İZMİR - “Milliyetçi Hareket Partisi çatışmacı değil uzlaşmacı, ayrıştırıcı değil bütünleştirici, kavgacı değil barışçı, ötekileştirici değil kucaklayıcı, bölen değil birleştiren, kaostan değil huzurdan beslenen, Türkiye’yi ve Türk milletini geleceğe birlikte taşıma iradesini ortaya koyan bir siyaset diliyle bu iddiasını pekiştirmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi; Türk milletinin birliğini ve beraberliğini koruyarak,
toplumsal huzursuzluk alanlarının cepheleşmeye dönüşmesini önlemeyi ve herkesin inancına saygı duyarak birlikte yaşama ideali etrafında kenetlenip toplumsal sıkıntı ve sorunları çözmeyi amaçlamaktadır.
Hazırlayacağımız “Milli Birlik ve Bütünlük Projesi” kapsamında milli ve manevi değerlerimizin toplumsal çatışma konusu yapılmaması, etnik, inanç ve mezhep temelinde ayrışma yaşanmaması için Alevi İslam inancını benimseyen vatandaşlarımızın inanç ve kültür temelli sorunları Alevi inanç önderleri, Alevi İslam’ın çatı kuruluşları ve akademik çevrelerin
katkı ve katılımıyla çözüme kavuşturulacaktır.
Bu amaçla öncelikle, Cemevi gerçeği siyasi kaygılardan uzak, cami- cemevi karşıtlığına dönüştürülmeden kabul edilecek ve inanç ve kültür hayatının bir unsuru olan Cemevlerine devlet yardımı yapılacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı Alevi İslam inancını da bünyesinde temsil edecek şekilde yeniden yapılandırılacaktır.Aleviliğin öncelikle nitelikli eğitim ve kadro ihtiyacını karşılamak amacıyla “Türkiye Alevilik Araştırmaları Merkezi” kurulacaktır. Alevi inanç önderlerinin akademik seviyede eğitilmesi için İlahiyat Fakültelerinde “Tasavvuf İlimleri Bölümü” kurulacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığınca din derslerinin müfredatına, doğrudan Alevi toplumunun katılımıyla şekillenmiş doğru, objektif ve bilimsel bilgiler dahil edilecek, bu amaçla “Özel İhtisas Komisyonu” kurulacaktır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, üniversiteler, Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilgili kuruluşların işbirliği ile Alevi İslam inancının ve tarihi-kültürel şahsiyetlerinin envanteri ve külliyatı çıkarılacak, varsa yabancı dilde olanlar Türkçeye çevrilecek ve yayınlanacaktır” dedi.
Sözlerine Milliyetçi Hareket Partisinin anayasa değişikliğine yahut yeni bir anayasaya karşı olmadığını söyleyerek devam eden Av. Onar böyle bir anayasa yapılmasında; “Siyasal yapıdaki anti demokratik uygulamalarının tasfiye edilmesi gerektiğini, modern demokrasilerde olduğu gibi düşünce, inanç, teşebbüs, örgütlenme ve benzeri alanlarda temel hak ve hürriyetleri güvence altına alan demokratik devlet yapısına ulaşılmasına, vatandaşlarımızın aynı milletin bir ferdi olmaktan gurur duyacağı, ayrışmayı değil bütünleşmeyi, farklılaşmayı değil kucaklaşmayı, kutuplaşmayı değil kaynaşmayı sağlayacak toplumsal uzlaşmayı gerçekleştirmesi, birbirinden uzaklaşmamış, birbirine yabancılaşmamış bir millet yapısı ile etnik köken, inanç, mezhep gibi özelliklerin milli kimliğin ve bin yıllık kardeşliğin zenginliği olarak görüldüğü bir toplum hayatına kavuşulmasına, devletin taviz ve teslimiyet döngüsünden kurtulup bağımsız karar verebilen, yeryüzünde sözü geçen ve dünyaya başkent Ankara vizyonundan bakabilen kudret haline gelmesini,
Bizi bir millet olarak tanımlayan, milli ve üniter varlığımızı güvenceye alan Anayasamızın başlangıç kısmında ve ilk üç maddesinde ifadesini bulan esaslara ve Cumhuriyetin kurucu değerlerine saygı ve riayetin gerçekleşmesinin olmazsa olmaz olduğunu,
Milliyetçi Hareket Partisinin Cumhuriyetin temel nitelikleri, Türk milli kimliği, demokratik rejim ve temel insan hakları gibi değerleri vazgeçilmez olarak kabul ettiğini ve bunların uzlaşma arayışı içinde tartışılmasını reddettiğini, tek millet-tek devlet esasına dayanan, üniter yapıdaki milli devlet bünyesinde, farklı etnik kimliklere siyasi ve hukuki statü tanınarak çok parçalı millet yapısı oluşturulmasına, Kişi hak ve özgürlüklerinin etnik temelli kolektif haklara dönüştürülmesine, Türkçe dışındaki dillere ve farklı kültürlere statü kazandırılarak yapay azınlık yaratılmasına, vatandaşların birbirleriyle ve milletin devletle çatıştırılmasına zemin hazırlanmasına, Milli kimlik tanımının değiştirilerek “Türkiyelilik” kavramının esas alınmasına, Vatandaşlık bağının Türk milleti kavramı yerine ikame edilmeye çalışılmasına, Türkçe’den başka dillerde “anadil” olarak eğitim yapılmasına, Türkiye’nin idari yapısının değiştirilerek yerel yönetimlerin mahalli Parlamento olarak çalışacağı özerk bölgeler sisteminin hayata geçirilmesine, zemin hazırlayacak anayasa değişikliği yahut yeni bir anayasa yapılmasını hiçbir şekilde tartışma konusu yapmayacağını ve karşı duracağını” dedi.