ESİAD Başkanı Zorlu'dan enerji mesajı: Dışa bağımlılık azaltılmalı

Diren ÇELİK/ EGEDESONSÖZ- İzmir’de 3 gün boyunca sürecek Ege Ekonomik Forum’un ikinci gününde Geleceğin Sinyalleri- Jeopolitik, Ekonomi, Bilim, Teknoloji, Çevre ve İnsan’ teması ile Ege Palas Business Otel’de devam etti.

Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı (EGEV) ve Özgencil Grup işbirliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi destekleri, İzmir Ticaret Odası, Ege İhracatçı Birlikleri, Ege Bölgesi Sanayi Odası Stratejik Partnerliği, Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği, İzmir Ticaret Borsası oturum sponsorluğunda ve birçok kurumun katkıları ile gerçekleştirilen forumda ‘Yeşil İhracat: Yeni bir ekonomik büyüme stratejisi’ konusu konuşuldu.

“Küresel Gelişmeler Işığında Bölgesel Vizyon” sağlanmasını amaçlayan Ege Ekonomik Forum’unda konuşma gerçekleştiren Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu,“Dünyamızı tehdit eden iklim değişikliği, yakın coğrafyamızdaki enerji krizi, giderek yükselen enerji fiyatları karşısında yeşil enerji konusu giderek ön plana çıkıyor. ESİAD’ın, yeşil dönüşüme ve yenilenebilir enerjiye verdiği önem ve çalışmaların bir yansıması olarak, bu oturumun sponsorluğunu üstlendiğimiz için de mutluyuz” dedi.

ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMASI KRİTİK
Enerjide dışa bağımlılığın azaltılması yönünde değerlendirmelerde bulunan Zorlu, “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girmeye hazırlanırken, daha güçlü bir Türkiye için, enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasını temel mesele olarak görüyoruz. Stratejik nitelikteki enerji konusu, bugün küresel düzeyde ciddi sorun haline geldi. Enerji hem ülke ekonomilerinin temel girdisi, hem de ülkelerin siyasi güçlerini yönlendiren meta. Rusya-Ukrayna savaşıyla açıkça görüldüğü üzere, enerji arz güvenliğinin sağlanması kritik önemde. Dünya nüfusunun ve kentleşmenin hızla artması, sanayinin ve ulaşım ağlarının giderek gelişmesi, enerji üretimi ve tüketimi arasındaki açığın büyümesine neden oluyor. Buna karşılık dünyada fosil enerji kaynakları tükeniyor.  Diğer yandan iklim değişikliği tehdidi karşısında tüm dünyada sera gazı emisyonlarının azaltılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

‘İNSANLIK İÇİN KIRMIZI ALARM’
Geçtiğimiz ay gerçekleştirilen COP27 Zirvesinin raporuna değinen Zorlu, “Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA), Mısır’daki COP27 Zirvesinde sunduğu raporla bazı gerçekleri ortaya koydu: Mevcut gidişat sürdürülürse, yüzyılın sonuna kadar gezegenimiz 2,4 santigrat dereceye kadar ısınacak. Bu, büyük bir felaket anlamına geliyor. Zira, küresel iklim hedefine göre, bu artışın 1,5 santigrat dereceyle sınırlanması gerekiyor. Sera gazı emisyonlarının neredeyse yüzde 75'inin enerji üretiminden kaynaklandığı dikkate alındığında, yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi daha net anlaşılıyor. IRENA raporuna göre, tüm dünyada yenilenebilir enerjide çok büyük miktarlarda kullanılmayan kapasite mevcut. Küresel düzeyde önümüzdeki 10 yılda alınacak önlemler doğrudan geleceğimizi etkileyecek. Hükümetler arası İklim Değişikliği Panelindeki “insanlık için kırmızı alarm” ifadesinin ne kadar doğru olduğu ortada. Bu gerçekler karşısında, yeni enerji kaynaklarına yönelmemiz kaçınılmaz” şeklinde konuştu.

AB ÖNEMLİ BİR ADIM ATTI
AB’nin önemli bir adım atarak, 2050 karbon nötr ilk kıta olma hedefini ortaya koyduğunu söyleyen Zorlu, "AB ülkeleri, Avrupa Yeşil Mutabakatı uyarınca, 2030 itibarıyla; Enerji tüketiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının asgari yüzde 27’ye çıkarılması ve Baz senaryoda %27 enerji tasarrufu sağlanması konusunda uzlaştı. Ayrıca BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları çerçevesinde, 2030’a kadar, yenilenebilir enerjinin önemli ölçüde artırılması ve enerji verimliliğinin iyileşme hızının iki katına çıkarılması öngörülüyor. Bu bağlamda, başta rüzgar, güneş, hidrolik, jeotermal, biyokütle olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi ortaya çıkıyor. Enerji verimliliği konusu ise sera gazı salımlarının azaltılması bakımından kilit rol oynuyor. Ülkemizdeki duruma baktığımızda, Türkiye, enerji ihtiyacının dörtte üçünü ithalat yoluyla karşılıyor. İthal edilen enerjinin neredeyse tamamı birincil enerji kaynağı olan petrol, doğal gaz ve kömür" açıklamasını yaptı. 

ENERJİ TALEBİ EN HIZLI ARTAN TÜRKİYE
Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Eylem Planı’na değinen Zorlu, "Türkiye, OECD ülkeleri arasında enerji talebi en hızlı artan, enerji piyasası en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye’nin demografik, ekonomik ve sosyal dinamikleri, enerji talebindeki artışın süreceğini gösteriyor. Bildiğimiz üzere, enerji ithalatı cari açığımızda önemli yer tutuyor. Türkiye’nin sürdürülebilir, güvenli ve hesaplı enerjiye ulaşabilmesinde, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği anahtar unsurlar. Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Eylem Planı’na göre, 2023 yılında, 2016’ya göre, ülkemizdeki santrallerin kurulu gücünün yüzde 77 oranında, üretilen elektriğin ise yüzde 83 oranında artması öngörülüyor. 2021 yıl sonu itibariyle Türkiye’nin elektrikte toplam kurulu gücünün yüzde 53,72’sini yenilenebilir enerji kaynakları oluşturuyor. Bunun yaklaşık yüzde 18,5’lik kısmı güneş ve rüzgâr enerjisinden sağlanıyor. Ülkemizin ve özellikle bölgemizin coğrafi ve ekolojik özellikleri düşünüldüğünde yenilenebilir enerjide bu oranların çok daha üzerine çıkabileceğimize inanıyorum. Özellikle son dönemde bölgemizde rüzgar enerjisinde oluşan kümelenmenin bu anlamda önemli katkısı olacaktır” diye konuştu.

TÜRKİYE AVRUPA’DA 4’NCÜ PİYASA OLACAK
Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2027'ye Yönelik Öngörüler Raporu da bunu destekliyor diye konuşan Zorlu, “Türkiye'de yenilenebilir enerjinin 5 yıl içinde yüzde 64 büyüyeceği öngörülüyor. Bu büyümeyle, Türkiye’nin Avrupa'da dördüncü büyük piyasa olması bekleniyor. Dünyada ise 2027 itibarıyla, Çin, ABD, Hindistan, Almanya, Brezilya, İspanya, Japonya, Avustralya ve Birleşik Krallık'ın ardından en yüksek yenilenebilir enerji kapasitesine sahip 10’uncu ülke olacağımız tahmin ediliyor.Geleceğin dünyasını, tüketicilerin aynı zamanda üretici olduğu elektrik sistemleri oluşturacak. Enerjinin sermaye yoğun sektör olduğu gerçeğinden hareketle yeni teşvik ve destek mekanizmaları daha da önemli hale geldi. Mevzuatımızın bu ihtiyaçlara cevap verecek şekilde uyumlaştırılması önemli. Bu alanda üretim teknolojilerinin geliştirilmesi ise bir diğer konu. Enerji üretiminde kullanılan orta ve yüksek teknoloji içeren aksamdaki yerlilik oranı hâlihazırda düşük. Farklı enerji türlerinde, yenilikçi, inovatif üretim sistemlerine geçilmesi enerjide dışa bağımlılığımızın azalmasını sağlayacaktır. Nitelikli eleman ihtiyacı ise enerji sektöründe ve özellikle yenilenebilir enerjide her kademede giderek artıyor. Yeterli eğitime sahip, teknik donanımlı personelin yetiştirilmesi önceliklerimiz arasında yer almalıdır. Bu düşüncelerle, ülkemizin geleceği için Ege Ekonomik Forum’unun itici güç oluşturmasını ve ülkemizde “Yeşil Enerji” konusunda ufuk açıcı olmasını diliyorum” diyerek sözlerini sonlandırdı.