İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne (İzBB) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan eski belediye başkanı Tunç Soyer'in eşi Neptün Soyer ile kızı Defne Soyer, SÖZCÜ TV'de İpek Özbey'e konuştu.

Neptün Soyer, “Sağlığımızın yerinde olması, Tunç’un sağlığının yerinde olması, bunlar aslında çok kıymetli şeyler. Ama işte moralimiz bozuluyor, üzülüyoruz. Günün sonunda yine Tunç’u göreceğiz diye Defne’yle yollara düşüyoruz. İyi olmaya çalışıyoruz” dedi.

HER GÜN 130 KİLOMETRE
Her gün 130 kilometre yok gittiklerini dile getiren Neptün Soyer, “65 kilometre gidiyoruz; gidiş geliş 130 kilometre. Geçen süreçte mesela Şakran’da Tunç’un çalışma arkadaşları, yoldaşları vardı. Defne babasının selamını götürmek istiyor. O gün 140 kilometre gidiş geliş yaptık. Her gün birlikte yolda arkadaşlık ediyoruz, konuşuyoruz” dedi.

BABAM GİBİ DÜŞÜNMEK
Avukatı ve kızı Defne Soyer ise, “İyi de oluyor aslında. Bir yandan da ben tabii şanslıyım; her gün babamı görebildiğim için. Avukat olduğum için görebiliyorum: “İyi ki avukat olmuşum” dediğim bir süreç. Babamla konuşmak okul gibi; Bugün yine fark ettim: Babam içeride 70 kitap okumuş, 168 günde 70 kitap. Neredeyse iki günde bir kitap. Bir de yüzlerce makale okuyor. Gündemi benden daha yakından takip ediyor. Ben ona gündemi anlatmaya gittiğimi sanıyorum ama o bana anlatıyor. O 70 kitabı da bir yandan anlatıyor. Çin’den Japonya’ya, Japonya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Amerika’ya, Anadolu’nun her köşesine dair o kadar çok hikâye, o kadar çok bilgi anlatıyor. Avukat görüş kabinini adeta bir okula çevirdik. Ben bazen hukuki meseleleri anlatıyorum, o okuduklarını anlatıyor, memleket meselelerini konuşuyoruz. Zaten normalde de böyleyiz. İkimizde babamıza çok düşkünüz. Babam çünkü öyle bir baba. Gerçekten bir kız çocuğunun hayalindeki baba gibi bir baba. Çok özel bir insan ve biz Duygu ile çok şanslıyız. Duygu evin her köşesine babam gibi düşünüyorum postişleri yapıştırdı. Çünkü o bize iyi geliyor. Babam gibi düşününce güçleniyoruz, “Devam ediyoruz, yılmak yok” diyoruz. O bize çok güç veriyor. “Babam gibi düşünmek” umutlu olmak, yaşamı ciddiye almak, yaşamı sevmek demek. Koşullar ne kadar zor olursa olsun, yaşamın güzelliğine inanmaya devam etmek demek” dedi.

GÜN SAYMAYACAĞIM
Artık gün saymayacağını belirten Neptün Soyer, “Başta tecrübe etmediğimiz bir şey. Biz, güçlü olursak Tunç’u güçlü tutarız diye düşünüyorduk ama Tunç bizi ayakta tuttu. Bir de ismiyle müsemma gerçekten Tunç gibi. Psikiyatride de yeri olan bir şey bu; insanın isminin kişiliğine yansıması ve onun karakterini göstermesi. Orada büyük bir cesaretle duruyor. Bir de haklılığın, suçsuzluğun verdiği cesaret var. İki artı iki dört; ortada başka bir şey yok. Onu beş yapacak bir delil de yok. Haklılığını yerdiği cesaretle günleri geçirdik. 168 gün olmuş. Bu celseden sonra saymayacağım demiştim ama yine saymışım. “9 Aralık olmadı, 5 Ocak” demeyeceğim artık. Ne zaman olacaksa, o zaman olacak ve çıkacak diyoruz” dedi.

ÇÜRÜTÜLECEK DELİL YOK
Defne Soyer ise, “ Ben dosyaya bakıyorum. Biz şu an dolandırıcılık suçlamasıyla karşı karşıyayız ama dolandırıcılığın unsurları vardır. Baştan itibaren dolandırıcılık kastı olmalı, hileli davranış olmalı, menfaat temini olmalı ve karşı tarafın zarara uğraması gerekir. Dolandırıcılık kastından bahsetmek mümkün değil. Kentsel dönüşümde kooperatifçilik modelinden bahsediyoruz. Aslında burada kentsel dönüşüm yaptı diye suçlama ile karşı karşıyayız. Hileli davranıştan bahsetmek mümkün değil, her şey basına anlatılmış. Bir menfaat temini yok. İddianamede bile “kişisel menfaat temin etmemiştir” yazıyor. İnsan kişisel menfaat temin etmeden dolandırıcılığı neden yapsın? Kamu zararı olmadığı Sayıştay raporlarında ortada. Danıştay kararlarında görevi kötüye kullanma yoktur diyor. Belediye, ‘kamu zararı yoktur’ yazısını göndermiş. Aslında her şey ortada. İddianameye göre kendi gövdesini koyduğu projenin başarısız olmasını göze alarak, hiçbir kişisel menfaati olmadan tanımadığı insanlarla yapması. Böyle bir şey olamaz zaten. Ortada çürütülecek bir delil yok” dedi.

KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPMAZSANIZ GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMIŞ OLURSUNUZ
Kooperatif modelinin nasıl hayata geçtiğini anlatan Neptün Soyer, “Bu proje aslında şöyleydi, biz 2020’de Yunanistan’ın bir adasından kilometrelerce mesafeden İzmir’in Bayraklı ilçesini etkileyen ve 117 canımızı bizden alan bir deprem yaşadık. Hala tüylerimiz diken diken. Sonrasında 6 Şubat depremi… Kentsel dönüşüm o kadar önemli bir mevzu ki bu sadece Tunç Soyer’in değil memleketin meselesi olan bir konu. Zaten kentsel dönüşüm yapmazsanız kamu görevlisi olarak görevinizi kötüye kullanmış olursunuz” dedi.

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ ENGELLEMEK SUÇ
Kentsel dönüşümü engellemenin suç olduğunu belirten Defne Soyer, “6305 sayılı kanunun 2. bendini sorguluyoruz. Biz aslında ceza mahkemesindeyiz ama özel hukuk ve ticaret hukuku konuşuyoruz. Aynı maddenin 3. bendinde diyor ki, ‘kentsel dönüşümü engellemek suçtur.” Ben aslında doğa hukuku yapmak istiyordum. Babamla konuşmalarımız çerçevesinde bu hayal olgunlaştı. Doğanın merkezinde olduğu bir hukuk sistemi yaratırsak aslında insanlarım haklarını doğalında koruyor olacağımız için bir doğa hukuku yaratılması yönünde çalışıyordum. Çevre hukuku çalışıyorum. Bunu doğa hukuku gibi tanımlayarak yapmaya çalışıyorum. Hala o hayalim devam ediyor. Şimdi ceza hukuku ile daha güçlü bir avukat olarak yoluma devam edeceğim. Bu yoldan da dönmeyeceğiz” dedi.

GÖZALTINA NASIL ALINDI
Soyer’in gözaltına alınma gününü anlatan Neptün Soyer, “Saat 4 buçuk gibiydi. Bahçede köpekler çok fazla havlayınca domuzlar sandım, pek oralı olmadım. Baktım durmadı. Cama baktım muhtarımızı gördüm. ‘Neptün Hanım’ dedi. Bir gün önce de yangın yaşamıştık. Allah’tan Tunç vardı, Yangını söndüren. Tüm köy seferber oldu. Her yerde çok yangın olduğu için bize itfaiye gelmesi mümkün değildi. Ben de muhtar yanan yerleri kontrol ediyor sandım. Sonra baktım, polis dedi. Ben Tunç’a, ‘sen yat kapıda polisler var, ben konuşayım’ demişim. Öyle bir şeyin içine giriyorsunuz ki o an başlıyor. Tunç tabi avukat olmasının ve siyasetin içinde olması sebebiyle gayet soğukkanlıydı. Ertesi gün arkadaşlarıyla Silivri’ye gidecekti. Bana arar mısın dedi. Benim aramama gerek var mı herkes altyazıda öğrenecek dedim. Olsun sen yine de ararsın dedi. Nezaketini, zerafetini kaybetmedi. Gidiş o gidiş” dedi.

Gözaltı süresini anlatan Defne Soyer, “ Gözaltı süreci çok korkunçtu. 157 kişinin gözaltına alındığı bir operasyondu. Çalışma arkadaşları için dertleniyordu, neyse ki onların tahliyesi onu memnun etti. O 3 gün çok zordu. Babam yine orada da belli etmiyordu” dedi.

DENGEYE İHTİYACIMIZ VAR
Tunç Soyer ile arasındaki dengeyi anlatan Neptün Soyer, “Ben Tunç’un bir battaniye üzerinde yattığını yazdığı ilk yazıdan öğrendim. Çocuğunuza Tunç ismi koymak istiyorsan koyun. Hayat biraz dengedir. Tunç nikah kıyarken, ‘birbirinizi değiştirmeye çalışmayın’ derdi. Biz ailemizde birbirimizi hep dengeliyoruz. Duygu, Defne’yi, ben onları, Çağan katıldı aramıza. O dengede Tunç eksik. O dengeye ihtiyacımız var bizim. Ben sesimi yükselttikçe Tunç aşağı çeker. O dengeyi sağlıyor” dedi.

1 DAKİKASI BOŞ GEÇMİYOR
Babasının cezaevinde günlerini anlatan Defne Soyer ise, “Babam çok disiplinlidir. babam o kadar çok çalışır ve sonunda bunlara zamanı kalır, o renkli taraflarını yaşayabilir. Bize de hep, ‘güzel bir şeyler yaşamak istiyorsanız önce çok çalışıp, disiplinli olmak zorundasınız.’ der. Cezaevinde de disiplinli, 1 dakikasını boşa geçirmiyor. Sabah yine aynı saatte kalkıp 1.5 saat spor yapıyor. Dışarda 10 kilometre koşuyordu, içerde de 10 kilometreyi bir şekilde koşuyor. Haftada 1 çim sahada 40 dakika koşma hakkı var. O 40 dakika bizimle olan anlarında sonra en keyifli anı. Haftada 1 kez görüş, ayda bir kez açık görüş var. Açık görüşe 6 kişi gidiyoruz. 13 Ekim’de 9 Aralık’a duruşma tarihi verdiler. O çok üzücü bir andı. 22 Aralık babaannemin doğum gününe yetişeceğiz dedik. 9 Aralık’ta kesin çıkacak diye bekliyorduk. Tüm kutlamalarımızı babam çıkınca yapacağız” dedi.

Neptün Soyer ise, “Zamanı biz belirliyoruz. Yılbaşı 1 Ocak değil” dedi.

Defne Soyer ise, “Babam bize gösterdi, her şey bizim nasıl baktığımızla alakalı. Orada o bu dünyayı kuruyor ve bu kadar çalışabiliyorsa, yıkılmıyorsa bana yılgınlık için alan vermiyor. Ben içeri girdiğimde o kadar güleryüzlü geliyor ki benim üzgün olma seçeneğim yok. Ben zaten güçlü olmak zorundayım” ifadelerine yer verdi.

SOYER KİTAP YAZDI
Soyer’in içerde kitap yazdığını duyuran Neptün Soyer, “ Bazen modumuz düşük gidiyoruz. Birbirimizi güçlendirmeye çalışıyoruz. Defne arabadan mutsuz gidince diyorum ki Tunç onu mutlu eder. Onu beklerken rahat ediyorum. Babasıyla buluşacak ve birbirlerini iyi edecekler. Kızları avukat olan babalar şanslı. Yatağıma yattığımda bazen bir şey oluyor kalkıyorum, daralıyorum. Bizim hayatımızda Tunç eksik. Onun mücadelesi ve güçlü olması… Tunç içerde bir tane kitap yazdı” dedi.

İzmir'de 79 düzensiz göçmen yakalandı
İzmir'de 79 düzensiz göçmen yakalandı
İçeriği Görüntüle

ONA HAYRANLIĞIM ARTTI
Babasının döneminde yaşananları özetleyen Defne Soyer, “Girdiği gibi kitap yazmaya başladı. Yazmak ve okumak ona nefes oldu. Babam tutarlı bir insandır. Ahlaki olarak, duruş olarak çok tutarlıdır. Neyse odur. Oradayken ona hayranlığım arttı. Babam kriz çözer, hiçbir zaman bahane ürettiğini görmedim. Belediye başkanlığı dönemindeki afetleri sadece sayayım, İlk geldiği zaman deprem risk yönetimi ve kentsel iyileştirme daire başkanlıklarını kurmuştu. Bunun üzerine önce pandemi oldu. Sonra İzmir büyük bir afet yaşadı. Babam gece gündüz enkazlardaydı. Zaten yargılandığı proje o dönemde yaşadığı çaresizlik sebebiyle ortaya çıktı. 100 yılın en büyük sel felaketi oldu, tsunami oldu, hortum, yangınlar oldu. 6 Şubat depremi oldu. Ekonomik kriz oldu. Babam bir gün dahi şikayet etmedi, hep çözüm üretti. 5 fabrika açtı, 1 metro inşaatını tamamladı. Buca metrosunun tüm finansmanını koydu. İzmir tarihinin en büyük finansmanının parasını kasaya koyup gitti. Sünger kent projesini yaptı. Altyapıya inanılmaz yatırım yaptı” dedi.

Neptün Soyer, “Dolandırıcılık diyorlar ya 490 milyon euro’yu kasada bırakıp gitti.

FAZLA PERSONEL İDDİALARINA YANIT
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın, ‘fazla personel alındı’ iddialarına yanıt veren Defne Soyer, “Babam hakkında yaratılan algılara inanamıyorum. Sanki bisiklete binmek kötü bir şeymiş gibi. Babam polemik yaratmak istemediği için cevap vermiyor. O siyasi terbiyesi gereği cevap vermiyor ama ben çok üzülüyorum. Sanki babam belediyeye çok personel almış gibi bir algı yaratıldı. Bu doğru değil. Usulsüz işçi alımı yok. Babam görevi bıraktığında personel gideri yüzde 28’di. Yasal sınır yüzde 30. Bir çok belediyede bundan çok daha yüksek. Belediyenin giderlerine baktığınızda bu sorun yaratacak durumda değildi. Karşıyaka Belediyesi’nin yüzde 60 üstü. Babam bunları paylaştı ve sonrasında ben polemiğe giremeyeceğim dedi. Benim de söylememi istemezdi ama ben kızı olarak yalanlar ve algı çalışmaları üzerine babama haksızlık edilmesini kabul edemiyorum. Ben 15 yıl aktif siyasette ne kadar çalıştığını biliyorum. Oraya gelene kadar verdiği emeği biliyorum. İzmir depremi Türkiye tarihinde en iyi yönetilmiş afet olabilir. 2. saatinde çadırlar kurulmaya başlanmıştı. İlk gece çadırı olmayan kimse kalmamıştı. 30. günde herkes başını sokacak bir yuva bulmuştu. Bu bir kira bir yuva uygulamasıyla oldu. Babam çözüm üretir. Halk konut modeli depremzedeler için geliştirilmişti. Orada aileler kooperatifleşerek kendi binalarını yaptı. Kooperatifçilik başarılı da oldu. Babam tüm bu acıları yaşadı. Akılcılığıyla çözüme odaklandı. Umarım örnek olmaya devam eder. Umarım bu projeler devam eder. Bu çözümler umarım artık cezalandırılmaz. Benim ofisin Kemeraltı’nda ben sokakta ne olduğunu biliyorum, sosyal medyaya giriyorum bambaşka bir algı var. Algıların olgulara etki ettiği bir dönemdeyiz. Tarih algılarla değil olgularla yazılır umarım” dedi.

ELEŞTİRİRKEN AİLESİNİ GÖZARDI EDİYORLAR
Algı operasyonları yapıldığını ancak Tunç Soyer’in öfke duymadığını belirten Neptün Soyer, “Tunç’a yalan üzerine çok algı operasyonu oldu. Eleştirirken ailesini gözardı ediyorlar. O kadar hoyratça eleştiriyorlar mi yok artık diyoruz. Biz ilk dönemlerde öfkesini merak ettik ama öfke duymuyor” dedi.

SİYASETE DEVAM EDECEK Mİ?
Siyasete devam edecek mi sorusuna yanıt veren Defne Soyer, “O memleket mücadelesini bırakmaz. Siyaseti hayatı iyileştirme sanatı olarak görüyor. Hayatı iyileştirdiği her an uzaktan siyaset yapıyor” dedi