Oktay GÜÇTEKİN /EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin şirketlerinden İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de toplu iş sözleşmesinde uzlaşı sağlanamaması ile başlayan grev ikinci gününe girdi. ESHOT dahil olmak üzere belediye bünyesindeki birçok iş kolunda çalışmalar yapılamıyor.
Greve çıkan DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası üyeleri ise bugün Konak Pier önünde bir araya geldi. İşçiler “direne direne kazanacağız”, “sadaka değil toplu sözleşme”, “iş, ekmek, özgürlük” sloganlarını attı.
İşçiler, Konak Pier önünde toplandı. Yolu kapatarak ilerleyen işçiler, Basmane yönünden Kültürpark'ın içerisinde bulunan hollere doğru yürüyüşlerini sürdürdü. Burada işçilerin önüne emniyet ekipleri kesti. "Baskılar bizi yıldıramaz" sloganlarını atan işçiler, bu kez Gündoğdu Meydanı'na doğru yeniden yürüyüşe geçti.

“KIRMIZI PAZARTESİ” ÇAĞRISI
DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Gündoğdu Meydanı’nda yaptığı açıklamada işçilere pazartesi günü için çağrıda bulundu. Sarı, “Bu işçiler CHP'ye oy veriyor, CHP'de de grev yapıyor. Çünkü işçiler haklı mücadelesinde grev yapar, karanlığa, AKP'ye karşı da oyunu sosyal demokrasiden yana kullanır. 25 yıldır yönettiğiniz bu kentte otobüsler çalışıyorsa biz işçinin alın teridir. 5 büyük şirkete 80-90 bin lira vereceksiniz bize 45 bin teklif edeceksiniz. Yok öyle yağma. Pazartesi günü bütün arkadaşlarımız eşlerini, çocuklarını alıp gelsinler. İşi olanlar rapor alsınlar. Yüz binler olarak İzmir’i kırmızıya boğacağız” dedi.
BİZİM TEKLİFİMİZ EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET
Genel İş 2 Nolu Şube Başkanı Ercan Gül, “Biz bundan 5 buçuk ay önce toplu sözleşme masasına oturduğumuzda ‘Gelin bu işi masada çözelim, aksi halde sokaklarda olacağız’ dedik. İzmir bizim, İzmir’in vatandaşı da biziz. Bizlere bu sefalet ücreti verenleri getirenler de biziz. Biz İzmirliyiz, İzmir’e sahip çıkan emekçileriz. Biz fazla bir hak istemiyoruz, hakkımız olanı istiyoruz. Hakkımızı alana kadar da mücadele edeceğiz. İki gündür, üzülerek izliyoruz. İzmir halkı mağdur, iki gündür çile geçiyor. İnattan mı, kinden mi, nefretten mi bilmiyoruz ama iki gündür halk mağdur. Mağduriyetin kaynağı olarak bizi gösteriyorlar, greve gitmeden önce de söyledik. Bu mağduriyetin sorumuşu biz değiliz, İzBB Başkanı ve bürokratlarıdır. Basına rakamlarımızı sunuyorlar. Bu rakamların gerçek dışı olduğunu buradaki herkes biliyor. Giydirilmiş rakamların içinde, ikramiye farklarımızı 12 aya bölmüşler… Öğrenim yardımını eklemişler, ortalama hesaplanmış. Başka ne var? Gıda kartımız. Pasolarımızı da o giydirilmiş rakamlara eklemişler. Dün 8 buçuk saat toplantı yaptık, ne için? Var olan haklarımızı korumak için. Biliyoruz, görüşme haberi geldiğinde binlerce emekçi arkadaşımız umutlanıyor ama maalesef karşımızda öyle bir yapı olmadığını beraber gördük. Bizim teklifimiz eşit işe eşit ücret!” dedi.

BÖYLE BİR MASA, BÖYLE BİR ANLAYIŞ OLAMAZ
Genel İş 1 No’lu Şube Başkanı Engin Topal ise şunları söyledi:
Sesimizin kısılmasına kimse aldanmasın. Sesin kısılması, başlangıcın tam da ortasında olduğumuz gösterir. Biz buradan konuşunca birileri alınganlık gösteriyor, daha çok alınganlık gösterecekler. 150 gündür sözleşmeyi masada bitirmek için elimizden gelen tüm gayreti gösterdik. Neden bu kadar ücret istendiğini kendilerine anlattık ama her defasında bize kulaklarını tıkadılar. Grevin ikinci gününe gelmenin en büyük nedeni toplu sözleşme adabı bilmeyen belediye bürokratlarıdır. Bizi adım adım sokağa ittiler. Toplu sözleşmenin bir adabı vardır. Masada yürütülen toplu sözleşme bitene kadar her iki tarafa pazarlık unsuru olarak devam eder. Ama bu böyle olmadı. Taslağı emekçi arkadaşlarımızla birlikte hazırlayıp işverene verdikten sonra bizi adeta İzmir halkına linç etmeye başladılar. Bize maliyet hesaplaması yapıyorlar. Şoförse gömlek verdim, itfaiyeye kask, park bahçeye çizme verdim diyor ve maaşlarımızı 214 bin TL’ye kadar çıkardılar. Ama açıklamalarında bunları söylemiyorlar. ittik oturduk, masadan kaçmadık. Şimdi çağırsınlar, gideriz. Ancak masada sinir uçlarımıza dokunuyorlar. Dün görüşme sağlandı, yarım saatte bir ‘ara verip hesap yapalım’ dendi. Hesap üstüne hesap! Sanki İzBB kasası dün hesaplanmaya başlandı. Sanki İzBB’de dün mali daire kuruldu. Sonra karar verildi, ‘yüzde 29,19’u aşamıyoruz, size iyilik yaptık, enflasyonun yarısını verelim’ dediler. Kazanılmış hak için lütufta bulunuyorlar. Dedik ki ‘Bizim aklımızla dalga mı geçiyorsunuz?’ Tamam dediler, biraz daha zaman istediler. Tekrar bir araya geldik, durum aynı… Size samimi bir şey diyorlar; artık algılamakta zorlanıyorum. Ne dediklerini anlamıyorum. İletişimde, kurdukları cümleleri algılamakta zorlanıyorum. Böyle bir masa, böyle bir anlayış olmaz. Bu iş böyle bitmez, bitmeyecek de





