Berivan KAYA/EGEDESONSÖZ- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'a yaptığı 'Meclis'te konuşsun' çağrısı ve 'umut hakkı' çıkışıyla ile başlayan Terörsüz Türkiye süreci, partilerin komisyona sunduğu raporlarla devam ediyor. Raporlar üzerinde yapılacak çalışmanın ardından ortak bir çalışma hazırlanacağı ve 2026 yılının Ocak ayında çalışmanın meclise geleceği konuşuluyor.
Siyasi partilerin sunduğu raporları değerlendiren DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, AK Parti ve MHP’nin raporlarının ‘yüzleşme’ içermediğine dikkat çekerek, sürecin zamana yayıldığını vurguladı.
SÜRECİN ETRAFINDAN DOLAŞIYORLAR
Egedesonsöz’e açıklamalarda bulunan DEM Partili Akın, “Temel problem konuştuğumuz konunun adını koymaktan imtina eden bir yaklaşım biçimi var. Sorunu tanımlarken de sıkıntı yaşıyorduk. Terör meselesi ile bağlantı kurarak sadece ifade edilip, sorunu terör meselesinin çözülmesinin sınırlarında bakılıyor. Ancak bu bir sonuç. Ortada bir gerçeklik var. 100 yıllık tarihimizde yaşanan Kürt sorunu gerçekliği var. Bunu yapmıyorlar. Sürecin etrafında dolaşarak yürütmek istediklerinin izahını raporda görüyoruz. Rapor bir anlamda sorunun gerçekle yüzleşmesinden daha çok geçici tedbirler alan bir mantık ile devam ediyoruz. Biz yazılı durumdan daha çok somut durumlara bakarak önümüzü görmek istiyoruz” dedi.
LEYLA ZANA ÜZERİNDEN KARŞI KAMPANYA BAŞLATILMASI TESADÜF DEĞİL
Demokratik Entegrasyon Yasası’nın acilen çıkartılması gerektiğini dile getiren İbrahim Akın, “Alınan kararlar ancak hukuksal form ile sonuçlanırsa gerçekleşir. Burada önümüzdeki dönemde raporlar, ortak bir rapora dönüştürülecek. Arkasından da yasal düzenleme olacak. Biz gerçek anlamda tüm partilerin sorunun çözülmesi konusunda yüzleşmekten imtina ettiklerini ve zamana yaydıklarını düşünüyoruz. Raporlar gerçek anlamda yüzleşme raporu gibi değil. Süreci sabote edenler ve karşı çıkanlar tarafından bu durum kullanılabilir. Son zamanlarda Leyla Zana ile birlikte Kürtlere karşı bir kampanya başlatıldı. Bu aslında süreçteki belirsizliklerin ürünüdür. Bu süreç böyle süründürülerek devam ederse sorun olacaktır. Bu hem iktidar için hem de bizim için sıkıntılı bir durum. Biz barış modelimizi güçlendiren, toplumsal uzlaşıyı yükselten, çözüm konusunda çabamızı arttıran ve en ufak bir hak elde etmeyi bile kıymetli buluyoruz” dedi.
TOPLUMUN HUZURU KAÇAR
Akın açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi;
“Son zamanlarda hem hükümetin hem de muhalefetin içinde sürece karşı olan güçlerin organize ve planlı bir karşı propaganda ürettiğini düşünüyoruz. Bu tesadüf bir durum değil. Leyla Zana üzerinden yapılan saldırılar, bir halka karşı yapılmıştır. Bir toplumsal yarayı çözmek yerine çatışmayı arttıran bir yaklaşım içerisinde olduklarını görüyoruz. Hatta bazı siyasi partiler destekçisi oldular. Türkiye’de bu süreç böyle kutuplaştırarak, kendi siyaset alanlarını güçlendirme alanı olarak kullanılırsa, toplumun huzurunu kaçırma ihtimali var. Biz dönülmez bir yola girildiğini düşünüyoruz. Sorun sadece DEM Parti ile değil karşılıklı toplumsal olarak barış talebiyle çözülecek. Solcu ve demokrat arkadaşlarımızın kaygıları var. Ancak meseleye çözüm üreterek bakmak lazım.”




