni de fazlasıyla memnun etmiştir.  Zamanlaması ile ilgili eleştiri yapanları duyuyorum, tek adaylı olmasını yanlış bulanları duyuyorum. Ancak hiçbir CHP'li için bu saatten sonra bunun önemi yoktur. Partinin kurultaydan sonraki en büyük organı olan PM, Cumhurbaşkanı adayının daha kaç aday olacağı bilinmeden, kimin aday olup olmayacağı netleşmeden bir karar almıştır. Denmiştir ki Cumhurbaşkanı adayını tüm üyelerin katılımı ile belirleyecektir. Bu kararı hiçbir CHP’li tartışmamalıdır. Bundan sonra bize düşen üyenin hak ve ödevleri, tüzükte yazan görevleri.  Eğer ön seçimde oy kullanma yetkisi üyeye verildiyse üyenin tartışmasız tek görevi hiçbir bahaneye sığınmadan ne yapıp edip sandığa gidip Cumhurbaşkanı adayına oy vermektir. Tek aday var bir oyla da olsa 5 oyla da olsa fark etmez söylemi doğru değildir. Partinin tüzüğünü okumuş, partiye inanmış, ilkelerine inanmış bir CHP’li olarak kendime ödev veriyorum. O gün gideceğim Allah'tan bir mani olmazsa oyumu kullanacağım ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinde çorbaya bir tuz tanesi koyacağım. Tüm üyelerimiz böyle düşünmelidir. CHP’de bundan sonraki süreçlerde de parti içi demokrasiyi önceleyen kararlar alınmalıdır. Onların dayanağı da bu olmalıdır. Üyemizin yüzde 100'ü gitti oyunu kullandı iradesini ortaya koydu partisine ve partisini kararlarına sahip çıktı anlayışını Türkiye kamuoyuna sunmalıyız” ifadelerini kullandı.

 CUMHUR İTTİFAKI BEKLİYOR OLABİLİR
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın başka bir grubun adayı olabileceği iddiasını yorumlayan İnanç, “Tüm bu tartışmalar yapılacaktır. Bunu engellemenin yolu yok. Ancak ben Mansur Başkan için şunu söyleyebilirim. Altan İnanç olarak kendime itimadım neyse CHP’nin bir üyesi neferi olarak, Sayın Mansur Yavaş’ta CHP'nin bir üyesi ve neferidir. Başka bir davranış içine gireceğine asla ihtimal vermem. Gelişen koşullar, ön seçime girdi girmedi tartışması başka bir tartışmadır. Ancak Sayın Yavaş her CHP'nin yaptığını yapacaktır ve adayını kazanması ve partinin iktidarı için var gücüyle çalışacaktır. Benim inancım budur. Bizde CHP olarak muhalefet ve muhalefet çizgisi partilerden değil ancak Cumhur İtikafı partileri belki bekliyor Mansur Yavaş çıksın bölsün diye, ancak ben kendisinden böyle bir şey beklemiyorum” diye konuştu.