EGEDESONSÖZ- Gazeteci Fatih Yapar ile İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü Ümit Yaldız, SonSöz TV’de yayınlanan programda ülke ve kent gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Programın gündeminde CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanması ile mutlak butlan davası ile ilgili süreç ele alındı.

Araştırmacı Ümit Yaldız, iki yıl önce yapılan CHP İstanbul İl Kongresi’nin iptal kararının CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in genel başkan seçildiği kurultayın iptal davası ile paralel ilerlediğini belirtti.

CHP’nin parti içi demokrasiyi işletmeye çalışan bir parti olduğunu altını çizen Yaldız, “CHP için Türkiye’de yarım yamalak da olsa parti içi demokrasinin yaşatıldığı yegane parti dedik. Mahalle delege seçimleri sürüyor. Bazı yerlerde ikili, üçlü listelerin yarıştığı, bazı yerlerde tekme tokatlı kavgalar olsa da parti iradesinin örgüte yansıtılmaya çalışıldığı bir parti CHP. CHP, cumhuriyeti kuran parti, Türkiye devletinin kurucusu olduğu Atatürk’ün partisi… CHP ile pek çok ideolojik sorunları olanlar var. Başta Erdoğan ve partisi olmak üzere… Cumhuriyetin ilk dönemlerinden itibaren CHP ile siyasal-ideolojik sorunları olanlar var. Demokrasiyi iyi kötü yaşatmak isteyen bir partinin, iki yıl önceki kongresinin bir asliye mahkemesi tarafından bozulması durumu var. Hukuki işleyişte parti kongrelerinin nasıl yapılacağı, nasıl iptal edileceği yazıyor. YSK tarafından itirazlar yapılmış, kongre kesinleşmiş. İki yıl geçmiş, kongre iptal” dedi.

ARTIK HAKİM TOKMAĞI İLE DARBELER YAPILIYOR

Yaldız şunları söyledi:

“Mutlak butlan davası da İstanbul’da dava ile aynı sebeple yürüyor. Yargının kimin elinde olduğuna ilişkin de bir algı var, hükümet denetiminde olduğuna dair güçlü bir algı var. Kayyum atanması, yargı eliyle genel başkan atanması, CHP’ye yargı eliyle müdahale edilmesi, bir çeşit darbe olarak algılanır. Geçmişteki darbeleri asker postallarından hatırlarız. Geçmişte parti kapatmaların arkasında asker postalı vardı. Başbakanını asmış bir ülkeyiz biz. Darbeler boyut değiştirdi anlaşılan. Artık mahkeme, hakim tokmağı ile darbeler yapılıyor. Hukuken bir şeyler var burada deniyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz deniyor. Hiçbir şey olmasaydı bir şey var diyenler var. Mahkemenin arkasında siyaset algısı var. Bu işin bir tarafı.

CHP İLE KEDİ İLE FARENİN OYNADIĞI GİBİ OYNANIYOR

İşin bu noktaya gelişinde CHP’nin mevcut yönetimi ve İstanbul’daki seçim sürecinin de parmağı var. Yargı eliyle darbe var ama darbeye giden taşlar kimin tarafından örüldü? AK Partililer parti içinde şikayet edildi diyor. İstanbul Kongresi’ni iptal edenler CHP’li isimler… Neden CHP’liler mahkemelere koştu? Bir bölüm CHP’li neden mutlak butlan istiyor? Butlna gelse de parti yönetimlerine dönsek diyen milletvekilleri var. Sayın İmamoğlu’nun, Özel’in şapkayı öne koyup düşünmesi gerekenler var. Kurultayda izledik olan bitenleri... Kurultay salonunda bu iddialar konuşuluyordu. Asıl hikaye kurultay sonrası… Kurultay hemen sonrası, 5 Kasım günüde PM seçimi ile başladığı hamleler işin bu hale gelmesinin faktörlerinden biridir. Malzeme bulamazsa operasyon yapamaz. Para kuleleri ile görüntüleriniz varsa, kurultayı mahkemelere veren partililerse, delegelerin parayla pulla şekillendirildiğine dair çeşitli vaatlerle olmuşsa ve bu kayıtlar, tapeler verilmişse mahkemeye yargıyı etkileyen güçlerin işlerini kolaylaştırırsın. Kedinin fareyle oynadı gibi oynarlar. Şu anda CHP ile oynanıyor.

ÖZEL, PARTİNİN İKİ YAKASINI BİRARAYA GETİRSEYDİ…
Eğer Özel, 5 Kasım tarihli PM listesini yaparken partinin diğer yarısından yani kendisine oy vermeyenlerden listeye alsaydı, partinin iki yakasını bir araya getirseydi, kurultay salonundaki oylara göre aday tercihlerini belirleseydi, kurultay günlerinden kafa olarak kurtulsaydı, İmamoğlu gücü ve yetkiyi ele aldığında kendi bürokratlarını değil de partiye emek verenleri vitrine çıkarsaydı bu süreç buraya gelmezdi.

Barış Karcı kendini savundu: Ortada zarar yok, zenginleşen yok ama biz buradayız!
Barış Karcı kendini savundu: Ortada zarar yok, zenginleşen yok ama biz buradayız!
İçeriği Görüntüle

Şikayetçi olanların bir bölümü şikayetçi olurdu ama partinin geri kalanının umudunu kırdı bu uygulamalar. Özel’e oy vermedikleri için parti örgütlerinde göreve gelemediler. Bu insanlar düşmanlaştırılmış gördüler kendilerini. Bunların bir kısmı bilgi, belge, dedikodu ne varsa mahkemeye götürdü. Butlancı oldular. Partinin iki yakasını bir arada tutup oy versin, vermesin bir göreve atanabilecekleri yönünde bir beklenti yaratmalılardı. Özel’in kara kaplı defterindeyse o defterden çıkamazsın fikri var. Bu yargı, siyasal iktidar operasyon peşinde koşmuyor demek de değil.

GÜRSEL TEKİN, BUNU NASIL KABUL EDEBİLİR?
Belediyelere operasyon, transferler… İzmir’de gevrek 20 TL oldu, haşlanmış yumurta da 20 TL oldu. Bunları konuşamıyoruz. Çerçioğlu neden gitti, şantaj mı, tehdit mi? 10 gün bunu konuştuk. Şimdi de Gürsel Tekin. Gürsel Tekin, bunu nasıl kabul edebilir? CHP’lilerin ezberi bozuldu. Alınacak kararı önden kabul etmiş, bir gün önce aidatları yatırmış. Bir dönem İstanbul’un sahibi, sağ koluydu Kılıçdaroğlu’nun… Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi ele geçirdiği sürecin baş aktörü, o dönemin örgütlerden sorumlu genel başkan yardımcısıydı. Ve mahkemenin verdiği kararı kabul ediyor”

BURADAN BÖLÜNME ÇIKAR
Gazeteci Fatih Yapar ise “Kılıçdaroğlu’nun butlan konusunda beklentisi vardı. Mahkeme kararı ile ilgili çalışması vardı. ‘Neden gelmemden korkuyorsunuz ki, partiyi 13 yıl yönettim. Yine yönetirim’ dedi. Buradan bölünme çıkar. Mansur Yavaş, cumhurbaşkanlığı adaylığında önemli bir isim. Sessiz kalıyor. Eski-yeni herkes hareket halinde. İstanbul kararı çıktığı anda mevcut yönetim düştü, kayyum kararı geldi. Gürsel Tekin göreve getirildi. Kılıçdaorğlu’na yakın kim varsa telefonlarındaki çağrı sayısı 100-150’ye çıktı. 15’inden sonra bir şey çıkmazsa kimse aramaz Kılıçdaroğlu’nu” dedi.

HALKIN BUNA ONAY VERMEYECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM
Araştırmacı Ümit Yaldız yaptığı değerlendirmede “Kemal Bey sessiz, Kemal Bey toplantılar yapıyor, hazırlık yapıyor. Görevi kabul edecek, öyle görünüyor. Parti organları imza ve mühürden ibaret değildir. 100’ün üzerinde parti var. Diğer partilerle farkı seçmendir. Halk olup bitene nasıl bakacak? Yargıya güven yok, yargı medyadan sonra en güvensiz kurum haline gelmiş durumda… Hangisinin daha güvensiz olduğuna dair sıralama değişiyor. Yargı üzerinden Kemal Bey’in gelişi manasız. Kemal Bey’i Gürsel Tekin’in gibi mahkemenin adamına dönüştürür. Kemal Bey’in aday olmasını ısrarla Erdoğan’ın seçilmesine bağlayanlar oldu. Halkın buna onay vermeyeceğini düşünüyorum. Kılıçdaroğlu tarihe geçer ama bir şekilde genel başkanlığa dönerse başka türlü tarihe geçer. CHP’ye oynanan oyunları tersine çevirmek hala elinde… Bu görevi kabul edersiniz, olağanüstü kurultaya 15 günde gidersiniz” şeklinde konuştu.

CHP’NİN İÇİNDEN BAŞKA BİR PARTİ ÇIKABİLİR
Yaldız, CHP’de bölünme ihtimalinin bulunduğuna işaret ederek “Özgür Özel, 81 il başkanı alınan kararı tanımayacak diyor. Ayrışma olursa ayrı bir yapılanma olmaz diyor. İşin İYİ Parti’nin doğuş sürecine gitmesi mümkün. MHP, kurultayı iptal edildi, delege imzalarına rağmen yapılmadı. Akşener ve arkadaşları kongre yapmak üzere alan gittiklerinde TOMA’larla karşılaştılar ve sonrasında ayrı parti kurdular. Meseleyi çözmek yerine çözümsüzlüğe sürüklenirse CHP’nin içinden başka bir parti çıkabilir. Belki de hayırlısı olur. Kutuplaşmış zeminde üçüncü yol ihtiyacı olduğunu vurguluyoruz. Bu zorlamalarla üçüncü yol için bir kanal açılabilir” ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN PARTİ İÇİNDE BEKLENTİYİ YÖNETİYOR, CHP’DE DURUM BÖYLE DEĞİL

Yaldız şunları söyledi:

“CHP’nin ruhunda hizipçilik var. Bu ekipçilik içinde de parti içi iktidarı eline geçiren ekip her şeyin sahibi olmak ister. Rakip partinin üyesinden beter muamele yapar. Erdoğan ve yönetimi böyle değil. Bir biçimde parti içinde tutuyor, görev veriyor, görev verme beklentisi sunuyor. Partinin bütününü kucakladığı gibi beklentiyi yönetiyor. Milletvekilinden alıp il başkanı yapıyor. Kişi sadeliğimi korursam bana mutlaka bir şey düşer diyor. CHP’nin kültüründe bu yok. Parti içi ekipteyseniz her şey mümkün. Belediye başkanları örneğin hangi irade ile, hangi yetenek ile oradalar? Özel’e, Ağababa’ya yakın olmasıyla falan. Dışarıda kalanların beklentisi yok ediliyor. Bu durumda kişi intikam alıyor ve butlan meselesinin özünde bir yönüyle bu var”