EGEDESONSÖZ – İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü Gazeteci Yazar Ümit Yaldız ile Gazeteci Fatih Yapar, SONSÖZ TV’de, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer, CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve İZBETON Genel Müdürü Heval Savaş Kaya ile birlikte çok sayıda insanın yargılandığı kooperatif davasını tartıştı. Yaldız, o dönemde AK Parti Grup Başkanvekili olan Özgür Hızal’ın Başkan Soyer’e önerisini hatırlatarak, “Tunç Bey, o öneriyi dikkate alsaydı, bugünkü olaylar yaşanmazdı” ifadesini kullandı.

ÜÇ OPERASYONDAN İKİSİ TAHLİYEYLE SONUÇLANDI, BİRİ DEVAM EDİYOR
Gazeteci Fatih Yapar, yargılama sürecini takip ettiklerini belirterek, “İzmir Büyükşehir Belediyesine üç farklı yönden operasyon gerçekleştirilmişti. Birisi asfalt ihalesiyle, biri araç kiralamayla ilgili, diğeri de kooperatifle ilgiliydi. Asfalt ve araç kiralamadan tutuklu kalmadı. Kooperatifle ilgili başta İzmir Büyükşehir eski Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu olmak üzere pek çok kişi halen cezaevinde. CHP Lideri Özgür Özel, İstanbul’daki yargı sistemini eleştiriyor. CHP kurumsalı, İzmir’deki yargılama, savcılık süreci, tutuklamalar ve iddianamelerin hazırlanmasıyla ilgili hızdan dolayı teşekkür ediyor. İlginç değil mi? Silivri’de yatanları dağıttılar, kim nerede belli değil” dedi.

“YAHU NE YAPIYORSUNUZ, BİZİ BOŞA DÜŞÜRÜYORSUNUZ” DİYEBİLİRLER!
Ümit Yaldız, Özgür Özel’in, CHP kurumsalının İzmir savcısına yönelik övgü dolu sözleriyle ilgili olarak şunları söyledi:

“İyi mi ediyorlar, kötü mü ediyorlar? Bu sefer İstanbul üzerinde hakim olan yargı sistemi İzmir’e dönüp, “Yahu ne yapıyorsunuz? Bizi boşa düşürüyorsunuz!” diyebilir. Belki de bunu demişlerdir. İçeride olan kooperatif mağdurları için bu, çok da iyi bir haber değil. Özgür Bey, bu düşüncelerini Ağır ceza mahkemesinin tensip kararından sonrasına bıraksaydı daha iyi olurdu sanki. Özgür Özel’in sözlerine kısmen katılıyorum. Doğrudur, İzmir adliyesi biraz daha hızlı çalıştı. İddianameleri hemen ortaya koydu. Bu belli ki, uzun süreli bir çalışmanın ürünüydü. Kimilerine göre iddianameler boş, onu bilemem. Bugünkü operasyonları biraz da zorlamayla yaptıklarını düşünüyorum. Onu da şunun için düşünüyorum; üç ayrı dava açıyorsun, biri ağır cezada, ikisi asliye cezada… Üçünü de aynı anda şafak vakti alıyorsun. Asliye cezalık olanı, Cemil Tugay’ın iç denetim raporları üzerinden bizzat dahli olan İZBETON çalışanları, genel müdür ve genel müdür yardımcıları ile ilgili asfalt ve araç kiralama gibi konular, kooperatiften çok bağımsız konular. Neden bunu kooperatifle birleştirme gayreti var savcılıkta? Delillerin toplandığı, karartılma ihtimalinin olmadığı, tüm belge ve bilgilerin savcılığın elinde olduğu bir gerçek. Bu durumda tutuklu yargılama yöntemine başvurularak bunun cezaya dönüşmemesi gerekiyordu.”

ESKİDEN “ANKARA’DA HAKİMLER VAR” DENİRDİ, BEN DE “İZMİR’DE HAKİMLER VAR” DİYORUM
“Tahliyeler, doğru karar. Bu anlamda Cumhuriyet Savcısını, hakimleri kutluyorum. Tensip kararlarını duyunca, eskiden yerelde yanlış kararlar alındığında söylenen, Ankara’da hakimler var, sözü aklıma geldi. Yargıtay, Danıştay hakimleri kast edilirdi. Bu ifade, Türkiye’de adaletin olduğu, geç de olsa tecelli edeceğine dair kanaati canlı tutardı. 35 kadar kişi tahliye edilince, kendi kendime, İzmir’de de hakimler varmış, dedim. Umarım bundan sonrası için de yanılmıyorumdur. Bu üç ayrı davanın birleştirilerek, aynı anda düğmeye basılarak, sabahın 5’inde insanlar alınarak, 4 gün boyunca polis merkezinde tutularak, fuardan araçların dağıldığını gösteren alakasız videoları servis ederek bir algı çalışması yapıldı. İzmir’de de çok büyük bir operasyon yaptık, 157 kişiyi gözaltına aldık demek için miydi tüm bu tiyatro, diye düşünüyor insan ister istemez. Buradan üç dava çıktı ve iddianameler bile farklı tarihlerde açıklandı.”

İZMİR ADLİYESİ’NDE DE SANKİ İTİŞ KAKIŞ VAR
“Dikkat ettim, kentsel dönüşüm iddianamesinin altına önce açıklanmış iki iddianame eklenmiş. İzmir Büyükşehir Belediyesi, doğrudan bu işin içinde demek, dedirtmek için mi yapıldı? Anlamlandıramadım. Birileri bir şeyler yapmak istiyor ama birileri de bu yapılmak isteneni sanki bozmak istiyor. İzmir Adliyesinde bu konuda bir itiş kakış var gibi gözüküyor. Sonuç itibariyle kooperatif davasında tertemiz insanlar şu anda bedel ödüyorlar. Burada varsa, velev ki var diyelim; kooperatiflerin icraatlarında var. Kooperatif kurulmuş, İZBETON’la sözleşme imzalamış. İZBETON da sonuçta belediyenin bir şirketi. Kooperatiflerde yanlış işlere imza attığı düşünülenler, zaten savcılık aşamasında serbest bırakıldılar. Hiç girmediler içeriye… Şirketlerin sahipleri serbest bırakıldı. Boşa koysan dolmuyor, doluya koysan almıyor! Bunu anlamlandıramıyorum. Barış Karcı, Levent İşler gibi, kağıt üzerinde yönetimde olmak dışında suçu bulunmayan kişiler daha fazla eziyet çekmeden çıkarlar inşallah.”

ANKARA İL BAŞKANI ÜMİT ERKOL’UN OĞLUNUN BU KOOPERATİFTE NE İŞİ VAR?
Gazeteci Fatih Yapar, kooperatifteki isimler ve şirketler arasında partiyle iç içe olanların bulunduğuna dikkat çekerek, “Bu durum, hem parti içi muhalefete malzeme oluyor, hem parti dışındaki muhalefete malzeme oluyor. Kongreler geliyor, delege seçimleri var, kurultaylar geçti. Buralarda görev alan isimler de iç içe olmuş. Herkesin birbiriyle hesabı var. Ankara’daki İl Başkanı Ümit Erkol’un oğlunun buradaki kooperatifte ne işi var? Tunceli Milletvekili Polat Şaroğlu’nun kardeşi Erdal Şaroğlu’nun buradaki kooperatifte ne işi var? Şenol Aslanoğlu’nun eşinin adı neden kooperatifte geçiyor? Kayınbiraderi neden kurucular arasında? Niye şirketlerin ortakları arasında akrabalar var?” sorularını sordu.

KOOPERATİFLE GÖREVLENDİRİLMİŞ ASLANOĞLU’NUN İL BAŞKANLIĞI’NDA NE İŞİ VAR?
Ümit Yaldız, Fatih Yapar’ın bu değerlendirmelerine şu sözlerle katıldı:

“Kooperatif işinde görevlendirilmiş olan Şenol Aslanoğlu’nun CHP İzmir İl Başkanlığında ne işi var? Onu da ben söyleyeyim. Ben, Tunç Soyer’in de bu kooperatif konusunda masumlardan ve mağdurlardan biri olduğuna inanıyorum. Tunç Soyer, depremlerin kol gezdiği atmosferde kentin belediye başkanı olarak, bu kentin depremselliğine çözüm olsun diye bir model, bir hayal ortaya koyuyor. Diyor ki, kooperatifler kuralım, insanlar işin içinde olsunlar, belediye de kazanmasın, sağlıklı bir şekilde kentsel dönüşümü yapalım. Hayal çok güzel. Bana göre model de doğru bir model. Ama bu modeli, CHP ile bu kadar içli dışlı hale getirirseniz, Ankara İl Başkanını sokarsanız, İzmir İl Başkanını sokarsanız, Tunceli milletvekili sokarsanız, partililerin yakınlarını bu işin içine sokarsanız, pirincin taşını ayıklayamazsınız. Şuyu-u vukuundan beter bir hal alır durum! Bir şey olmasa da, bir şey var, derler. İhale tamamen Cumhuriyet Halk Partisi’ne kalır. Kaldı da nitekim. Sayın Cumhurbaşkanı bundan sonra yapacağı siyasetteki argümanlardan biri, İzmir’de başarısızlıkla sonuçlanan kentsel dönüşüm projeleri olacak. Bunun faturasını da CHP’ye kesecek. TOKİ tapularını verirken, CHP’nin insanları nasıl mağdur ettiğini büyük bir keyifle anlatacak. O nedenle CHP’liler, eskiydi yeniydi, senin ekibim benim ekibim gibi meseleleri bir kenara bırakıp İzmir’deki bu cenazeyi nasıl en kısa zamanda kaldırırız, insanların mağduriyetini nasıl gideririz, sonrasında bu davaları nasıl hükümsüz hale getiririz, bunun telaşına düşmeliler, bu konuya odaklanmalılar. En başta Sayın Cemil Tugay olmak üzere. Cemil tugay, 450 mağduriyeti ortadan kaldırdığı zaman bu dava da biter! Dava diye bir şey kalmaz, kalırsa az biraz kamu zararı kalır. Tunç Soyer, burada bir kooperatif kuralım, paraları toplayalım, topuklayayım mı demiş? Cebine para mı atmış, bir yerde mi yemiş? Maliye Bakanlığı müfettişliğinden gelen bir bürokrat olan Barış Karcı gibi, ömrü boyunca kamunun malını koruyama adamış biri, nitelikli dolandırıcılıktan yatıyor. Bu da ağrına gidiyor sonuçta. Parayı toplayanlar dışarıda, parayı hiç görmeyenler, kooperatifi kuranları hiç tanımayanlar içeride! CHP ile içli dışlı, ahbap çavuş ilişkisi üzerinden kurulmuş kooperatif hikayesi yanlıştır. Bir dönem önce İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde grup başkanvekilliği yapan, Genel Sekreter Eyyüp Kadir İnan’ın yardımcılığını yapan Özgür Hızal ile konuştum. Hızal kooperatif meselesiyle ilgili dedi ki, biz Tunç Soyer’e şunu önerdik; sizin niyetiniz güzel. Nitekim biz de destekledik. Oybirliğiyle geçiyor. Kooperatifleri, belediyedeki bürokratlarınızla kurun; kooperatiflerin yöneticileri, bürokratlarınız olsun, dedik. Bu hem halkın güvenini artırır, hem de belediyeyi daha çok işin içine sokar, ifadelerini kullandı.”

ÇİĞLİ İMECE YAKA KOOPERATİFİNİ ÖRNEK GÖSTERDİ
Çiğli’de kurulan İmece Yaka kooperatifini hatırlatan Fatih Yapar, “Bu kooperatifin, İzmir Büyükşehir Belediyesinin mülkiyetinde olan araziye inşaatını, Büyükşehir şirketi Egeşehir yapmak istemişti. Kooperatif Burano ve Murano diye yapılanmaya gitti. Burano’da belediye çalışanlarına, memurlara ev sahibi olma imkanı verildi. Murona’da ise sizin bizim gibi insanlara fırsat verildi. Şenol Aslanoğlu, o kooperatiflerin denetim kurullarında vardı ama belediyeden bürokrat yoktu yönetimde” açıklamasında bulundu. Ümit Yaldız, bu açıklamanın ardından şu değerlendirmelerde bulundu:

BELKİ HİÇBİR ŞEY YOK AMA ETİK OLMAYAN ŞEYLER VAR
“İşte hata burada. Tunç Bey, şapkayı önüne koyup düşündüğünde, filmi geriye sarma imkanı olsa, Özgür Hızal’ın o günkü önerisine daha ciddi bir şekilde kulak kabartırdı diye düşünüyorum. Çünkü Büyükşehir belediyesi, yakın zamana kadar kurumsal bir güçtü. Her alanda uzmanları olan bir belediyeydi. Özgür Hızal’ın önerisi o zaman dinlenmiş olsaydı, bugün biz ne Ümit Erkol’un oğlunu görüyor olacaktık yönetimde, ne de Tunceli milletvekilinin kardeşini… Ne de İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nu görecektik. Herkes işini yapmış olsaydı, belki Aslanoğlu, kooperatifleri tamamlamış olmanın gururuyla dışarıda rahat rahat dolaşıyor olacaktı. Kooperatif, bina, inşaat dediniz mi, rant dedikodusu çıkıyor. Belki de hiçbir şey yok ama etik olmayan şeyler var. Kayınbiradere şirket kurduruyorsunuz, ötekine 109 milyon lira para aktarıyorsunuz, birisine iş veriyorsunuz. Kim yapmış bunları? Kooperatifler yapmış. Hiçbir şey yapmasanız da yaptı derler. Olmasa da oldu derler. Buna niye zemin hazırlandı? Neden CHP, bu işin içine bu kadar sokuldu? Tunç Soyer, bugünkü aklı olsa, o kadar CHP’liyi bu işin içine sokmazdı diye düşünüyorum. Tunç Bey, çok güzel bir hayal kurmuş, insanlara sağlıklı, modern, ucuz konutlar üretme ve bunu da kooperatifler eliyle yapmak istemiş mi, bu da doğru bir düşüncedir. Fakat bu düşüncesi, birileri tarafından bence sabote edilmiş. Hukukçulara sordum, hukuken de Tunç Bey’in hiçbir sorumluluğu yok. Kaldı ki Soyer, kooperatiflerin adını bile bilmiyor. Ne acıdır ki, Tunç Bey tek kişilik hücrede tutuluyor. Tunç Soyer’in sabah 5’te evinden alınıp tek kişilik hücreye konması, akla mantığa hiç uygun değil gibi geliyor bana.”