Diren ÇELİK/ EGEDESONSÖZ- Türkiye 6 Şubat tarihinde yaşanan deprem felaketinin ardından yaralarını sarmaya çalışıyor.
Yıkımdan en çok etkilenen kesimlerin başında ise çocuklar geliyor. Çocuklara deprem bölgesindeki çadırlarda uzmanlar tarafından psikososyal destek sağlanırken ayrıca çocukların eğitimlerinin devam etmesi için deprem bölgesinden İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlere göç yaşanıyor.
Öğretmenler ya da bakımverenlerin çocuklara nasıl yaklaşması gerektiği konusu da büyük önem arz ediyor.
Prof. Dr. Zeki Yüncü ve Çocuk ve Genç Psikiyatri Uzmanı Önder Küçük, İzmir’e gelen depremzede çocuklara yaklaşımın nasıl olması gerektiğine ilişkin görüşlerini Egedesonsöz’e aktardı.
ÇOCUK HAKKINDA BİLGİ ALMAK GEREKİR
Kentlere göç eden depremzede çocuklar hakkında yaşadıklarıyla ilgili önden bilgi edinmenin önemine değinen Küçük, “Depremzede öğrencilerin yeni başladığı okulların misafir öğrencilerine hazır olması oldukça önemlidir. Bunun için gelecek çocukla ilgili hangi sınıfa gideceği, hangi öğretmenin yakınen izleyeceğinin belirlenmesi ilk aşamada yapılabilir. Bunun için bir ekip oluşturulabilir. Okul yönetiminden bir öğretmen, PDR öğretmeni ve sınıfından bir öğrenciden oluşan ekiple ilk karşılaşma sağlanabilir. Gelecek misafir öğrencinin okulla ilgili danışmak istediği konular hususunda uygun yönlendirmenin kim tarafından yapılacağı belirlenmelidir. İlgili öğretmen ya da PDR uzmanı tarafından gelen öğrencinin bakımvereninden süreciyle ilgili önden bilgi almak, varsa kayıplarını öğrenmek, son dönemlerini nasıl geçirdiğini, neler yaptığını bilmek, geçmişteki ilgi alanları ve güçlü yönlerini öğrenmek oldukça önemlidir” ifadelerini kullandı.
OKUL İÇİN HAZIR OLMAYABİLİRLER
Çocuklarla okulun ilk günlerinin zor geçebileceğinin konuşulmasının süreci kolaylaştıracağını ifade eden Küçük, “Okuldaki ilk günlerin herkes için zor geçebileceği bilinmelidir. Bu açıdan ilgili öğretmenin gelen öğrenciye ilk günlerde zorluklar yaşayabileceğini söylemesi, bu konuda destek vermek için hazır olduklarını söylemesi süreci kolaylaştırabilir. Çocuğun okul için hazır olmayabileceği konusu akılda tutulmalıdır. Depremle ilgili farklı yaş grubundaki çocuklar, farklı düzeyde bilgi sahibi olabilirler. Çocuklar haberleri seyretmiş, görüntülere maruz kalmış veya birçok bilgiden iyi niyetle korunmuş ve hiçbir açıklama duymamış olabilirler. Çocukların depremle ilgili nelere şahit olduğunu bilmediğimizden sınıftaki ilk karşılaşmada öğretmenlerin ülkemizde bir deprem olduğunu söylemesi önemlidir. Deprem ve doğal afetlerle ilgili yaşlarına uygun düzeyde bilgiler vermek önemlidir. Tüm sınıfa bununla ilgili soru sormaktan kaçınılmalıdır. Öğrencilerden gelen soruların tümüne yanıt verme çabasına girilmemesi iyi olur. Gerekirse düşünüp ya da öğrenip sonradan yanıtlanacağı söylenebilir. Ağır duygusal yüklü ifadeler kullanmaktan kaçınılmalıdır. Öte yandan üzgün değilmiş gibi davranmak da uygun değildir. Sorunları olan öğrencilerle ayrıca teneffüste konuşmak iyi olabilir. Gerekirse PDR yönlendirmesi de yapılabilir” dedi.
OKULLAR RUTİN KAZANMADA ÖNEMLİ
Okulların, çocukların rutinlerini kazanabilmesi açısından önemli kurumlar olduğunu söyleyen Küçük, “Rutinleri olan çocuklar yeni döneme daha iyi uyum sağlayabilirler. Birçok ruhsal zorlukları aşmalarında hem akran desteği hem de öğretmen desteği çok önemli işlev görür. Bu süreçte okulların yeni gelen öğrencilere hazır olması, bu zorlu sürecin üstesinden gelmemizi kolaylaştıracaktır” diyerek sözlerini tamamladı.
ÇOCUKLARIN KAYNAŞMASI SAĞLANMALI
Prof.Dr. Zeki Yüncü ise çocuklar için ruh sağlığının önemine vurgu yaparak, “Çocukların temel yaklaşımı yaş dönemine göre farklılıklar gösterebilir. Anaokulundaki bir çocukla lisedeki bir çocuk aynı değil. Eğitime devam etmeleri aslında çok iyi bir durum. Bunu kendi bölgesinde, kendi arkadaşlarıyla yürütmesi daha sağlıklı. Okul yöneticilerine durumun aktarılması, yeni gelen çocuklarla eski öğrencilere durumun iyi açıklanması ve çocukların kaynaşması sağlanmalı. Çocukların ders haricinde de etkinliklerle zaman geçirmesi sağlanmalı. Hem duygusal paylaşımların hem yeme-içme gibi paylaşımların yapılması lazım. Oradan gelenlerin sahip olunmaya, desteklenmeye çok ihtiyacı var. Çocukların sınıflara paylaştırılması, izole tutulmaması gerekiyor. Farklı farklı okullardan farklı farklı çocuklar geliyor. Hepsinin ayrı travmaları ve kayıpları var. Belki sadece korktukları için, belki evleri yıkıldığı için geldiler. Beraber zaman geçirilmesini sağlamak önemli görünüyor. Rehberlik araştırma sistemine çok ihtiyaç var. Çocuk için daha önemli olan şu dönemde ruh sağlığı. Özellikle ona vurgu yaparak ilerlemek gerek” ifadelerini kullandı.