EGEDESONSÖZ - Emek Partisi (EMEP), Seferihisar Yeni Orhanlı köyünde yaptığı açıklamayla Türkiye’deki orman yangınlarına dair kapsamlı bir raporu kamuoyuyla paylaştı. Rapora göre Türkiye’de son on yılda yıllık ortalama 2.569 orman yangını yaşanıyor. 2021 yılında 139 bin hektar, 2025’te ise yaklaşık 50 bin hektar alanın kül olduğu belirtiliyor. Yangınların yüzde 47’sinin nedeni hâlâ bilinmezken, enerji hatları kaynaklı yangınlar ormanların yüzde 25’inden fazlasını yok etmiş durumda. EMEP, bu durumu özelleştirme politikalarının ve denetimsiz enerji yatırımlarının doğrudan sonucu olarak değerlendiriyor.

Raporda en dikkat çekici eleştirilerden biri Orman Genel Müdürlüğü’nün bütçe politikalarına yönelik. Kurumun 2020–2024 arasında 5,5 milyar TL faiz geliri elde ettiği, buna karşın yangınla mücadele bütçesinin yalnızca 136 milyon TL olduğu vurgulanıyor. Raporda yangınlara müdahale kapasitesinin yetersiz olduğu belirtiliyor. Türkiye’de kullanılan uçakların büyük bölümü kiralık; 2022–2024 arasında bu araçlara 3,8 milyar TL kira ödenmiş. Raporda, İzmir Buca’daki tek yangın işçisi eğitim merkezinin 2019’da kapatıldığı da hatırlatılıyor

Rapor, yangınların ardından ormanların hızla kereste şirketlerine ihale edilmesini de eleştiriyor. 2021’de yapılan dikili ağaç ihalelerinde tomrukların piyasa değerinin çok altında satıldığı, bu durumun büyük şirketlere rant sağladığı belirtiliyor. EMEP, ormanların turizm ve maden projeleri için tahsis edilmesini “yangın sonrası pazarlama” olarak nitelendiriyor.

Sonuç bölümünde EMEP, yangınlara karşı kalıcı bir filo kurulması, orman işçilerinin sayısının artırılması, gönüllülük sisteminin yeniden yapılandırılması ve ormanların ticari değil ekolojik değerle korunması gerektiğini savunuyor. Raporda ayrıca Yörüklerin orman koruma kültürüne dikkat çekilerek, yerel halkın ormanla bağının yeniden güçlendirilmesi çağrısı yapılıyor.

EMEP’in raporunda şu öneriler sıralandı:

- Yangınlara karşı kiralama sisteminden vazgeçilip kalıcı bir yangın söndürme filosu kurulmalı.

- Yangına müdahale araçları, yangın koşullarına uygun şekilde donatılmalı.

- Orman işçisi sayısı artırılmalı; işçiler teorik ve pratik eğitimlerle desteklenmeli.

- Ülke genelinde yalnızca bir tane bulunan yangın işçisi eğitim merkezi sayısı artırılmalı.

- İşçilerin maaşları yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı.

- Gönüllülük sistemi yeniden yapılandırılmalı; yangına hassas bölgelerde donanımlı halk örgütlenmesi kurulmalı.

- Orman Genel Müdürlüğü’nün kar-zarar mantığıyla faiz geliri elde eden yapısı sonlandırılmalı; bütçesi tamamen ormanların korunmasına yönlendirilmeli.

- Ormanların altını maden, üstünü odun gören ticari anlayış terk edilmeli.

- Elektrik iletim hatları orman dışına çıkarılmalı, enerji üretim ve dağıtımı kamu eliyle yapılmalı.

- Orman köylüsünü şehirlerden uzaklaştıran politikalar sona erdirilmeli, taşeronlar yerine yerel halk desteklenmeli.

- Yörüklerin ve orman köylülerinin orman koruma faaliyetlerine devam etmeleri sağlanmalı.

RAPORU OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!

1000505038

Raporla ilgili düzenlenen basın toplantısında EMEK Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan "Toprağın altını maden, üstünü odun gören anlayışla ülke yönetilmez" dedi.

Aslan’ın açıklamaları şu şekilde:

Toprağın altını maden, üstünü odun gören anlayışla ülke yönetilmez! Her yıl tanık olduğumuz gibi, bu yılda ormanlar cayır cayır yanarken tek adam sarayından izlemekle yetindi.
Tek adam, yangınlara müdahalede kaç uçak, kaç helikopter kullanıldığını ve kaç personel çalıştığını açıklıyor ama ortada bir gerçek var. O da yangınla mücadele de uçaklar kiralık ve
yetersiz. Orman Genel Müdürlüğünde 30 bine yakın kadro boş, orman işçileri alevlerin arasına tişörtle gönderiliyor.

Az işçi, az masraf çok iş mantığı, ormanları da orman işçilerini de korumadığı gibi gönüllüleri zaten korumuyor. Yanan ormanların ve yitip giden canların sorumlusu tek adam ve saray rejimidir. Ülkeyi anonim şirket gibi yöneten tek adam iktidarının Tarım ve Orman Bakanlığı ormanlara, dikili ağaç serveti olarak bakıp raporlar yayınlarken, Orman Genel Müdürlüğünde geçtiğimiz 3 yılda 5 buçuk milyat TL faiz kazancı elde ettiğini ilan etmektedir.

Orman içinde yaşayan canlılar yandı, bakan orman canlılarını hiçe sayarak can kaybı yok deme gafletinde bulundu. Oysa ağaçlar, ormanda yanan kuş, börtü, böceğin ve ormanda
yaşayan hayvanların bakan nezdinde kıymeti ve değeri olmadığı tescillenmiş oldu. 45 Milyar TL ile Diyanet İşleri başkanlığın 3’te 1’i bütçeye sahip olan Orman Genel
Müdürlüğünün, Orman Yangınlarıyla Mücadele Dairesi Başkanlığın bütçesi 136 Milyon TL’dir. Erdoğan iktidarının basın bürosu; propaganda ve tehdit mekanizması gibi çalışan İletişim Başkanlığının 6 milyar TL’lik bütçesi karşısında yangınla mücadeleye para ayrılmadığını göstermektedir.

Saray rejimi ormanı servet, yangınla mücadele için alınacak uçağı gereksiz harcama, işçiye verilecek maaşı masraf olarak görmektedir. İşte bu anlayış nedeniyle binlerce hektar orman yanmış, sayısız orman canlısı çığlıklar atarak kavrulmuş, “bu ay zamlı maaş alacak mıyız” diyen orman işçisi Eyüp Dereli gibi 5’i orman işçisi, 1’i itfaiye eri, 5’i gönüllü 11 emekçi yangınla mücadele ederken yaşamını kaybetmiştir. Faiz ödemelerine milyarlar ödenirken, yap işlet projelerine verilen garantilerle milyon dolarlar akıtılırken, sermayeye hibeler, faizsiz krediler, vergi afları, sigorta destek primleri ile sermaye ihya edilirken, silahlanmaya milyar dolarlar harcanırken, damat dolar milyarderi yapılırken Erdoğan iktidarı “tarihimizin en güçlü hava ve kara filosuna sahibiz” diye övünürken halk damacana, su bidonu ve tarla suladığı tankerle yangınla mücadele etmeye çalışıyor. Kuryeler pet şişelerle yangın söndürmek için su taşıyor.

Yanan her ağacın, yitip giden her canlının sorumlusu bu iktidardır. Yer altı ve yer üstü zenginlikleri tekellere peşkeş çeken iktidar, günlerce yanan ormanı sadece seyretmiştir. “Yanan her ağacın yerine iki tane dikeceğiz” sözleri koca bir yalandır. İlk işleri yanan ormanları entegre kereste tesislerine ihale ederken, ormanlar otellere turizm şirketlere peşkeş çekilip, çıkarılan maden yasası ile maden şirketlerinin sınırsız talan ve sömürüsüne açılmıştır. Bu iktidardan ormanları yenilemeyi beklemek, ölüden gözyaşı istemek anlamına gelecektir.

20250810 142607

Kamu işçilerine açlığı sefaleti reva gören, kamu emekçisine sadaka dayatan, emekliye ölümü gösterip sıtmaya razı eden, milyonlarca işçiye açlık sınırının altında asgari ücret dayatan, üretici köylüyü gözden çıkaran, grev yasaklayan saray rejimi yanan ormanları seyretmekten öteye gitmiyor. Seçilen belediye başkanlarını tek bir imza ile görevden alan, yerine kayyım atayan tek adam yanan ormanı on günde söndürebiliyor. Her bir soruna sermayenin gözünden bakan Erdoğan’ın tek adam iktidarı, çok açık tercih yapmaktadır. Önceliği olan sermaye ve uluslararası tekellerin çıkarlarını, karlarını gözeterek kararlar almaktadır. Onun içindir ki yangınla mücadele için ayrılan bütçe, yapılan harcamalar devede kulak değil tüy olarak kalmaktadır.

Her bir sorunda olduğu gibi önce sermayenin çıkarları gözetilmektedir. Artık yeter tek bir ağacın yanmasını, tek bir orman işçisi ve orman canlısının ölmesini istemiyoruz. Ormanların maden tekellerine açılmasını, toprakların köstebek yuvasına çevrilmesini kabul etmiyoruz.

Sonuç olarak; Orman yangınlarına müdahale önemlidir ama daha da önemlisi ormanları koruyacak ve yangınları önleyici tedbirler alınmalıdır. Orman için insan hareketliliği otel, tesis, maden, enerji tesisi ve iletim dağıtım hatları ormanlardan uzaklaştırılmalıdır. Kiralama sisteminden vazgeçilerek kalıcı bir yangın söndürme filosu kurulmalıdır. Yangına müdahale araçları yangın koşullarında hareket ve çalışma kabiliyeti olacak şekilde donatılmalıdır.

Yangına müdahale de orman işçisi sayısı hızla artırılmalı, işçiler orman yangınlarıyla mücadelede deney, tecrübe ve birikim açısından teorik ve pratik olarak eğitilmeli, ülke geneli bir tane
olan eğitim merkezi sayısı artırılarak yaygınlaştırılmalıdır. İşçilerin çalışma koşulları insanca yaşayacak seviyeye çıkarılmalı, vardiyalı çalışma, iş sağlığı ve iş güvenliği önlemleri kapsamında kıyafet, malzeme ve ekipmanların maliyet hesabına kurban edilmeden işçilerin sağlığı ve canını koruyacak şekilde sağlanmalıdır.

132 bine ulaşan sayısıyla övünülen ve ölümlerle sonuçlanan gönüllülük sisteminin işlevli olmadığı ortaya çıkmıştır. Yangına hassas bölgeler başta olmak üzere orman bölgelerinde eğitilip,
örgütlenen, yangınlara güvenli müdahale edebilecek, malzeme ve ekipmanın sağlandığı halk örgütlenmesi sağlanmalıdır. Yangınla mücadelede hayatını ortaya koyan işçilerin ücretleri, en az yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmalıdır.

20250810 142329

Orman Genel Müdürlüğünü bir şirket gibi kar-zarar hesabıyla faizden para kazanan yapısı sonlandırılmalı ve bütçesini yangınları önleme ve ormanları korumak için kullanması
sağlanmalıdır. Ormanın altını maden, üstünü odun görerek ticaret malı gören anlayış terk edilmelidir. Maliyet hesabıyla orman işçilerinden geçirilen elektrik iletim ve dağıtım hatları orman dışına çıkarılmalı ve elektrik üretim, iletim ve dağıtım kamu eliyle yürütülmelidir.

Orman köylüsünü şehirlere süren politikalar son bulmalıdır. Orman kesim taşeronları ve entegre şirketlerin karı değil orman köylüsünün yaşamı gözetilmelidir. Doğal orman muhafaza ekipleri gibi çalışan Serikeçili Yörükleri başta olmak üzere ormanlarda hayvancılık yapan Yörüklerin hayvancılığa devam edebilmeleri sağlanmalıdır.

Orman Bakanlığı tarafında özel şirketlere devredilen işletmeler yeniden bakanlıkça işletilmeli, kar ve rant odaklı olarak çalıştırılmaya son verilmeli. Kar ve rant değil, insanların ve canlıların yaşadığı ormanlar için
mücadeleye.