EGEDESONSÖZ – İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü, Gazeteci Yazar Ümit Yaldız ve Gazeteci Fatih Yapar, SONSÖZ TV’de gündemi değerlendirdi. Hava sıcaklığının 40’a dayandığı bir zamanda siyasetin de sıcak olduğuna vurgu yapan Yaldız ve Yapar, İsrail – Irak savaşı sonrası Trump-Erdoğan fotoğrafını, 30 Haziran’daki CHP kurultayıyla ilgili davayı, operasyonların İzmir’e, Ege’ye sıçrama ihtimalini de konuştular.

MUTLAK BUTLAN KARARI VERİLMİŞ, SANKİ TEBLİGAT BEKLENİYOR GİBİ
Fatih Yapar, 30 Haziran’da görülecek CHP kurultay davası öncesi il başkanlarının Ankara’ya çağrıldığını hatırlatarak, “Mutlak butlan kararı çıkması bekleniyor. Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu gelsin diyenler, gelmesin diyenler var. Milletvekilleri, Kılıçdaroğlu’nu destekleyen açıklamalar yaptılar. İzmir Milletvekilleri Rıfat Nalbantoğlu, Mahir Polat ve Sevda Erdan Kılıç da açıklamalarını yaptılar, taraflarını belli ettiler” açıklamasında bulundu. Bu bilginin ardından Ümit Yaldız, şunları söyledi:

“Bu milletvekillerinin tamamını, Kemal Kılıçdaroğlu yazmıştı. Hepsini o yazdı. Kağıdı kalemi eline aldı, ona sordu, buna sordu, bugünkü milletvekili listesini yazdı. 10 milletvekili, destek açıklaması yaptı toplamda. Bazı belediye başkanları Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ediyor, durumu anlatıyor, aklıselim olmaya davet ediyorlar bir bakıma. Silivri’de vatandaşın siyasi bulduğu bir hukuki süreç var. Cumhuriyet Halk Partisi, mutlak butlan kararı bekliyor. Mutlak butlan kararı verilmiş de sanki tebligat yapılacak gibi bir ortam hazırlanıyor. Düşmanlıkla rövanş duyguları besleyen, dışlanan, uzaklaştırılan kişilerin demeçlerini kapsayan bu ifadelerin hükmünün olmaması gerekir. Bu kurultayda hiçbir şey olmamış olsa bile sanki bir şeyler olmuş, izlenimi veriyor iddianame. Hukuk gördüm, duydumla ilerlemez, somut kanıtlarla ilerler. Gece saat 2’de pavyonun önünde delegeye para dağıtılmış! Böyle bir şey yapacaksanız, saat 2’de, üstelik pavyonun önünde mi yaparsınız bunu? Gazeteci sıfatlı şahsiyetler bu olayı ballandıra ballandıra anlatıyorlar.”



ARAŞTIRMA SONUÇLARI, BU KONUDA NE MESAJ VERİYOR?
Mutlak butlan kararı çıkması durumunda Kemal Kılıçdaroğlu’nun geri gelme ihtimali olduğunu değerlendiren Fatih Yapar, “Geri gelirse, kurultay ve kongre takvimini ne kadar sürede yapacağıyla ilgili tartışmalar var. Ben 13 yıl bu partiyi yönettim, benim gelecek olmamdan neden rahatsız oluyorsunuz, diyor Kemal Bey. Ben gelmezsem, kayyum gelecek. Kayyum, daha mı iyi, diye soruyor. İntegral araştırmaları nasıl, kamuoyu bu duruma ne diyor?” sorusunu yöneltti.

Ümit Yaldız, CHP’nin şu günlerde çok büyük problemlerle uğraştığına vurgu yaparak şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanı adayının 30 küsur sene aldığı diploması iptal ediliyor. Pek çok ilçe belediyesine yönelik haklı haksız operasyonların yapıldığı bir süreç var. CHP seçmeni ve sıradan vatandaşlar, toplumsal muhalefeti oluşturan kesim, sürece böyle bakıyor. Saraçhane, boykot süreçleri, mitinglere böyle bakıyorlar. CHP, bir anda bu mücadele sürecinden çıkıp butlan olsun mu olmasın, kayyum gelsin mi gelmesin mi, Kemal Bey gelsin mi gelmesin mi, bunu konuşmaya başladı. Kendi iç sorunsalına yöneldi. Kendi içindeki iktidar savaşına kilitlendi. Sürecin böyle gelişmeni nedeniyle vatandaş çok sıcak bakmıyor, Kemal Kılıçdaroğlu’unun geleceğine dair ifadelere… Kemal Bey’in bu mücadeleye daha güçlü bir omuz vermesi gerektiğini söylüyor vatandaşlar. Kurultay ve sonrasında yaptığı açıklamalar var, sırtımdan hançerlendim diyor. Kemal Bey, bu duyguları taşıyor hala. Kurultay dönemindeki duygusal süreci atlatabilmiş değil. Enis Berberoğlu tutuklandı diye Kemal Bey, eline dövizi alıp Ankara’dan İstanbul’a yürümüş bir insan, adalet diye… Kemal Bey’in Silivri’ye yürümesi bekleniyor, bu hassasiyetle. Ama Kemal Bey Genel Merkeze yürümek istiyor. Bunu yapsa, onursal başkan ilan edilir. Kemal Bey’in bildiği, bizim kamuoyunun bilmediği bir şeyler var, ya da Kemal Bey bir oyunun içinde.”

KEMAL BEY BİRKAÇ GÜZEL HAREKETLE TARİHE GEÇER, YA DA AKSİNİ YAPARAK TARİH OLUR
“ Kemal Bey’in yaşadığı esas sorun şu: Kemal Bey, butlan tartışmaları üzerinden yargılanmıyor. Mesele, 14 Mayıs’tır. Kemal Bey, 14 Mayıs yükünün altında eziliyor halen daha… O kadar çok unsur varken iktidarı alma aşamasına getiren ve buna rağmen iktidarı devralmamış olmanın bedelini ödüyor, dayağını yiyor. Belki birilerinin gazına geldi, kurultayı erken yaptı. Altılı masada kendini cumhurbaşkanı adayı yaptırmak yerine Ekrem İmamoğlu ya da Mansur Yavaş’ı aday gösterseydi, Kemal Kılıçdaroğlu bugün siyasetin imparatoruydu. Eften püften sebeplerle İmamoğlu ya da Yavaş aday yapılmadı. Kemal Bey, o gün seçimi kaybederek, bugün olan her şeyden sorumlu tutuluyor. Dolayısıyla bu saatten sonra kendisini haklı bir pozisyona koyması kolay değil. Aday olmak dışında son 5-6 yılda çok güzel işler yaptı Kılıçdaroğlu. 2018’de Muharrem İnce’yi cumhurbaşkanı adayı yaparak doğru yapmıştır, ertesi sene onu gömerek yanlış yapmıştır. 2024’te yerel yönetimlerde kazanılan başarıda Kemal Bey’in kurguladığı sistemin rolü vardır. Kemal Bey’in adaylığı, 100 doğruyu götüren bir yanlıştır. Mutlak butlan kararı çıkacak. Bu karar çıktığında ben bu kararı tanımıyorum deme şansınız yok. Film makarası, 2 yıl geriye sarılacak. Kemal Bey mutlak butlanla geri gelirse, bence iki yolu var. Bir; kısa süreli kurultay kararı almalı. İki, hemen istifa edebilir. Mevcut, MYK içinden birine koltuğu bırakabilir. Böylelikle ihtiras sahibi ihtiyar konumundan kurtulmuş olur. Şu anda rüzgara karşı siyaset yapmanın mümkünü yok. 140 milletvekilinden 10’u, Kemal Kılıçdaroğlu haklı diyor. Bu, rüzgarın nereden estiğini gösteriyor. Gerçekler ne olursa olsun, bazen algılar, olguların önüne geçer. Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi gelip, biz birkaç sene kalacağız derlerse, Cumhuriyet Halk Partisi’ni boşaltabilirler. CHP’yi değerli kılan, Atatürk’ün kurduğu parti olmasındandır. Bu kadro geçmişte SHP ile siyaset yaptı sonuçta. Bugün CHP kapatılır, Memleket Partisi’nde siyaset yaparlar. Kemal Bey, birkaç güzel hareket yaparak tarihe de geçebilir, ya da tam tersini yaparak tarih de olabilir.”

İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NDEN PERSONEL SAYISI VE BORÇ AÇIKLAMASI

İZMİR VE EGE’DEKİ BELEDİYELER DE BENZER OPERASYONU BEKLEMELİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Cumhuriyet Halk Partili belediyeler sadece İstanbul’da batağa saplanmış değil, birçok belediyede de söz konusu. Yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma gibi her anlamda sorun var, bunlarla ilgili ciddi bilgiler geliyor” sözünü hatırlatan Fatih Yapar, “Operasyonlar İzmir’e, Ege’nin diğer illerine de sıçrar mı?” sorusunu yöneltti. Yaldız, bu soru üzerine şunları söyledi:

“Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı adayı olmasaydı, hemen kendisini aday ilan etmeseydi, tüm bunları yaşar mıydı, diye hep sorguluyoruz. Sokaktaki vatandaşa soruyoruz bunu ve vatandaş, hayır yaşamazdı, yanıtını veriyor. Çünkü Ekrem İmamoğlu, 5 yıl İstanbul’u yönetti, diploması sorun olmadı, hiç tartışılmadı; İstanbul Üniversitesi diplomasını iptal etmedi. İkinci 5 yıla girince ve cumhurbaşkanlığı adaylığına dönüşünce, diploma sorun oldu. İtirafçılar var, o var, bu var! Hukukun, bu bir siyasi davadır algısını çökertmek için bile İstanbul dışında çalışması gerekiyor. Bunu yapmazsa, sadece İstanbul’daki belediyeleri hedef alırsa, o zaman daha çok töhmet altında kalır. İstanbul dışındaki CHP’li belediyelere yönelik hareketler beklenmelidir. Bu tür hedefe yönelik imaların, iddiaların olmadığı bir dönemde bile İzmir’de CHP’li üç belediye başkanı, Menemen, Urla ve Menderes belediye başkanları açığa alındılar. İzmir’e sıçrar mı, Manisa’ya gelir mi? Her yere gelir! Her yer, böyle bir şeyi beklemelidir. Hukuki açıdan sıkıntı yoksa başkanların kendilerini tehlikede görmesine gerek yok. İktidar, İstanbul dışındaki CHP’li belediyelerin silkelenmesi için, araştırılması için talimat vermiş olabilir. Sosyal medya hesapları, pek çok belediyeye yönelik iddialarla çalkalanıyor. Sosyal medya hesaplarını en çok troller izlemiyor. Cumhuriyet savcıları da izliyor. Operasyonlar, ilkin sosyal medya hesaplarıyla başlamıştır. Hukuka uygun yürütülmesi, en büyük isteğimizdir. Hırsız varsa, hırsızın partisine bakılmasın. Herhangi bir AK Partili veya MHP’li belediyeye yönelik böyle bir beklenti var mı? Yapılır mı böyle bir operasyon? Sosyal medyada insanın gözünün içine sokulmadıktan sonra, büyük bir infial yaratmadıktan sonra Cumhur ittifakı belediyelerine yönelik herhangi bir işlem yapılmıyor. Bu anlamda hukukun iki terazisinin de eşit olmasını bekliyoruz.”

SİZ NE YAPTINIZ, SORUSUNDA BOŞLUĞA DÜŞMEMEK İÇİN ÇALIŞMA YAPIYORLAR
Fatih Yapar, bu sözlerin ardından şu değerlendirmelerde bulundu:

“Hakim de savcı da sonuçta senin benim gibi insanlar. Onların da ailesi var, bir sosyal yaşamları var. Birçok şeyden etkileniyorlar. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, CHP lideri tarafından hedefe konulmuş. Mitingde ismi söyleniyor. Başsavcı, ben her anlamda mücadele ediyorum, diyor. Bu kadar İstanbul’un hedefte olduğu, yargının gündeme geldiği bir yerde İzmir, Ankara, Antalya, Mersin, Muğla gibi illerin yargı sistemindeki isimler, yarın bize siz ne yaptınız diye soru soracaklar beklentisi içerisinde hazırlık yapıyorlar. Böyle bir soru geldiğinde boşa düşmemek için birçok çalışma yaptıkları biliniyor. Yani diğer iller, süreci İstanbul odaklı izliyorlar.”

CHP’Lİ BAŞKANLAR, YOĞURDU ÜFLEYEREK YEMELİ
Ümit Yaldız, “Akın Gürlek, İstanbul’da araştırdı, buldu; siz ne yapıyorsunuz, diye sorulması mümkün tabii ki. Biraz önce çok önemli bir konuya dikkat çektik. CHP’ye yönelik böyle bir kitlesel yargı hareketi yokken İzmir’de CHP, üç belediye başkanını kaybetti. Hal böyleyken, bugünkü başkanların çok daha dikkatli olmaları lazım. Yoğurduğu üfleyerek yemeliler. Harcamalarına, ilişkilerine, verdikleri görüntülere çok dikkat etmeliler. Sosyal medyada haklarında bir iddia varsa, gereğini yapmalılar. Çeşitli şirket üzerinden iddialar var, başkan yardımcıları üzerinden iddialar var. Bunlar, soruşturmalara ve davalara, hatta azile kadar giden ağır sonuçlar doğurabilir İzmir’de bile” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump ile bir araya geldi

ASLINDA İLGİLENİYORLAR AMA İLGİLENMİYORMUŞ GİBİ GÖZÜKÜYORLAR
Gazeteci Fatih Yapar, İsrail-Irak savaşının sonlanmasıyla birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ABD Başkanı Trump’la verdiği fotoğrafı hatırlattı. Yapar, “AK Parti iktidarı yöneticileri ve Cumhur İttifakı temsilcileri, biz Türkiye siyasetiyle uğraşmıyoruz, artık dünya siyasetsiyle uğraşıyoruz. Ortadoğu’da problem var. Bu durumda biz CHP’nin iç işleriyle mi uğraşacağız, diyorlar. Yargı devam ediyor. Hukuki süreçler sürüyor. Bunlara pek ilgi göstermiyoruz gibi değerlendirmeler var. Aslında ilgileniyorlar ama ilgilenmiyormuş gibi gözüküyorlar. Bu durumu değerlendirelim” dedi. Ümit Yaldız, şu görüşlere yer verdi:

TÜRKİYE’Yİ YÖNETENLERİN DIŞ POLİTİKAYLA UĞRAŞMASI KADAR DOĞAL BİR ŞEY OLAMAZ
“Sayın Cumhurbaşkanının daha üç gün önce İstanbul’da söylediği sözü hatırlatmak isterim. Ne dedi Cumhurbaşkanı? Cumhuriyet Halk Partisi’nin gündeminde rant var, bant var, butlan var! Çok da ilgilenmiyor değiller. Artık enerjilerinin büyük bölümünü dünyadaki gelişmelere ayırmak zorundalar. Nasıl olmasınlar ki? Suriye’de bir rejim devrildi. Nasıl bir rejimin geleceği belli değil. İran, bizim en kadim sınırlarımızın olduğu, kültürel ve milli ilişkilerimizin güçlü olduğu bir ülke. İran, yüzde 60’ı Türk olan bir ülkedir. Orası Türkler tarafından yönetilir. Cumhurbaşkanı da dini lideri de Türk’tür. Türkçe konuşurlar, Tebrizlidir. İran’da işler biraz daha kötüye gitseydi, Türkiye belki de yeni bir mülteci dalgasıyla karşı karşıya kalacaktı. Dolayısıyla, Türkiye’yi yönetenlerin, dış politikasıyla ilgilenmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ermeni olayları da peşimizi bırakmıyor. Türkiye rahat bir ülke değil, huzur içinde olma şansı olan bir ülke değil. Tarihsel misyonu gereği hep güçlü olmuş Türk devletleri. İçinde bulunduğumuz şartlar maalesef öyle değil. Gazze’de soykırım yaşanıyor. Soykırımcılara yönelik güçlü kınama dışında bir şey yapamıyoruz. Neden? Çünkü güçsüzüz, acz içindeyiz. Bu durum ve olaylar, Türk milletine kral çıplak dedirtmiştir. Kendisini olduğundan çok daha büyük gören ve gösteren yapıların foyasını her anlamda dökmüştür. Bu, İran için de geçerlidir. İran, uçak kaldıramadı, hiçbir şey yapamadı. Bilimde, teknolojide güçlü olan kazanıyor.”

NETANYAHU KATİL DE TRUMP BARIŞ GÜVERCİNİ Mİ?
“Türkiye’de, fotoğraflara olduğundan çok daha fazla anlamlar yükleniyor. Amerikan başkanlarıyla verilen fotoğraflar her zaman önemli olmuştur. Ecevit, Clinton ile verdiği bir fotoğraf yüzünden hiç de hak etmediği bir şekilde eleştirilmişti. Kıbrıs’ın fatihi Ecevit’tir. Ecevit, o fotoğraf üzerinden yargılandı. Uluslararası görüşmelerde pozisyon alma, oturuş şekli, vücut dili çok şey anlatır. Sadece vücut diliyle anlamlandırmak mümkün değil. Gazze’deki dramda, oradaki katliamda Trump’ın doğrudan rolü var. Bu durumda Netanyahu kötü, Trump iyi mi oluyor? Bir tutarlılık gerekir. ABD güçlüdür, muhtacızdır, o fotoğrafta kazananın, güçlü olanın kim olduğu belli değil mi? Eğer doğruysa, NATO Genel Sekreteri’nin Trump’a yazdığı özel mesajda, Türkiye’nin 22 milyar dolar olan savunma bütçesinin 42 milyar dolara çıktığı ve NATO üyesi tüm ülkelerin üç katına çıkardıklarını ifade ediyor. Kendi silah sanayisini geliştirmenin peşinde Trump. Demir kubbe satışları, füzelerin satışı arttı. Çok sipariş aldılar. Gazze’deki çocukların üzerinden, İran’daki masum insanların kanı üzerinden aldı bu siparişleri. Beni ilgilendiren kısım burasıdır. Netahyahu katil, Trump barış güvercini mi? İran’da 200 tane nükleer bomba dünya için tehdit değil; İran’da bir tane olması tehdit! Yersen tabii ki!”