Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan satır başları şöyle:
'Sanmayın ki sizler gurbettesiniz. Sizlerin hasretiyle bizler de on yıllardır bizler de gurbeti içimizde yaşıyoruz.
Yarın 25 Mayıs'ta vefatının 31'inci yıldönümünü anacağımız üstat Necil Fazıl ne güzel ifade etmiş:
'Dağda dolaşırken yakma kandili,
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet
Ne söylemez akan suların dili,
Sessizlik içinde çağlama gurbet
Titrek parmağınla tutup tığını,
Alnıma işleme kırışığını
Duvarda emerek mum ışığını,
Bir veremli rengi bağlama gurbet
Gül büyütenlere mahsus hevesle,
Renk renk dertlerimi gözümde besle
Yalnız annem gibi o ılık sesle,
İçimde dövünüp ağlama gurbet'
Sizler çok büyük çileler çektiniz ama direndiniz tahammül ettiniz. Gurbeti kendiniz için sılaya tahvil ettiniz. Şunu bilin ki millet olarak sizlere minnettarız.
Soma'da bizim hissettiğimiz acıyı sizler de burada hissettiniz, paylaştınız. Bu elim kazadaki ihmalleri mutlaka ortaya çıkaracak ve hesabını soracağız.
Okmeydanı'da ölenlerden bir tanesinin kız kardeşi 'Siz bu eylemleri yapmasanız benim kardeşim ölmeyecekti' diyor. Buraya hemen yansıması olmuş, bir kısım medya Soma faciasını kendilerine ranta dönüştürmek için hakaretler ediyordu.
'NASIL BİLİYORSA CEHENNEMİN YOLUNU?'
Buradaki dergilerden biri şahsımı cehenneme gönderiyordu; nasıl biliyorsa cehennemin yolunu, bunu da anlamak mümkün değil. Tayyip Erdoğan'a saldırmakla yarınki AP seçimlerinde farklı yerlere oy devşiremezsin.
'17-25 ARALIK'TA HOPLADINIZ, OTURDUNUZ'
17 Aralık'ta 25 Aralık'ta hopladınız oturdunuz. Benim milletim size en güzel dersi 30 Mart'ta verdi. Demokrasiye inanıyorsak Türk milletinin kararına saygınız olacak.
Benim ülkemin halkının verdiği kararı bir yerlerin onaylamasına ihtiyacımız yok, sadece milletimizin onayıdır asıl olan. Biz herhangi bir ülkedeki seçim sebebiyle oralara müdahale noktasına gidiyor muyuz Biz ne napıyoruz, dışarıdan izliyoruz, telefon açıp tebrik ediyoruz. Yapmanız gereken, Türk milletinin o sandıklardan çıkardığı neticeye saygı duymaktır, olay budur.
Batı hala polisimize fatura kesmeye çalışıyor. Biz hatimlerle Soma'yı andık, diğerleri ortayı terörize ederek ortalığı kan gölüne çevirdi, 2 gencimizi öldürdüler. Bütün terör olaylarına karşı polisimiz 'gel bizi yak yık' mı diyecekti, emniyet müdürünü nasıl dövdüklerini izlediniz. Başaramayacaklar bu iş de çözülecek, ama öyle ama böyle.
Referansımız her zaman demokrasi olacak, hukuk olacak, barış olacak. Nefes alıp verdiğimiz her yerde uyumu savunduk, uyumlu bir toplum olduk; bundan sonra da, asimile olmadan, özünden, öz kültüründen, öz dilinden taviz vermeden entegrasyonu teşvik etmeye devam edeceğiz.
Dinimizden, dilimizden kültürümüzden taviz veremeyiz. Asimile olmadan entegrasyonu teşvik etmeyi savunuyoruz. Hem Türkiye'nin hem Almanya'nın kalkınması için, büyümesi için, daha güvenli, daha huzurlu ülkeler olması için her aşamada birlikte hareket etmeyi önemsiyoruz.
Türkiye'de seçkinci kibirli bir zümre var. Biz millete tepeden bakan bu elitlere 'dur' dedik. Bu ülkede biz de varız dedik.
Türkiye'ye tepeden bakmayı alışkanlık haline getirmiş olanlar var. Türkiye'ye parmak sallamayı, Türkiye'yi kendince tedip etmeyi, terbiye etmeyi kendisine hak görenler var. İçerdekilere söylediğimizin aynısını, dışardaki bu kibir abidelerine de söylüyorum: Türkiye, artık eski Türkiye değil. Köprünün altından çok sular geçti.''





