EGEDESONSÖZ – İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü, Gazeteci Yazar Ümit Yaldız ile Gazeteci Fatih Yapar, SONSÖZ TV’de gündemi değerlendirdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi geçmiş dönem Başkanı Tunç Soyer, CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, İZBETON eski Genel Müdürü Heval Savaş Kaya ile birlikte 157 kişinin gözaltına alındığı operasyonu masaya yatıran Yaldız ve Yapar, çok konuşulacak tespitlerde bulundular.

YAPAR: SORU 20 SAYFALIK, CEVAPLAR ÇOK KISA
Gazeteci Fatih Yapar, İzmir’e yönelik operasyonu eski yönetim, yeni yönetim diye ayırmanın mümkün olmadığına vurgu yaparak, “Çünkü eski bürokratlar da var, bugünkü yönetimde çalışanlar da var. Belediye operasyonu, yolsuzluk operasyonu, rüşvet operasyonu da diyorlar, kooperatif adı altındaki bu operasyona... İçinde birkaç tane de ihale var, İZBETON’un yaptığı. Operasyon kapsamında ifadeleri alınanların bir kısmı, Tunç Soyer başta olmak üzere 99 kişi adliyeye sevk edildi. CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu da gözaltında. Verdikleri ifadeler ortaya çıktı. Sorular çok uzun. 20 sayfalık soruyu anlamak zor. Cevaplar, kısa kısa. Acaba bu siyasi dava mı, bir yolsuzluk operasyonu değil de başka bir şey mi var? Başka bir partinin başkanları olsa, sabahın köründe alınır mıydı? Bu değerlendirmeler yapılıyor. Cemil Tugay, ısrarla ben şikayette bulunmadım, diyor ama habire evrak çıkıyor, savcılığa giden evraklar var. Cemil Tugay, bu operasyonun parçası mı, süreci tetikleyen biri mi, bilemiyoruz” dedi.

YALDIZ, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN O SÖZÜNÜ HATIRLATTI
Ümit Yaldız, bu konudaki görüşlerini anlatırken hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerini hatırlattı, hem de geçmişteki Büyükşehir operasyonundan örnekler verdi:

“Cumhurbaşkanı, sadece İstanbul’da değil, başka yerlerde de benzer şeyler var, dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in seyyar giyotin adını taktığı İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek çok konuşuluyor. Bu operasyon, fazlasıyla siyasi bulunuyor. Yani Cumhurbaşkanı, kendi rakibi Ekrem İmamoğlu’nu elemine etmek için İstanbul’a yükseliyor şeklinde bir algı var. Bu algıyı dağıtmanın yolu nedir? Tabii ki İstanbul’un dışına taşımaktır. Dedik ki, operasyonlar İzmir’in de kapısını çalabilir! Geçen dönem, hiçbir şey yokken üç belediye başkanı gittiyse, bu dönemde yarım düzine gider, dedik. CHP’nin 28 belediye başkanından en az 5’i, 6’sı açığa alınabilir. Biz bunu demeye kalmadı, pazartesi günü düğmeye basıldı. 2011 yılında da şaibesi söz konusu olmayan insanlar da içeri alındı, hepsi beraat etti. İnsanlar ağır bedeller ödediler. Pervin Şenel Genç, Erhan Bey, Hüseyin Kırmızı, Ali Sabuktay gibi insanlar hapis yattılar. 5-6 yıl sonra beraat ettiler, tazminat aldılar. Rüzgar ters döndü. Aziz Kocaoğlu, 397 yılla yargılandı. Barış Karcı’nın ifadesini satır satır okudum. 20 sayfa soru olur mu? Barış Karcı, 6 saat, 7 saat ifade verdi, 20 sayfa soru var. Cevap, iki satır. Çünkü soruyla Barış Karcı’nın alakası yok. Belediye başkanları, motivasyon olması açısından ve yönetim bütünlüğü açısından belediye şirketleri üyeliği veriyor üst düzey yöneticilere… Çoğu şeklen oradalar. Levent İşler var mesela, 2011’deki operasyonda gözaltına alınmadı, burada alındı! Levent İşler, İZBETON Yönetim Kurulu üyesi olduğu için orada. Ünlü tiyatrocu orada, merhum Güney Temiz’in ağabeyi Ata Temiz de aynı şekilde. İZBETON soruşturmasında içerideler. Bu İZBETON soruşturmasının yüzde 80’i kooperatif, yüzde 20’si farklı. Bir Osman Gökçek detayı var. Özellikle kooperatif soruşturmasının kaynağı, doğrudan Osman Gökçek’tir. Tunç Soyer, Barış Karcı gibi isimlere sorulan sorular, Osman Gökçek’in adı okunarak soruluyor. Şu iddialarda bulundu, bu konuda ne düşünüyorsunuz, diye soruluyor.”

CHP’LİLER AK PARTİLİLERİ ŞİKAYET ETTİĞİNDE NEDER SAVCILAR ÇALIŞMIYOR?
“Mansur Yavaş, bu arkadaşın babası Melih Gökçek için en az 100 tane dosya gönderdi savcılığa ve savcılık ölü taklidi yaptı. Mansur Bey ,her fırsatta bunu hatırlatıyor. Teftiş raporları var ortada. Ama açılan tek soruşturma dahi yok Melih Gökçek aleyhine. Fakat Osman Gökçek’in belki işkembeci kübradan atarak yaptığı o konuşmaları ihbar kabul edip, İzmir başsavcılığı araştırma istiyor, bilirkişi raporları oluşturuyor. Burada kes, kopyala, yapıştır durumu var. 20 küsur sayfalık soru olur mu? Belediyenin muhatabı İZBETON; İZBETON’un muhatabı kooperatif. Kooperatif ise bağımsız. Kooperatif işi kime yaptırdı, bunu belediyeler nereden bilsin? Belediye, İZBETON’a karışır. Burada her şey hukuki ama olayın başlangıcı siyasidir. Osman Gökçek’in ilgisi ise Ankara İl Başkanı Ümit Erkol’un İzmir’deki kooperatiflere üye olmasındandır. Böyle bir şey olabilir mi? İktidar parti cephesine bakıyorsunuz, CHP’liler CHP’lileri şikayet ediyor, diyorlar. CHP’liler, CHP’lileri şikayet ederken savcılarımız çalışıyor! Peki AK Partilileri şikayet ederlerken niye çalışmıyor? Melih Gökçek’in yargılanmadığı bir Türkiye’de hiçbir belediye başkanının, bürokratının, hatta partililerin soruşturulmasına hukuku demek mümkün değildir.”

YAPAR: SORUŞTURMADA KOOPERATİF KASASINDAKİ PARAYLA İLGİLİ TEK SORU YOK
Gazeteci Fatih Yapar, kooperatiflerde işlenen suçların zimmet suçu olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:

“Söz konusu kooperatiflerde toplanan paralar var. İzmir Büyükşehir’in İZBETON’a devrettiği kooperatiflerin mağdurları var. Kooperatif yöneticilerinin çok büyük bir bölümü Cemil Tugay’ı suçlamış. Paralarımızı ödedik ve Cemil Tugay, göreve gelir gelmez bu işi çat diye durdurdu, diyorlar. Noterden sözleşmeleri feshettiler. Tunç Soyer’in ifadesinde de var bu durum; Tunç Bey, fesihleri ben yapmadım, diyor. Fesihler sonrası inşaat maliyetleri arttı, 1 milyon 300 bin liraya 3+1 bir ev alınacakken, bugün 5 milyon liraya alınamıyor o evler. Kooperatifler, bunun sorumlusu Büyükşehir’dir diyor. Ödenen paralar hesaplarda duruyordu, Şenol Aslanoğlu göstermişti hesapları. İfadelerde, kooperatiflerin kasasında şu kadar para vardı, yok olmuş, şeklinde bir ifade yok. Kooperatifin şu hesabına şu kadar para girmiştir, ya da şu tarafa geçmiştir diye bir ifade yok. Kooperatifçilikte en büyük suç, zimmete para geçirmektir. Parayla ilgili soru yok! Nasrettin hocanın kedi ciğer hikayesini anlatıyor Tunç Soyer. Madem o ciğeri kedi yedi, o zaman kedi neden 2,5 kilo diyor. Kedi nerede, ciğer nerede diye soruyor. Hiçbir maddi durumla ilgili soruyu göremedim. Bugün bir hırsızlık vakasında bile yakalanan, polise ifade verir. En küçük bir suçta bile savcı ifadeye çağırır. İkinci aşamada mahkemeye sevk edilir. Bu insanlar hooop mahkemeye sevk edildiler. Bu garip değil mi?”

DEVLETİN EMNİYETİ MONTAJ YAPAR MI?
Ümit Yaldız, “Tek garip, bu olsaydı keşke” dedi ve şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bu da işi siyasi olarak yorumlamaya davetiye çıkarıyor. Sonuç olarak şuna bakacaklar: İş, bilirkişi raporlarına kalacak, yeniden bilirkişi raporları istenecek, yani en az 6 ay sonra bu insanlar yine adalet umacaklar, bekleyecekler. Bu ülke ve Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından yönetiliyor. Adaletle başlıyor, partinin adı… Bu ülkede adalet kadar tartışılan, adalet kadar içi boşaltılan, adalet kadar siyasete alet edilen bir kurum da yok. Bunu ne yazık ki söylemek zorundayım. Ben bugün o ifadeyi alan, kararı verecek olan hakimlere de üzülüyorum. Emniyetteki polislere de üzülüyorum. Devletin bir ciddiyeti vardır, bir duruşu vardı. Anadolu Ajansı o montajı yaptıysa, çok ayıp. Emniyet montaj yapar mı? Görüntüler İzmir Fuarı’ndan. Polis arabaları falan. Nasıl bir algı üretmeye çalışıyorsunuz? Bu insanlar gözaltında! Belki yarın beraat edecekler. Biz bunlarla mı vakit kaybedeceğiz? Biraz adalet kavramının içini doldurmamız gerekiyor.”

BİLİRKİŞİ RAPORUYLA İNSANLAR SABAHA KARŞI EVLERİNDEN ALINIR MI?
“Bu konut projesi değil, kentsel dönüşüm projesidir, konuştuğumuz kooperatif modeli. Neymiş, kooperatif yanlış kurulmuş! Olabilir. Basıt bir kooperatif davasıdır bu aslında. Bakın adliyedeki dosyalara, 10 binlerce kooperatif davası vardır. Ama hiçbirinin yöneticisi sabahın köründe evlerinden alınmamışlardır. Çağrılırlar, gidip ifadelerini verirler. Hapis çıkarsa, hapis yatarlar. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin üst düzey yöneticileriyle ilgili İçişleri Bakanlığı’nın soruşturma izni talebi, Danıştay tarafından reddedildi. Danıştay, bunu kuru bir ret olarak vermedi. Danıştay dedi ki, bu arkadaşların bu sorunla ilgili bir sorumlulukları yoktur, bu memurlar açısından sorun yoktur, soruşturma izni talebi reddedilmiştir, dedi. Hem de bu dönemde dedi bunları. Buna rağmen geçmişte beraat var, Danıştay kararı, Sayıştay kararı var. Sayıştay diyor ki, bu yetkiye tek başına Heval Savaş Kaya’ya devredemezsiniz, iki kişiye devredebilirsiniz. İki kişiye çıkarıyorlar, bir düzenlemeyle. Sayıştay burada bir sorun görse, o zaman başlatılırdı bu soruşturma. Bilirkişi kimdir, nedir? Göreceli bir kavramdır, bilirkişi. Bilirkişi, ne kadar bilirkişidir? Bilirkişi, siyasi de olabilir, İstanbul’da olduğu gibi. Netice itibariyle bir bilirkişi raporuyla bu kadar insan şafak vaktinde evlerinden alınır mı? Bu olan biteni gören belediyeler, bundan sonra risk alır mı? Kooperatif kurmuşsunuz, niyetiniz güzel. Belediyeden bir kuruş çıkmamış. Ama evleri verememişsiniz. Evleri veremeyen tek İzmir’deki kooperatif mi? Yok böyle bir şey! Burada bir niyet sorunu var. Bu da ister istemez, siyasi operasyon yapılıyor duygusunu güçlendiriyor. Biz de bu ülkenin vatandaşıyız. Yargılananlar da bu ülkenin vatandaşı. Gavur değil bunlar! Her gün yeni bir şeyle karşılaşıyoruz.”

YAPAR: İL BAŞKANI GÖZALTINDA, İLÇE BAŞKANLARINDAN ÇIT YOK
Fatih Yapar, Özgür Özel’in İzmir’de yaptığı mini mitingde söylediği sözleri ve izlenimlerini özetledi:

“Özgür Özel geldi. Miting yaptı. Süreçle ilgili hiçbir ilçe belediye başkanından bir açıklama yok. İl başkanı gözaltında, ilçe başkanlarının sesi sedası çıkmıyor. Özgür Özel geldi, CHP İl Başkanlığı’nın önünde 500 kişi vardı. 300’ü, protesto için gelen Belediye İş Sendikası üyesi işçiler. Bu da garip geldi. Büyükşehir başkanına şu söyleniyor: Bu operasyon sürecinin neresindesin? Büyükşehir Belediye Başkanı da twit attım, sosyal medyadan yazdım, yanıtını veriyor. Hayır, konuşman lazım, açıklamalarda bulunmak lazım, diyorlar. Kendini ifade et, diyorlar. Sonuçta Büyükşehir Belediye başkanının da bu sürecin içinde yeri var. Başkan şu an itibariyle yangın alanlarında dolaşıyor, o süreçle ilgileniyor, kafası karışık. Gözaltına alınanlar arasında kendi müdürleri de var. Özgür Özel’in mesajı çok önemlidir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak burada birbirimize düşersek, eskiye, yeniye, geçmişe bakarsak, derler ki, siz Türkiye’yi İzmir gibi yöneteceğiz demiştiniz; İzmir’i yönettiğiniz gibi mi Türkiye’yi yöneteceksiniz, demezler mi? Bu hale düşmeyelim, birbirimize sahip çıkalım, dedi. Cemil Tugay, halen daha zan altındadır. Bu kadar kan davası varken, Cemil Tugay, olağan şüpheli olur dedin.”

YALDIZ: ÜÇLÜ SACAYAĞININ BİR AYAĞINDA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ VAR
Ümit Yaldız, son operasyonda Büyükşehir Belediyesi’nin rolü olduğunu belirterek şu açıklamalarda bulundu:

“Cemil Tugay, meseleye buradan başlamalı. Osman Gökçek’in kooperatif sürecindeki rolü tartışılmaz. Osman Gökçek’ten sonra kapanmış bir dosyayı savcılık, tekrar açıyor. İddiaları, Osman Gökçek iddialarının üzerine oturtuyor. Diğer taraftan ikinci bir ayak, İçişleri Bakanlığı müfettişinin raporuna dayandırıyor. Üçüncü bir ayak var ki, İZBETON operasyonunun bir ayağı da Büyükşehir Belediyesi’nin iç teftiş süreci ve o raporun savacılığa intikali. Burada iki görüş var. Üçlü sacayağının birinin Büyükşehir olduğunu kabul etmek lazım, Cemil Tugay’ın da bunu kabul etmesi lazım. Şuna bakmak lazım; Cemil Tugay burada ne yapmak istemiştir? Büyükşehir Belediyesi, hangi refleksleri almıştır? Çünkü Cemil Tugay tek başına yapmıyor bu işi. Kişisel olarak da yapmıyor. Kurumsal bir refleks var burada. 5-6 ay boyunda İZBETON’un bütün iş ve işlemleri Büyükşehir Belediyesinin müfettişleri tarafından inceleniyor, raporlanıyor, bu raporlarda sorunlar olduğu değerlendiriliyor. Bu olağan bir şeydir. Burada bir görüş daha var: Büyükşehir Belediyesi’nin içerisinde kat etmesi gereken yol biraz daha olabilirdi. Benim danıştığım uzmanlar böyle diyor. Bu rapor, savcılıktan önce mali işlere yazılırdı, Mali İşler bu raporun ilgililerinden, şu işlerden şu kadar kaybımız var, ödeyin, derdi. Tahsilat cihetine gidilir, sonra Hukuk İşleri’ne gider, oradan savacılığa gidilirdi, deniyor. Bu teknik aşama atlanarak savcılığa gidildi görüşü var. Cemil Tugay’ın siyaseten karşı karşıya olduğu Heval Savaş Kaya gibi, Tunç Soyer gibi, Şenol Aslanoğlu gibi kişiler hedeflendiği için, bu kötü bir tesadüf olmuş. Ama Büyükşehir’in savcılığa verdiği isimler, sabahın 5’inde evlerinden 150 kişiyle alınmazlar! Bir ağaç yakayım derken bir orman yakılmış. Büyükşehir Belediye Başkanı, tüm açıklığıyla bu durumu kamuoyuyla paylaşmalı, prosedürü ve yapılanları tüm şeffaflığıyla anlatmalıdır. Cemil Tugay, Tunç Soyer’i, Şenol Aslanoğlu’nu şikayet etmedim diyor. Ama Heval Savaş Kaya’yı şikayet etmedim diye bir cümle yok açıklamasında.”

BAŞKANLAR ARASI KAN DAVASI, TUGAY’DAN SONRA DA DEVAM EDECEK
Ümit Yaldız, CHP’nin kendi içindeki bu kavgayı bitirmediği sürece iktidara gelemeyeceğini savundu:

“Ağacın kurdu, içindedir, derler. Bu laf, CHP için cuk oturan bir cümledir. Butlan davası diyorsun, 10 CHP’li bu tarafta. İzmir’deki davada CHP’lilerin adları geçiyor. İstanbul’da itirafçıların bir kısmı CHP’li. Siyaseten çevreniz sarılmış. Silkeleme talimatı verilmiş, sular kesilmiş. Maaşları ödeyemez hale gelmişsin. İçeride kale komutanlarının kavgası yapılıyor. Komutan ben olacağım, kavgası. CHP, işte bu kendi içindeki kavgayı bitirmediği için iktidara gelemiyor. Kan davası sürekli devam ediyor. Aziz Kocaoğlu ile Tunç Soyer arasında bir kan davası vardı, sonra Tunç Soyer ile Cemil Tugay arasında devam etti bu dava. Yarın Cemil Tugay ile yeni gelen başkan arasında olacak. Bu bir genetik aktarımdır. CHP, bu sorunu aşamazsa, İzmir’de yekle yeksan olur, bir daha ayağa kalkamaz. Cemil Tugay’ın bu süreçte yanlışlıkla da olsa bir rolü olduysa, bunu itiraf etmelidir. Bu olaylar olurken genel sekreter Ramazan Tezcan’dı. Ramazan Tezcan nerede bugün? Yok! Korkarım, tutuklamalar gelecek. Çünkü çok hukuki değil süreç, ne yazık ki. Büyükşehir Belediyesi kilitleniyor! Susuzluk kapıda, kuraklık kapıda. Yangınlara su yetiştiremiyoruz. İZSU;, SHOT ve Mali İşler. Belediyenin en önemli birimleri. Zeki Yıldırım, genel sekreter oldu, kendisine başarılar diliyorum. Hizmetleri aksatmaması gereken o kurumların yöneticileri belki tutuklanacak. Cemil Tugay açık olmalı. Varsa bir hatası, söylemeli. Şimdi bunun muhasebesini yaptığını düşünüyorum.”