EGEDESONSÖZ - CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, Sonsöz TV'de, gazeteci Fatih Yapar'ın sorularını yanıtladı. Bayır, kurultay değerlendirmesini yaparken, kırgınlıklarını, beklentilerini anlattı.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun kurultaya çok güçlü girdiğini, 1251 oyla yeniden genel başkan seçildiğini belirten Bayır, "Tüm mesele, 2023'te partimizi iktidara taşımak. Ne yapıp edip, bugünkü iktidarı alaşağı edip CHP'yi iktidara getirmek istiyoruz. Bunda kararlıyız" dedi. Sosyal medya yasasını değerlendiren Bayır, şunları söyledi:
"İktidar, bu yasayı çıkarırken bahaneler üretti. Vergi alamamak, bir kılıftı bence. Denetim mekanizmasını biz yapalım diyorlar. Muhatap bulamıyorlar. Sosyal ağ sağlayıcısının temsilcileri olsun istiyorlar. Doğrudur, vergi kaçağı söz konusudur. Vergi kılıftır derken, kademe kademe, adım adım, sorgulayan toplumu sindirmeyi amaçladıklarını belirtmek istiyorum. Sarayda oturan zatın kararlarına karşı çıkılmasın istiyorlar. Otokontrol uygulayacaklar. Bazı kelimeleri anında sildirecekler. Olan bitenleri kimse bilmesin, duymasın istiyorlar. Burada kendilerince tekrar iktidar olmak adına yarattıkları yandaş medya gibi sosyal medyayı da ellerine geçirmek istiyorlar. Halkın doğru haber alma hakkını, kim ne söylüyor, ne diyor, üstünü karartmak istiyorlar. Sadece Cumhurbaşkanı konuşsun istiyorlar. Hangi kanalı açarsanız, açın, karşınızda Cumhurbaşkanı olacaktır. AK Parti'nin sözcüleri ekrana gelecek. Bu şekilde bir Türkiye hayal ediyorlar. Üç maymunu oynayan bir toplum yaratmayı hedefliyorlar. Bizim tarzımızda örgütten gelen insanların susmasını beklemesinler. Genel başkanımız çok büyük para cezaları ödedi. Muhalefetin sesini kısmak istiyorlar. Ancak diktatörlükle yönetilen ülkelerde vardır bu tablo. Yasanın ardından medyanın da işi zorlaşacak. Dokunulmazlığı olmayan insanların eleştirmesi, filtre edilecek. Bir baro başkanı bile uygun olmayan yasa tasarısını dillendiremeyecek. Gazeteciler yazamayacak, yayınlayamayacak."
AKBARO'NUN AVUKATINA KOLAYLIK
Milletvekili Tacettin Bayır, çoklu baro yasasını değerlendirirken, İzmir'de ikinci baro kurulmasının zor göründüğüne vurgu yaptı. Bayır, "Görüntüde ikinci baronun kurulması zor gibi gözükse de iktidar kendi imkanlarını kullanarak, yeni bir baroya üye olunması için baskı yapacaktır. Örgütlenmeyi yapan da eski bir AKP milletvekili. Burada ikinci baronun olmasının çok büyük sıkıntıları olacağı muhakkaktır. İşsiz aşsız o kadar çok insan var ki... Mecburen, ikinci baroya üye oldum, diyecek insanlar var. Bunu kabul edelim. Hakimin yerine kendimizi koyun. Hakimler, hangi barodansın diye soracak. Bu bir baskı unsuru olarak karşımıza çıkacak. Akbaronun avukatıysanız, hakim size ona göre davranacak. Akbaronun avukatıyla gidersem, kurtulurum, diyecek vatandaş. Bilerek kasten yapılmış bir yasadır bu. FETÖ'nün yapmaya çalıştığı bir şeydi bu" diye konuştu.
HERKESİN İÇİNDE GÖREV TALEP ETTİM
Kurultayda PM için adaylık başvurusu yapan ancak yeter oy alamadığı için PM'ye giremeyen Tacettin Bayır, bu konuda şunları söyledi:
"Kurultayımız bittikten sonra sandık sonuçlarıyla ilgili eleştiride bulunmayı doğru bulmuyorum. Bir iki gün daha bunları konuşuruz, sonra kurultay meselesini kapatır, önümüze bakarız. Partiyi iktidara nasıl taşırız, onu konuşmaya başlarız. Şunu söylemek isterim ki, birilerini methederken, öne çıkarırken, diğerlerini yeriyoruz. Sanki onlar emek vermemişler gibi davranıyoruz. Kazananı öne çıkarıyorlar, diğerlerini önemsemiyorlar. Bunu doğru bulmuyorum. Bu bir bayrak yarışıdır. 38 yılda kazandıklarım oldu, kaybettiklerim oldu. Kaybettiklerimde pes etmedim, siyaseti bırakıyorum demedim. 20 kişilik milletvekili grubu olarak genel başkanımızla toplantı yaptık. Söz döndü dolaştı sıra bana geldi. 38 yıldır partideyim, 45 il gezdim, bu kurultayda görev ve yetki istiyorum, dedim genel başkanıma. Öyle kapalı kapılar ardında değil, milletvekili arkadaşlarımın arasında. Milletvekili çıkaramadığımız yerlerde çalışmak için, İzmir modelini oralarda anlatmak için görev talep ettim. İzmir'deki başarıyı Güneydoğu Anadolu'ya, Doğu Anadolu'ya taşımak için görev istedim. Anadolu'da sıradan bir vekilin konuşması başka, PM veya Genel Başkan yardımcısının konuşması başka etki yaratıyor. Genel başkanımız, görev talebimi tebessümle karşıladı, not aldı. Bir daha karşısına çıkıp, beni de yazın, demedim. Sonraki süreçte maalesef farklı şeyler devreye girmeye başladı."
SEÇMENİM BENİ PM'DE GÖRMEK İSTEMİŞTİ
"Seçmenim, abi sen piştin artık, seni PM'de görmek istiyoruz, diyorlardı. Yok ben aday olmam, deme lüksüm olamazdı elbette. Elimden geleni yaparım dedim. Genel başkan takdir ederse olur, dedim. Adım, listede vardı. İl Başkanımız Deniz Yücel, bir mesaj attı, bizim listemiz bu diye... O noktada genel başkana karşı bir hareket yoktu, bir iki oynama vardı, o kadar. Birinde Mehmet Ali Çelebi'nin adı vardı, diğerinde benim adım... Ne var ki sandık sonuçlarına bakıldığında, buna uyulmadığını görüyoruz. Uzun yıllardır CHP'de şu, alışkanlık haline gelmeye başladı. Parti geleneğinde örgüt, yerel yönetimlerin gerisinde değildir. Örgüt çalışarak belediye başkanlığını kazandırır. Örgüt, en üst kurumdur. İl başkanı, belediye başkanının üstündedir. Bu düzen değişmeye başladı. Seçilmiş olan belediye başkanları, örgütü kendilerine göre dizayn etmeye başladı. Ben ne istersem, onu yapacaksın, ben kimi istiyorsam onu seçeceksin, durumuna geldi.
Aziz Kocaoğlu ile ben de çatıştım ama kendi aramızda çatıştık. Mustafa Moroğlu'nu il başkanı yapmak istiyorlardı. Genel Başkan, Alaattin Yüksel ve Aziz Kocaoğlu'nun taleplerini bir kenara bırakıp cebinden kağıt çıkarıyor, il başkanı Tacettin Bayır olacak diyor. Kaoslu bir ortam yaşandı. Ciddi borçla yüzleşerek il başkanı oldum. Ortak noktada buluştuk., ortak liste hazırladık. O dönemden günümüze bir kopyalama söz konusu. Her yer için geçerli, sadece İzmir'de yok bu durum. Her büyükşehir belediye başkanı, il başkanını gelecekte kendine rakip görüyor. Uyum içinde bir şeyler üretmek lazım oysa. İçe dönük çatışmalar oluyor. Kavga etmeyeceğiz, kavga ediyor izlenimi vermeyeceğiz. Hiç mi konuşmayacağız? Örgüt haksızlığa uğruyor, hiç mi konuşmayacağız? Partide koltuğa oturanlar, ayrımcılık yapmayacaklar. Ben PM'ye adayım diye çıktım, müracaatımı yaptım. Seçmenim böyle istiyordu. İki kurultay öncesinde yeni vekildim. Ben müracaat etmemiştim, o zaman. Genel başkanım, senin müracaatın yok, demişti. Şimdi aday oldum, neden aday oldun, seni anahtar listeye almadı, dediler. Ben çıktım, boyumuz ölçüsünü aldım. 1.63 geldi boyum. Üzgünüm, çünkü beni orada görmek isteyenleri üzdüğüm için üzüldüm. Aday olarak halkın beklentilerini karşılayamadığım için üzüldüm. Tunç Bey, Rıfat Nalbantoğlu'nu destekledi, vefa dedi. Tunç Bey, Seferihisar belediye başkan adayı olmadan bir ay önce Rıfat Bey il başkanı olmuştu. 30 günde hiç kimse mucize gerçekleştiremez. Eski il başkanına haksızlık olur."
YOK SAYILMAYI REDDEDİYORUM
"Birilerini göğe çıkarırkan, diğer yanda emek verenlerin yok sayılmasını, yok sayılmayı reddediyorum. Tunç Soyer çok çalıştı, diye haber çıktı. Biz çalışmadık mı? Karaburun'da, Seferihisar'da insanlardan oy istedim. Dağları dolaştım. Ne milletvekili seçimlerinde, ne yerel seçimlerde, önerdiği o arkadaşı hiçbir yerde görmedim. Umarım bundan sonra daha daha aktif olur. Uzun süre kayboldu ortadan... İnşallah bundan sonra daha çok karşılaşırız. Ednan Arslan kardeşimizle sıkıntımız yok. Kendisi çok çalışıyor. Devrim Barış Çelik, taçlandırıldı. Selin Sayek Böke, İlhan Cihaner ile siyaset yapıyordu. Ayrıldılar. Başarılar diliyorum herkese. Bu işleri telaffuz ederken doğru yapmak lazım. Tunç Soyer, çok çalıştı, haberini görünce kızgınlıkla söyledim. Milletvekili arkadaşım Murat Bakan kardeşimi dinledim. Avukat olmasından olsa gerek, hemen onları savunmaya başladı. Adımı zikretmedi ama, aday olup da yeter oy alamayanlar, bir dönüp baksınlar, dedi. Siyasette kendisi benden 20-25 yıl geridedir. İlk milletvekili adayı olduğu dönemde seçilemedi. İkincisinde, kendisini nasıl vekil yaparız diye konuştuk. Onun TBMM'ye gitmesinde katkım vardır. Bu güzelliklerin arkasından Tunç Bey ve Rıfat Bey'i savunmasına şaşırdım. Ne Rıfat Bey'in, ne Tunç Bey'in avukata ihtiyacı var."
ÖNSEÇİM OLMASAYDI VEKİL OLAMAZDIM
Tacettin Bayır, "Tunç Başkana kırgın mısınız?" sorusuna, şöyle cevap verdi:
"Başbaşa kaldığımızda kendisinden rica ettim. Çok iyi niyetli birisi. Örgütü bilmek lazım. Siyasetin içinde yoğrulmadığı için vefası öne çıkıyor. Ben Yarımada çocuğum. Her etkinliğinde yanındaydım. Bizi de yok saymayabilirdi. Birinci sıraya istediğini yazsın, sözüm olmaz. Bizi de ikinci sıraya yazsaydı. Genel başkan bizi tercih etmezse, bizim söyleyecek sözümüz de olmazdı. Büyükşehir'in gücü kurultayda kullanılmamalıydı. Kurultayda bu güç kullanıldı. Kaşımak da istemiyorum bu konuyu. Sonuçta CHP, iktidara yürüyor. Yarın beni Tunç Bey'le yemek yerken görebilirsiniz. Vatandaşlar, soruyor, sen ne yaramazlık yaptın da listeye girmedin, diyor. İYİ Parti'ye giden 15 milletvekilinden biriydim. Hepsi birinci sıradan yazıldı, ben altıncı sıradan yazıldım. Çocuklarım, bana sordu, bu haksızlık değil mi baba, diye... Ne yazık ki genel merkezde de bir ayak var. Kısa vadede bir yere gelmek isteyen, güçlü siyasetçilerle siyaset yapmak isteyen biri değilim. Önseçim olmasaydı, vekil seçilme şansım da olmayacaktı. Bu sistemi doğru bulmuyorum. İsyanım bunadır."
"İl Başkanı Deniz Yücel'i neden eleştirmiyorsun diyorlar. Deniz Bey, kurultay öncesi delegasyonu topladı, bir konuşma yaptı. Ben de konuşma yaptım. İzmir'den kim adaysa, bence o isimleri bir kağıda yazın, genel başkanın görüşüne sunun. Kimle çalışmak istiyorsanız, tercih sizin, deyin, dedim. Bunu yapacağını söyledi. Yaptığını düşünmek istiyorum. Oysa Tunç Bey, açık açık söyledi, Rıfat Nalbantoğlu diye. Deniz Bey, Ednan Arslan'ın adını hiç telaffuz etmedi."
"Konak Belediye Başkanımız Abdül Batur, 'Ben de Ednan Arslan'a vefa gösterdim' dedi. Ne güzel! Örgüt yok! Hani kadınlarımız! Örgüt nerede? Olur mu böyle şey? Böyle bir yetki vermedik belediye başkanlarımıza. Onlara belediyeleri yönetin diye yetki verdik. O yetki, bizim kurultay delegelerimize aittir. Seçilmiş belediye başkanlarının tahakkümü, örgütün üstünde. Bu doğru değil. Vefa borcum var deyip Tunç Bey, Rıfat Nalbantoğlu'nu öneriyorsa, Abdül Batur'un, ben de Ednan Arslan'ı öneriyorum, demesi doğru değil."
KAVGA ETMEMİZİ BOŞUNA BEKLEMEYİN
Bundan sonraki süreçte hataları, yanlışları görüp müdahale etmeyi sürdüreceğini, ayrıştırmaya izin verilmeyeceğini anlatan Tacettin Bayır, şu açıklamalarda bulundu:
"Bundan sonra, kim daha fazla yukarı çıkarsa, bir dakika diyeceğiz. Haksızsa haksızsın diyeceğiz. Örgüt ne diyorsa, o olacak, diyeceğiz. Aportta bekleyen yandaş bir gazete var. Her konuşmamızdan cımbızla çekip manşet yapıyor. Buna izin vermeyelim. Ne Tunç Bey'e, ne Abdül Bey'e açılmış bir bayrak olarak algılanmasın bu söyledim. Bireysel çalışmadan söz etmiyorum, örgütten söz ediyorum. Bizler gelip geçiciyiz. Kimse bizim kavga etmemizi beklemesin. Biraz duygusallığımız olabilir. Birilerini öne çıkarırken, diğerlerini çalışmıyormuş gibi cümleler kurulmasın. Genel başkan bu isimleri tercih etmiştir, denilmeydi. Şu ismi ben PM'ye ben soktum, şunun kafasını kopardım gibi laflar hiç hoş olmuyor."
GENEL BAŞKAN, ÖZKAN'DAN YARARLANABİLİR
Tuncay Özkan'a yönelik operasyon hakkında da görüş bildiren Tacettin Bayır, "Tuncay Özkan, bizim gibi milletvekilidir. Genel başkanımız, dışarıdan pekala medya iletişimde kendisinden yararlanabilir. Genel başkanımızın 80 kişilik liste yapması çok mantıklı. 20 kişiyi fazladan yazdı. Tercihi delegelere bıraktı. Yanlış düşündüğümü düşünmek istiyorum. Operasyon varmış gibi algılanıyor. İstanbul'un üç sandığında sıfır çekmişim. Ben de çok üzüldüm. Ben ne yaptım dedim. Silivri'de 40 gün çalıştık. Bir teşekkür almadık Canan hanımdan... İzmir sandığını yaklaşık yüzde 50 yüzde 50 bölmüşler. PM'ye taşınmak isteyen arkadaşlar ful aldı. Ben ve birkaç kişi az oy aldık. Önünü keselim anlayışı olmuş yani. İstanbul listesi ayrı, Ankara ve İzmir ayrı, genel başkan ayrı bir liste çıkarıyor. İlk defa böyle bir şeye tanık oluyorum. İzmir'de Tuncay Özkan'a operasyon olduğu ortada."
BİZ BİAT PARTİSİ DEĞİLİZ
"Murat Bakan kardeşim, Tunç Bey, birkaç kişiyi daha PM'ye taşıyabilirdi, demiş. Bu anlayışı reddediyorum. Daha çok kişi PM'ye seçilsin diye çaba gösterilmesini beklerdim. İki genç kardeşimizi PM'ye 4 kişilik listeye ilaveten koyun, dese anlarım. Vefa işlerine girersek, işin içinden çıkamayız. Çok alacaklı çıkarım. Kurultay bitti, tartışmalar geride kaldı. Biz AKP değiliz, biat partisi değiliz. Bizim, CHP'nin, Türkiye'nin sorunlarına çözüm bulmamız isteniyor. Kavga etmemizi bekleyenler boşuna beklemesin. "
8
4
Künye
İletişim
Facebook
Twitter
Google+
RSS
Sitene Ekle
Günün Haberleri