EGEDESONSÖZ- İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü Ümit Yaldız, SonSöz TV’ye konuk oldu, Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı. İzmir gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Yaldız, Torbalı’da yapılan belediye başkanlığı seçimi hakkında değerlendirmeler yaptı.
TORBALI’DAKİ ÇOK ADAYLI SÜREÇ ŞAŞIRTMADI
Torbalı Belediye Başkanı İsmail Uygur’un vefat etmesinin ardından Torbalı Belediye Meclisi’nde gerçekleştirilen başkanlık seçimi hakkında konuşan Yaldız, “Orada yapılan seçimde ve esnasında yaşanılanlara ilişkin sorulara verilecek yanıtları hukukçular daha net verecektir. Bugünün koşullarında hukuk, yoruma çok açık hale geldi. Çok aykırı sonuçlar doğurabiliyor. Menemen’de örneğini gördük. Torbalı’da beni şaşırtan unsur, daha doğrusu şaşırtmayan unsur, çok adaylı bir sürecin yaşanması oldu. Bunu daha önce de İzmir’de gördük. Merhum Ahmet Piriştina’nın vefatından sonra bunu görmüştük. Neredeyse 5 aday vardı. Öncelikle görevi başında vefat etmiş belediye başkanından hemen sonra böyle bir seçim yaşanması etik sorunları da beraberinde getiriyor. Vefat eden belediye başkanı Torbalı için bir model simgeydi. Aday olamadığı bir dönem vardı, Cumhurbaşkanına hakaret davası devam ediyordu. Ani kayıptan sonra, cenaze törenlerine de birlikte katıldık. Vatandaşların başkanına sahip çıkışını izledik. Hemen sonrasında 6-7 aday olduğu gördük. Dünkü manzaranın sebebi belliydi. Sizin eliniz net ve karşı tarafın eli karışıksa, bu her türlü olaya gebedir. Menemen’deki manzaranın ardında da bu vardı” dedi.
ADAY ADAYLARININ KÜSKÜNLÜĞÜ DUYGUSAL İKNAYA ZEMİN HAZIRLIYOR!
Yaldız, Torbalı’daki başkanlık seçimlerinde emir komuta zincirinin partiler tarafından iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Netice itibariyle kendi doğasında öne çıkmış kişiler aday oluyor. Orada hiyerarşik düzen daha öncesinde sağlanmış oluyor. Menemen’deki kaybın da sebebi 3-4 adayın olması, aday adaylarının küskünlüğü. Yahut o manzarayı gören meclis üyelerinin o duruma olan isyanı. Torbalı özelinde, cenazenin ardından 3 gün geçmedi, buna bir isyan başlıyor; bu da duygusal iknaya zemin hazırlayabiliyor” diye konuştu.
CHP "BEN", AK PARTİ "BİZ" DEDİ
Torbalı’da seçime girecek iki partinin de aslında adaylarının ilk günden itibaren belli olduğunu söyleyen Yaldız, şu değerlendirmede bulundu:
“Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki diğer 6 adayın da kulislerde kırılma yaşaması, her türlü küskünlüğe sebep olabiliyor. CHP’de öne çıkan unsur ben. Ben ne olacağım kısmı öne çıktı. AK Parti’de ise biz kavramı ortaya çıkıyor. Bütünleşme var, fire yok, ikna var. Burada bir başarı var, bu bir disiplin başarısıdır. Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek durumundayız. Menemen sürecinde aktörler daha fazla geldi. Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun geldi Torbalı’ya. Menemen’de ise herkesin bir aday adayı vardı. Seçimden 1 gün önce Rıfat Nalbantoğlu Ege’de Son Söz’e yaptığı açıklamalarında il başkanlığı ile Büyükşehir’in birlikteliğini ifade etmişti. Menemen’deki hatalardan ders alınmış gibi bir durum vardı Torbalı’da.”
FOTOĞRAF İSTENMESİNİN ÖZETİ, GÜVEN SORUNUDUR
Cumhuriyet Halk Partisi grubunun Torbalı’daki seçimde kabinde oy pusulalarının fotoğrafını istemesi konusu hakkında değerlendirmelerde bulunan Yaldız, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Kabinde fotoğraf çekilir, ben de çekebilirim. O anın psikolojisi... İlk turdaki 15 oy şoku elbette ki bir panik yaratmış görünüyor. Arkasından bu tip kararlar olabilir. Gizli oylama açık tasnif vardı geçmişte, bir çeşit ona dönmüş izlenimi verdi. İşin özeti şu, güven sorunu. Ben bu platforma çıkıp zaman zaman konuştuğumda şunun altını çiziyorum; güven sorunu, Türkiye Cumhuriyeti’nde tüm ilişkilerde mevcut. Vatandaş devlete güvenmiyor. Devlete güven duygusunun en zayıf olduğu dönemi yaşıyoruz. Adalete güven yerlerde, basın ve medyaya güven duygusu yüzde 10’ların da altında. Bunları her araştırmacı biliyor. Vatandaş, siyasetçiye güvenmiyor, niye güvensin ki! Siyasetçi kendine güvenmiyor.”
CHP NEDEN DEVEYE HENDEK ATLATMAK ZORUNDA KALDI?
Meclis üyelerinden istenen pusula fotoğraflarının Cumhuriyet Halk Partisi için bir utanç olduğuna vurgu yapan Yaldız, tekrar seçim yapılması durumuyla ilgili konuştu:
“CHP için utançtır bu. Seçim tekrarlanacaksa ben her şeyi beklerim bugünkü hukuk düzeninden. Cumhuriyet Halk Partisi o anda Whatsapp utancından kurtulması gerekir. Aday dahil nereye oy verdiğini kanıtlamak durumda kalıyorsa, buna bir bakılması gerekiyor. Ölen bir belediye başkanının olduğu ve 6 sandalye fazla olduğunuz yerde dönüp bir bakmanız lazım. Neden deveye hendek atlatmak zorunda kalıyorsunuz?”
DÜN ETİK DEĞERLER ALT ÜST OLDU
Cumhuriyet Halk Partililerin önseçim talebi hakkında değerlendirme yapan Yaldız, şu sözleri söyledi:
“Önseçimin çözüm olduğuna da inanmıyorum, görüşe saygı duyuyorum. Değerli bir görüştür ama tek başına önseçiminde bu sonuçları ortadan kaldırmayacağı gerçeğiyle tüm partilerin yüzleşmesi gerekir. Adam kıtlığı döneminden geçiyoruz; nitelik, seviye düşüyor. 2000’lerde her biri belediye başkanına yakın bir saygınlığa sahip meclis üyeleriydi. Bugün bakıyorsunuz, onun adamı, bunun adamı. Her partide bu böyle... Genel ve yerelde durum aynı. Özgül ağırlık mümkünse olmasın, diye düşünülüyor, itibarı olan, sözü senet olan aday olmasın isteniyor. Eskiden bunun bir önemi vardı. Böyle insanlar vardı ve belediye meclislerinde görev alırdı. Geçmişin milletvekillerine, başkanlarına bakıyorsunuz benzer meclislerden geçmişti. Bugün tombaladan çıkar gibi. Bugün belediye başkanları da bu tür kaygıyla belirlendiği için, önseçim tek başına çözüm değil. Önseçim mutlaka yapılsın. Çünkü üyenin tümünün kanaati her yerden yanlış olamaz. Buna çok ihtiyaç var bugün. Çalışmalarımızda toplumun siyasetten uzaklaştığını görüyoruz. O yalnızlık değerli bir yalnızlık değil. Kim belediye başkanı olsun diye soruyoruz, yüzde 70’inin görüşü yok. Eskiden bu tip süreçler işletilirdi. Eskiden önseçim yapılırdı, günlerce konuşurduk. Şimdi adam CHP’nin içerisinde grup kurdular diye iki saat sonra parti değiştiriyor. Dün etik değerler alt üst oldu.”
AK PARTİ’NİN YERİNDE OLSAM, DÜN BEN O ROZETİ TAKMAZDIM
AK Parti grubuna geçen meclis üyesiyle ilgili değerlendirme yapan Yaldız, “AK Parti’nin yerinde olsam dün ben o rozeti takmazdım. Yerel ölçekte bunun adı konulmuştur şu anda. Bu AK Parti’den olsa o da doğru değil. Yerel ölçekte o siyasetçiye selam verilmez. Hele böyle kritik evrelerde, bu karara katılmayabilirsin. Beyefendinin demecini okudum, 6 aday konusundaki görüşü haklı ama böyle bir kritik seçimden 10 dakika sonra başka bir partiye geçmesi, o kişinin Truva atı olduğunu düşündürtür. Ben öyle düşünürüm. Bütün bunlar güven erozyonunu artıran şeyler. Torbalı halkı neden güvensin şimdi? Belediye başkanı adayı bile fotoğraf çekiliyor kabinde. Dün orada demokratik bir seçim izlemedik. Gördüğüm her anlamıyla hukuken zayıflık” dedi.
MİLLİ İRADEYE SAYGILI OLMAK GEREKİRDİ
Torbalı’da gerçekleşen seçimin normal şartlarda iptal olmaması gerektiğini söyleyen, iptal edilirse de şaşırmayacağını belirten Yaldız, şunları söyledi:
“TBMM’de kimlerin açık oy attığını biliyoruz. Hoş olmadı dünkü manzara… Her iki cepheye de yakışmadı. Zaten 2 yılı geride kalmış bir belediye var. Sonuçta orada bir halk iradesi tecelli edilmiş. AK Parti’nin en büyük dile getirdiği olgu, Milli irade. Milli irade tecelli etmiş orada, o kişi vefat etmiş, o milli iradeye saygılı olmak gerekirdi diye düşünüyorum. Ben işin etik kısmından bahsediyorum.”
AK PARTİ, KARŞI TARAFIN ELİNİ CHP'DEN DAHA İYİ BİLİYOR
AK Parti’nin CHP’deki gelişmeler karşısında dersine çok iyi çalışmış gördüğüne vurgu yapan Ümit Yalnız, "Müsabaka aşamasından baktığımızda AK Parti, karşı tarafın elini karşı taraftan daha iyi biliyor. Süreci kazanmaya odakladığınızda AK Parti daha doğru davrandı ama mesele seçim kazanmak mı? Adayımız bellidir, karşı taraf ne yapıyorsa yapsın, demesi lazımdı. Menemen olayı bir tık daha fazlaydı. Benzer yanı, her iki ilçede de yüzde 40 üzerinde AK Parti’nin oy alması. 6 meclis üyesi fark var. Bunu bir kazanma oyunu olarak gördüğünüzde doğruları yapan AK Parti, yanlışları yapan CHP’dir. Ama etik açıdan iki parti de yönetememiştir. CHP’nin üretememesinin altında meclis üyesi kalitesidir. Hem Menemen’de hem de burada verdiği fireleri o çerçevede değerlendiriyorum. Bunun ne sorunu olduğunu parti karar verecektir."
OLASI SEÇİMDE TORBALI'DA NELER YAŞANACAK, ÖNGÖRMEK MÜMKÜN DEĞİL
CHP için İzmir'in, kontrol edilmesi güç bir il olduğunu hatırlatan Yaldız, "Genel olarak İzmir sorunu CHP’de oluştu. İzmir, bir sorun olarak geldi. Başka anlamda sorundu İzmir, kontrol edilmesi güç bir ildi. Genel Başkan Yardımcılarının kontrol etmekte zorlandığı bir ildi. 2010 yılında kırılma noktasını tetikleyen unsurlardan biri, İzmir üzerinden bir çatışma yaşanmasıydı, Deniz Baykal’ın genel başkan olduğu dönemde. Eskiden iç sorundu, şimdi dış soruna dönüştü. İzmir farklı konular üzerinden tartışılmaya başlandı. İktidar partisi de acımıyor, en ufak malzeme geldiğinde affetmiyor. Demokratik davrandığını çok söyleyemeyiz. Menemen’deki mesele daha önceki belediyelerde de görülmüş bir şeydi, görevden alma çok gerekmeyebilirdi ama alındı. Diğer belediyelerde de bu süreç işlenebilir. Ölüm ise farklı bir şey… Belediye meclislerinde bu sıkıntı diğer ilçelerde de varsa, mevcut belediye başkanları için de çok zor bir durum bu. CHP’nin olası bir seçim yenilenmesinde Torbalı’da neler yaşayacağını bugünden öngörmek çok da mümkün değil."
KONAK'TA 30 ÜYENİN OLDUĞU 20 SANDIKTA SIFIR OY ÇIKMIŞTI
CHP'de seçmen olup, üye olmayan çok büyük bir kesimin olduğunu belirten Yaldız, "Konak’ı değerlendirelim, Konak’taki üye yapısı ben bildiğim kadarıyla Gültepe - Kadifekale aksındaydı. CHP’nin seçmeni ise Alsancak - Güzelyalı’da. Üyeleri Gültepe - Kadifekale’de. Bu bir tezat değil mi? Dikey yatay sorunları var. Geçmişte enteresandır, Konak özelinde yapılan bir çalışmada 30 üyenin olduğu yaklaşık 20 sandıkta sıfır oy çıkmıştı CHP’ye. Adam AK Parti seçmeni, CHP üyesi… Önseçim tek başına daha sağlıklı… Önseçim de yaparak kamuoyu yoklamaları da yaparak, halka da sorabilirsiniz. CHP’de seçmen olup üye olmayan çok büyük bir kısım var. CHP kendi seçmenine de sormalı, o kentte daha özel bir çalışmayla bir harmanlama yapmalı. Sağlıklı sonuç her zaman istenilen şey değil, çoğu zaman endişe duyulan bir şey. Doğruları söyleyen milletvekili olabilir ön seçimle gelebilir ama doğruları söylediği için sizin istediğinizi söylemiyor"
TAM KAPANMADAN ESNAF ÇOK CİDDİ DARBE YİYECEK
Ümit Yaldız, koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında alınan tam kapanma kararını şu sözlerle değerlendirdi:
"Kapanmada en büyük darbeyi küçük esnaf yiyecek. Malum eğlence yerleri, esnaf, çok sıkıntı. Esnaf çok ciddi, inanılmaz darbe yiyecek. Vatandaş bunu nasıl değerlendirecek? Yapılan çalışmaları inceliyorum. Sebep sonuç üzerinden inceliyorum. Bu sıklıkla kapanmayı ilk defa yapıyor Türkiye. Böyle nefes almamacasına niye gerek duyuldu, denirse, vatandaş kongrelere kadar gidecektir. Vatandaş iktidar partisine faturayı kesecektir. Kongreler bu şekilde yapılmasaydı acaba Türkiye’deki tüm iller kırmızıya boyanır, kapanma bu boyutta yaşanır mıydı? Sağlık açısından kapanma doğru bir karardır. Bu dönemi de yönetemezsek yazın dolar, turist olmaz! Mayısta durumu toparlamak, haziranda turizmle açığı kapatmak istiyor hükümet. Bu kapanmayı keşke 2 ay önce yapsaydık, lebalep kongreleri yapmasaydık. Geçtiğimiz yıl yaptığımız çalışmada sağlık bakanına güven yüzde 80-90’daydı. Şu anda yüzde 8’lere düşmüştür, diye düşünüyorum. Bir tarafta mensubu olduğunuz parti yanlış yapıyor, istifa da bir seçenek. O kongrelerin tek başına bu tabloyu yarattığını düşünmüyorum. O kongreler toplumun geri kalanına yanlış örnek olmuştur. Cumhurbaşkanı hınca hınç salonlarda olabiliyorsa ben neden doğum günü partisi yapmayayım, diye düşünür vatandaşlar. Hele hele o kongrelere giden otobüs dolusu insanların dönüşte sosyal mesafeye uyduğunu mu düşünüyorsunuz? Bu mikrop o kadar hızlı yayılmayabilir diye düşünülebilir insanlar ama yayılıyor. Bir kişi bir günde 100 kişiye bulaştırabiliyor. Bu kongreler yapılıyorsa, bu kadar ciddiyet gerekli değil düşüncesini beslemiştir. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olmuştur."
KARARSIZ KİTLESİ, YÜZDE 25'LERİ BULMUŞ DURUMDA
Belediyelerin ekonomik tablosuyla ilgili görüşlerini aktaran Ümit Yaldız, "Belediyeler ekonomik olarak zor durumda. Son yaptığımız çalışmalarda gördüğüm, giderek kararsız kitlesinin yüzde 25’leri bulması. Son dönem yapılan çalışmalarda kimileri iktidar partisinin eridiğini, Millet İttifakının sabit kaldığını söylüyor ama şu var; protest seçmen yüze 10’ları buluyor. Yüzde 15-20 arasında kararsızlık var. Bu kararsızlık hayra alamet değil. Kutuplaşma ikliminde hayra alamet değil. Bu kararsızlık, yeni kurulan partilere de gitmiyor. Gelecek Partisi, DEVA partisi, karşılıkları olan parti değil bu bölgede. Muharrem İnce için batıda bir potansiyel var. Parti kurar mı, hamle mi bekliyor bu durumda, bekliyoruz. Kurarsa oy verir misiniz dediğimizde yüzde 20 oy alabileceğini İzmir’de gördük" diye konuştu.
TUNÇ SOYER, İZMİR'İN İLÇELERİNDE DE ÇOK İYİ DURUMDA
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in performansını değerlendiren Ümit Yaldız, şunları söyledi:
"Tunç Soyer İzmir’de yine güçlü bir figür. Olağanüstü süreçler ismen belediye başkanı destekledi. Boşluklar var ama doğruları da var. Aziz Kocaoğlu’nun adını koyduğu İzmir Modeli çalışmasında kırsal kalkınma vardı. İzmir’in ihraç ettiği bir yönetimsel modeldir. Diğer belediye başkanlarının da başvurduğu bir uygulamadır. Hala projenin başlangıç yeri İzmir olduğu için, en doğru ve en etkin İzmir’de uygulanıyor. İzmir’in dış ilçelerinde Tunç Soyer’in durumu iyi. Merkez’de daha makro operasyonlara ihtiyaç var. Tanınmayla ilgili bir sorunu yok ama markası çok önemli. Oralarda ekibine çok büyük işler düşüyor. Çok büyük sorunları, zannedildiği gibi yok. Tunç Soyer’i destekleyen gruplarda bir homurdanma var ama halkta o homurdanmalar yok. Tunç Soyer’in handikaplı bir süreçte olduğunu söyleyemeyeceğim. Fakat insanların beklentileri çok yükseldi. Dışarıda sorun yok ama içeride çok sorun var. İnsanlar eskiden tıkır tıkır yürüdüğü kaldırımları şimdi beğenmiyor. Araç modelleri yüksek, yolların kaymak gibi olması isteniyor. İlçe belediye başkanları açısından sorun çok büyük. Büyükşehir Belediyesi’nin İller Bankasından kaynağı kesilmemiş, bunu duydum. Olan ilçe belediyelerine oldu, payları kesildi"