FATİH YAPAR/EGEDESONSÖZ - Siyasi krize neden olan Bütünşehir Yasası ve seçim zamanı ile ilgili tartışmalar devam ediyor. Her platformda yasanın olumsuzluklarını gündeme getiren İl Genel Meclisi Başkanı Serdar Değirmenci’nin yaptığı son toplantı krize neden oldu. Değirmenci’nin il genel meclis üyeleri ile birlikte basın açıklaması yapmak için ayarladığı meclis salonu Vali Cahit Kıraç’ın talimatı ile kilitlendi. İl Özel İdaresi Genel Sekreteri İrfan İçöz’e “kapıları kapatın” talimatı veren Kıraç’ın basın açıklamasına sıcak bakmadığı için bu kararı aldığı ifade edildi.
İlk olarak meclis salonunun kapalı kapısının önünde toplanan Değirmenci ve il genel meclis üyeleri ardından özel idarenin bahçesinde açıklama yaptı. Değirmenci, “İl Genel Meclisi’nin başkanı benim. Salonda yapılacak her türlü iş ve işlemden yasal olarak ben sorumluyum. Yasal olarak vali de özel idarenin bağlı olduğu makamda bulunuyor. Zaten kendisinin toplantılara gelme gibi bir durumu yok. Toplantının yapılacağı zamanın öncesinde nezaketen durumu idareye bildirdim. İdarenin başındaki isim Genel Sekreter İrfan İçöz de vali beyi bilgilendirmiş. Kendisi ‘orada toplantı yapılmasın’ talimatını vermiş. Ardından kapıyı kilitlediler. Ben il genel meclisinin başkanıyım. Ticaret Odası başkanı değilim. Eğer oranın başkanı olsam Ticaret Odası’nda toplantı yapardım. CHP ya da AKP’nin grup başkanı da olmadığım için grup odasında toplantı yapamam. Bizim toplantı yapacağımız ve kendimizi anlatacağımız yer bellidir. Burada siyasi parti yok. Halkın oyları ile seçilen insanlar var. Bu durumu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Böylece özel idarenin kapısına ilk kilit vurulmuş oldu” dedi.
İDAM MAHKUMUNA BİLE SON SÖZÜ SORULUR
Tasarıya göre 29 İl Özel İdaresi ve İl Genel meclisleri, bin 591 belde belediyesi, 16 bin 82 köy tüzel kişiliğinin kapatılarak kapatılarak, 13 yeni büyükşehir belediyesinin kurulacağını ifade eden Değirmenci yaptığı açıklamada köylerin devre dışı bırakılacağını söyledi. Değirmenci, “Böylece İl Özel İdarelerin yüzde 36’sı, belde belediyelerinin yüzde 53’ü, köylerin de yüzde 47’si, burada yaşayan halka sorulmadan, seçmen iradesi yok sayılarak kapatılıyor. Tam 56 milyon yurttaşı ilgilendiren bir konuda hiç kimsenin söz hakkı yok. Ülkemizin geldiği ileri demokrasi anlayışı işte bu. İdam mahkumuna bile infazdan önce son sözü sorulurken, kapatılan kurumların başkanlarının tek söz söyleme hakkı yok. Bu oldu bittiden, ben yaptım oldu mantığından, valilerin de, genel sekreterlerin de, AKP’li İl Genel Meclisi Başkanları ve il genel meclisi üyelerinin de memnun olduklarını hiç zannetmiyorum. Fakat hiç kimse sesini çıkarmıyor, çıkaramıyor. Halkın kendi kendini yönetme hakkı gasp ediliyor. Konuşmayan, tartışmayan, sorgulamayan, suskun bir toplum yaratılıyor. Toplum bir kişinin istemine göre yeniden şekillendirilip, başkanlık sisteminin alt yapısı oluşturuluyor. Ülkenin idari yapısı Başkanlık sistemine göre yeniden yapılandırılıyor. Neden? Çünkü Zat-ı Şahane hazretleri böyle istiyor” dedi.
DEMOKRASİ İLE İLGİSİ YOK
Yasanın yerinden yönetim ilkesine aykırı olduğu gibi, imza atılan Avrupa Yerel Özerklik Şartına da uygun olmadığını ifade eden Değirmenci, “Bölgemizden bir örnek vermek gerekirse Alaçatı gibi, Birgi gibi turistik beldelerin mahalle olması, o yöre halkına ne kazandıracak? Bu tasarıyla köy malları belediyelere devrediliyor. Nikah kıyma hakkına bile sahip olan köy muhtarları bundan sonra sadece ikametgah tasdikçisi olarak hizmet etmeye mecbur bırakılıyor. Bu tasarı kırsal kesimin şartlarına uymuyor. Yine tasarıyla, 29 il özel idaresi ve il genel meclisi kapatılıyor. Bunların yerine valinin görevlendireceği bir vali yardımcısının başkanlığında “Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi” kuruluyor. Bu merkez, merkezi idarenin illerde yapacağı yatırım ve hizmetlerin izlenmesi, denetlenmesi; afet ve acil yardım hizmetlerinin koordinasyonu ve yürütülmesi, ilin tanımı, illerdeki kamu kuruluşlarına rehberlik edilmesi, hukuki destek sağlanması için kurulmuş, valiye bağlı tüzel kişiliği olan, özel bütçeli bir kuruluş. Bütçe İçişleri Bakanı'nın uygun görüşü ve Başbakanın onayıyla yürürlüğe giriyor. Böylece valinin başkanlığında bürokratlardan oluşan bu kurum, İl Genel Meclisi'nin yerine geçmiş oluyor. Halkın oylarıyla seçilmiş meclis kapatılıp, yerine devlet memurları atanıyor. Bu uygulamanın demokrasi ile, yerelleşme ile, yerinden yönetimle hiçbir ilgisi var mı?” ifadelerini kullandı.
DEVE Mİ KUŞ MU?
Tasarının Türkiye’de 2 başlı bir yerel yönetim modeli oluşturduğunu anlatan Değirmenci, yasanın kabul edilmesi halinde ülkede farklı uygulamaların ortaya çıkacağını söyledi. Değirmenci, “Kalmasına karar verilen 52 ildeki özel idarenin bütçe gelirlerinden aldığı yüzde 1,15 oranındaki pay, yeni kanunla yüzde 0,50’ye düşürülüyor. Böylece kapatılmayan 52 İl özel idaresinin bütçesi de yaklaşık olarak üçte iki oranında azalıyor. Bu daha az hizmet demek. Demek ki yakında bu 52 il özel idaresinin kapısına da kilit vurulacak. Bu mantığı anlamak mümkün değil. Onun için bu kanun deve mi, kuş mu belli değil. Hükümetin başka bir çalışması da “İl Özel İdareleri Gelirler Yasa Tasarısı” idi. Özel İdarelerin mali yapılarını güçlendirmek, yetkilerini genişletmek için yapılan bu çalışmalar hayata geçirilecek diye beklerken bunun tam aksi bir uygulamaya gidilerek Özel İdareler kapatılıyor. Bu kanun Türk İdari yapısına uygun değildir. Başkanlık sistemine geçişin bir ön çalışmasıdır. Üniter devlet yapısından federatif sisteme geçişin ön hazırlığıdır. Ülkemizin Güneydoğusu'ndaki bölücü terör örgütü ile yıllardır süren savaş düşünülürse, illerin idari yapısının bu şekilde genişletilerek değiştirilmesi terör örgütünün ekmeğine yağ sürmekten başka bir anlam taşımayacaktır. 148 yıllık bir birikim, bir gelenek, bir anda yok edilmemeli, Özel İdareler kaldırılarak, İl Genel Meclisleri kapatılmamalıdır” diye konuştu.
Yol-İş Sendikası İzmir 2 No.lu Şube Başkanı İsmail Evran da yaptığı açıklamada kapatılacak özel idarelerde 14 bin çalışanın bulunduğunu bunların akıbetinin ne olacağının bile belli olmadığını söyledi. Evran, “Hiçbir hazırlık yapılmadan çıkartılmaya çalışılan bu yasanın kabul edilmesi mümkün değil” dedi.