Ekrem İmamoğlu’nun seçim kampanyasında, bir tesadüf sonrası keşfedilen bu slogan, çok kullanışlı bir ifade içeriyor. Çünkü hiçbir şey yolunda değil ve geleceğe ilişkin bir umut içeriyor bu sözler. Çok tutuldu, çok benimsendi.

Her şey çok güzel olmaz ama umut ve temenni için, böyle demeye engel de yok.

AKP iktidarı, yarım asra yaklaşan yönetim döneminde, sürekli dönüştü ve kurumları işlevsizleştirerek, keyfi bir tek adam rejimine evrildi. Bazı siyaset bilimcilerin, “Sultanizm” olarak tanımladığı bu rejim, hukuktan eğitime, sağlıktan sosyal güvenliğe, güvenlikten maliyeye bütün kurumların kamusal niteliğini ortadan kaldırdı.

İktidarını bir yandan baskıcı yöntemlerin yanı sıra himaye ilişkileri ile sürdürmeyi başaran Erdoğan rejimi, Cumhuriyet döneminin en kötü evrelerini oluşturmaktadır.

Demokrasiyi araçsallaştıran bu iktidarın muhalefete tahammülü yok. Siyasi partiler, basın, akademi ve sivil toplum gibi çeşitli alanlarda bunu açıkça görüyoruz. Bir süredir ana muhalefet partisi ve onların yerel iktidarlarını etkisiz hale getirmek için, dünyada örneği görülmemiş bir süreç yürütüyor iktidar.

AKP ve MHP’li bir tane belediyeye soruşturma izni vermeyen İçişleri Bakanlığı, CHP’li belediyelerin neredeyse tamamına, topyekûn savaş açmış durumda. Finansman kıskacının yanı sıra şimdi de tehdit ile belediye başkan transferlerine başlamış durumda.

Belediyelerde yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma, eş dostun iş kapısı haline getirme, hep vardı ve AKP iktidarında tavan yaptı. MHP, CHP ve diğer partiler de bundan muaf değil tabii. Keşke parti ayrımı olmaksızın bir temiz eller operasyonu olsaydı. Ama burada temiz ellerden çok, kirlileri aklama uygulaması ön planda.

Bir süredir başta Özgür Özel olmak üzere CHP’nin sürdürdüğü kampanyayı ben de çoğunluk gibi başarılı buluyorum. Bu süreci itibarsızlaştırmak için, sadece İmamoğlu odaklı kampanya mı olur, eleştirilerinin temeli yok. Çünkü sadece İmamoğlu odaklı değil bu kampanya.

Ancak şu sıra başlayan delege seçimlerinde de net olarak yaşayacağız ki, CHP’yi sadece profesyonel kadrolar ve örgütler üzerinden bir değişim gücüne dönüştürmek zor. Siyah Mercedesli CHP’li plakalar ile AK plakalar benzer süreçlerin ürünü çünkü.

Yerel seçimlerde Özel’in aday atama yöntemini, himayeci buldum ve eleştirdim. Kim kimin adamına göre karar verildi. Bu sürecin en hayırlı hamlesi, eskilere yol vermek oldu, Özlem Çerçioğlu hariç. Yılmaz Büyükerşen’e teşekkür eden CHP, pekala Çerçioğlu’nu da gözden çıkarabilirdi.

Çünkü bazı istisnalar hariç, geçen yerel seçim sonuçlarını adaylar değil, hava etkiledi. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın etkisi ise, ülke genelinde etkili oldu. Kılıçdaroğlu dahil, eskilerin gidişinin seçmene yansıması oldukça pozitifti.

Son zamanlarda Özel’in performansını takdir etmemek mümkün değil. Rekor düzeyde miting ve sıcakta ya da gece yarısı saatlerce meydanda bekleyen kitlelerin umudunu diri tutabiliyor.

Ancak bu görüntüye rağmen, pratik siyasetin karakterini değiştirme konusunda ciddi ipuçları görünmüyor. Ya da cılız kalıyor. Mesela, belediye meclis üyeleri, belediye şirket yönetim kurulu üyeliklerinden ayrılsın genelgesi, küçük de olsa iyi bir hamle.

Ama belediye çalışanları delege olmasın demek kolay değil sanırım. Böyle olunca da en büyük delege ağası belediye başkanı oluyor.

Bir de Malatya mitinginde Özel’in Veli Ağbaba’ya düzdüğü övgüler, eski tas eski hamam havası veriyordu. Veli Abiyi bakan yapacağım deyiverdi.

Şimdi de Hacı Bektaş ilçesinde kendi adına Cemevi yaptıran, Gürsel Erol’u yere göğe sığdıramadığını gördük. Meğer ne yüce gönüllü bir adammış bu Gürsel Erol. Yahu kendi adına Cemevi mi olur?

Ayrıca bu vekil, bu türden yerleri vekillik maaşıyla mı, babasından kalan miras ile mi yaptırmakta, yoksa CHP’li belediyelerden aldığı ihalelerden kazandıkları ile mi? Bu detay da önemli “yüce gönül” de.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun nefes kadar yakınında olan ve aynen Veli Abi gibi İzmir, İstanbul ve Ankara’da belediye başkanları atayan bu vekil, şimdi ibrenin dönüşüyle radikal İmamoğlu’cu oldu değil mi?

Bu isimlere onlarcasını eklemek mümkün. Eskiden Adnan Keskin, Gürsel Tekin, eskiden ve daima Erdoğan Toprak… say sayabildiğin kadar.

Bu profesyonel çarktan CHP’yi kurtarma konusunda çok da iyimser olmayı gerektirecek ipuçları yok ortada. Oysa bu profesyonel çarkı kırıp, doğrudan seçmen ile ve gençlik ile temas kurdukça Özel, daha etkili oluyor.

Onlara dayanarak profesyonellerin oyuncağı ve köşe kapmaca oyun alanı olan CHP’yi, Erdoğan rejimine karşı bir direniş örgütüne çevirebilmekte iş