CHP'li Bakan'dan AK Parti'ye sert eleştiri: Gördüğüm en kötü muhalefet!

EGEDESONSÖZ - Son dönemlerde kredi ve protokoller ile sık sık tartışmaların yaşandığı İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde, özellikle Cumhuriyet Halk Partili ve AK Partili vekiller arasında yüksek gerilimler yaşanmış ve açıklamalar meclis dışına da taşınmıştı.

Cumhuriyet Halk Partisi cephesinden AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi'ne yönelik 'zayıf' ve 'seviyesiz' muhalefet eleştirileri gelirken, Cumhur İttifakı Meclis Üyeleri hakkında bir yorum da CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü Murat Bakan'dan geldi.

EN KÖTÜ VE ÇİRKİN MUHALEFETİ YAPIYORLAR
Geçmiş dönemlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis üyeliği yapan Bakan, kendi döneminde böyle bir muhalefet görmediğini belirtirken, "Cumhur İttifakı için söylemek gerekirse beni siyasal yaşamımdaki en kötü ve çirkin muhalefeti yapıyorlar İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nde. Çok demokratik ve özgürlükçü bir meclis yönetimi var. Aynı TBMM gibi belirli kurallarla sınırlanması gerekir. Belediye meclisi ancak bu konuda çok yapıcı, herkesin konuşmasını ve düşüncesini ifade etmesini sağlayan bir belediye başkanı ve yönetimi var ancak siyasetteki etikten habersiz bir meclis grubu var. Bilhassa AK Parti için diyorum bunu. Bizim zamanımızda da en ağır eleştiriler olurdu ancak siyasi etiği hiç kaybetmedik. Biz dostça konuşur sorunları birlikte çözer, birbirimizi anlamaya çalışır ve ne sert eleştirileri de uygun bile dille yapardık" dedi.

SİYASETÇİNİN ÖZGÜN AĞIRLIĞINI YİTİRTİR
Ekran önüne çıkmanın siyasi bir başarı olmadığını belirten Bakan, "Bazı siyasetçiler ekranda çok fazla olmayı, kamuoyu önüne çıkmayı siyasette bir başarı adımı olarak görürler ancak değil. Siyasetçi özgün ağırlığını yitirir. Haber olmak bir yandan ön plana çıkarır bir yandan çürütür. Çünkü 'Ben mecliste ne konuşayım da haber olayım' düşüncesi oluşur. Şu an yaşanan o. Ben muhalefetin tarzını tasvip etmiyorum. Yönetimin yapısını da çok yapıcı buluyorum. Benim olduğum dönemden daha fazla önerge meclise geliyor. Meclis üyeleri daha aktif katılabiliyor sürece" ifadelerini kullandı.

İZMİR'İN İKİ SORUNU VAR
İzmir’in gündemindeki sorunlar hakkında konuşan CHP’li Bakan İzmir’in iki temel probleminin olduğunu vurgulayarak, “Birincisi katı atık tesislerinin sayısını artması lazım. Bununla ilgili Menderes'te bir ÇED süreci var. Burası bir siyaset durumuna dönüştü. Önünü tıkamaya çalışan bir AK Parti var. Orada bir direnç gösteriyorlar, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bu işi yaptırmamak için. Siyasi birliktelik demesinin nedenini anlıyorsunuz. AK Parti'den itiraz edenler var ondan onaylamıyorum diyor bakan. Diğer konu da İnciraltı konusu. Yılan hikayesine döndü. Buranın üzerinden siyaset yaptılar, Büyükşehir çözmüyor dediler. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı bunun çözülmesi gerektiğini söyledi. Balçova Belediye Başkanı canla başla çalışıyor. Orada doğaya uygun bir plan olması lazım. Bununla ilgili 1-2 yıldır bağıran arkadaşlara soruyorum, ne yapıyorsunuz? Her sene yıl sonuna doğru çıkıyor. Bir diğer sorun Halkapınar-Otogar metrosu. İzmir’in ulaşımından şikâyet ediyorsunuz ancak kendi üstünüze düşenleri yapmıyorsunuz. İzmir'in 2'nci çevre yoluna ihtiyacı var. Ulaştırma bakanlığı metro ile ilgili iş yapsın mesela" dedi.

KENT MERKEZİNE YAPMA İMKANIMIZ YOK
Hükümete yönelik eleştirileri üzerine 'Büyükşehir'in hiç mi eksiği yok?' sorusunu da yanıtlayan Bakan, "Büyükşehir Belediyesi üzerine düşeni yapıyor zaten. Otopark bir problem doğru ancak şu daha büyük problem; Ben geçmişte şehrin merkezine araç girmesin dediğimde gülüp haber yapmışlardı ancak bunun Sayın Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken önerdiği bir konu olduğunu bilmeden haber yapanlar oldu. Bu kentin elbette ki otopark sorunu olur. Kent 1950'lı yıllardan itibaren büyümüş bir kent. Kent merkezine yeni yol yapma imkânınız yok. Kent merkezine girişi azaltmamız lazım. Ya da şu mantığı bırakmamız lazım; 'ben oturduğum kafenin önüne park edeceğim' bu olmaz. Toplu ulaşımı kullanımı arttırmalıyız. Elbette Büyükşehir'in de yapması gerekenler var ancak bununla ilgili çabayı gördüğüm için bir şey demiyorum. Türkiye'de raylı ulaşımın, otobüsün ve deniz ulaşımının entegre olduğu başka kent yok. Pandeminin bu kentte bireysel araç sayısını yüzde 50 arttırdığını gördük.